07-04-2010, 11:24 | #1 |
Demokratik açılımda ikinci evre...Mehmet Metiner...STAR
Demokratik açılımda ikinci evre
Demokratik açılım”ın birinci evresi kapandı. Birinci evre, bir tür deneme-yanılma evresiydi. Aslında kalıcı bir çözüm için toplumu hazırlama sürecinin adıydı. Başbakanın toplumun çeşitli kesimleriyle yaptığı toplantılar, kanımca, hem görüş alışverişinde bulunma, hem de Hükümetin hangi anlayış temelinde sorunu çözme niyetinde olduğunu anlatma amacı taşıyordu. Bu süreçte CHP ve MHP’nin peşinen kapılarını kapayacakları biliniyordu. Asıl sürpriz, PKK/BDP canibinden geldi. PKK/BDP da bu “red cephesi”ni iltihak etti. Çünkü “Demokratik açılım”la beraber toplumsal desteğin AK Parti’ye kayabileceği korkusuna kapıldı PKK. “Habur girişi”, bir tür sabotajdı. Siyaseten ön alma çabasıydı. PKK ilk defa siyaseten yenilebileceği korkusuna kapıldı. “Dağdan indirilme”, demokrat açılım sürecinin son halkasıydı. “Demokratik açılım”, kademeli bir demokratikleşme süreciydi. Bir ayağında, atılacak demokratik-kültürel adımlarla “Kürt meselesi”nin nihai çözümü vardı. Diğer ayağında da, “dağ sorunu”nu çözmek...Birinci aşamada atılacak adımlar konusunda Türkiye toplumu ikna edilmeye çalışılırken “Habur girişleri”nin dayatılması, apaçık bir sabotajdı. “Eve dönüş”ün ve “düz ovada siyaset”in yasal zemini oluşturulmadan “dağdan inme”nin beraberinde getireceği sıkıntıyı örgütün bilmemesi mümkün mü? Birinci evrede yapılan başkaca hatalar örgütün elini güçlendirdi. KCK operasyonlarının akıl hocalığını yapanlar ne yazık ki “demokratik açılım”ın inandırıcılığına gölge düşürdüler. PKK’nın terörü/şiddeti tırmandırdığı bir dönemde Kandil’den ve Mahmur’dan gelenlerin tutuklanmaları da “demokratik açılım”ı zora soktu. “İKİNCİ EVRE”NİN YOL HARİTASI Şimdi önümüzde hatalarıyla duran bir süreç var. Gerekli dersler çıkartılabilirse bu hataların birer kazanıma dönüşebileceğine inananlardanım. İşte önerilerim: • Bu mesele, özü itibariyle siyasi bir meseledir. Bir güvenlik-asayiş meselesi değildir. Bu meselenin hallinin İçişleri Bakanlığı’na devredilmesi, yani “demokratik açılım sürecinin koordinatörü” olarak İçişleri Bakanı’nın görevlendirilmiş olması, AK Parti Hükümetinin de tıpkı geçmiş Hükümetler gibi bu meseleyi bir güvenlik sorunu olarak gördüğü algısına yol açmıştır. PKK bunu kendi lehine ustalıkla kullanma becerisini gösterebilmiştir. Böyle bir görevlendirme bana göre de hatalı olmuştur. Konunun çözüm mercii, İçişleri Bakanlığı değildir. Yeni dönemde koordinasyon çalışmalarının Başbakan Yardımcılığı düzeyinde tamamen siyasi çözüm odaklı bir anlayışla sürdürülmesi gerektiğine inanıyorum. • Terörle mücadelede anlık istihbarat ne kadar önemliyse, anlık analizler de bir o kadar önemlidir. “Kamu Düzeni ve Güvenliği” birimi bu açıdan fonksiyonel hale getirilmelidir. Meseleyi sadece terör meselesi olarak gören uzmanların veya kamu bürokratlarının KCK operasyonlarıyla PKK’nın elini nasıl güçlendirdikleri göz önünde bulundurulursa asıl bölgeyi, bölge insanlarını ve meseleyi bir bütün olarak bilen isimlerden oluşan bir “akil adamlar heyeti”nin sürece dahil edilmesinin önemi kendiliğinden anlaşılır. • Demokratik açılım sürecinin ikinci evresinde tedricen atılacak demokratik-kültürel adımlar ile “eve dönüş”ün ve “siyaset”in yasal zemininin hazırlanması büyük bir önem arz ediyor. Buna “Kürt diasporası”nın dönüşünü sorunsuz sağlayacak yasal düzenlemeler de dahil. Demokratik açılım sürecinin “Eski Türkiye”ye ait terörle mücadele yasalarıyla başarıya ulaşamayacağını söylemek bile gereksiz. Diyeceğim o ki, diyalog kanallarının ardına kadar açık tutulacağı siyasi çözüm odaklı yeni bir sürece ihtiyaç var. Aksi takdirde terörü AK Parti Hükümetini devirmek için kullanışlı bir alet olarak kullanan dış ve iç güçlerin tuzağına düşülmüş olur. AK Parti kendi iktidarına yönelik bu siyasi savaşı boşa çıkartmak istiyorsa vakit geçirmeden ön almalıdır diyorum. Kuzey Irak’a kara taarruzu mu? PKK’nın, AK Parti Hükümetinin bölgesel Kürt yönetimiyle geliştirdiği geniş kapsamlı dostluk ilişkisinden duyduğu rahatsızlık biliniyor. Terörün/şiddetin bir amacı da, bu dostluk ilişkisini sabote etmeye yöneliktir. Kuzey Irak’a kara taarruzu, PKK terörünü sonlandırmaz. Geçmiş tecrübeler ortada. Ama AK Parti Hükümetinin dışarıda ve içerde kurmaya çalıştığı siyasi dengeleri alt üst edebilir. PKK’nın/BDP’nin siyaseten nemalanacağı bir ortamı da beraberinde getirebilir.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-06-2010, 15:53 | #2 |
Aksi takdirde terörü AK Parti Hükümetini devirmek için kullanışlı bir alet olarak kullanan dış ve iç güçlerin tuzağına düşülmüş olur.
Bütün gayretler bunun için zaten. |
|
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|