AK Gençliğin Buluşma Noktası
Sağlık Sağlığımızla ilgili bütün paylaşımlar bu bölümümüzde.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 03-30-2009, 15:20   #1
Kullanıcı Adı
KarBeyazi_M
Exclamation Soru Bankası Sağlığınızla ilgili Soru ve Cevaplar
Soru Bankası - Sağlığınızla ilgili Soru ve Cevaplar


Arkadaşlar sağlıkla ilgili sorunlarla ilgili elimden geldiğince bu konuya örnek sorular ve cevaplar ekleyerek sizlere yardımcı olmaya çalışacağım.

(Şimdilik 177 soru cevap.)






Her ihtimale karşın Branşında Uzmanlaşmış Doktorla birebir görüşmekte yarar vardır.


Konu Başlıkları

GENEL
DAHİLİYE & İÇ HASTALIKLARI
KALP (KARDOLOJİ) HASTALIKLARI
ÇOCUK
GÖZ
PSİKOLOJİ
İLAÇ & VİTAMİN
KADIN SAĞLIĞI
ÜROLOJİ
NÜKLEER TIP
DERİ & ZÜHREVİ HASTALIKLAR
KULAK,BURUN,BOĞAZ (KBB)
ORTAPEDİ

AĞIZ ve DİŞ SAĞLIĞI



- GENEL -


SORU:Hiperbarik Oksijen Tedavisi (HBOT) Nedir?

CEVAP:Hiperbarik Oksijen Tedavisi (HBOT) bir basınç odasında tümüyle basınç altına alınan hastaya aralıklı olarak % 100 oksijen solutmak suretiyle uygulanan medikal bir tedavi yöntemidir. HBOT 6000 den fazla çalışma ile desteklenmiş modern ve bilimsel bir tedavi yöntemidir.


SORU:Karın şişliği neden olur?


CEVAP: Henüz tam olarak bilmediğimiz bazı nedenlerle, karın şişliği kadınlarda daha sık olmakta ve yemeklerden sonra ortaya çıkmaktadır. Bu durum daha çok, mide ve ince bağırsakların üst kısımlarının yeterince çalışmaması ile meydana gelir. Karın kaslarının gevşek olması da negatif yönde katkıda bulunur. Bu durumda, mide ve bağırsak hareketlerini artırmak sureti ile içindeki gıdaların aşağıya doğru hareketlenmesi için, bazı ilaçlar kullanılır. Şişkinlik hissi, sıklıkla İrritabl Bağırsak Sendromu (Spastik Kolon Sendromu) adı ile bilinen ve bağırsakların düzensiz hareketi ve spazmı ile karakterize bir hastalığın parçası da olabilir. Stres ve endişe, bazı insanlarda şikayetlerin artmasına neden olmaktadır.

SORU:Gençlerin mi yoksa yaşlıların mı kilo vermesi daha zor oluyor?

CEVAP:Gençlerin kilo vermesi daha kolay çünkü gençlerin metabolizması daha hızlı çalışıyor. Gençler daha hareketli olduklarından, spor programlarını daha rahat uygularlar. Ayrıca, dış görünüşlerine yaşlılardan daha fazla dikkat ettikleri için diyet konusunda çok daha kolay motive olabiliyorlar.

SORU: Son bir kaç yıldır burnum ve her iki yanı yanaklarıma doğru kızarıyor ve yanıyor. Hiç doktora görünmedim. Bu hal aşırı kaygılandığım ve sıkıldığım zamanlarda daha da çoğalıyor. Allerji mi yoksa içten gelen bir hastalık belirtisi mi bilemiyorum, bu yüzden uzmanlık alanı cildiye mi yoksa dahiliye doktoruna mı görünmeliyim?

CEVAP: Bu durum allerjik bir zeminde gelişen bir olay olabilir.Size önerin bir kulak burun boğaz uzmanından yardım almanızdır.

SORU:

5 aydan itibaren göbeğimin içinde bir akıntı oluştu arada kabuklaşıp geriliyor ve tahriş olmuş bir yara gibi hafif kanama oluyor?

CEVAP:

Muhtemelen bir enfeksiyon. akıntı renkli(yeşil, koyu gri vb.) ise göbeğinizin akıntı gelen bölgesinde şişlik ağrı eşlik ediyorsa enfeksiyon nedeniyle akıntı olmuş olma ihtimali yüksektir. Muhtemelen de kıl kökünden kaynaklanmıştır. Bunun için size tavsiyem genel cerrahi branşında bir hekime başvurup kesin tanı konduktan sonra tedavi almanızdır. Tedaviye rağmen düzelmeyen akıntılarda altta fistül, yabancı cisim gibi başka nedenler aramak gerekir.

SORU: Sorunum haftada en az 2-3 kere beni yakalayan baş agrılarım.Artık ağrılarla yaşar oldum.1 yıl önce migren başlangıcı teşhisi konuldu bir devlet hastahanesinde fakat tedavi ilacım bir antidepresandı ve ben kullanmadım.Eskiden en ufak bir açlıkta kusturmaya giden başağrısına yakalanıyordum şimdi ise sanki değişti.Tok olduğum halde bile yakalıyor,üzüntülü,sevinçli,gergin farketmiyor her durumda ağrıya tutuluyorum.

CEVAP: tedavi eksikliği ve tekrar ayırıcı tanı açısından doktor tarafından tekrar değerlendirilmenizde yarar var.

SORU: Kalça eklemime protez ameliyatı gerektiği söylendi ama ameliyat olmak istemiyorum. Bu durumda eklem içi enjeksiyonu yapıldığını duydum. Böyle bir uygulama var mı ve benim gibi ameliyat gereken hastalar için uygun olabilir mi?

CEVAP: Kalça eklemi içerisine yapılacak ilaçların kortizon içermesi uygun değil, geçici süre rahatlama sağlayabilir. Eklem sıvısı miktarını arttıracak ilaçlar dizde daha sık uygulanıyor, kalça eklemi için bilgiler nisbeten daha az denenebilir. Bazı ağızdan kullanılan ilaçlar ve eklem içerisine radyofrekans uygulaması yapılabiliyor. Radyofrekans için özellikle floroskopi (röntgenle görüntüleme) eşliğinde işlemi yapabilecek yani ameliyathane ortamında uygulanabilecek bir merkez Algoloji (Ağrı Tedavisi)Merkezine başvuru gerekir.



- DAHİLİYE & İÇ HASTALIKLARI -


SORU:48 yasinda tansiyon hastasi annem. 2 gun once ictigi largopen 500 mglik antibiyotikten -penisilin zehirlenmesi-sebebi ile zehirlendi.butun vucudu ari sokmus gibi sisti asiri ishal durumu dilin peltelesmesi sikayetleriyle baygin halde hastaneye kaldirildI.Daha oncede bu ilaci iciyordu hafif grip hallerinde doktor kontrolunde almadi penisilin alerjisi oldugunuda bilmiyordu penislin alrjisi kan testi ile anlasilmazmi? Daha once ictigi halde nasil olduda birden vucudu boyle bir tepki verdi

CEVAP:penisilin türü ilaçlarda her kullanışta risk atar. kan testi yoktur. kendisi ile test yapılabilir

SORU: eşimin sol karın boşluğunda bir ağrı oluştu ve idrar tahlili istendi sonucundada proteğin değeri normalden fazla çıktı billirubinde fazla çıktı veketone sayısı ne yapmamız gerekli tedavisi nedir.

