05-19-2009, 19:15 | #1 |
~ Evliliğin iki büyük düşmanı ~
Anne dert yaniyordu:”Kizim da damadim da çok kindar ve inatlar. Küçücük bir sey için günlerce küs duruyorlar. Kizim, ‘Inat ettim o gelsin barissin.’ damadim, ‘Inat ettim kizin gelsin barissin.’ diyor. Kin ve inatlari yüzünden hayatlarini zindan ediyorlar.” Esasen insanlarin fitratlari farkli oldugundan esler arasinda ufak tefek de olsa anlasmazliklarin olmasi dogaldir. Ama nedense kimi es, hep kendi dediginin olmasini ister. Sadece “Ben dogruyu biliyorum. Bu konuda ben hakliyim.” der. Istedigi olmadiginda da esine küser. “O benim hakliligimi kabul edene kadar onunla konusmayacagim.” diyerek esinin gelip özür dilemesini bekler. Her iki taraf’da böyle düsününce esler arasinda bir kördügüm olusur. Hatta bu kör dügümü çözmek için hâkime bile basvurulur. Zaten arastirmalara göre bosanmalarin yüzde 90′ini incir çekirdegini doldurmayan basit seyler olusturmaktadir. Iste bunlardan biridir aile fertlerinin kindar ve inat olmalari. Kin ve inat eslerin “sen-ben” çekismesini dogurdugundan ailenin birlik ve beraberligini sarsip “biz” kavramini zedeler. Bu yüzden meydana gelen darginliklar, ailenin manevi atmosferini bozar. Sebepsiz yere huzursuzluga davetiye çikarir. Çünkü kin tutmak ve inat etmek iletisim kapisini kapatmaktir. “Ben seninle konusmuyorum.” anlamina gelen kin sayesinde bütün iletisim köprüleri yikilir. Esin teki bir tarafta, digeri ise öteki tarafta kalir. En fena sey de budur. Vicdan sahibi bir es, insanlik hali olarak esiyle olan tartismadan dolayi evlilik bagini zedeleyici tavirlardan kaçinir. Sirf inadindan dolayi günlerce dargin durmaz. Sayet bir kalpte kin tohumlari boy atmissa oraya muhabbet isigi zor girer. Kin ve muhabbet birbirinin düsmani oldugu için ikisi bir arada duramazlar. Kendi hakliligini ispat etmek için çalismak ve “Bak iste gördün mü benim dedigim dogru çikti.” demek fazilet degil enaniyettir. “Yani ben yanlis yapmam, ben hata islemem.” diyerek kendi nefsini bütün kusurlardan öte tutmaktir. Makul bir insan, esinden gelen bir sikintidan dolayi “Acaba ben ne yaptim da böyle bir sikinti ortaya çikti?” diye kaderin payini bir kenara, sonra bu olayda kendi kusurunu diger kenara koyar. Geriye kalan suçu da affeder. Bes kurusa degmeyen seyler için esini de, kendini de huzursuz etmez. Belki esinin kötü huyuna kin tutmak yerine “kin ve inat” denilen kendi kötü huyuna kin tutarak bu huyunun yönünü degistirmeye çalisir. Bilir ki, “Nefsini begenen bedbahttir. Nefsinin ayibini gören ve onun islahina çalisan bahtiyardir”. Gülay ATASOY meryemce.biz den alıntı
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|