02-20-2009, 13:47 | #1 |
Sevigen skandalı ve CHP'nin linç siyaseti - Erhan Başyurt - BUGÜN
Erhan Başyurt Bugün gazetesindeki köşe yazısında çok önemli bir noktaya değinmiş. CHP'nin yutturmaya çalıştığı sözde 'dürüstlük' imajını yerle bir edecek bir koz bu. Üstelik onların ve yandaş medyalarının ortaya çıktığında kıyameti kopardıkları 'Dişli' olayının neredeyse aynısı bugün CHP'nin başında. Umarım başbakanımız mitinglerde bu olay üzerinde çok sık dururda CHP'nin ve yandaşlarının pis siyasetlerini halka deşifre eder.
------------------------------------------------- Sevigen skandalı ve CHP'nin linç siyaseti 20 Şubat 2009 Yerel seçim stratejisini "yolsuzluk dosyaları" üzerine kuran CHP, "Sevigen skandalı" nedeniyle zorda. CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in, CHP'li bir başkanın bulunduğu Beşiktaş'ta, 23 katlı bir rezidans projesine aracılık yapmak yoluyla "1 milyon dolarlık kâr payı ortaklığı" belgesi imzaladığı ortaya çıktı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal dün Sevigen'i şu sözlerle savundu: "İş bittikten sonra sana da pay verelim deniliyor. Ama Sevigen bu parayı bulamadığı için yapılan protokol işlevsiz kalıyor. Ortada kanunlara göre bir suç yok... Partililerin ticari ilişkilere girmesini doğru bulmuyorum." Oysa düne kadar CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, bir "temiz toplum" rüzgarı estiriyordu. Şaban Dişli, Dengir Mir Mehmet Fırat ve ardından Melih Gökçek ile ilgili çarpıcı iddiaları o gündeme taşıdı. Bunlar arasında en çok tartışılanı, Şaban Dişli olayı oldu. Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı belgeye göre, Dişli, Silivri'de bir arsanın imar durumunu değiştirme karşılığında "1 milyon dolarlık iş takibi ücreti" talep ediyordu. Dahası, bu para ile ilgili bir de imzalı tutanak söz konusuydu. Dişli, iddiaları reddetti. Paranın komisyon değil, kredi sağlanabilmesi için teminat olduğunu ifade etti. Ama, kimseyi inandıramadı. AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, "suç yok ama yapılan etik değil" dedi. O dönemde, CHP'nin iki önemli ismi Kılıçdaroğlu ve Mustafa Özyürek, Dişli'nin istifasını istedi. Kamuoyu baskısı artınca da Dişli, AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı ile Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'ndaki görevinden istifa ettiğini açıkladı. CHP, Dişli'nin vekillikten de istifa etmesi gerektiğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu daha da ileri gidip Silivri, İstanbul'da olduğu için Başkan Kadir Topbaş'ın da görevinden ayrılması gerektiğini ileri sürdü. Bu olayın üzerinden henüz 3 ay geçti. Kılıçdaroğlu, partisinin İstanbul Büyükşehir başkan adayı oldu. Dişli skandalının bire bir benzeri bir gelişme bu kez CHP'de patladı. "Etik olmayan" her iki olay da İstanbul'da yaşanıyor. Kaderin cilvesi. Dişli'nin Silivri'de aracı olduğu gibi Sevigen'in Beşiktaş aracılığı da başarılı olmuş. Her ikisinde de komisyon olduğu reddedilen belge var. Dişli'ye "siyasi linç" uygulayan CHP, Sevigen'e sessiz. Oysa siyasi etik, çifte standardı kaldırmaz. Dişli olayında Topbaş'tan bile istifa etmesini isteyen Kılıçdaroğlu, "Sevigen gereğini yapmalı" gibi bir açıklama ile topu taca atıyor. Dişli'yi biçmek için fırlattıkları "bumerang" geri dönüp onları biçiyor. Siyasi linç ters tepiyor. Baykal savunmada, CHP çaresiz... Kılıçdaroğlu ise CHP dışında herkesi temizlemek üzere, gizli dosya pazarlığında... Oysa "temiz toplum" için herkesin önce kendi evinin önünü temizlemesi gerekmiyor mu? Sevigen skandalı, CHP'nin yerel seçim stratejisi için açık bir samimiyet testi. "Kazanma kuşağında kaybetmek" bu olsa gerek...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|