10-20-2009, 18:57 | #1 |
Baykal'dan Azeri- PKK karşılaştırması
Hükümetin hem Ermeni hem de Kürt açılımını her fırtta eleştiren CHP Lideri Baykal, bu kez öyle bir karşılaştırma yaptı ki...Ekonomiye yönelik olarak son günlerde bütçe tasarısı hazırlandı ve bütçe dolayısıyla yeni 2010 yılına yönelik bütçe dolayısıyla, hem 2009’un bütçe gerçeklikleri ortaya konuldu hemde 2010 yılına dair bekleyişlerimiz hükümet adına ifade edildi. Dikkatinizi çekmek istediğim şu noktalar var.
Önce bir defa bütçe açığı meselesi. İşin temeli oradan başlıyor. Bütçe açığında 10.4 milyar bütçe açığı ön görülmüştü. Şimdi ortaya çıkan rakam 63 milyar Türk Lirası. Bu bütçenin bir anlamı yok diye bütün bunları anlattık. 2009 bütçe yılıyla ilgili bütçe müzakerelerinde CHP’nin görüşlerini ifade ederken bu bütçenin hedeflerinin gerçekçi olmadığını belirtmiştik. Bunların ne kadar doğru olduğu tümünde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu yılın 9.5 ayı boyunca Türkiye fiilen bütçesiz olarak yaşamak durumunda kalmıştır. Türkiye’nin bütçesi o kadar hayal aleminde düzenlenmişti ki karşılanması ciddi ekonomik krizi engelleyecek bir geçerlilik maalesef taşımamıştır. Teğet geçti teğet geçti demişlerdir ama ekonomi ağır bir tahribat yaratmıştır. Azerbaycan ile ilişkilerimizde bir nezaket bir üslup sorunu olmanın ötesine geçmeye başladığını ve bu konunun ciddi önemli bir konu olduğuna dönüştüğünü görüyoruz. Bu konuda kim haklı kim haksız bunu görüyorum. Türkiye Ermenistan sınır kapısını açma sürecini yanlış yönetmiş çok daha ağır bir sorunla karşı karşıya bırakmıştır.Birilerini mutlu edeceğiz diye çok ciddi sıkıntılar ortaya çıktı. Çoktan diyorduk sakın Azerbeycanı küstürecek bir şey yapmayın diyorduk Birileri Ermenistan'ı görüyor. Sen Azerbaycan'ı görmemezlikten gelemezsin. Azerbaycan'ı sen göreceksin. Türkiye onları hatırlatacak. Uyarılarımıza itibar edilmedi. Brüksel'de imzalanan protokol Meclis'e gelmedi. Hala duruyor. O Rum limanlarıyla ilgili protokolü sevk etmediniz de Ermenistan sınırıyla ilgili protokolü Azerbaycan rahatsız olduğu halde neden Meclis'e sevk ediyorsunuz? Bir de bayrak krizi oldu. Maçta Azerbaycan bayrakları toplatıldı. Daha dün PKK bayraklarıyla sınırda binlerce insan güvenlik güçlerinin gözlerine bakaraktan onların gözleri önünde o bayraklarla gösteriler yapıyorlar içine sindiriyorsunuz kardeş Azerbaycan'ın bayrağını Bursa'da milli maçta bulundurulmasını hazmediyorsunuz. Gücünüz PKK'ya yetmiyor da Azerbaycan'a mı yetiyor? Hangi gün doğru söylüyor? Çankaya'ya çıkınca oradan farklı gözüküyor galiba. Azerbaycan Türkiye dostluğu hükümetlerin yanlışlığına kurban edilemez. Azerbaycan ve Türk halkı da yöneticilerinin yanlışlarının kardeşliğin bozulmasına izin vermezler. Azerbaycan halkı güven içinde olsun. Hepimiz olayların nereden kaynaklandığını biliyoruz. Bu yanlışlıklara dostluğu kurban etmeyeceğiz. Dün fevkalade önemli bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Uzun süredir