AK Gençliğin Buluşma Noktası
Star ve HaberTurk "Star" ve "HaberTurk" gazetesi köşe yazıları.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 06-05-2009, 22:11   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Mehmet Metiner "Değişmeden değiştirmek mümkün mü?"
Bir yanda çözüm arayışı, öbür yanda kelimeler ve tanımlar üzerinden yaşanan ceng-ü cidal. Tam bize özgü bir hilkat garibesi...

Kelimeler ve tanımlar önümüzü kesiyor.

Kendi zihnimizde oluşturduğumuz tanımlara tapan bir kaskatı duruş içinde olmamız, dahası tanımlara dokunmayı kutsallarımıza dokunmak veya tanımlarımızdan vazgeçmeyi davamızdan/ilkelerimizden kopmak biçiminde algılayan bir zihni yapıya sahip oluşumuz, anlaşmanın köküne kibrit suyu döküyor.

Anlaşmak için masaya oturduğumuzu varsayalım bir an için.

Kendi ezberlerimizi kutsayan bir bakış açısına sahipsek veya çözüm için gerekli olan yeni anlayış ve mutabakatlara kapalıysak, nasıl anlaşabileceğiz peki?

* * *

Kuşku ve korku duvarlarına çarpıp duruyoruz.

Hepimiz bir diğerine boyuna empati önerisinde bulunup duruyoruz. Ne ala!

Peki kendimiz sahiden empati yapabiliyor muyuz? Ne gezer!

Her birimiz sadece karşımızdakinin kendisini bizim yerimize koyup bize hak vermesini bekliyoruz. Bu gerçekleşmeyince de suçlamanın en alasına başvurup birbirimizi yaralamayı sürdürüyoruz. Ne kötü!

* * *

Her birimizin kuşkuları ve korkuları var.

Bunların tümü yersiz ve karşılıksız değil elbette.

Birbirimizi adam akıllı dinler ve konuştukça birbirimize hak veren bir anlayış çizgisinde buluşursak şayet, işte o zaman kuşku ve korku duvarlarını yıkmış oluruz.

Bunun için gerekli olan tek koşul, ikna süreçlerini doğru işletmektir.

Bizi birbirimize yakınlaştıracak ve karşılıklı güveni çoğaltacak adımları birlikte atabilmektir.

Güven arttırıcı adımlar sayesinde ancak sözlerimiz karşılığını bulabilir.

Ne yazık ki henüz bu noktada değiliz.

Sorunu çözelim derken kangrene dönüştürüyoruz.

Dilimiz zehir zemberek.

Suçlamalar gırla.

Hep karşımızdakileri yanlış ve suçlu gören bir anlayıştan çözüm çıkmaz.

En büyük sorunumuz bu bence.

Bu zihni sorunumuzu çözmeden, ülkenin hiçbir meselesini çözemeyiz.

‘Kürt meselesi’ veya ‘PKK meselesi’ gibi kanla karışık meseleler konusunda ise patinaj yapmaya devam ederiz.

* * *

Her kesimin radikalleri var.

Üçüncü bir yol aramayı peşinen taviz olarak değerlendiren radikallere yenik düşersek, çözüm yolunu dinamitlemiş oluruz.

‘Bir masa etrafından oturup çözüm arama’ iddiasındaki samimiyet, öncelikle oluşturacağınız dile bağlıdır.

Kendiniz değişmeye açık değilseniz, asla değiştirmeye de muktedir olamazsınız.

* * *

Bütün bunları şunun için söylüyorum.

Devlet katında gerek ‘Kürt sorunu’, gerekse ‘PKK sorunu’ bağlamında yeni bir anlayış benimsenmiş durumda.

Eskinin inkar ve asimilasyon politikaları tarihe uğurlandı.

Türkiye açısından bu çok ciddi bir zihniyet değişimidir.

‘Kürt sorunu’nu inkar ve asimilasyon anlayışından vazgeçerek tarihe uğurlayan yeni devlet aklı, kimlik ve kültürel haklarla ilgili adımların da tedrici bir şekilde atılması gerektiğine inanıyor.

Daha ileri giderek ‘PKK sorunu’nun da çözülmesi gerektiğini söylüyor.

Devlet katındaki bu paradigma değişimine eşlik eden mutabakatın amacına ulaşabilmesi için, ‘karşı taraf’ın da paradigmal değişim iddiasıyla uyumlu bir söylem ve pratik içinde olması gerekiyor.

‘Demokratik Cumhuriyet’ için silah yönteminde ısrar eden PKK’nın kendisi paradigma değişimi konusunda nasıl inandırıcı olamıyorsa, PKK’nın silahlarını ‘demokratik kazanımların güvencesi’ biçiminde gören DTP yaklaşımı da inandırıcılık zeminini tahrip ediyor. DTP bunu görmeli artık.

DTP, çözüm sürecine aktif katkı sunmak istiyorsa yapacağı iki şeyin olduğunu görmeli ayrıca: Bir, yeni bir söylem. İki, temsilde teklik.

Karşımızda iki DTP var:

Biri Ahmet Türk’ün DTP’si, diğeri Emine Ayna’nın DTP’si.

Son günlerde Türk’ü dinlerken ne kadar umutlanıyorsam Ayna’yı dinlerken bir o kadar umutsuzluğa kapılıyorum.

Türk, duayen bir siyasetçi olarak yeni dönemin çözüm dilini içselleştirmiş görünüyor. Ayna ise ezberlerine tapan o eski radikal söylemin temsilcisi gibi duruyor. Türkiyelilik, Türk vatandaşlığı, Türkiye halkı, millet, kurucu ortaklık vb. konularda yeni bir tanımlamaya duyulan ihtiyacı Pazar günkü yazıma bırakayım.


star

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi