08-13-2010, 16:00 | #1 |
Hanedanın Hüzün Dolu Kaçırılış Öyküsü
Sirkeci İstasyonu'ndan 1924'ün 5 Mart akşamı saat dokuza çeyrek kala bir tren kalktı. Aynı anda istasyonun hemen arka tarafındaki rıhtımdan da bir gemi demir alıyordu. Tren İsviçre'ye gidecek olan 'Simplon Ekspresi'ydi. Gemi ise o zamanlarda büyüklüğü dillere destan olan 'Julio Sezari' isimli yolcu vapuruydu ve kaptan rotayı Beyrut'a çizmişti.
Saat tam dokuza çeyrek kala tren düdüğünü çaldı, vapur istimini bıraktı. Bu sesler Anadolu'nun, Ortadoğu'nun, Balkanlar'ın, Doğu Avrupa'nın ve Kuzey Afrika'nın tarihini 600 küsur yıl boyunca etkilemiş, hatta etkilemekten de öte bizzat yazmış bir ailenin artık bu toprakları terk ettiğinin ilanıydı: Osmanlı hanedanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 3 Mart 1924 günü kabul ettiği 431 sayılı kanun uyarınca Türkiye sınırları dışına çıkartılıyordu. Hanedan mensuplarının her birine dönüşü olmayan, sadece 'gidişe mahsus' birer pasaportla ikişer bin İngiliz lirası verildi, mal varlıkları tasfiye edildi ve Türkiye'ye değil girmeleri, Türk topraklarından transit geçmeleri bile yasaklandı. SÜRGÜN 15 GÜNDE BİTTİ Sınır dışı edilmede öncelik Osmanlı ailesinin o andaki reisi olan Halife Abdülmecid Efendi'ye verilmişti. Halife bir gece önce kızı Dürrüşehvar Sultan'la, oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi'yle ve kadınlarıyla beraber bir gece önce, 4 Mart akşamı çoktan Türkiye dışına çıkartılmış, İsviçre'ye gönderilmişti. Hemen ertesi günü, Türkiye'yi 24 saat içerisinde terk etmeye mecbur tutulan şehzadeler yani Osmanlı hükümdarlarının soyundan gelen prensler yola çıktılar. Simplon Ekspresi'yle Julio Sezari vapuru işte şehzadeleri yani günün birinde Osmanlı tahtında hak iddia edebilecek olan imparatorluk prenslerini sürgüne götürüyordu. Hanedanın sürgünü on günde tamamlandı. Şehzadelerden sonra kendilerine Türkiye'yi terk etmeleri için on gün süre verilmiş olan sultanlar, yani padişahların kızları ve kız torunlarıyla onların çocukları olan 'hanımsultan' ve 'beyzadeler' gönderildi. Mart'ın sonuna yaklaşıldığında Türkiye'de Osmanlı hanedanının artık hiçbir mensubu kalmamıştı. 431 sayılı kanun sürgüne gidecek olan Osmanlıların sayısını 155 olarak belirlemişti; 1924 Mart'ında Türkiye'de 36'sı erkek, 48'i kadın ve 60'ı çocuk olmak üzere 144 adet Osmanlı vardı ve bu 144 kişiden 140'ı 15 Mart akşamı artık Türkiye'de değildi. Memleketi son terk eden Osmanlı, Sultan Beşinci Murad'ın kızı Fatma Sultan oldu. Sürgün kanunu çıktığı sırada sultan bugün Ortaköy'deki Yüzme İhtisas Kulübü’nün yanında ilkokul olarak kullanılan yalı-sarayında kızamıktan yatıyordu ve iyileşene kadar Türkiye'de kalmasına izin verildi. Fatma Sultan üç çocuğuyla beraber üç hafta sonra trenle Viyana'ya gidecek ve sürgün tamamlanacaktı. Sürgün hanedanın kadın mensupları için 28, erkekleri için 50 yıl sürdü. Kadınlara Adnan Menderes hükümeti tarafından 1952'nin 16 Mart'ında çıkartılan bir kanunla hakları iade edildi, Türkiye'ye dönüp yeniden Türk vatandaşı olmalarına izin verildi. Erkekler ise bu haklara 1974'te Bülent Ecevit'in ilk başbakanlığı sırasında çıkartılan genel af yasasıyla kavuşabildiler. Padişah torunlarının bir kısmı Türkiye'ye döndü, bir kısmı ise yıllar önce kurdukları düzenlerini bozamayarak önceden yerleştikleri ülkelerde yaşamaya devam ettiler ama çoğu 1974'ten sonra Türk vatandaşlığına geçti. * Osmanlı Padişahı torunlarının ve ailelerinin nerede nasıl son nefeslerini verdiklerini bir sonraki yazımızda sizlere aktaracağız.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|