AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 10-23-2009, 07:42   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart D.Mehmet Doğan "Nursultan Nazarbay Özal’ın vizyonuna varis "

1990’larda, Sovyet sistemi sona erdiğinde, Türkiye’nin başında Özal olmasaydı ne olurdu? Bu soru anlamsız bulunabilir. Turgut Özal’ın döneminde Sovyet sisteminin sona ermesi tarihî kaderin bize teveccühü olarak görülmeli! Düşünün bir, mesela Demirel başta olsa idi!
1991 yılındaydık, yeni bin yılın yaklaşmasından ötürü, sık sık “2000’e doğru”lu cümleler kuruluyordu. Üçüncü bin yılın bizim açımızdan içinde bulunduğumuz asırdan farklı gelişmeleri, oluşumları beraberinde getirmesini umuyorduk. Henüz, yaz sıcakları sona ermemişti, bir zamandır “açıklık, yeniden yapılanma” politikaları takip eden Sovyetler Birliği’nde bu değişim siyasetini tasvip etmeyen komünist muhafazakârlar darbe yaptılar... Ağustos ayının son günlerinde yapılan bu darbe sonuca ulaşamadı. Hemen ardından, bu sıcak mevsimi bizim için daha da sıcak kılan gelişmelere şahit olduk: 30 ağustosta Azerbaycan, 31 ağustosta Kırgızistan, 1 eylülde Özbekistan ve 9 eylülde Tacikistan istiklâlini ilan etti... Kısa bir fâsıladan sonra, Türkmenistan (27 ekim) ve Kazakistan (16 aralık) da bu yolda nihaî adımı attı...
Bu gelişmeler, Türkistan coğrafyasında olduğu kadar belki de daha fazla Türkiye’de heyecan uyandırdı. Kendini hep yalnız hisseden varlığımız bu hissiyattan kurtuldu ve bazı aşırı milliyetçi kesimler tarafından “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” gibi mantık fukarası vecizelere dökülen yaralı psikolojimizde bir ferahlama meydana geldi. Türkiye, “son Türk devleti” olmaktan kurtuldu! Artık bir elin parmakları sayısınca “Türk” devleti vardı. Hem de Türkiye ve KKTC dışında!
Tarihî yalnızlık hissimizi bir süreliğine tatmin eden bu gelişme, bizi yeni umutlara sürükledi. Dünyadaki dönüşümü bu merkez etrafında düşünmek için yeni bir fırsat zuhur etti. “Türk dünyası” kavramı öncelikle siyasî ve kültürel düşünüş ve tavır alışlarımızı etkilemeye başladı...
Turgut Özal bu dönemin geleceğe yönelik tasavvurları olan, vizyon sahibi lideri olarak temayüz etti. Yeni Türk cumhuriyetlerinin liderlerini yüreklendirdi. Türkiye’nin ağır bürokrasisini harekete geçirmeye çalıştı, iş adamlarını Sovyet sonrası dönemin imkân ve fırsatlarından yararlanmaya teşvik etti. Özal’ın vefatına kadar, epeyce yol alındı. Özal’dan sonra Demirel’in bu rolü devam ettirir gibi yaptığını, daha sonraki iktidarların Özal vizyonunu rafa kaldırdığını biliyoruz. İşin ilginci milliyetçi partinin iktidar ortağı olduğu dönemde Türk dünyası ile ilişkiler alt seviyeye inmeye başladı.
Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan, Türk dünyası ile ilişkileri ısıtmak için elden geleni yaptı. Fakat bu işler tek taraflı olmuyordu. Türk cumhuriyetleri çeşitli saiklerle Türkiye ile ilişkilerini belirliyor ve gevşeme eğilimi kendini hissettiriyordu.
İşte bu sırada, Türk dünyasının en doğu ve kuzeyinde bulunan Kazakistan’ın lideri, bu ilişkilerin canlanması için harekete geçti. Bu ayın başında eksikli de olsa Türk dünyasının Devlet başkanları Nahcivan’da bir araya geldi. Türk cumhuriyetlerinin ortak mekanizmalar oluşturması için Özal’ın başlattığı süreci canlandırmak için en uzak görünen bir ülkenin liderinin inisiyatif alması düşündürücüdür.
Azerbaycan, Nahcıvan’la Türkiye sınırından başlıyor. Onun ötesinde Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan var. Dünyanın bu orta kuşak bölgesi Türk dilinin çeşitli lehçelerini konuşan kavimlerin bölgesi.
Kazaklar, göçebeliği en son terk etmiş Türk topluluğu. 20. yüzyılın sonunda Kazakistan istiklâlini kazanırken, çok geniş topraklara ve neredeyse yarıya yakın Rus nüfusa sahipti. Zamanla Rus nüfusun oranı biraz azaldı, Kazakların da göçle arttı. 1993’te yapılan İlk Kazak Kurultayı’na biz de davetli idik. Yeryüzü Kazakları kurultayının sembol şarkısı “Kayıt kazak eline” idi. Yani, Kazak ülkene dön!
Kazakistan yer altı ve yer üstü zenginlerini değerlendirerek ileri hamleler yaptı. Türk dünyasında liderinden ötürü Türkiye’yle komplekssiz ilişki kurabilen tek ülke Kazakistan’dır diyebiliriz.
Şu günlerde Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak Türkiye’de. Kazakistan Dışişleri Bakanlığı, Nazarbayev’in, “Türkiye ile ilişkilere yeni bir boyut kazandırmak istediğini” açıkladı. Nursultan, tıpkı Özal gibi ülkesinin büyük işadamını da beraberinde getiriyor.
Türk dünyası, Özal’ın vizyonuna varis Nursultan Nazarbayev gibi bir lidere sahip olduğu için gerçekten talihli. Nazarbayev doğudan, Gül ve Erdoğan batıdan bu dünyanın silkinmesi için ciddi bir başlangıç yapabilirler.


 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi