03-12-2009, 19:48 | #1 |
'Büyük Tartışma'
'Büyük Tartışma'yı Yavuz Semerci açtı Şehir merkezindeki hipermarketler, esnaf ve üreticiye darbe mi vuruyor? 12 Mart 2009 Perşembe, 11:47 Bakkal, kasap, manav... Özetle küçük esnaf olsa, bu hükümete ve mevcut yerel yöneticilerin hiç birine oy vermezdim. Ticari çıkarlarımı düşünmeyen, beni kalıcı işsiz haline getirecek hipermarketleri, burnumun dibinde açtıranlarla işim olmazdı. Semt pazarlarını düzenlemek, organize etmek yerine kaldıran, tüketicileri sadece büyük market zincirlerine teslim eden yöneticilerin yüzüne bile bakmazdım. Esnaf olsaydım, yüz binlerce üyesi olan esnaf örgütlerinin Prozac'lanmış halinden şüphe eder, onlarla da hesaplaşırdım. Beşiktaş Evlendirme Dairesi'nin altında 3M Migros'u geçin, Süleyman Seba tesislerinde Real'i, biraz yukarıda Championsa'yı, biraz daha yukarı tırmanınca Cevahir Alışveriş Merkezi'nde büyük bir hipermarketi, biraz ötelerde Carefoursa'yı, dikkatli bakarsanız bir yerlerde Tansaş'ı, Macro'yu göreceksiniz. Etiler, Maltepe, Beylikdüzü, Suadiye, Bostancı... Nereye bakarsınız bakın, şehrin merkezlerinde binlerce küçük esnafın işlerini olumsuz etkileyen büyük marketler hizmetinizdedir... Ben esnaf değilim. Olsaydım çok üzülür, sinirlenir, geleceğe yönelik beklentilerimde iyimserliğe asla yer veremezdim... Geçmişte, büyük alışveriş merkezlerinin şehir dışına taşınmasını öngören kanun çalışmasına birkaç noktada karşı çıkmıştım. Siyasetçilerin bir denge gözetmeden, tamamen oy kaygılarıyla kanun çıkarmak istediklerini düşünüyordum. O gün için erken gördüğüm bu çalışma, bugün geç kalınmış bir karara nasıl dönüşüverdi? Maalesef, bu merkezlerin şehrin göbeğinde mantar gibi bu kadar hızla yayılacaklarını kimse hesaplamamıştır herhalde. Toplum olarak küçük esnafı olumsuz etkileyen bu gelişmeyi, ekonomik yaşamın acımasız kurallarının doğal sonucu olarak açıklamaktan vazgeçebiliriz. Toplumda bir uzlaşma sağlanarak büyük alışveriş merkezlerinin artık şehrin göbeğinde açılmasını engelleyebiliriz. Hiç değilse, küçük ve ekonomik canlanma belirtileri gösteren şehirlerimizi, İstanbul'da yaşanan işgalin benzerinden kurtarabiliriz... Kabul ediyorum: Gelişmiş ülkelerde perakende pazarı (süpermarket, hiper marketler) genelde kurumsal organize şirketlerin elinde. Bu şirketler ölçek ekonomisinin de katkısıyla daha ucuza satın almalar yapabiliyor ve tüketiciye daha ucuz ürün alternatifi sunabiliyorlar. (Teorik olarak böyle. Ancak markalı ürünler, Pınar, Maret, Sütaş v.s nerede satılırsa satılsın aynı fiyat olduğunu da belirtelim.) Geleneksel yapılar (bakkal, kasap gibi) kayıt dışı çalışabiliyor, kayıt dışı istihdam yaratma imkanları yüksek.. Ancak; hipermarketlere girin, 2001 yılında kriz nedeniyle başlayan bir uygulamanın üreticileri de olumsuz etkileyecek şekilde büyüdüğünü göreceksiniz. Artık kendi markalarıyla süt, şeker, pirinç, kola, peynir satmaya başladılar. Bakkalları küçümseyen, onlarla çalışmaktansa hipermarketlerin metrekaresi aylık bilmem kaç dolardan başlayan raflarında yer almaya can atan üreticiler, şimdi pazarı, hipermarketin kendi markasını taşıyan ürünlerine kaptırmaya başladı. Üreticiler kendi markaları üretmek yerine hipermarketlerin taşeronu olmaya başladı. Beş yıl önce, organize perakende pazarının toplam perakende pazarın içindeki payı yüzde 25'lerdeydi. Bugünlerde 50 milyar doların üzerinde ciro yapan hipermarketlerin toplamdaki payı yüzde 50'lerin üzerine çıktı. Her bir yüzdelik dilimde kaç esnafın işsiz kaldığını hesaplamaktan yoksunum şu anda. İzin verirseniz, izin verirlerse, (Fatih Altaylı'ya bir mesaj) birkaç gün siyasetten uzaklaşıp, bu konuyu derinlemesine masaya yatıracağım. Ben esnaf değilim, onlardan da oy istemiyorum. Sadece bugünkü olumsuz gelişmeden kendi payıma düşen "duyarsızlığımı" düzeltmek istiyorum...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
dev marketler, esnaf |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|