06-23-2010, 18:30 | #1 |
Yavuz Bahadıroğlu "CHP’de ne değişti Kemal Bey?"
Deniz Bey gitti Kemal Bey geldi... Peki ne değişti CHP’de?.. İlk konuşmasından akılda kalan tek şey “Recep Bey” yaklaşımıydı... Heyhat! Candaş medya tarafından o kadar alkışlandı, o kadar tekrarlandı ve Kemal Bey de bunun cezbesine kapılarak olur olmaz yerde o kadar telaffuz etti ki, çoktan yalama oldu... İlk söylediğinde kitleleri coşturan yakıştırma, artık dudaklarda müstehzi bir tebessüm tadı bırakıyor... “Birader başka lafın yok mu?..” dedirtiyor. Kitleler çabuk bıkar Kemal Bey, çabuk usanır, çarçabuk vazgeçer... Yeni laflar, yeni yaklaşımlar, özellikle de çözümler ister... Kitleler icraat bekler Kemal Bey, icraat! Öyle “vaziyeti idare etme” anlamına gelen yaklaşımlar, çok konuşup hiçbir şey söylememeler bir avuç fanatiğin dışında, kimseyi heyecanlandırmaz. Baksanıza, “Yeni CHP” sloganının “yeni”si gitti, geriye o bildik CHP kaldı... Eski tas, eski hamam... Tellaklar bile değişmemiş. Biliyorum: CHP’yi değiştirmek zordur... Hatta imkânsızdır... Politikaları köklü olduğu için değil, politika üretemediği, sürekli iç hesaplaşmalara daldığı için imkânsızdır. Daha genel başkanlığının ilk günlerinde yazdığım bir yazıda, bunu öngörmüştüm... Muhtemelen “Bu adam zaten muhalif” diyerek ciddiye almadı. Ama bakın “muvafık” yazarlar bile hafiften yan çizmeye başlıyor. Onca emek, kurultayda ayakta alkışlamalar, onca umut boşa çıktı. “Gandy” diyenlerin, “İkinci kurtarıcı” diye yırtınanların sayısı her gün biraz daha azalıyor... Hiç kimseyi şaşırtamıyorsunuz Kemal Bey... Çünkü yeni bir şey söyleyemiyorsunuz... Dağarcığınızdaki tüm malzemeyi ilk gün yaptığınız konuşmada tükettiniz: O gün bugündür sadece kendinizi tekrarlıyorsunuz. “Recep Bey” dışında malzeme veremediniz yandaşlarınıza... Kıbrıs sorununu nasıl çözeceğinizi hâlâ bilmiyoruz... Beylik lâflar dışında, terörü hangi yöntemlerle halledeceğinize ilişkin bir şey söylemiyorsunuz... Kürt sorununa nasıl baktığınızı dahi bilen yok... Başörtüsü, katsayı engeli, üniversitelerin ıslahı, eğitim sistemi, Avrupa Birliği, ABD ile ilişkiler, İsrail meselesi, ekonomi ve daha pek çok sorun... Başörtüsü konusunda Ahmet Hakan’ın sorduğu soruyu “Anayasa Mahkemesi”, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi” vesaire diye geçiştirdiniz... Bunun “kem-küm” etmekten ne farkı var? Oturduğunuz koltuğun “kem-küm” kaldıracak bir koltuk olduğunu mu düşünüyorsunuz? İsmet Paşa’dan, Ecevit’ten, Baykal’dan sonra, o koltuğu doldurmanın zor olduğunu biliyordunuz... Madem yeni projeleriniz yoktu, verecek yeni mesajınız yoktu, birikiminiz, hazırlığınız yoktu, neden o koltuğa talip oldunuz? Yoksa birileri tarafından itildiniz mi? Şu ana kadar hiçbir konuda eski CHP’nin görüşünden farklı bir görüş serdetmediniz... Ergenekon yargılaması hakkındaki tek sözünüz ise “Özel mahkemeleri kaldırmak” şeklinde... Bunun “Ergenekon avukatlığı”ndan ne farkı var sahi? Hiç değilse Baykal mahkemeye dokunmuyor, sadece “Ergenekon avukatlığı”nı üstleniyordu... Siz ise mahkemeyi kökünden kaldırıyorsunuz ve bunca belgeyi “keenlemyekün” sayıyorsunuz... Yani yokluğa atıyorsunuz... “İşi kökünden halletmek” böyle mi oluyor? Sizce Ergenekon olgusu var mı, yok mu?.. Başörtüsü sorunu var mı, yok mu?.. Katsayı engeli var mı, yok mu?.. Kürt meselesi var mı, yok mu? “Yok” diyorsanız, konu kapanmıştır (yok demekle yok oluyorsa tabii)... “Var” diyorsanız, nasıl çözeceksiniz? Olmuyor Kemal Bey, olmuyor! Lâfla peynir gemisi yürümüyor. Birileri de sizi harcıyor açıkçası. İsrail’li yönetenlere Tevrat’ın “öldürmeyeceksin” hükmünü hatırlatan Başbakan’a aynı Tevrat’tan cevap verip “İsrail’in avukatı” ithamına maruz kalacağınıza, Kur’an’dan cevap verebilseydiniz, cuk oturacaktı... Çünkü aynı hüküm Kur’an’da da var... Bu milleti yönetmeye hâlâ talipseniz, önce milletin büyük çoğunluğunun inandığı kitabı baştan sona kadar okumalısınız.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|