CEVAP: İki grub sorun söz konusu galiba. 1)Karın ağrısı 2)Diğeri İdrarda albuminüri.biluribinüri ve ketonüri. Karın ağrısı belki hakikaten böbreklerle ilgili olabilir. Onun Ultrason gibi bir tetkikle araştırılması gerekir. Proteinüri eşiniz de siz yaşlarda ise belki postural proteinüri gibi önemsiz bir durum ama 24 saatlik idrarda protein miktarı bakılmalı 1 gm üzerinde ise nefrit gibi ciddi bir durum demektir. Bilubin idarda görülmesi sarılık demektir. Keton görülmesi genellikle açlık, uzun süre yeyip içmemekle ilgilidir. Ama idrarda şeker de çıkyırsa diyabet koması demektir. Aklınız karıştı değil mi? Sadece bir kaç laboratuvar parametresini bana söylemeniz bir şey ifade etmez. Bu tetkikleri isteyen meslektaşımız hastanın yakınmalarını dinlemiş muayene etmiş ve bir ön tanıyla bu tetkikleri istemiş olduğu için doğru cevabı ancak o verebilir.

SORU: yaklaşık 4 aydan beri kaşıntı ve kaşınan bölgede ya kuçuk kabarcıklar oluşuyor yada uzun kabarıklıklar.. bu kabarcık veya izler 15-30 dk arasında kayboluyor.. cildiye doktoru cild kurulugundan dedi losyon ve krem verdi ancak geçmedi.. bunun yanında aerosol veya zyrtec kullanınca geçiyor yanlız kullanımı kestikten 24-48 saat sonra tekrar başlıyor.. bu kaşınma aralıklı oluyor gün içinde.

CEVAP: bir allerji uzmanı ile görüşmelisiniz

SORU: son zamanlarda karnım çok gurulduyo yanı yanımdakı ınsan duyabılcek sekılde bunun nedenı ne olabılir

CEVAP: Bu bir bakıma barsakların enzimatik faaliyetinde bir değişimle ilgili. Bu durum sürekli olabilir, o zaman pek önemli değil. Ama sizde yeni oldu deniyorsa safra kesesi, karaciğer pankreas hastalıkları gözden geçtikten sonra eğer bir şey bulunamazsa ne gibi yiyeceklerin sizde bu gaz yakınmasını yaptığğına bakmalı. Ama büyük olasılıkla önemli bir sorun değil.

SORU:Hepatit Nedir?

CEVAP:Hepatit halk arasındaki adı ile sarılık karaciğer dokusunun infeksiyonuna (iltahabına) verilen isimdir. İnfeksiyona neden olan mikro canlılar çoğunlukla virüslerdir.İnfeksitona neden olan virüslerin çeşitlerine göre hepatitler çeşitli türlere ayrılır

SORU:Hangi Tür Hepatitler Bulaşıcıdır ?

CEVAP:Virüsler çok küçük ve bulaşıcı olduklarından, bütün hepatit türkeri insana bulaşabilir. Ancak virüslerin bulaşma yolları, bulaşma yetenekleri ve bulaşma güçleri birbirinden farklıdır. Bulaşma açısından bakıldığında hepatitleri iki guruba ayırabiliriz.

Birinci gurupta uer alan hepatitler (A ve Etipi hapatitler) insandan insana, hasta insanların dışkılarıyla bulaşmış, kirlenmiş yiyecek veya içeceklerin (meyve, sebze, içme suyu vb.) tüketilmesi ile bulaşırlar Çünkü hasta insanların dışkılarında bol miktarda virüs bulunur. Özellikla kanalizasyon ve su şebekesi gibi alt yapı hizmetlerinin sağlıklı olmadığı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu bölgelerde salgınlar yaparlar. Bu tür hepatitlerin bulaşması özellikle temizlik kurallarına dikkat edilmeyen ortamlarda son derece kolaydır.

İkinci gurupta yer alan hepatitler (B,C,D tipi hepatitler) insandan insana, kan nakli, hastada kullanılan enjeksiyon inesinin sağlam kişiye batması ve ameliyat malzemesinin sağlam kişiye kullanılması, yaralı vücut bölgelerine hasta kişinin kanının veya tükürük gibi başka vücut sıvılarının teması ve cinsel ilişki ile bulaşır.

Hepatit B ve daha az oranda Hepatit C taşıyıcı annelereden doğan bebeklere de hastalık bulaşabilir. İnsandan insana kolay bulaşmadıklarında B, C, D, hepatit türleri salgın yapmazlar




- KALP (KARDOLOJİ) HASTALIKLARI


RİTM BOZUKLUĞU İLE İLGİLİ SORULAR

Soru:
Zaman zaman kalp atışlarımda anormal ritim bozuklukları oluyor,çarpıntı şeklinde ve o an ateş basıyor terliyorum,kendimi bu yüzden işime bile veremiyorum derin derin nefes olmak zorunda kalıyorum sizce bunun nedeni ne olabilir?

Cevap:
Kalpteki ritim probleminin sebepleri, kalp kökenli veya kalp dışı kökenli olabilir.Kalp kökenlilerde ileti problemleri ve kalp hastalıkları sebeptir.Kalp dışı problemlerde ise sorun hormaonal olabilir.Bu durumda bir dahiliyeciden ayrdım alabilirsiniz.


DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI İLE İLGİLİ SORU-CEVAPLAR

SORU: Doğumsal kalp hastalığı nasıl oluşur?

CEVAP: Doğumsal kalp hastalığının oluşumunda genetik eğilim ve çevresel faktörler sorumlu tutulmaktadır..Kalp gebeliğn ilk 10 haftasında oluşur.Kalp anomalileri bu dönemdeki etkilenmelerin sonucudur.Bazı doğumsal kalp hastalıklarıkromozom anomalileri ile birliktelik gösterir.Bunların en iyi bilineni down sendromudur.Annenin gebelikte alkol alım ve bazı ilaçların kullanımı doğumsal kalp hastalıgına yol açabilir.Diyabetik annelerin bebeklerinde de doğumsal kalp hastalığı sıklıgı artmıştır.

SORU: Çocuklarda görülen kalp hastalıkları nasıl teşhis edilir? Teşhis için gerekli olan tetkikler nelerdir?

CEVAP: Doğumsal kalp hastalıklarının tanısı için EKG telekardiyografi ve ekokardiyografi gibi tetkikler gereklidir.Bazen kalp kateterizasyonu ve anjiyografi yapılması da söz konusudur.

SORU: Doğumsal kalp hastalıklarının çocuk ve bebeklerde kalp hastalığının belirtileri nelerdir?

CEVAP: Doğumsal kalp hastalığının klinik belirtileri genellikle şöyledir:Morarma kilo alamama dolayısıyla büyüme geriliği sık alt solunum yolu enfeksiyonları ve yorgunluktur.

SORU: Doğumsal kalp hastalıklarını anne baba fark edebilir mi ?

CEVAP: Doğumsal kalp hastalıgı olan bebekler sık nefes alır.Beslenirken çabuk yorulur .Sık sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirirler.Bazı doğıumsal kalp hastalıgı olan bebeklerin agız etrafında ve parmak uçlarında morarma görülür.

