03-18-2010, 17:33 | #1 |
İlginç Bir Atatürkçülük Uygulaması
1978 yılında Sivas ilimizde bir kamu kurumunun kuruluş ve montaj aşamasındaki fabrikasına Personel ve İdari İşer Müdürü olarak atandım. Konusunda son sistem olan proje Almanya’dan alınmıştı. Montajını onlar yaptı. 1979 yılında o zamanın ilgili bakanının teşrifleri ile fabrikanın açılışını törenle yaptık. Sağ- sol kardeş kavgasının tam hızlandığı dönemdi. Aradan bir sene geçti, 12 Eylül askeri müdahelesi gerçekleşti. 11 Eylül’ü 12 Eylül’e bağlayan son gece sabah saat: 5.00’a kadar, yani askeri müdahalenin başlangıç saatine kadar, bir gece içinde 39 kişi kardeş kavgasında ölmüştü. Şİmdilerde bu kargaşaşanın da darbecilerin kurgulaması olduğunu öğreniyoruz ) O günkü ortamda millet olarak büyük bir karamsarlığı düşmüş, - bir kurtaracak yok mu ? – düşüncesi toplumun her ferdine hakim olmuştu. ( O günlerde bu müdahalenin gerekli gerekli olduğuna toplumun büyük çoğunluğu ikna edilmişti ) Her neyse konumuz o değil. Askeri idare, sağ sol ayrımını yani kardeş kavgasını önlemek için ‘’ Atatürkçülük ‘’ inancını birleştirici bir unsur, yani çimento olarak öngördü. Ama nasıl? Tüm yurt, Atatürk heykelleri ve büstleri ile donatılacaktı. Konunun en önemli kısmı, yani Atatürkçülüğün bir ideoloji, bir ruh olduğu, esası önemsenmedi. Üzerinde durulmadı. Kuru bir şekilcilikle; heykel, büst ve resimlerle Atatürk sevgisi tazelenmesi ve aşılanması faaliyetleri öngörüldü. Bu kapsamda olmak üzere tüm resmi kurumlar, talimatla Atatürk heykel ve büstlerini yenilediler. Eksikler tamamlandı ve her biri için açılış törenleri yapıldı. Yeni kurulan, açılışı yapıldığı halde bir yılda deneme üretimini aşamayan, üretim faaliyetine geçemeyen fabrikamızda bir Atatürk büst ve heykelimiz yoktu. Bu eksikliğimiz giderme çabalarına giriştik. Bu arada parantez açayım. İlin lisesinin resim öğretmeni, olağan dışı bir uygulamayla, okulun müdür yardımcısı dahi olmadan; birden, aniden İl Milli Eğitim Müdürü olarak atandı. Sonradan görüldü ki, asli görevi Atatürkçülük uygulamaları denetçiliğidir, teftişidir. Tüm kamu kurumlarında bu görevini ifaya başladı. Biz de teftişte hatalı olmamak için, Fabrika idare binası ve sosyal tesislerinin duvarlarını, merdiven başları da dahil, Atatürk’ün sözleri, resimler ve maskları ile donattık. Sonunda teftiş sırası bize geldi. Sayın Milli Eğitim Müdürümüz fabrikamıza teşrif ettiler. Biz fabrika olarak gerekeni yapmıştık. Hiçbir eksik ve kusurumuz yoktu. Hatta aferini bile hak etmiştik. Ama olmadı memnun olmadılar. Teftiş bu, illa bir şey bulmak lazım: Her kattaki merdiven başlarındaki; çok estetik, bakırdan yapılmış ve çok güzel Atatürk masklarını kusurlu buldular ve buyurdular: Bunlar küçük olmuş!... Gelelim Atatürk büstümüze. Fabrikamız sahasında idare binaları civarında büstü koyacağımız uygun bir yer yoktu. Zorunlu olarak kömürle çalışan ısı santralımız önündeki boş alana, baca isinin yoğun olduğu yere inşa ettik. Kısa zamanda isle kirleneceği belli idi. Ama başka çaremiz yoktu. Tören gününü belirledik. İlin tüm resmi ve askeri ilgililerini ‘’ Atatürk Anıtımız’’ ın açılış törenine davet ettik. Tören günü geldi. Tüm ileri gelen ve davetlilerimiz geldi. Bu arada yerel basın ve ulusal basının temsilcileri de. Tören saatinde bir aksilik. Sağanak yağmur başladı. Tehir edemezdik. Şiddetli yağmur altında törenimizi tamamladık. Tabii ki anladınız. Burada vurgulamak istediğim. Şekilciliği aşıp, gerçeğe ulaşabilsek çok şeylere muktedir olacağız.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|