![]() |
#1 |
![]() “...Hatırladığım kadarıyla birkaç yaşındayken annem ismini sonradan öğrendiğim “bir-beş yaş grubu çocuklar neler yapar” diye bir kitap okuyordu, ben de resimlerine bakıyordum. Annem benim hep o kitapta yazıldığı gibi davranmamı bekliyordu. Bir o kitaptaki resimlere, bir bana bakıyordu, öyle yapıyor muyum, yapmıyor muyum diye... Ben de annem mutfağa filan gittiğinde o resimlere bakıyor, annem gelince de resimlerin taklidini yapıyordum.
Küçükken hep çocuk muamelesi gördüm, halbuki yetişkinlerin yaptıklarına ilgi gösteriyordum; ama annemler hep bana kendi beklentilerini empoze ettiler. Ben de öyle olmam gerekir diye hep onların dediklerini yaptım. Okula başladığımda öğretmenimin beklentileri öne çıktı. Durmadan benden beklentilerini söylüyordu. Ders çalışmamı, uslu durmamı, oyunla vakit kaybetmemi bekliyordu. Ben de onun dediklerini yaptım. Yakın bir ilkokul arkadaşım da hep birlikte hayal kurmamız beklerdi; bense bir şeyleri sökmeye merak salmıştım; ama o arkadaşımla o kadar çok hayal kurduk ki sonunda hayalperest oldum. Öğretmenimin, zorla yanına oturttuğu bir çocuk vardı. Bir tür paranoyaktı. Hep onun eşyalarını çalacağımı düşünürdü. Niye böyle düşündüğünü hiç anlayamadım. Sürekli olarak kalem ve silgisini saklar, teneffüste bile çantasını toplar, elinde gezerdi. Hayatımda hiçbir şey çalmadım, çalmayı da düşünmedim, ama onun beklentileri beni okul kapanmadan önce birkaç kez onun silgi ve kalemtıraşını çalmaya itti. Okuldayken annemle babamın beklentileri arttı. Yaramazlık yapmamaya, uslu durmaya bir de başarı beklentisi eklendi. Dayım bana hep beyazın yakıştığını söylerdi; hep beyaz giymemi bekler, siyah okul önlüğüne gıcık olurdu. Ben de zamanla onların beklentilerine uygun şekilde, uslu durmayı, oyunla zaman kaybetmemeyi ve ders çalışmayı öğrendim. Bu arada dolabım da beyaz gömlekten geçilmiyor...Başka nasıl olabilirdi ki? Zamanla büyüdüm, çevremdeki insanlar değişti, ama bir şey değişmedi; hala herkesin benden beklentileri vardı. Lisede ilk defa bir kız arkadaşım oldu, o da konuşurken hep kendisinin istediği yere gitmemizi beklerdi. Öylesine çok onun istediği yerlere gittik ki, sonunda ben de oralara gitmek istediğimi düşünmeye başladım. Liseden çok iyi arkadaşlarım oldu, hele Tansel en iyisi.. hala sıklıkla görüşüyoruz. O da her zaman maça gitmemizi beklerdi. Ben maç sevmezdim; ama artık tek başıma bile maçlara gidiyorum. Lisede, o ilkokul yıllarındaki ders performansım bozuldu. Yeni bir matematik öğretmeni gelmişti. İlk beni tahtaya kaldırdığında, sorduğu soruyu bildiğim halde yapamadım. Sonra matematik öğretmenim hep benim aptal olduğumu düşündü, soruları yapamamamı bekledi. Ben de onun beklentisine uygun davrandım. Soruları yapamadım. Gerçekten tahtaya kalktığımda ya da sınava girdiğimizde ne oluyorsa oluyor, kilitleniyor ve soruları yapamıyordum. Yıllar geçti, evlendim, karımın beklentileri, çocukların beklentileri, işyerinde amirimin beklentileri bitmedi... İlk işim bir satış işiydi; çok iyimser bir satış müdürümüz vardı; benden yüksek satışlar beklerdi, ben de hep iyi satış yapardım. Şimdiki işimdeki müdürüm bende hep kötü sonuçlar bekliyor; ben de kötü işler yapıyorum. Bana aptal gözüyle bakıyorlar, düşünmemi bekliyorlar; ben de düşünmeyi bıraktım... Ama yıllar sonra anlıyorum ki, ben, ben değilim. Doğduğum andan itibaren çevremdekilerin beklentileri beni şekillendirmiş. Bir şey beklemişler, yapmışım ve tekrarlayınca o benim özelliğim olmuş. Yani ben, ben olamamışım, hep başkalarının beklediği özellikleri taşıyan biri olmuşum. İnsan kendisi olamazsa, kim olur Allah aşkına? Ne için yaşar? Bebekliğime dönemem, ama bundan sonra başkalarının beklentilerine göre yaşamaya, şekillenmeye son. Bir şeye daha son, başkaları hakkında beklenti beslemeye... Birimizin kendi olabilmesine fırsat vermek için, diğerlerinin onunla ilgili beklenti içine girmekten vazgeçmesi gerek...” Bitti ![]() © Melih Arat [email protected] http://www.meliharat.com/meliharat/i...&baslik=Guncel
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Aynı ben
![]() Evet, evet ![]() Çocukların modelleme gücü oldukça yüksektir; modellenen kişi ya anne-baba, ya dayı-amca, ya abi-arkadaş ve ya da televizyonda izlediği bir artist olur genellikle. Herkesin 'Biz'im gibi olmasını isteriz ve bize benzemeyene bakışımız farklı olur genellikle. Çevrenin etkisiyle büyüyor ve kendimiz olmaktan çok, onların, olmamız istediği kişi ya da olmasını beklediği kişi oluveriyoruz. Kırmali zincirleri, ve daha önce hiç gidilmeyen yerlere gitmeli insan.. İnsanların menfi bakışlarına bir set çekmeli, bu negatif enerjinin 'Çekim Yasası'na uymasını engellemeli insan. Vesselam ! Kadim Sevgiler.. Teşekkürler paylaşım için + |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Okuduğunuz ve yorumladığınız için teşekkür ederim öncelikle
![]() Haklısınız, çevremizdeki kişileri modelliyoruz yahut onların istediği kişi olmayı hedefliyor ve kendi isteklerimizi bir kenara brakıyoruz. Aslında bu yazı çelişkiler öbeği gibi. Anne baba adaylarının kesinlikle bir eğitime tabi tutulmasından yanayım ![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Çocuklar 'memnun etmek'den oldukça hoşlanır. Bir çocuk bize bir kağıt parçası verdiği zaman, onu alıdığımızda çocuğun sevincini görebiliyoruz
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Melih arat;iyi bir kişisel ve gelişim uzmanı.Kendisi ile görüşme fırsattımız oldu,Ak parti siyaset akademisinde...Kişisel gelişim derslerimize giren,farklı ve etki yaratan bir tipti
![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Evet evet...Hepsine katılıyorum...
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Tebrikler gerçekten mükemmel bir yazıydı. Ama yazıyı okuduğumda hep içimde acabalar oluştu bende böylemiydim diye çok eskiyi hatırlamıyorum ama şuan öyle değilim sanırım
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|