SORU: Doğumsal kalp hastalıkları önlenebilir mi?

CEVAP: Doğumsal kalp hastalıgı multifaktöriyel kalıtım gösteren hastalıklardan olup tamamen önlenmesi mümkün değildir.Olumsuz etkisi bilinen ilaçların kullanımından ve çevresel zararlı etkenlere maruz kalmaktan korunma kısmen yararlı olabilir.Çocugunda doğumsal kalp hastalığı olan aileler ise 4.aydan sonra bebegin kalbini ekokardiyoğrafi kontrol ettirebilir.

SORU: Doğumsal kalp hastalıkları anne karnında teşhis edilebilir mi ?

CEVAP: Doğumsal kalp hastalıklarının gebelik sırasında tanısı mümkündür.16-18 gebelik haftasında bebeğin kalbi ultrason cihazı ile görüntülenebilir.

SORU: Doğumsal kalp hastalıklarının görülme oranı nedir?

CEVAP: Ülkemizde nufus ve kaba doğum hızı göz önüne alındıgında her yıl 10.000-12.000 tane dogumsal kalp hastalıklı bebek dünyaya gelmektedir.Ayrıca bir bebekelerinde kalp anomalisi olan aielerde tekrarlama riski%3 tür.Ancak bu oran iki hasta çocuk varsa %10 üç hasta çocuk varsa %25 çıkar.Kendisinde doğumsal klap hastalıgı olan annelerin de böyle bebeklere sahip olma riski %66 ile %10 civarındadır.

SORU: Yeni doğan bebeklere kalp ameliyatı yapılabilir mi?

CEVAP: Kalp hastalıklarının cerrahi tedavisi günümüzde yenidoğan döneminde de yapılabilmektedir.Operasyon gereksinimi çocugun hastalıgının ciddiyetine bağlı olarak belirlenir.Günümüzde artık bebegin belirli bir kiloya ulaşması gereksinimini yoktur.

SORU: Doğumsal kalp hastalıkları büyüme ve gelişmeyi nasıl etkiler?

CEVAP: Doğumsal kalp hastalığı olan bebeklerde gelişme geriliği olur.
Bu ilk yaşta ön planda kilo alımı güçlüğü ile karşımıza gelir.Erken tedavisi zamanında yapılan bebeklerin büyümeleri hız kazanarak normale döner ve yaşıtlarını yakalarlar.



- ÇOCUK HASTALIKLARI



SORU:

12 yaşındaki oğlum okulda yapılan bir aşıdan sonra ,gece uykudan uyandı huzursuzdu. ertesi sabah okula gıttı ve okuldan 39,5ateşle döndü, ateş düşürücüden bir saat sonra tekrar yükselince endişelendım ve acile , muaynede hıc bir bulgu görülemeyince kan tahlili yapıldı. CRT .48,3 WBC : 15,2 MCV:77,8 PLT: 109,0 Dr bi enfeksiyonun var oldugunu soyledı ve antıbıyotık verdı. Enfeksiyonun nerde olduğunu araştırılması gerekmiyormu.

CEVAP: enfeksiyon olduğu görülüyor, idrar tahlili de yapılabilirdi. Antibiyotiğe devam edin, iki gün içinde ateşi düşmezse ateş odağının mutlaka araştırılması gerekir


SORU: 25 günlük bir yeğenim var gecen ateşi yükselmiş burnu akmış sonra acile götürmüşler doktor bey dolven 100 mg ve kongest 100mg pediatrik şurub vermiş dozu da az ama bebek normalden fazla uyumaya başladı sizce normal mi?

CEVAP: dolven şurup kilosunun 10 katı kadar (yani kilosu 3 kg ise 30 mg) verilmeli. 1/3 ölçek kadar vermelisiniz. kongest şurup yenidoğan bebeler için önermiyoruz. sürekli uyku hali varsa çocuk doktorunuz tarafından görülmesinde fayda var.

SORU: Cocugumda atesle birlikte kulagının hemen yanında bir şişlik belirdi nedeni nedir?

CEVAP: Muayene gerekli.

SORU: 14 aylık kızımın ayakları içeri basık yürüyor herhangi bir doktora baş vurmadık . ortopedik ayakkabı giydiriyoruz fakat yinede aynı ne yapmamız gekiyor .(ayaklarına baktığında düz tabanmış gibi görünüyor).

CEVAP: Bir ortopedi uzmanına başvurmanızı öneririz. Çünkü erken yaşta basit bir tedavi ile düzelebilen bu tür ortopedik sorunlar zamanında uygun tedavi görmezse ilerleyen yaşla beraber diz ve kalça gibi yük taşıyan eklemlerde sorunlara yol açmaktadır.

SORU: oğlum 5 yaşında 12 gün önce sino bronşit teşhisyle klacid antibiyotiğe başladık bugün akşam antibotiğe devam etmemize rağmen ateşi 38,5 derece oldu.Bu normalmidir

CEVAP: Antibiotiğin etkisi üç gün civarında başlar.O zaman içinde ateşi olabilir.

SORU: 5,5 aylık kızımın ateşi çıktı ateş dısında görülen bır şıkayetı yok pedıfen verdım acaba paranox ftılın bır sakıncası varmı.5,5 aylık bebek dış çıkarıyo olabilirmi?

CEVAP: paranox fitl verebilirsiniz, eğer 24 saatte düşmezse muayene gerkli, diş ateş, demek için başka sağlık sorunu olmamalı

SORU: 4 yaşında bir oğlumuz var. 1 yaşından sonra çok sık hastalanmaya başladı.ve kilo alımı yavaşaldı.2 yaşında sünnet oldu.5 ay öncede bademcik ve geniz eti alındı.ama hiç bir değişim olmadı.yine çok sık hastalanıyor. 3 haftada bir deposilin oluyor.hastalıklarında da ateş 39 civarı.ancak 4 saat ara ile çaprazlama yaparak kontrol edebiliyoruz. neredeyse ayda iki defa.geçen hafta ateşlenince doktor muayenede bulguya rastamadı kan ve idrar aso crp de normal çıktı.

CEVAP: Muhtemelen savunma sisteminde bir sorun olabilir. İmkanınız müsaitse bir tıp fakültesinde tetkiki faydalı olabilir.

Çocuklarda Göz Hastalıkları ilgili Soru&Cevaplar

SORU: Çocuklarda en sık görülen göz hastalıkları nelerdir?

CEVAP: Görme kusurları (miyop, hipermetrop, astigmat), şaşılık, göz tembelliği, doğuştan katarakt, doğuştan göz tansiyonu (glokom), doğuştan gözyaşı kanalı tıkanıklığı, doğuştan anomaliler, bazı göz tümörleri olarak sıralanabilir.

SORU: Bebek ne zaman göz doktoruna götürülmelidir?

CEVAP: Anne-baba, bebekte veya çocukta herhangi bir göz rahatsızlığından şüpheleniyorsa hemen bir göz doktoruna başvurmalıdır. Göz muayenesi için bebeğin belirli bir aya veya yaşa gelmesi beklenmemelidir. Bebeklerde ve küçük çocuklarda göz muayenesi genellikle çok güç olmaktadır, fakat imkansız değildir. Eğer bebek çok ağlar ve muayene olmaya kesinlikle karşı koyarsa narkozla muayene edilmelidir. Böylece herhangi bir rahatsızlık varsa erkenden teşhis edilip tedaviye başlanır.

