04-26-2009, 13:15 | #1 |
Mengi yine örtüye saldırdı!
Mengi yine örtüye saldırdı!
Aydın Doğan'ın tetikçi yayın organı Vatan'ın eş durumundan yazarı Ruhat Mengi, bugünkü yazısında 23 Nisan törenlerinde gördüğü manzaradan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi ve yine başörtüsüne saldırdı. Eş durumundan yazar Mengi, toplumdaki ahlaksızlığın temelini kartel medyasının attığını unutarak bakın nerelere saldırdı: İşte Mengi'nin "Liseli kızlara 'koca' telaşı" başlıklı yazısı: "Bu işler önce din eksenli kutuplaşmalar, sonra toplumun ikiye bölünüp çatıştırılması, radikal dinci-İslamcı (din devleti isteyen) yönetimlerin devleti ele geçirmesi ve devletle toplumun önemli kurumlarını dönüştürmesi, arkadan da toplumsal ve kişisel yaşam kurallarının dönüştürülmesi ile “adım adım” yürüyor. Her Müslüman veya “Müslüman çoğunluklu” ülkede (eğer devrimle, ihtilalle yapılmamışsa, krallık/diktatörlükle yönetilmiyorsa, özellikle de göstermelik bir “demokrasi”ye sahipse) İslam devletine, şeriat kurallarıyla yaşama böyle geçiliyor. Kısa süre önce Amerika'daki gelişmeleri yerinde takip eden, iyi bilen Mehmet Ali Bayar'ın: “ABD ‘ılımlı' denilen Pakistan'ın da Taliban'ın eline geçmek üzere olduğunu görünce Türkiye için telaşlanmaya başladı zira Türkiye şu anda dünyada laik-demokratik yönetime sahip, şeriata kaymamış tek Müslüman ülke olarak kaldı” sözlerini yazmıştım. Bugünün haberi: Pakistan'da tüyleri ürperten Taliban gerçeği... Aşırı dinci örgüt neredeyse ülkenin tamamını kontrol altına aldı. Taliban, kararlılığını “ABD onbinlerce kilometre uzaktan gelip kadın askerleriyle bizi mi korkutacak” açıklamasıyla gösterirken Amerika “Taliban'ın nükleer silaha sahip Pakistan hükümetini ele geçirmesi”nin korkusu içinde... İşte ABD'nin Afganistan'da kendi başlattığı oyun kısa sürede böyle küresel tehlike yaratacak boyuta gelebiliyor ve “ılımlı İslam” denilen ülkelerin şeriatçı terör örgütlerinin eline geçmesi hiç de zor olmuyor. Kilit nokta; “adımların başlatılması”... Bir kez başladı mı, hep kadınlar üzerinden, mümkün olduğunca çok kadını türbana-çarşafa sokarak, küçücük kız çocuklarını bile kadın sınıfına alarak köktendinci, gerici akımın yürürlüğe konması gerçekleştirilebiliyor. Daha sonra da ele geçirilen özel ve devlet kurumları ile yaygınlaştırılması ve toplumun “şiddet” yöntemiyle korkutulup sindirilmesi geliyor. İkinci adım ise mevcut devlet gücünü “her fırsatı aleyhine kullanarak” tüm birimleriyle zayıflatma oluyor ki bunu da birçok ülkede “aydın” desteğiyle kolayca sağladıkları deneyimlerle sabittir. (Bugün bizde de birçok gazeteye, TV'ye baktığınızda gözlerinize inanamadığınız, tüm gerçekleri saptıran konuşmalar, açıklamalar görebilirsiniz.) Türkiye'de dikkatler başka konulara çekilir, millete adeta çelik-çomak oynatılırken gözden kaçan hızlı bir değişim yaşanmakta. Bu değişimin, birtakım akademisyenlerin dediği gibi “Müslüman kimliğimizle barışmak”la filan ilgisi yok. Türk toplumu bu iktidar gelene kadar dinine küsmüştü de şimdi mi barıştı veya din, ibadet şimdi mi aklımıza geldi? Saçmalığın daniskasından, milleti budala yerine koymaktan başka bir şey değildir bu tür yorumlar ve zaten yapanların da “iktidarı takdir eden, destekleyen” akademisyenler olduğu bilinmektedir. MİNİK KADINLAR! Olay tamamen çocuk ve kadınlardan başlayarak toplumun “anlayışını, bakış açısını” değiştirmektir. 23 Nisan'da (birden fazla okulda) türbanlı kıyafet giydirilen anaokulu öğrencileri vardı ki bu da artık nadir rastlanan bir durum değil. Eskiden genç kızlar aile, ağabey/baba zoruyla tesettüre sokulurken şimdi “baskıyla yapılıyor” denmesin diye tesettür yaşını 6-7 yaşa indirdiler, bu görüntüler de normal sayılır oldu. Kur'an'da “küçük kız çocukları da kadın sayılsın, çocuklara başörtüsü, türban takılsın” diye bir ifade mi var? Tecavüz olaylarına bakın; önce evlenme yaşını 15'e indirmeye çalıştılar ki 15 yaşındaki kızlar “yetişkin” sınıfına girsin, cezalar azalsın, bu olmayınca “ruh sağlığı” saçmalığının arkasına sığınır oldular. Ve son haber; “Çanakkale'de tam 37 kişi 14 yaşında kız çocuğa tecavüz etti”... Yaptırımı ortadan kaldırarak bu ahlaksızlığa, vahşete imkan yaratanların amacı ne? Dün de Milli Eğitim Bakanlığı'nın Lise ve Ortaokullar Yönetmeliği'nde lise öğrencilerinin nişanlanmasına izin veren kararı gazetelerde “Öğretmenim beni kocaya gönder” esprileriyle yer aldı. Eğitimde bu kadar geri kalmış, bin eksiği olan bir ülkede kala kala liseli kızların nişanı, evlenmesi mi eksik kalmıştı ki acele (uzmanlar “çocukları ve aileleri özendirici olur” derken) bunu değiştirdiler? Bütün mesele önce 15 yaşındaki çocuklara “kadın gözüyle bakılmasını”, sonra da okulu bitirir bitirmez evlenip eve kapanmalarını, AKP'nin (vitrinler dışında neredeyse) tüm bakan ve milletvekili eşleri gibi çalışmamalarını sağlamaktır. Milli Eğitim Bakanlığı'nın kararı imzalanan uluslararası sözleşmelere de, Medeni Kanun'a da aykırıdır. Ülkedeki değişimlere sessiz kalan sivil toplum kuruluşları ve toplumun kendisi, gerçeği fark ettiklerinde çok geç olacak. Bakın daha neler duyacaksınız!"
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
04-26-2009, 13:20 | #2 |
o kadın zaten başlı başına bir felaket zaten genelde izlerim stardaki programını şimdide başlamıştır belki bakmadım daha ama çok ilginç bir kadın hiç utanmadan çekinmeden orduya sesleniyor hükümete demediği kalmıyor yanınada kendi gibi 3-4 tane satılmış alıyor ve 3-4 saat program yaptığı oluyor....
|
|
04-26-2009, 13:27 | #3 |
Metnimize bir de "kaynak" belirtsek ne iyi olur.
|
|
04-26-2009, 13:30 | #4 |
Adı üstünde Ruhet Mengi duymadın mı hiç haberin kaynağı içinde!!!
|
|
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
chp, etö, mengi, saldırı |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|