01-14-2010, 10:36 | #1 |
Çukurun alçaklığı! ...(D.Mehmet Doğan)
Lut gölünün büyük kısmı terörist devlet İsrail’in işgali altındadır. Lut gölünün özelliği ise, deniz seviyesinden 400 metre düşük irtifada olmasıdır; yani çukurluğudur. “Alçak”, deniz seviyesine nisbetle tarif edilir, yani sıfırın üstündedir; deniz seviyesinin altındaki irtifalar ise “çukur”dur! İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı, Türkiye Büyükelçisini alçak bir koltuğa oturtarak bir diplomatik müsamere tertiplemiş. Böylece, ta Davos’tan beri biriktirdikleri intikam hislerini tatmin etmek istemişler. Hiç akıllıca bir yöntem değil bu... Diplomasi zekâ ve incelik gerektirir. Bu inceliği gösteremeyenler ise, çukurluğu diplomasi sanırlar! Eğer alçaklık bir hamakat ölçüsü ise, İsrailli bakanın humkunun derinliği, çukurluk itibarıyla hiçbir okyanusla ölçülemez! Çukurdaki adam, alçaklık yapmak isterse ne olur? Alçaklık yapmak istediği adama şeref olur! İsrail, bütün Arap alemini yola getirdi. Mısır onun kuyruğunda. Ürdün suspus. Lübnan’la savaşta. O son savaştan sonra bir daha depreşemiyor. Suriye topraklarının işgalcisi. Bir ara Türkiye’nin 28 Şubatçı generallerini de yanaşık düzene sokmuştu. O sıralar Türkiye de Arap devletleri hizasına inmişti! Devletin 28 Şubat çukurlaşması hâlâ hafızalarımızda. O devir geride kaldı... 19. yüzyılın vahşi kapitalizminin ***i İsrail devleti tahayyülü kurmacası, 20. Asrın ortalarında sezaryan doğumla hayat buldu. İsrail kurulduğu günden beri öncelikle Ortadoğu’ya, sonra bütün dünyaya zehir saçtı. Günahsız çocukların, zavallı kadınların, aciz ihtiyarların celladı oldu. Filistin’de akan kan ve gözyaşının haddi hesabı yok. Filistin topraklarına talip olan siyonist lobisine 2. Abdülhamid’in red cevabının karşılığı İttihatçıların Balkan dağlarında silaha sarılmasıyla verildi. İttihatçılar “hürriyet, adalet, müsavat” sloganlarıyla iktidarı ele geçirdiler. Ne hürriyet, ne adalet, ne de müsavat bıraktılar. Ülkeyi savaşa sürüklediler ve devletin yıkımına yol açtılar. Sonra da “b” takımları bu yıkımı emperyalizm adına gerçekleştirdi. İşte onlar kahraman olarak milletin hafızasına kazıldı. Osmanlı yıkılmasaydı, İsrail kurulamazdı! Hilafet sürseydi, İsrail vücut bulamazdı! İsrail artık batılı güçlerin taşıyamadıkları ağır bir yük. Şiddet ve şımarıklık ihtiva eden her türlü hareketleri bugüne kadar hoş görüldü. İslâm dünyasını terbiye etmek için İsrail kullanıldı. Bu devrin sonunu yine İsrail getiriyor. Her şımarıklığın bir tahammül hududu vardır. Hudut çoktan aşıldı. Türkiye’nin baş belâsı olan, kardeşi kardeşe kırdıran PKK’nın arkasında hiç şüpheniz olmasın ki, esas olarak İsrail Devletinin eli kanlı idarecileri vardır. Kardeşi kardeşe kırdıran, Türkiye’yi istikrarsızlaştıran, hatta son açılım siyasetini sokakları kana bulayarak engellemeye çalışan, bu çukur siyasetçilerdir. Türkiye’de bir daha 28 Şubat olmaz. Türkiye artık İsrail’in peşine takılamayacak kadar geçmişine sahip çıkıyor, coğrafyasına sahip çıkıyor. Osmanlı imajı avdet ediyor. İsrail’i asıl rahatsız eden bu! Onların istediği Mübarek tipi liderler. Türkiye’nin Mübareği ise artık köftelik emanetçileri ile particilik oynuyor!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|