SORU: Bebeklerde ve çocuklarda görme bozukluğu belirtileri nelerdir?

CEVAP: Bebekte içe kayma varsa çoğunlukla, hipermetropi ve görme tembelliği ile birliktedir. Bu durumda tedavi için bebeğin büyümesinin beklenmesi yapılabilecek büyük bir hatadır. Çünkü şaşılıklarda, hiç beklenilmeden bir an önce gözdeki bozukluğun ve derecesinin, varsa görme tembelliğinin tespit edilip hemen uygun gözlüğün verilerek uygun tedaviye başlanılması son derece önemlidir. Ayrıca, bebeklerde ve çocuklarda şaşılık olmaksızın görmelerinde bir zayıflık hissedilirse, örneğin çocuk televizyonu çok yakından izliyorsa, kitaba-deftere çok yaklaşarak okuyup-yazıyorsa, gözlerini sürekli kırpıştırıyorsa, başına belirli bir pozisyon vererek görmeye çalışıyorsa, gözlerini kısarak bakıyorsa, bir gözünü kapatarak veya kısarak diğer gözüyle görmeye çalışıyorsa hemen muayene edilmeli ve bir görme bozukluğu teşhis edilirse gözlük takılmalı veya gerekli tedaviye geçilmelidir.

SORU: Bebeklerde gözyaşı tıkanıklığı

CEVAP: Yeni doğan bebeğin bir veya her iki gözünde sürekli sulanma ve çapaklanma görülürse, göz yaşı kanallarının doğuştan tıkalı olabileceği düşünülerek bir göz doktoruna başvurulmalıdır. Teşhis doğrulanırsa doktor önce göz yaşı kesesine masaj yapılmasını ve bazı göz damlalarının kullanılmasını tavsiye edecek, sulanma ve çapaklanma düzelmediğinde ise narkoz altında göz yaşı kanalının açılmasını önerecektir. Doğuştan göz yaşı kanalı tıkanıklığı, bebek 18 aylık olmadan önce tedavi edilmelidir. Çünkü 18 aylıktan önce basit bir girişimle düzeltilebilen bu problem için ileri yaşlarda ameliyat gerekli olmaktadır.

SORU: doğuştan glokom (GÖZ TANSİYONU):

CEVAP: Yeni doğanlarda görülen önemli bir hastalık da, doğuştan glokomdur (göz tansiyonu yüksekliği). Bu hastalık başlangıçta bir belirti vermediği halde ilerledikçe bebeğin gözünün irileştiği, büyüdüğü dikkat çeker, ayrıca ışığa bakamama sulanma gibi belirtiler de tabloya eklenir. Tedavi edilmediği takdirde hastalığın ilerleyen dönemlerinde, gözün saydam tabakasının zamanla bulanıklaştığı ve giderek beyazlaştığı görülür. Bu durumda bebek, giderek görmesini kaybedecektir. Hastalık başlangıç döneminde teşhis edildiğinde, yapılacak ameliyatla göz tansiyonu düşecek ve görme kaybı önlenecektir. Fakat doğuştan glokomlu bebeklerde, ameliyattan bir süre sonra göz tansiyonu tekrar yükselebilir ve tekrar ameliyat gerekebilir. Bebeklerde görülen glokom, erişkinlerde görülen glokoma göre daha inatçı bir glokom türü olup bazen birkaç ameliyat bile gerekebilir.

SORU: Doğuştan katarakt

CEVAP: Yeni doğan bebeğin gözbebeğinde beyazlık görüldüğünde, hemen doktora başvurulmalıdır. Bu durum, çoğunlukla doğuştan kataraktın belirtisidir; tek gözde veya her iki gözde olabilir ve ameliyatı gerektiren bir durumdur. Yine gözbebeğinde beyazlık veya parlama ile ortaya çıkan ve bebeklerde görülen bir göziçi tümörü de mevcuttur. Bu durum da acil olarak doktora başvurmayı gerektiren önemli bir hastalıktır.

Soru: Yeni doğan bir bebeğin göz muayenesi, en erken ne zaman yapılmalıdır?

Cevap: Eğer, bir göz rahatsızlığından şüpheleniliyorsa muayene için beklemenin hiçbir anlamı ve yararı yoktur. Bebek 1 günlük de olsa, gerekiyorsa hemen göz muayenesi yapılabilir.

Soru: Bir günlük bebeğin göz muayenesi olmasını gerektiren ne gibi göz rahatsızlıkları olabilir ?

Cevap: Bebeğin gözlerinde hemen tedaviye başlanmasını gerektiren iltihaplı hastalıklar veya özellikle erken doğan (premature) bebeklerde görülen ve görme kaybına yol açabilen bazı rahatsızlıklarda, bebeğin hemen göz muayenesinin yapılması gereklidir.

Soru: Yeni doğan bebeğin muayenesi zor değil midir?

Cevap: Yeni doğan bebeğin muayenesi erişkin muayenesine göre bazı zorluklar taşır. Ancak, bebeğin mutlaka muayenesi gerekiyorsa bu, narkozla da yapılabilir.

Soru: Bebeğin narkoz alması riskli değil midir ?

Cevap: Yapılan her işlemde bir risk payı vardır ve yeni doğan bebeğin uyutulmasında, erişkin bir hastaya narkoz verilmesine göre pratik bazı güçlükler vardır. Fakat narkoz için birinci koşul, bebeğin narkoz almasına engel bir sağlık probleminin mevcut olmamasıdır. Bu nedenle önce çocuk hastalıkları uzmanı ile konsültasyon yapılarak, narkoza engel bir durumun olup olmadığı öğrenilir. Deneyimli bir anestezi uzmanının varlığında bebeklerin uyutulmasının korkulacak hiçbir yanı yoktur.

Soru: 1 yaşındaki bir bebeğin gözleri kayıyorsa tedavi için kaç yaşına kadar beklenmelidir ?

Cevap: Gözü kayan bir bebek veya çocukta, bu durumun zamanla kendiliğinden düzeleceği düşüncesiyle beklemek ve doktora başvurmamak büyük hatadır. Gözde herhangi bir kayma olduğunda, hiç beklemeden, hemen bir göz doktoruna başvurularak muayene ettirilmelidir ve doktorun önerisine göre hareket edilmelidir.

Soru: 3 aylık bir bebeğim var, doğduğundan beri her iki gözü sürekli olarak sulanıyor ve çapaklanıyor, ne yapmalıyım ?

Cevap: Bebeğinizde büyük olasılıkla doğuştan gözyaşı kanalı tıkanıklığı var. Hemen bir göz doktoruna başvurmanız doğru olacaktır. Bu durumun tedavisi için önce bazı damlalar kullanmanız ve gözyaşı kesesinin bulunduğu yere (göz ile burun kökü arasındaki bölgeye) masaj yapmanız tavsiye edilecektir. Düzelme olmazsa narkozla, tıkalı olan gözyaşı kanalının açılması gerekecektir.

Soru: Bebeklerde narkozla, tıkalı gözyaşı kanalının açılması zor bir ameliyat mıdır ?

