06-10-2010, 19:03 | #1 |
|| Hz. Tâlhâ’nın (ra) Bahçesi ||
Sahabeler toplanmışlar, derin bir huzur ve mutluluk içinde Allah’ın Resûlünü (sav) dinliyorlardı. Fahr-i Kâinat Efendimiz ise, Âl-i İmran Sûresi’nden şu âyet-i kerimeyi okuyordu. “Muhtaçlara ve fakirlere yardım ederken malınızın kötüsünü değil de iyisini vermedikçe, olgun bir imana kavuşamazsınız. İmanda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşuna gidenini bağışlayınız.” (Âl-i İmran, 92) Âyet-i kerimeyi büyük bir dikkat ve hassasiyetle dinleyenlerin içinde Ebû Tâlhâ’nın Medine’de Peygamberimizin mescidine yakın bir yerde, içinde altı yüz hurma ağacı bulunan pek kıymetli bir bahçesi vardı. Sık sık dâvet ettiği Resûlûllah’a burada ikramda bulunurdu. Bu zât derin bir çoşku içinde âyet-i kerimeyi dinledikten sonra ayağa kalkarak şöyle dedi: “Yâ Resûlûllah benim servetim içinde en kıymetli ve bana en sevgili olan, şehrin içindeki sizin de bildiğiniz bahçemdir. Bu andan itibaren Allah rızası için onu, Allah’ın Resûlüne bırakıyorum. İstediğiniz gibi tasarruf eder, dilediğiniz fakire verebilirsiniz.” Bu sözleri söyledikten sonra Ebû Tâlhâ, sevinçli ve neşeli bir hâlle kararını uygulamak için Mescid’den çıkarak bahçeye doğru gitti. Ebû Tâlhâ’nın hanımı Rumeysâ, bahçedeki bir hurma ağacının gölgeliğinde oturmuştu. Tâlhâ, bahçe duvarına kadar geldi ama içeriye girmedi. Onun geldiğini gören hanımı Rumeysâ: “Ebû Tâlhâ, duvarın dışında ne bekliyorsun? İçeri gelsene” dedi. Ebû Tâlhâ: “Ben içeri giremem, Rumeysâ, sen de eşyânı toplayıp dışarı çıkar mısın?” Rumeysâ biraz şaşırdı: “Neden, bu bahçe bizim değil mi?” Ebû Tâlhâ: “Hayır, artık bu bahçe bizim değil, şu andan itibaren Medine fukârasınındır” dedi. Sonra da, Hz. Peygamber’den dinlediği âyet-i kerimeyi ve verdiği kararını hanımına anlattı. Rumeysâ hanım bu sözler karşısında, hiç tereddüt etmeden şunu sordu: “İkimiz nâmına mı, yoksa sadece kendi şahsın için mi bağışladın?” “İkimiz nâmına bağışladım” cevabını alınca da: “Allah senden razı olsun Ebû Tâlhâ. Etrafımızdaki fakirleri gördükçe, ben de aynı şeyi düşünürdüm de sana söylemeye bir türlü cesaret edemezdim; Allah bu hayrımızı kabûl buyursun, bekle öyleyse bahçeden çıkıp ben de yanına geliyorum!” Buhâri, Müslim, Tirmizî NOT: Bu bahçe şu anda genişletilmiş olan Peygamberimizin Medine Mescidinin hudutları içinde olup, kıblenin aksi istikametinde çıkış kapılarından birine yakın bir yerdedir. Mermer üzerinde bütün döşemedeki taşlardan farklı olarak yuvarlak siyah bir işaret taşıyan bu bölge, o bahçenin bulunduğu alanı belirler. Selim Gündüzalp
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|