Bugün bu koca şehri talan edip
Bir ağacı kökünden söker gibi seni içimden sökebilirim
Hafızama neşter vurdurup yüzünü aklımdan
İzini parmaklarımın ucundan silebilirim
Bugün hükmüm geçmiyor, devrimlerin kucağındayım
Halet-i ruhiyemin tekmil sesini dinliyorum
Totaliter rejimler gibi yıkılıyorsun içimde
Sökülüşünü izliyorum
Sırf üzerime basmak için özenle geçtiğin kaldırımların
Şimdi nasılda küskün bakıyorsun bana , nasılda kırılgan
Oysa ben kendimden gitme,
Ve hiçbir yarama pansuman yapmayan hayata 90. dakika golü atma çabasındayım
İçimden çıkan cenazelerin haddi hesabı yok
Ölesiye çarpışıyorsun içeride duyuyorum…
Direnme boşuna, ben senin ikliminden vazgeçtim
Çoktan ölmüş hissiyatımın tenhalığı ile bütün kaptanlara ihanet ettim
Bu kez gemiyi ilk ben terk ettim !
Ne çok gürültü geliyordu içimden…
Kaleni terk etmemek için canhıraş savaştığın tüm neferlerin
Maskelerini kaldırsan altından ‘’ben’’ çıkacağım
Diyemedim…
Gitmelisin artık…
Bir öğleden sonra, beni gömüp kısır bir ağacın gövdesine
Ve kanıtlamak için etin tırnaktan ayrılabilirliğini
Gölgen düşmeden ayağımın dibine nasıl gittiysen…
İşte o sana benzeyen, nefesime kasteden insan gibi git…
Git ki seni intihar etmeyeyim…
Bugün ben, tanıdığın bir ev sahibi değilim
Bugün koca bir şehri talan edip
Arterlerimi kalbimden çeker gibi seni içimden sökebilirim
Dudaklarıma neşter vurup gülüşünü yüzümden
Nefesini tenimden sökebilirim
Bugün… Bugün hükmüm geçmiyor, aklıma kasteden bir nevroza olabilirim
Senin yaşamak için son ihtimalin, kendim içinse bir cinayet olabilirim
Yani sen , sen, en sevdiğim…
Gitmelisin artık…
Bu şehrin kahramanı öldü
Şimdi yaşanan her şeyin inkâr vaktidir…