Cevap: Bu işlem bir ameliyat değildir. Sonda adı verilen tel gibi bir aletle gözyaşı kanalının açılması söz konusudur. Ortalama 5 dakikalık bir işlemdir. Fakat bebek 18 aylık olana kadar kanal açılmazsa, daha sonra kanala tüp takılması ve ameliyat yapılması gerekecektir.

Soru: 5 yaşındaki çocuğum televizyonu çok yakından izliyor ve gözlerini kırpıştırıyor, ne olabilir?

Cevap: Çocuğun, gözlük takmasını gerektirecek bir görme problemi olabilir. Göz muayenesi olup, durumun ortaya çıkarılması gerekir.

Soru: Bir bebekte veya çocukta gözbebeklerinde beyazlık görülmesi neye işarettir ?

Cevap: Bir bebek veya çocukta her iki gözbebeğinde beyazlık görülürse bu, büyük ihtimalle doğuştan kataraktın belirtisidir. Bu durumda, hemen doktora başvurulmalı ve önce beyazlığın gerçekten katarakt olup olmadığı anlaşılmalı, sonra tedaviye geçilmelidir.

Soru: Doğuştan katarakt nedir ?

Cevap: Normal olarak saydam olması gereken göz merceğinin saydamlığını kaybedip beyazlaşmasına katarakt denir. Katarakt çoğunlukla yaşlılarda olduğu halde yeni doğan bebeklerde veya çocuklarda da görülebilir. Bu tür katarakt, doğuştan katarakt olarak isimlendirilir. Akraba evliliklerinde, ailesinde doğuştan katarakt olanlarda görülebilir. Ayrıca hamilelikte...


- GÖZ HASTALIKLARI -






SORU:Kuru göz nasıl teşhis edilir?

CEVAP:Basit bir göz muayenesi ile kuru göz tanısı konabilir. Bazen gözyaşını ölçen testler gerekebilir. Schirmer gözyaşı testinde alt kapağın iç kısmına filtre kağıt parçaları konur ve değişik şartlarda gözyaşı üretimi ölçülür. Diğer bir testte göze floresein veya Rose Bengal isimli boyalar damlatılarak belli boyanma şekilleri araştırılır.

SORU:Kuru göz nasıl tedavi edilir?

CEVAP:Göz yaşı eklenmesi
Suni göz yaşları normal gözyaşına benzer. Bunlar gözü kayganlaştırır ve nemlendirir. Suni gözyaşlarındaki koruyuculara duyarlılık varsa koruyucusuz suni göz yaşları kullanılabilir.

Sık aralarla damla damlatma ihtiyacı varsa, koruyucu içermeyen göz yaşlarını kullanmak daha iyi sonuç verebilir. Ayrıca alt kapağın içine günlük olarak yerleştirilen ve yavaş salınım gösteren katı gözyaşı preparatları da mevcuttur.

SORU:Göz sulanmasının sebepleri nelerdir?

CEVAP:Aşağıdaki nedenlerle gözde sulanma meydana gelebilir:
· Konjonktiva veya korneanın bozuklukları;
· Göz kapağı bozuklukları;
· Göz içi iltihapları;
· Göze yabancı cisim kaçması;
· Çocuklarda glokom (göz içi basınç yüksekliği);
· Gözyaşı kanallarındaki tıkanıklık veya darlıklar

SORU:Gözyaşı kanallarındaki tıkanıklık nasıl tespit edilir?

CEVAP:Detaylı bir muayene ile göz sulanmasının diğer sebepleri dışlandıktan sonra gözyaşı deliklerinden ucu sivri olmayan bir iğne girilerek sıvı verilir, hasta sıvının genzinden geldiğini ifade ediyorsa kanallar açıktır, aksi takdirde kapalıdır. Kanalın kapalı olduğundan emin olmak ya da tıkanıklığın yerini tespit edebilmek için ilaçlı bir filmler gerekebilir.

SORU:Gözyaşı kanallarındaki tıkanıklık nasıl açılır?

CEVAP:Bebeklerde bu kanalların tıkanıklığı veya darlığı sık rastlanan bir durum olup bir yaşına kadar genellikle açılır. Bu zamana kadar açılmadığı takdirde genel anestezi altında sonda uygulaması yapılır. Bununla başarı elde edilemezse ileri yaşlarda (4 yaşından itibaren) ameliyat yapılır. Erişkinlerde genellikle ameliyat tercih edilir ve bunun ileri yaşlara bırakılmamasında fayda vardır. Tıkanıklık seviyesine göre teknik değişir ve bazen tüp uygulaması gerekebilir. Bu takdirde tüp uzun süre gözyaşı kanalında bırakılır.

SORU: Gözlerimde zaman zaman çapaklanma ve kızarıklık oluşuyor nedeni ne olabilir?

CEVAP: Bir göz hekimi ile bağlantı kurmanız çok daha sağlıklı olacaktır. Şikayetleriniz konjuktivit yada keratit dediğimiz durum ile uyumlu olabilir. Allerjik nedenler, lens kullanımı, mikrobik nedenler, göz kuruluğu, bilgisayar başında fazla kalma ile ilişkilendirilebilir.

SORU: babam 74 yaşında ve beyaz rengi, elektrik ışığını göremiyor.ayrıca etrafındaki herşeyin sağa sola titreştiğini söylüyor.

CEVAP: babanızın şikayetleri retinadaki görme merkezinin veya görme sinirinin yaşa bağlı olarak bozukluğuna işaret ediyor olabilir.Yaşa bağlı görme merkezi bozulmasının bir göz uzmanınca değerlendirilmesi gereklidir.

SORU: Yasim 20 daha önce ßir göz problemim olmadi. Renkli Lens kullanmayi düşünüyorum. LenS alirken nelere dikkat etmeliyim. Renkli lenslerin herhangi ßir zarari varmidir? zarari yoksa Pratik Sekilde Optik cilerden alip kullanimina baslayabilirmiyim.? Son olarak Göz rengim kahverengi hanqi renkle eşleşmesi vardir bu rengin?

CEVAP: Herhangibir lensi kullanmaya başlamadan önce gözde allerji belirtisi, kuruluk vb sorunlar olup olmadığı mutlaka değerlendiilmelidir. Renkli lensler diğerlerine göre daha allerjik etki yapar. Rengine ise deneyerek karar vemekte fayda var.


AZ GÖRME



SORU:Az görme nedir?
CEVAP: Gözlük, kontakt lensler veya göz içi lens implantları ile görmeniz artırılamıyorsa sizde az görme mevcut demektir. Bu durum körlükle eş anlamlı değildir. Az gören kişilerin hala işe yarar bir görmesi mevcut olup sıklıkla görme cihazları kullanılarak artırılabilir.
Görme bozukluğu hafif ya da ağır olsun, az görme, görmenizin ihtiyaçlarınızı karşılayamadığı anlamına gelir. Görme artırıcı cihazların kullanımına ancak tıbbi ve cerrahi tedavilerden sonra, ya da bunların fayda sağlamayacağı saptandıktan sonra göz hekimi tarafından karar verilir.

SORU:Az görme sebepleri nelerdir?
CEVAP: Doğumdan varolan bozukluklar, kalıtsal hastalıklar, yaralanmalar, şeker hastalığı, glokom, katarakt ve yaşlanma az görmeye yol açabilir. En yaygın sebebi gözün sinir tabakasının bir hastalığı olan maküla dejenerasyonudur. Maküla dejenerasyonu merkezi görmeyi bozar, tam körlük yapmaz ve çevresel görme korunur.

SORU:Az görmenin farklı tipleri var mıdır?
CEVAP: En sık merkezi görme veya okuma bozukluğu görülmesine rağmen çevresel görme azalması veya renkli görüşün kaybolması şeklinde de karşılaşılabilir. Göz; ışık, kontrast duyarlılık veya kamaşmaya karşı uyum yeteneğini kaybedebilir. Farklı az görme tipleri farklı yardımcı cihazlar gerektirir. Örneğin doğuştan az görmesi olan bir kişi ile sonradan az görme gelişen bir kişinin ihtiyaçları farklıdır.

SORU:Az görenler nasıl tedavi ediliyor?
CEVAP: Az görenler için geliştirilmiş pek çok yardımcı cihaz vardır. Her durumda görmeyi normale çeviren tek bir cihaz söz konusu değildir. Farklı amaçlar için farklı cihazlar gerekir. Bu cihazlar uzman ekipler tarafından denenerek kullanabilecek kişilere önerilmektedir. Az görenlere yardım cihazları optik olan ve optik olmayan başlıkları altında incelenebilir.

SORU:Optik cihazlar nelerdir?
CEVAP: Bunlar büyütme amaçlı lensler veya lens kombinasyonlarıdır ve normal gözlük camlarından farklıdır. Optik cihazlar beş ana grupta toplanabilir:

Büyütücü gözlükler, normal gözlüklerden daha güçlüdür. Bunları kullanırken okunacak materyalin göze çok yaklaştırılması gerekir, aksi takdirde yazı odak dışında kalır. Önce bu durum ürkütebilir, fakat zamanla alışılır. Yakın için tasarlanmışlardır, göze takıldıkları için okunacak materyal rahatça tutulabilir. Büyütücü gözlükler direk olarak bir gözlüğe monte edilebilirler ya da kişinin kendi gözlük numaraları üzerine eklenebilir. Bunların asferik ve teleskopik şekilleri vardır. Teleskopik olanlar daha kaba görünümlü olmalarına rağmen daha uzak mesafeden geniş bir görüş sağlarlar. Asferik olanlar ise estetik görünür, fakat daha kısa mesafeden daha dar alanı gösterirler. Heri ki büyütücü gözlük tipinin pek çok değişik modelleri piyasada mevcuttur.

El büyüteçleri çoğu kimse tarafından bilinir. Bunlarla okunacak materyal normal mesafede tutulabilir. Kırtasiye veya fenni gözlükçülerden temin edilebilirler.

Ayaklı büyüteçler okunacak materyalin üzerine konur. Bazıları kendinden aydınlatmalıdır. Büyüteçler, görüşü normal aktivitelerine yeten fakat kısa süreli yakın görüş gerektiren senet, fatura, telefon rehberi, telefon tuşları, ev aletlerinin düğmeleri vb. gibi şeylerin görülmesinde oldukça faydalıdır. Ellerinde titreme olanlar, görmesi çok düşük olanlar ayaklı, aydınlatmalı büyüteçlerden yararlanabilir

Teleskoplar uzak büyütme içindir. Elde ya da gözlüğe monte edilerek kullanılabilirler. Özellikle televizyon seyrederken, otobüslerin yazılarını okurken, ilanlara, panolara bakarken çok yararlıdır; gözlük gibi devamlı kullanımları zordur ve deneyim gerektirir.

Kapalı devre televizyon sistemi, bir televizyon ekranına okunacak materyalin büyütülmüş görüntüsünü verir. Bunların büyütme ve kontrastı ayarlanabilir ve kullanımları diğer cihazlardan daha kolaydır. Sadece okumak veya resimlere bakmak için kullanılır. Siyah-beyaz veya renkli olanları vardır. Özellikle öğrenciler ve masa başı işi yapanlar için oldukça faydalıdır. Son zamanlarda maliyetleri de oldukça düşmüştür.

SORU:Optik olmayan cihazlar nelerdir?

CEVAP: · Büyük yazılı kitaplar, gazete ve dergiler;
· Düzgün yazmaya yardımcı cihazlar;
· Büyük oyun kartları;
· Büyük telefon tuşları;
· Yüksek kontrastlı saat ekranları;
· Konuşan makinalar (saatler, bilgisayarlar);
· Yazıyı gösteren ve yüksek sesle okuyan makinalar;
Optik olmayan en basit yöntem görülmesi istenen şeye yanaşmaktır. Görülmesi istenen nesneye yaklaşmak, gözlere zarar vermez.

SORU:Az gören kimseler için aydınlatma önemli midir?

CEVAP: Uygun aydınlatma, az görenlere yardım cihazı kadar önemlidir. Benzer bir işi yapmak için 60 yaşında sağlıklı bir kişi, 20 yaşındaki haline göre iki kat aydınlatmaya ihtiyaç duyar. Aydınlatma kaynağı okunacak materyale yakın tutulmalı ve bu amaç için ayarlanabilir kolları olan yüksek yoğunluklu ışıklar kullanılmalıdır. Yansıyan ışıklar siper kullanılarak veya emici lenslerle yok edilebilir.

SORU:Az görenlere yardım için hangi hizmetler vardır?

CEVAP: Göz doktorunun tam bir muayene yapması şarttır. Az görmenizin sebebi tespit edildikten sonra bu cihazlar önerilir veya bu cihazların uygulanabileceği bir merkeze sevk yapılır. Hükümetler veya özel kuruluşlar az görenler için sosyal servisler sunabilirler. Bunlar konuşan kitaplar, bağımsız evde yaşayabilme eğitimi ve bazen oryantasyon ve hareketlilik eğitimi olabilir.



KATARAKT AMELİYAT SONRASI GÖRME VE GÖZLÜK İHTİYACI :

SORU: Katarakt ameliyatı olduktan sonra eski görmeme kavuşur muyum ?

CEVAP: Eğer gözde katarakt dışında görmeyi azaltan bir neden yoksa, yani saydam tabaka (Kornea) normal yapıda ise (herhangi bir leke, şekil bozukluğu yoksa) ve sinir tabaka (retina) sağlıklı ise (diabet, hipertansiyon ve göz tansiyonuna veya yaşlılığa bağlı bir zayıflama yoksa) Katarakt ameliyatı yapılan bir göz, eski görmesine kavuşur.

SORU: Katarakt ameliyatı olduktan sonra gözlük kullanacak mıyım ?

CEVAP: Katarakt ameliyatı sırasında göziçine yerleştirilen merceğin numarası, uzağı veya yakını net görecek şekilde ayarlanabilir. Böylece, ameliyat olan kişinin gözü uzak için sıfırlanmış ise uzağı gözlüksüz net görür, ancak yakın için gözlük kullanması gerekir. Eğer ameliyatta takılan mercekle göz miyop yapılırsa, o kişi yakını gözlüksüz görebilecek, fakat uzak için gözlük ihtiyacı ortaya çıkacaktır.

SORU: Çevremde Katarakt ameliyatı olup da hiç gözlük kullanmayan kişilerle karşılaşmam mümkün mü?

