05-11-2009, 07:11 | #1 |
Madem öyle, TBMM de, yeni TBMM’yi seçsin!(Ali Karahasanoğlu)
Danıştay Başkanı’na biz neler sorduk, o neler anlattı!
Biz Türkiye’yi sarsan, kendisinin de mağduru olduğu bir olayın ayrıntılarını sorduk. O kalktı Anayasa Mahkemesi’nin görev alanı ile ilgili gereksiz anlatımlarda bulundu! Biz “derin cinayet”in, perde arkasındaki “derin”likleri aralayacak bazı sorular yönelttik.. O kalktı, derin cinayetin faillerinin bugün hâlâ sürdürdükleri, mevcut iktidar karşıtlığında kullanılan bazı argümanları, Danıştay Başkanı sıfatı ile dile getirdi.. Darbecilerin yaptığı anayasada “ruh” olabilirmiş gibi, “Yasama organı, kendisine hukukilik veren temel çerçevenin dışına taşmamalıdır. Bir anayasa değişikliğinin hukuki çerçeve içerisinde cereyan etmesi, anayasada öngörülen usul ve şekil şartlarını taşımasının yanında, anayasanın ruhuna ve hukukun evrensel ilkelerine uygun olması ile mümkündür” sözlerini sarfetti! Siz ne diyorsunuz Sayın Birden?! Ne ruhu? Ne anayasası? O korumaya çalıştığınız anayasa; kutsallaştırmak için “ruh” ile süslemeye çalıştığınız o anayasa, 5 tane darbeci generalin dikte ettirdiği anayasa değil mi?! 5 darbeci generalin oturup, “Şurasını keselim, burasını çıkartalım, orasını ekleyelim” dedikleri darbe anayasası değil mi? Darbe anayasasının “ruh”u da nereden çıktı? Milletin temsilcilerinin yapacağı anayasa değişikliğine, siz ne hakla, ne yetki ile, kimden aldığınız görevle, “Darbecilerin yaptıkları anayasanın ruhuna bağlı kalmak zorundasınız” dayatmasında bulunmaya kalkışıyorsunuz? “Yargı bağımsızlığı” diyorsunuz.. Hemen peşinden, “Yüksek mahkemelere, artık cumhurbaşkanı üye seçmesin” diyorsunuz.. Hiç düşünmüyor musunuz, sizi ve diğer Danıştay üyelerini bugünkü bulundukları makama seçen, önceki cumhurbaşkanları değil mi? Cumhurbaşkanı’nın Danıştay’a üye seçmesi “yargı bağımsızlığı”nı zedeler ise, siz şu anki Danıştay üyelerine izafeten “yargı bağımsız değil” demiş olmuyor musunuz? Söyleyin Sayın Birden, düne kadar cumhurbaşkanı Danıştay’a üye seçerken çıtınız çıkmıyordu da, şimdi ne oldu ki, “cumhurbaşkanının Danıştay’a üye seçmesi, yargı bağımsızlığını zedelemiş” oluyor? Buyrun bunu sorgulayın Sayın Birden. “Kendi başkanını, başsavcısını, başkan vekillerini ve daire başkanlarını seçen Danıştay Genel Kurulu, kendi bünyesinde görev yapacak üyeyi de seçebilmelidir” diye dahiyane bir fikir de ortaya atmış Sayın Birden! Maksat ne? Cumhurbaşkanlığı makamında, kendilerini Danıştay üyeliğine seçen Necdet Sezer gibi biri yok ya.. Necdet Sezer gibi birinin bir daha oraya gelmesi imkansız gibi görünüyor ya.. O zaman ne yapmalı? Necdet Sezer’in seçtikleri, yeni seçilecekleri seçmeli! Amma dahiyane bir buluş değil mi? Tebrikler Sayın birden! Bir siz bulabilirdiniz bu fikri! Ve buldunuz! Bu buluş sebebi ile, Nobel’e aday olursunuz artık! Sadece aday olmaz, ödülü de alırsınız eminim! Ama küçük bir sorum var.. Sizin bu dahiyane buluşunuz gereği, “Kendi başkanını, başsavcısını, başkan vekillerini ve daire başkanlarını seçen Danıştay Genel Kurulu, kendi bünyesinde görev yapacak üyeyi de seçebilmelidir” tezinin başka kurumlarda da uygulanması nasıl bir sonuç getirir acaba? Örneğin biri çıkıp “TBMM kendi başkanını kendisi seçtiğine göre, başkan vekilini kendisi seçtiğine göre, komisyon başkanlarını kendisi seçtiğine göre, yeni üyelerini de kendisi seçmeli!” dese, nasıl karşılarsınız acaba? Görüyorsunuz değil mi, sırf “istemezük” mantığı ile olaylara yaklaşılması, insanların ne kadar absürd görüşler ortaya atmasına sebep oluyor! Yüksek yüksek mahkemelerde, yüksek yüksek görevlerde bulunan hakimlerimiz/savcılarımız, içine düştükleri siyasallaşma batağında, ne kadar anlamsız taleplerde bulunuyorlar, ne kadar mantığa aykırı iddialarda bulunuyorlar, görüyorsunuz değil mi? Danıştay Başkanımız bir de şöyle diyor: “Millet adına yetki kullanımında, seçilmişler ve atanmışlar şeklindeki bir ayrımın yeri yoktur.” Bu cümleyi sayın Birden nasıl sarfedebiliyor, hayret etmemek elde değil! Hem “millet adına” yetki kullanacaksınız.. Hem de “Milletin seçtiği ile atanmış arasında fark yok” diyeceksiniz! Yapmayın Sayın Birden, yapmayın.. Söylediğiniz şeyi, ilkokul çocuğuna anlatsanız, “Seçileni millet seçmiş. Tabii ki ‘millet adına yetki’ kullanabilir. ‘Atanmış’ı kim atamışsa, o da onun adına yetki kullansın” demez mi? Hele hele sizin, “milletin seçtiği milletvekilleri şu kuruma, bu kuruma bir üye seçecek” diye ödünüz patlarken, “seçilmiş” ile “atanmış”, millet adına yetki kullanımında, nasıl eşit olur, söyler misiniz? Ali Karahasanoğlu - Vakit
Konu Ak_Kelebek tarafından (05-11-2009 Saat 11:50 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|