08-15-2010, 20:02 | #1 |
Osman Özsoy - Hayır'cıları Bekleyen 4 Şanssızlık
Osman Özsoy
Hayır'cıları bekleyen 4 şanssızlık Geçtiğimiz hafta, "Evet'çi kampanyacılara önemli hatırlatma" başlıklı yazı kaleme almıştık. Bugünkü yazımızda, 'Hayır' kampanyası yürüten kampanyacıların önlerinde duran bazı zorluklara temas edeceğim. Siyasal iletişime yönelik araştırmalar göstermektedir ki, tüm dünyada seçmen talepleri çok az farklılıkla birbirine benzemektedir. Herkesin gelecekle ilgili umut ve beklentileri aynı olmakla birlikte, bunu nasıl gerçekleştireceklerine dair çözüm yolları ülkenin şartlarına, geniş toplum kesimlerinin; eğitim, kültür, gelir ve sosyal düzeylerine göre farklılık göstermektedir. 'Seçim Kazandıran Siyasal İletişim' kitabımızda (Pozitif Yayınları, 0212 5145787), sadece ülkemizde değil, tüm dünyada sandıktan başarılı sonuç elde etmenin çok bilinen oldukça basit 4 altın kuralından söz etmiş ve ayrıntıları ile anlatmıştık. Bunlardan en önemlisi seçmenlerdeki "değişim" arzusunu tetiklemektir. Diğerleri; umut aşılamak, alternatif oluşturmak ve pozitif propagandaya ağırlık vermektir. Bu dört faktör meydanları hareketlendirmeye, kitleleri heyecanlandırmaya yetmektedir. Değişim kelimesi; eğitim, kültür, gelir ve sosyal düzeyi ne olursa olsun her kesimi heyecanlandırırken, daha yaşanabilir bir dünya özlemine dair beklenti ve istek oluşturur. Bu yönde bir umut oluşturulabilmesi durumunda kitleler harekete geçmeye hazır gelir... Referanduma giden Anayasa Değişiklik Paketi bugüne kadar toplumun tüm kesimlerinin eleştirdiği 1982 Anayasası'nda değişiklik öneriyor. Adı üzerinde, 'değişiklik'. "Yetmez ama, evet" diyenlerin de altını çizdikleri gibi, toptan değişiklik şimdilik mümkün olmasa da, en azından yenisi için geniş bir umut kapısı aralanıyor. Öyleyse bu haline de olsa 'hayır' demek, ne ölçüde mantıklı diye sormamak elde değil. Her türlü değişim talebi tüm dünyada kitleleri heyecanlandırır. Nitekim ABD'nin ilk siyahî başkanı olan Barack Obama, seçim kampanyasını yukarıda sıraladığımız faktörlerden ilk ikisi üzerine kurdu. Değişim (Change) ve ülkenin içinde bulunduğu sorunları aşmada umut oluşturmaya dayalı (Yes, We Can - Yapabiliriz) söylemi ile geniş halk kesimlerinin desteğini almayı başardı. AK Parti, Anayasa'nın tamamını değiştirmek için çalışmalar başlatmıştı; ama açılan kapatma davası konunun askıya alınmasına neden olmuştu. Yani eğer bugün yepyeni bir anayasa için referanduma gidilmiyorsa, bunun sorumlusu büyük ölçüde muhalefettir. Anayasa Değişiklik Paketine 'Hayır' kampanyası yürüten muhalefet partileri, bu siyasi duruşlarıyla, bir ülkede sandıkta başarılı olmak için gerekli olan 4 sihirli sözcüğün hepsinde de açmaz yaşamış oluyorlar. Seçmenlerdeki "değişim" arzusu konusunda fren etkisi yaptıkları gibi, umut olmaktan da çıkıyorlar. Alternatif öneri getirememeleri bir yana, hangi maddeye neden karşı oldukları konusunda ikna edici gerekçeler ortaya koyamadıkları için, kendi tabanlarında da zihin karşılıklığına yol açıyorlar. Seçmenler, yaklaşan seçim öncesinde gönül verdikleri partilerinin kendileri için ne kadar umut ve alternatif olduğu konusunda tereddüt yaşıyorlar. 'Hayır'ı savunmanın güçlüğü, yarın seçim sandığı geldiğinde sizlere 'neden' evet diyelim ki sorusunu da beraberinde getiriyor. Buna karşı çıkanların, bir yıl sonraki seçimde meydanlarda neleri vadedecekleri konusunda ikilem yaşamalarına neden olacak. Bugün söylediklerinin belki de tam tersini birer vaat olarak halkın önüne getirmek zorunda kalacaklar. Bugünkü güven aşınması, o günler geldiğinde tamiri güç onulmaz yaralar açılmasına neden olacak. Ve son madde: Pozitif propaganda yapmak. Anayasa Değişiklik Paketine neden karşı oldukları konusunda kuvvetli argümanlar öne süremeyen muhalefet liderleri, sert üslup ve suçlamalarla kampanya yürütüyorlar. Negatif propaganda yapmak pozitif etki oluşturarak dönmez liderlere... Başbakan Erdoğan'ın, referanduma konu değişiklik paketi konusunda eli bu kadar güçlü olmasına rağmen, üstelik iç ve dış konjoktür de lehinde iken, muhalefet liderlerini ucuz polemiklerle hedef alması ise, büyük strateji yanlışı olarak görülüyor. Çıkan her polemik, zaten eli zayıf olan muhalefete gollük pas olarak gidiyor. Yaşanan tartışmalar, referandumun özü olan Anayasa Değişiklik Paketinden dikkatleri uzaklaştırıyor. Seçmenlerin referandumun içeriği, yani 'evet', 'hayır' açısından değil, partileri üzerinden kamplaşmasına zemin hazırlıyor. Araştırmalar; sadece kendi işine bakan, projelerini anlatan, enerjisini başkalarını hırpalamak için değil, işini düzgün yapmak için harcayan pozitif liderlere seçmenlerin sorumluluk yüklemekte daha istekli davrandıklarını gösteriyor. Üstelik algı açısından 'Evet'deki çekicilik 'Hayır'da yok. Yeni Şafak 12.08.2010
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|