CEVAP: Tabii, eğer ameliyat ile göz hafif miyop hale gelmiş ise kişi, çok küçük punto olmamak üzere kitap, gazete okuyabilir; uzak mesafeyi de normalden biraz zayıf da olsa gözlüksüz görebilir.

SORU: Katarakt ameliyatı olduktan sonra her mesafeyi net görmeyi sağlayan (gözlüklerde olduğu gibi) göziçi mercekleri mevcut değil mi?

CEVAP: Evet, multifokal adı verilen bu tip göz içi mercekleri mevcut, ancak bu mercekler sonuçları mükemmel olmadığından henüz rutin kullanıma girmemişlerdir.

KATARAKT AMELİYAT ZAMANI :


SORU: Katarakt ameliyatı olmam için görmemin iyice azalması mı gerekir ?

CEVAP: Hayır, Katarakt başlayıp görme derecesinde azalma başladığından itibaren, kataraktın herhangi bir döneminde ameliyat yapılabilir. Ameliyat kararı, doktorun muayene bulguları ve hastanın şikayetleri biraraya getirilerek doktor ve hastanın birlikte verecekleri bir karardır.
Burada hastanın yaşı, mesleği, günlük yaşamındaki aktifliği, sosyal yaşamı gibi bir çok faktör göz önünde tutulmalıdır.

İLERLEMİŞ KATARAKT :

Soru: Çok geç (ilerlemiş katarakt) dönemde katarakt ameliyatı olmak ameliyat başarısını etkiler mi ?

Cevap: Evet, çok ilerlemiş kataraktların ameliyatında, problem çıkma olasılığı daha fazladır. Ayrıca, ileri kataraktlarda ameliyat süresi de daha uzun olmaktadır. Uzayan ameliyat süresi de ameliyat esnasında ortaya çıkabilecek problem yüzdesini arttırdığı gibi ameliyat sonrasında da gözün iyileşme süresini uzatmakta, hatta bazen de kalıcı problemlere yol açabilmektedir. Bu nedenlerle katarakt çok ilerlemeden, yani görme tümüyle kaybolmadan ameliyat olunması daha doğru olacaktır.

GÖZİÇİ MERCEKLERİ :

Soru: Göziçine takılan merceklerin iyi ve kötü olanları varmış, doğru mu ?

Cevap: Hayır, kötü lens yoktur. Ancak, değişik maddelerden yapılan, değişik fiziksel özellikleri olan göziçi mercekleri mevcuttur. Örneğin, eskiden beri kullanılan ve sert bir maddeden imal edilen katlanamayan (sert) göziçi mercekleri olduğu gibi son yıllarda kullanılan ve yumuşak bir maddeden yapılan katlanabilir göziçi mercekleri de vardır.

Soru: Katlanabilen ve katlanamayan göziçi mercekleri arasında, yapılan ameliyat yönünden nasıl bir fark vardır ?

Cevap: Katlanabilen göziçi mercekleri göze daha küçük bir kesi yerinden (3 mm gibi), katlanamayan mercekler ise 5-6 mm gibi daha geniş bir kesiden göze sokulurlar; dolayısıyla katlanabilen lenslerde iyileşme süresi daha kısa ve ameliyat sonrası oluşan astigmatizma daha küçüktür.

KATARAKT AMELİYATI :


SORU: Katarakt ameliyatı için narkoz almam gerekiyor mu ?

CEVAP: Katarakt ameliyatı için narkoz (genel anestezi), çocuk ve bebek hastalar dışında kesinlikle gereksizdir. Katarakt ameliyatında, erişkin hastalar için lokal anestezinin değişik türleri kullanılır; ya gözün çevresine enjeksiyon yapılarak hem göz uyuşturulur, hissiz hale getirilir ve aynı zamanda göz hareketleri ortadan kaldırılmış olur, ya da topikal anestezi adı verilen bir aneztezi türü kullanılır. Burada, göz çevresine herhangi bir enjeksiyon (iğne) yapılmaz, göze damlatılan damlalarla göz, hissiz hale getirilerek ameliyat yapılır. Ancak, damla anestezisinde göz hareketleri devam ettiğinden hastanın uyumlu olması ve söylenilenleri tam olarak yapması koşulu gereklidir. Bu yüzden, örneğin işitme problemi olan hastalarda damla anestezisini uygulamak riskli olabilir. Ayrıca, uzun süreceği tahmin edilen ameliyatta da damla anestezisini kullanmak doğru değildir.

SORU: Katarakt ameliyatının süresi ne kadardır?

CEVAP: Fakoemülsifikasyon veya kısaca fako tekniğiyle yapılan bir katarakt ameliyatı, ortalama olarak 15-20 dakika kadar sürmektedir. Ameliyat süresi 10 dakika kadar olabileceği gibi 30 dakika ve daha uzun da olabilmektedir. Bu süre, gözle ilgili birtakım özelliklerle ilgilidir.

SORU: Katarakt ameliyatının süresinin uzamasına neden olan göze ait özellikler nelerdir ?

CEVAP: Kataraktın çok sert (eski) olması, gözbebeğinin küçük olması, gözmerceğinin asıcı bağlarının olmaması gibi durumlarda ameliyat süresi uzamakta ve bazen de bu özelliklerin yolaçtığı bazı problemler de çıkabilmektedir.

SORU: Katarakt ameliyatında göze dikiş atılıyor mu ?

CEVAP: Halen uygulanmakta olan katarakt ameliyatı tekniğinde göze dikiş atmaya gerek kalmamaktadır. Ancak, daha önceki ameliyat tekniğinde ameliyat yeri dikişle kapatılmakta idi. Bu yüzden yeni tekniğe, halk arasında ''dikişsiz katarakt ameliyatı'' adı verilmektedir.

SORU: Katarakt ameliyatı laserle mi yapılmaktadır ?

CEVAP: Halen uygulanmakta olan katarakt ameliyatı tekniğinde laser kullanılmamaktadır. Ameliyatın bilimsel adı ''Fakoemülsifikasyon'' veya kısaca ''Fako'' dur. Kataraktın küçük parçalara ayrılıp emilmesi anlamına gelmektedir. Burada kullanılan enerji, laser enerjisi olmayıp ultrason (ses titreşimi) enerjisidir. Ancak bu, halk arasında yanlış olarak laserle katarakt ameliyatı olarak bilinmektedir.

SORU: Günümüzde laserin kullanıldığı katarakt ameliyatı tekniği mevcut mudur ?

CEVAP: Evet, lazer enerjisinin kullanıldığı yeni jenerasyon aletler de mevcuttur. Ancak bunlar gündelik kullanıma henüz girmemiştir. Çünkü, halen fakoemülsifikasyon aletleri kadar fayda sağlayamamaktadır.

SORU: Katarakt ameliyatı olduktan sonra yatmak gerekli midir ?

CEVAP: Hayır, ameliyattan sonra hastanede veya evde yatak istirahati gerekli değildir.

KATARAKT AMELİYATINDAN SONRA :


SORU: Ameliyattan sonra gözün kapalı kalması gerekli midir ?

CEVAP: Katarakt ameliyatından sonra gözün açık kalıp kalmayacağı, ameliyatı yapan doktor tarafından belirlenir. Ameliyattan sonra göz açık bırakılacağı gibi, 24 saat kapalı tutulabilir veya gerekirse 2-3 gün de kapatılabilir.

