![]() |
#1 |
![]() …aşk ne hain, insana bildiği bütün dilleri unutturuyor Aşk böylesi akla ziyandı işte… Akla olmadık şifreleri çözdüren, gönle düğümler örerdi ki bir düğüm çözülürse her şey açığa çıkmasın? Bilinmezliğin deminde ney gibi inleyen, ney gibi inleten aşktan başka ne olabilirdi ki? Sen bu inlemeleri hastalık zannedersin ama bilinmez, belki de o inlemeler visale atılan adımlardır... Yürü sadakatin dikenli yolunda… Aşkını bulamazsan cennete çıkar yolun belki! Ama sen illa aşkı arıyorsan ateşe de katlanmalısın! Öyle ya insanlar hayata sadakat göstermez ama ölüme sadakat göstermeyen, göstermek istemeyen bir canlı var mı? “Her canlı ölümü tadacak!” Üstelik son nefesten önceki sadakat de bir sınav nehir değil midir? Herkes de bu nehirde yıkanmak ister ama kimi boğulur kimi yıkandıkça kirlenir! Kendisine sadık olmayan kime sadakat gösterebilir ki? Yeni bir kitap daha raflarda. SADAKAT MÜZESİ! Yazarın dilinden ; İnsanın kendi köşesi olunca kendi reklamını da bal gibi yapıyor. Amacım reklam değil ama sonuçta bu da bir reklam. Evet, SADAKAT MÜZESİ yani romanım kitapçı raflarında. Babıali Kültür Yayıncılığı’na (BKY) teşekkür etmem gerekir. Murat Tazegül’e en başta. Sonra aylardır tedavi gören oğlu ve kardeşimiz için her imkanını kullanan, dua ettiğimiz ve edeceğimiz Rahim Er Bey’e. Ve BKY’nin bütün çalışanlarına. SADAKAT MÜZESİ! ![]() Bir roman. Bildik bir roman değil. Eminim okuduğunuz hiçbir romana benzemeyecek. Okurken aklınızda ve yüreğinizde oluşanlar kitabın sonunda şekil değiştirecek. Beğenmediğiniz yanları olacak mutlaka. Beğendiğiniz yanları da. Bu açıdan eleştirebildiğiniz kadar eleştirmelisiniz. Ancak bunu okuduktan sonra yapmanız benim için son derece önemli. Çünkü bazen insanlar okumadan, yazılanlara bakıp veya başkalarının değerlendirmelerini okuyup bir önyargıyla yaklaşıyor. … Uzun bir emek var SADAKAT MÜZESİ’nde. Çıkması ekonomik kriz de dahil bir çok nedenden dolayı gecikti. Aslında çok daha önce olacaktı ama fırsat olmadı. Elbette hayra yoracağız. Ancak sonuçta çıktı ve artık raflarda. SADAKAT MÜZESİ! İsmi Orhan Pamuk’un son romanı MASUMİYET MÜZESİ’ne benziyor. Aslına bakarsanız şöyle bir iddiam olabilir: SADAKAT MÜZESİ, MASUMİYET MÜZESİ’nden neredeyse 1 yıl kadar önce yazılıp yayınevine verildi ama malum, yukarıda açıkladığım sebepler. Sonradan da ismini değiştirmek içimden gelmedi. Bir zararı olur mu veya bir kârı bilemiyorum. Sadece bir derkenar olarak buraya bu bilgiyi ekliyorum. PEKİ SADAKAT MÜZESİ’NDE NE ANLATILIYOR VE KİM ANLATIYOR! KİMİN ANLATTIĞINI kitabı bitirince anlayabilirsiniz, o size sürpriz olsun. NE ANLATILDIĞINA GELİNCE, hem hayatın içinden hem de dışından insana bakan bir yanı var bu romanın. STAR GAZETESİ’ne verdiğim röportajda yazdıklarımdan çok kısacık bir kısmını buraya aktarmak istiyorum: “Elbette romanı okuyan herkes kendine göre bir anlam çıkaracak, ancak benim romanımda üzerinde durduğum ya da işlediğim iki unsur var: BİRİNCİSİ; Her insanın bir O AN’ı vardır. Çünkü şuna inanıyorum, insanın öyküsü doğduğunda başlamıyor, “O an” da başlıyor. Bir “O AN” yaşıyorsunuz ve sonra attığınız her adım da siz kendinize kaderinizin yaşam alanını oluşturacak bir zaman ve mekan mefhumu armağan ediyorsunuz. Bir anlamda “O AN” sizin kaderiniz oluyor. Biraz çetrefilli bir iş… İKİNCİSİ; Bir “O AN” ile birlikte aldanmışlığınız. Ya da aldanmışlığımız. Hepimizin aldanmışlığı. ALDATMAK çok meşhur bir laftır, sofistike ve popüler olmuştur ancak esas ALDANMAK’tır. Dünya üzerinde ne kadar insan varsa işte o kadar aldanmış insan vardır. Aldatan da bir aldanmıştır. Çok kısa bunu açabilirim. Şöyle ki, yeryüzündeki insan bir aldanmışlığın ve sadakatsizliğin eseridir. İnsanoğlu sözüne sadık kalmaz ve Cennet’ten dünyaya indirilir. Bir “O AN”dır. Kimin için; Adem için. Sonra insanlık zaman ve mekan boyutunda kendi kaderini yaşamaya başlamıştır. Dolayısıyla bir anlamda romanımın konusu “O AN”, “ALDANMAK” ve “ESTETİK” sacayağı üzerinde duruyor. Ben böyle bakıyorum tabiî ki… Bu sacayağının üzerinde ise insanın kalbi vardır, yani beyni dursa da bitkisel hayata girse de çalışan, insanı canlı ve diri tutan kalbi. İşte bu sacayağının üzerinde de o kalp, yani AŞK vardır.” USTA KALEM ALİ ULURASBA’DAN “AŞK”IN ROMANI… ![]()
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|