konuşulan bi konunun altında neyin yattığı, ne olduğu dün ortaya çıkan görüntüyle anlaşılmaya başlandı. Bir açılım tartışması var. Hükümet herşeyi kenara bıraktı. Nedie söyleyin diyorsunuz söylemiyorlar. Siz de gelin diye işin içine sokmaya çalışıyorlar. Böyle bir faliyetin altından birşey çıkacağı belli. Neyin çıktığını gördük. Bence dünkü tablo fevkalade açıklayıcıdır ve pek çok şey o tabloyla kendisini göstermiştir. Açılımın içinde ne yatıyor ilk ayağı ortaya çıktı. Sürecin niçin gizli götürüldüğü anlaşıldı. Kimseye birşey söylenmiyor. Niçin ucu açık denildiğini niçin hazmettire hazmettire bu konuyu halledeceğiz dediklerini daha iyi anlıyoruz. Ve niçin DTP'nin İmralı'yı muhatap alın dediğini şimdi anlıyoruz. Yol haritasının niçin açıklanmadığını anlıyoruz. Dün artık resmen görüldü ki İmralı'dan gönderilen yol haritası uygulamaya konuldu. Tek taraflı olarak birilerinin Irak'ın dağlarında ortaya çıkmış bir tablo değil. Karşılıklı mutabakatla, görüşerek, hazırlanmış olan bir senaryonun, gizli tutulmuş bir senaryonun, uygulanmaya başlanmasıdır. Zamanlamaya bakın. Dağdan birileri organize bir şekilde Kandil ve Mahmur'dan gruplar aynı anda karar alıyorlar. 2si bir yerde buluşuyor birlikte sınır kapısına geliyorlar. Sınır kapısında savcılar hazır bekliyorlar. Emniyet Genel müdürlüğünün adamları, MİT orada, devlet tam kadro orada. Birilerini karşılıyor. Bu tablo bir senaryo. Birileri bu senaryoyu yazdı. Zamanlaması var, herşey belli. Yol haritası bu. Sadece bunu öngörmüyor yol haritası. Bu tablo gösterdi ki İmralı'nın yol haritasını AK Parti iktidarı uygulamaya başlamıştır. Uygulanıyor. İmralı muhatap alınmıştır. Terörü reddetmeyenleri de muhatap almıyorum diyordu. Muhatap aldın bile. Onları buraya gönderen talimatı kim verdi? Kendileri mi indiler? Birileri onlara "İnin" dedi. Ellerinde mektuplar geldi. Biz buraya 'elçi' olarak geldik diyorlar. Pişman değiliz diyorlar. Peki bu sürpriz mi? Hayır değil. Şimdi iyi anlıyorum neden bizimle görüşmek istedi Başbakan. Kendisi orada karşılarken yanında bizim de bulunmamızı istiyordu. Emrindekilerin hepsi gitti. Oraya gelenler teslim olmak için gelmedi. Onlar buraya şartlarını duyurmaya eldi. Bu onların talebi hadi diyelim, peki senin konumun ne? Bir süredir ihtilaf yaşanıyordu. İçişleri Bakanı "Anayasa değişimi söz konusu" değil dedi. Kaşrı taraftan açılım kalmadı dediler. Başbakan çıktı dedi ki "Açılım masadadır" Başbakan Kürt açılımı konusunda Anaya değişimi masada diyor. İmralı'nın taleplerini biz şartlarınıza bağlı olarak müzakere edebiliriz demektir. Bu gelenler "Silahlı çatışmayı bırakıp Anayasal düzende yerimizi aldık" diyorlar mı? "Biz Türkiye'nin Anayasa'sını düzeltmek için geldik" diyorlar. "Sizinle müzakere deneyeceğiz. Birşey çıkacağını görürsek bakarız" diyorlar. Amaç ulusal bütünlüğünü devlet bütünlüğünü etnik temelde ayrıştırmak. Tek millet yerine iki millet olmalı demek. bugün
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|