SORU: Ameliyattan sonra, tekrar ne zaman göz muayenesi gereklidir ?

CEVAP: Genel olarak, hastanın ameliyattan 24 saat sonra ameliyat yapan doktor tarafından muayene edilmesi doğru olacaktır. Sonraki kontroller ameliyattan 2-3 gün sonra, 1 hafta ve 1 ay sonra yapılabildiği gibi gözün durumuna göre daha sık veya daha seyrek de yapılabilir.

SORU: Katarakt ameliyatından sonra ilaç kullanmak gerekli midir ?

CEVAP: Katarakt ameliyatından sonra, ameliyatın gözde yaptığı reaksiyonu azaltmak, gözün iyileşmesini kolaylaştırmak, enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla birtakım göz damlalarının kullanılması doğru olacaktır. İlaçların kullanım süresi,ameliyat sonrası kontrollerdeki gözün durumu ile ilgili olarak ameliyatı yapan doktor tarafından belirlenecektir.

SORU: Katarakt ameliyatından sonra gözde bazı şikayetler olur mu?

CEVAP: Tabii, katarakt ameliyatından sonra hastanın hiçbir şikayeti olmayabileceği gibi bazen de batma hissi, sulanma, kanlanma gibi bir süre devam edebilen bazı şikayetleri olabilir.

SORU: Katarakt ameliyatından sonra yapılmaması veya dikkat edilmesi gereken hareketler veya dikkat edilmesi gereken durumlar nelerdir ?

CEVAP: Ameliyattan sonra özellikle birinci hafta içinde enfeksiyon (mikrop kapma) riski fazla olduğundan bu dönemde hastanın elini gözüne sürmemesi, gözüne herhangi bir yabancı cisim kaçmasını engellemesi, su kaçırmaması doğru olacaktır. Ayrıca verilen damlaları düzenli olarak kullanmalı ve ağrı, kızarıklık, görmenin bozulması gibi şikayetlerde hemen doktoruna başvurulmalıdır.

SORU: 15 yıl önce katarakt ameliyatı oldum, fakat mercek takılmadı, o yüzden kalın camlı gözlük kullanıyorum ve rahat değilim, tekrar ameliyat olup göziçi merceği takılabilir mi ?

CEVAP: Bunun için öncelikle bir göz doktoruna gidip muayene olmanız ve ikinci bir ameliyat için gözünüzün uygun olup olmadığını öğrenmeniz gerekir. Eğer böyle bir ameliyat için gözünüz uygun ise yapılacak ameliyatla göziçi merceği takılır ve siz de kalın gözlüklerden kurtulmuş olursunuz.

SORU: 2 yıl önce katarakt ameliyatı oldum ve göziçi merceği takıldı, fakat son sıralarda görmem çok azaldı, bulanık görmeye başladım; tekrar katarakt gelmiş olabilir mi ?

CEVAP: Katarakt ameliyatı olan bir kişide tekrar katarakt olması sözkonusu değildir. Eğer katarakt ameliyatı olan bir hastada görme tekrar azaldı ise bu değişik nedenlerle olabilir. Retina veya Kornea tabakasında görmeyi azaltan bir neden yoksa, katarakt ameliyatı olan hastalarda genellikle görme azalmasından sorumlu olan neden ameliyat sırasında gözde bırakılan (ve içine göziçi merceği yerleştirilen) kataraktın arka kapsülünün kalınlaşması veya beyazlaşmasıdır. Bu durum halk arasında 'gözüme tekrar katarakt geldi' şeklinde ifade edilmektedir. Bu durumun düzeltilmesi kolay olup tekrar ameliyat gerektirmez. YAG laser isimli bir laser ile bu sorun 1-2 dakika içinde ameliyatsız halledilir ve görme yine netleşir, eski düzeyine gelir.

KERATOKONUS HAKINDA (göz hastalığı)



SORU: KERATOKONUS nedir?

CEVAP: Gözün en önünde yer alan ve bir kubbe bombeliğinde olması gereken saydam tabakanın bombeliğinin bozulması ve konik şekil almasıdır. Yani keratokonus, "konik şekilli kornea" anlamındadır. Normalde yuvarlak şekilli olan korneanın konikleşmesiyle görme azalır.

SORU: Keratokonusta görme neden azalır?

CEVAP: Keratokonus hastalığında korneanın şeklinin bozulması, deforme olması, gözde oluşan görüntünün de deforme olmasına, görme netliğinin ve kalitesinin bozulmasına ve görme derecesinin azalmasına neden olur.

SORU: Keratokonus hastalığında ilk belirti nedir?

CEVAP: Keratokonuslu gözlerde, başlangıçta astigmat denilen görme bozukluğu ortaya çıkar. Bu, genellikle miyop-astigmat türündedir. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte göz gittikçe daha fazla miyop ve astigmat olmaya başlar, özellikle astigmatizma çok ilerler, kornea (saydam tabaka) giderek öne doğru konikleşir ve incelir, düzensiz bir şekil alır. Bu şekil bozukluğuna paralel olarak da gözlükle düzeltilemeyen bir astigmatizma oluşur.

SORU: Keratokonus hastalığının nedeni biliniyormu?

CEVAP: Keratokonusun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik bir yönü mevcuttur. Keratokonus bir anlamda, korneanın dejeneratif bir hastalığıdır.

SORU: Keratokonusun sık görülen hastalıkmıdır?Kaç yaşında görülür?

CEVAP: Keratokonus, toplumda ortalama her 2000 kişide bir (1/2000) görülen bir hastalıktır. Ortaya çıkışı genellikle 15-20 yaşlarındadır. Her hastada değişik seyredebilir. Bazen 4-10 yıl ilerler, sonra durabilir. Bazen de hızla ilerler, görme kısa zamanda bozulabilir.

SORU: Keratokonus tedavi edilebilirmi?

CEVAP: Keratokonusda rahatsızlığın dönemine göre değişik tedavi uygulamaları yapılır. Hafif miyopi ve astigmatizmanın bulunduğu erken dönemde gözlükle hasta net görebilir. Hastalık ilerlediğinde artık gözlükle net görüş sağlanamaz duruma gelir. Bu dönemde özel keratokonus lenslerinden (gaz geçirgen kontakt lensler) faydalanır. Hastalar kontakt lens takabildikleri ve görme dereceleri yeterli seviyede kaldığı sürece ameliyata gerek yoktur. Hastalığın ileri dönemlerinde görme derecesi düşer ve kontakt lens takılamaz hale gelir. Bu dönemde ameliyat gerekli hale gelir. İstatistikler, keratokonuslu gözlerin sadece %20'sinde ameliyat gerektiğini göstermektedir. Söz konusu ameliyat, deforme olan merkezi korneanın yerine sağlam bir korneanın nakledilmesidir. Tıbbı adı keratoplasti veya kornea transplantasyonu olan bu ameliyat halk arasında yanlış olarak "göz nakli" ismiyle bilinmektedir. Bu ameliyat bir organ nakli olamayıp doku naklidir. Kornea tabakası (gözün saydam tabakası) damarsız bir doku olduğundan, doku reddi organ nakillerine göre çok azdır.



 

KarBeyazi_M isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi