10-02-2010, 00:49 | #1 |
Cumhurbaşkanı Gül'den cesur mesajlar!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni yasama yılının başlaması dolayısıyla yaptığı konuşmada, terörle mücadeleden Kürt sorununa, demokratikleşmeden sivil anayasa yapılmasına kadar değişik konularda mesaj verdi. TBMM Genel Kurulu, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in başkanlığında toplandı. Yeni yasama yılının açılışına, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş katılırken, seçim çalışması dolayısıyla Kars'ta bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise yer almadı. Genel Kurula, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve kuvvet komutanları, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, bakanlar, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, yabancı misyon şefleri, bazı sendika ve sivil toplum örgütleri temsilcileri ile davetliler katıldı. Şahin, Genel Kurulu açtıktan sonra sunuş konuşması yaptı ve daha sonra Cumhurbaşkanı Gül'ü yasama yılının açılış konuşmasını yapmak üzere TBMM Genel Kurul Salonuna davet etti. Gül, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından yasama yılının açılış konuşmasına başladı. Gül, konuşmasının başında, yeni yasama yılının verimli ve hayırlı olmasını temenni etti. Çeşitli konularla ilgili görüş ve düşüncelerini dile getiren Gül, bütün parlamenter demokrasilerde, parlamentoların kurucu bir değere ve öneme sahip olduğunu vurguladı. Gül, ''Cumhuriyet, bu Meclis çatısı altında kuruldu, Kurtuluş Savaşı buradan yönetildi ve kazanıldı. Kurtuluş Savaşı'nı yürüten Meclis, tüm olumsuz şartlara rağmen, ulusal egemenliğin ve bağımsızlığın sembolü haline geldi. Cumhuriyetin ilanı ve onu takip eden reformlar bu Meclis eliyle gerçekleştirildi. Kurulduğu ilk günden beri Meclisimiz muasır medeniyet hedefinin en büyük taşıyıcısı oldu ve olmaya devam etmektedir'' diye konuştu. Modern temsili demokrasilerin, seçmen çoğunluğunun tercih ettiği siyasi partilerin, yönetim yetkisini kullanması esasına dayanan, politikaları belirleme ve uygulama yetkisinin çoğunluğa ait olduğu yönetim biçimleri olduğunu ifade eden Gül, "Ancak, çoğunluğun yönetim yetkisinin sınırsız olmadığı da bir gerçektir'' dedi. Gül, bu nedenle modern demokrasilerin, aynı zamanda çoğunluğun iktidarının temel hak ve hürriyetleri korumak amacıyla sınırlandırıldığı, daha da önemlisi, iktidar kavramının da bu bilinçle tanımlandığı anayasal demokrasiler olduğunu vurguladı. Anayasa değişikliği ile ilgili halk oylaması konusunda da değerlendirmelerde bulunan Gül, ''Aziz milletimiz referanduma yüksek oranda iştirak ederek, katılım görevini, farklı tercihlerde bulunarak da temsil görevini yerine getirmiştir. Ertesi güne de yine millet olma şuuru ve güçlü Türkiye iradesiyle uyanmıştır. Aynı tutumun siyaset kültürümüze de hakim olması gerekir'' dedi. TBMM TEK SES OLARAK KARŞI ÇIKMALI Son dönemin, Türkiye'de halk iradesinin, kendi tercihlerini dikkate almayan ve demokrasi dışı yöntemlere tevessül eden odaklara karşı daha bilinçli duruşuna tanıklık ettiğini ifade eden Gül, ''Bu önemli bir gelişmedir. Milletin bu çatı altındaki temsilcileri, demokratik düzen ve ilkeler çerçevesinde milletin iradesinin tecellisi konusunda çok dikkatli olmalı ve milletin sesini bastıracak, iradesini askıya alacak girişimlere karşı durmalıdır. Demokrasimiz üzerinde her zaman tehdit teşkil etmiş olan demokrasi karşıtı plan ve programlara millet adına TBMM tek bir ses olarak karşı çıkmalıdır. Bu çatı altında, bu iradenin varlığından kuşkum yoktur'' diye konuştu. Geride bıraktıkları süreçte en sert tartışmaların, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı etrafında sürdürüldüğüne dikkati çeken gül, şöyle devam etti: ''Yargının iş yükünün fazlalığı ve bunun adaletin tecellisinde yol açtığı gecikmeler, bütün vatandaşlarımızı etkileyen en önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Yargılama sürecindeki gecikmelerin, sebebi ne olursa olsun, tutukluluğu fiili bir mahkumiyet durumuna dönüştürmemesi gerekir. Bu tür aksaklıkların düzeltilmesi ve 'geç tecelli eden adaletin adaletsizlikten farklı olmadığı' anlayışı ile gerekli yasal düzenlemelerin en kısa zamanda hayata geçirilmesi, büyük önem taşımaktadır. Bu sorunun sadece bir yasal düzenleme konusu olmadığı, adalet mekanizmasının etkinliğinin arttırılmasının da gerekli olduğu ve bu görevin de bizzat yargı sistemine düştüğü açıktır.'' KÜRT SORUNU Gül, milletin sağduyusu ve devletin siyasi aklı ve tecrübesinin sorunları çözebilecek kapasiteye sahip olduğunu kaydetti. Uzun yılların bir realitesi olan demokratik standartların yetersizliğinden kaynaklanan Kürt sorununun, bölücü terörden ayrıştırılarak çözülmesi gerektiğine işaret eden Gül, ''Bu konuda yaşanan acı tecrübeler, yapılan fedakarlıklar, çekilen acılar, konu hakkında konuşurken boğazımızın düğümlenmesine yol açıyor'' diye konuştu. Bu sorunun, bugün ne yazık ki terörle içiçe geçmiş bir vaziyette olduğunu ifade eden Gül, şunları söyledi: ''Görevimiz, bu noktada, milletimizin ferasetine güvenerek, sağduyulu davranmak ve makul bir çözüm için terörden kaynaklananlar ile terörle irtibatsız sorunları birbirinden ayırmaktır. Yaşanan onca acıya rağmen, milletimizin bir bütün olarak sağduyusu, siyasi partilerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın olgun tutumları sayesinde, bazı olumsuzluklara rağmen yine de büyük mesafeler kat etmiş durumdayız. Hangi şekilde tarif ederseniz edin, bu sorunun güvenlik boyutu yanında tarihi boyutları var; demokratik, sosyo-kültürel, ekonomik ve diğer boyutları var. Yanlış uygulamalardan kaynaklanan kırgınlıklar, küskünlükler ve şüpheler var. Bugün geldiğimiz noktada, 'sorun var mıdır yok mudur', 'adı ya da sıfatlandırılması nasıl olacak' diye tartışmak yerine, sivil bir irade geliştirerek yanlışlıklarla yüzleşmemiz ve sorunu, temel prensipler etrafında birleşerek, demokratik bir zeminde çözmemiz gerekmektedir.'' ''Konuyu fazla uzatacak değilim. Bunun yerine, hepimizin üzerinde ittifak etmesi gereken bazı hususları belirtmekle yetineceğim'' diyen Gül, güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yöneltilen tek bir silah bile olduğu müddetçe, bunun cevabının en sert şekilde verileceğini söyledi. SİVİL ANAYASA VURGUSU Yeni yasama yılının, son derece anlamlı ve önemli bir döneme denk geldiğine yönelik sözlerine işaret eden Gül, ''Bu anlama ve öneme binaen, yüce Meclisin seçim atmosferinden etkilenmeden, gündemindeki reform çalışmalarını tüm kararlılığıyla sürdürmesi önemlidir. Önümüzde ticaret yasalarından AB uyum yasalarına, adalet reformlarından usul yasalarına kadar pek çok önemli gündem maddesi bulunmaktadır'' diye konuştu. Anayasaların, yazıldıkları dönemin ruhundan ve koşullarından etkilendiklerine dikkati çeken Gül, 1982 Anayasası'nın, o yılların Türkiye'sinin anayasası olduğunu söyledi. Millet iradesine kısıtlama getiren bir müdahalenin ardından, o dönemin şartlarının oluşturduğu kadrolar tarafından hazırlandığına işaret eden Gül, o günden beri hem iç hem de dış siyasette muazzam gelişmeler olduğunu belirtti. Yaşanan gelişmelere Türkiye'nin ayak uydurabilmesi için, bugüne dek yapılan değişikliklerin, Türkiye'nin ihtiyacı olan yeni anayasa talebini tam olarak karşılamadığını vurgulayan Gül, sözlerini şöyle tamamladı: ''Bugünün Türkiye'si, sivil, demokratik ve çoğulcu bir anayasaya ihtiyaç duymaktadır. Kuşkusuz, bunun zamanlamasına siyaset kurumu karar verecektir. Fakat Cumhurbaşkanı olarak, bu ihtiyacı tekrar hatırlatmak, yapılacak yeni anayasanın, toplumun bütününün beklentilerine yer verecek bir katılım ve ortak anlayışla çıkarılması gerektiğini belirtmek istiyorum. Bu çerçevede yeni yasama yılının, yeni anayasa tartışmalarına yer vermesini, sivil toplum kuruluşlarından siyasi partilere, geniş bir tartışma imkanı ve alanı oluşturması gerektiğini düşünüyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, yüce Meclisin milletimize hizmet etmiş tüm üyelerini rahmetle anıyorum. Önümüzdeki dönemin milletimiz ve devletimiz için hayırlar getirmesini Cenabı Allah'tan diliyorum.'' YENİ YASAMA YILINDAN NOTLAR Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM'nin 23. Dönem 5. Yasama Yılının açılış konuşmasını yapmak üzere geldiği Mecliste TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil tarafından askeri törenle karşılandı. Gül, tören kıtasını denetledikten sonra, Pakdil eşliğinde Şeref Kapısı'ndan Meclis Ana Binasına geçti. Gül, konuşmasını, 29 sayfadan oluşan ve kapağında daha önceki Genel Kuruldaki fotoğrafının yer aldığı kitapçıktan okudu. Gül'ün konuşmasının bazı bölümleri, AK Parti'li milletvekillerince alkışlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gül'ün konuşmasını, dağıtılan konuşma kitapçığının bazı bölümlerinin altını çizerek takip etti. Yeni yasama yılının açılışına, Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş katılırken, seçim çalışması dolayısıyla Kars'ta bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise yer almadı. Genel Kurula, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ve kuvvet komutanları, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, bakanlar, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, yabancı misyon şefleri, bazı sendika ve sivil toplum örgütleri temsilcileri ile davetliler katıldı. Yaz tatili dolayısıyla birbiriyle görüşemeyen milletvekilleri, yeni yasama yılının ilk gününde hasret giderdi. Birbirleriyle tokalaşan milletvekilleri, yeni yasama yılının hayırlı olmasını temenni etti. Başbakan Erdoğan da Genel Kuruldan ayrılmadan önce bazı bakan ve milletvekilleriyle ayaküstü sohbet etti. Milletvekillerinin masalarına, kırmızı, beyaz karanfillerden oluşan birer demet çiçek ile Cumhurbaşkanı Gül'ün konuşma kitapçığı bırakıldı. Bazı milletvekilleri, çiçekleri gazetecilerin bulunduğu locaya attı. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Gül'ün konuşmasının ardından birleşimi, 5 Ekim Salı günü saat 15.00'de toplanmak üzere kapattı. EN CESUR KONUŞMA BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Gül'ün konuşmasını ''Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları tarafından bugüne kadar yapılmış en cesur konuşma'' olarak nitelendirdi. Konuşmanın beklentileri tamamen karşılamadığını ifade eden Demirtaş, şöyle devam etti: ''Ama bu koşullarda sorunlara bu açıklıkla değinmiş olması bence olumludur. Sayın Cumhurbaşkanının Meclis'in açılışı dolayısıyla Türkiye'nin temel meselelerine bir perspektif getirmesi, TBMM'ye cesur önerilerde bulunması bizce anlamlıdır. İktidar bu mesajları doğru algılarsa olumlu bir sonuç elde edilmiş olur. Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasını olumlu değerlendiriyoruz.'' BAYKAL, KONUŞMAYI İYİ NİYETLİ BULDU CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal ise konuşmayı ''şaşırtıcı olmayan bir konuşma'' olarak değerlendirdi ve ''Genel, iyi niyetli olumlu bir değerlendirme. Bir Abdullah Gül konuşması, bir cumhurbaşkanı konuşması. Şaşırtıcı değil, çok doğal. Tartışma tahrik eden değil, toparlayıcı olmaya amaçlayan bir Cumhurbaşkanı konuşması. Hiç yadırgamadım'' diye konuştu. ANITTA TÖREN Bu arada yasama yılına başlaması dolayısıyla Meclis bahçesindeki Atatürk Anıtı önünde de tören düzenlendi. TBMM Başkanı Şahin, anıta çelenk koydu. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. Törene, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ile Cemil Çiçek, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri, grup başkanvekilleri, milletvekilleri yanı sıra Meclis bürokratları katıldı. (AA)
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|