AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[Ammar]

Coğrafyanın en ücra bir köşesinde bir kurdun bir koyuna saldırmasından kendini sorumlu gören yöneticilere sahip bir gelenekten geliyoruz. Uzak diyarlarda bir valisi, farklı bir dine sahip olduğu halde halktan birine bir tokat attığı zaman valisine kısas uygulayan yöneticilere sahip bir gelenekten geliyoruz. Halklarıyla aynı giyinen, aynı yaşayan, “hizmetçimiz efendimizdir” felsefesiyle insanları yöneten yöneticilere sahip bir gelenekten geliyoruz. Dinimiz yöneticilerimizin önüne böyle bir çerçeve yerleştiriyor. “Adaletle hükmetmelerini” ve “zulme asla meyletmemelerini” istiyor.

Kemalizm’in ülkemize hükmettiği 90 yıllık zaman diliminde, rejimin hedeflerinden biri İslam’ı toplum hayatından silme odaklı olduğu için Müslümanlar olarak her zaman zulümle karşılaştık. Dine ve dindarlara zulüm rejimin geleneksel politikası olduğu için rejimden ne adalet ne de merhamet bekledik. Ancak onlarca yıl sonra Müslüman halkın oylarıyla iktidara gelen, adalet vaad eden ve her türlü zulme karşı çıkacaklarını iddia eden İslamcıların yönetiminde aynı zulümleri görmemiz bize daha fazla acı veriyor.

Fakir ve yoksullara yardım eden, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışan derneklerimize yapılan baskınlar, insanımıza yapılan baskı, tehdit ve gözaltılar söz konusu İslamcıların iktidarında hiçbir zaman sona ermedi. Zulüm ve baskıya pirim vermeyeceklerini iddia edenlerin iktidarında bize bunlar yaşatılırken, yöneticiler her zaman sağır sultanı oynadılar. Biz zulme maruz kalırken onlar kulaklarını ve gözlerini kapatmayı, görmemeyi ve duymamayı tercih ettiler.

Yine onların iktidarında derneklerimiz, kitapevlerimiz ve işyerlerimiz çapulcu grupların saldırılarına uğrayıp ateşe verildi. Onlar her zamanki gibi sessizliği tercih etmekten başka bir şey yapmadılar. Sabrımız ve direncimiz damarlarına dokunmuş olacak ki, onlara bağlı polisler derneklerimize baskınlar düzenleyip sebepsiz yere onlarca kardeşimizi zindanlara doldurdular. Bunu fırsat bilen mahkemeler başkaları yapınca hiçbir suç unsuru oluşturmayan faaliyetleri suç kabul edip kardeşlerimizi 150 yıl hapisle cezalandırdılar. Bizi yönetenler yine sessizlik anaforuna gömülüp kör ve sağırları oynadılar.

Polisin gözü önünde işyerlerimizi ve derneklerimizi ateşe veren çapulcu takımları gündüzün orta yerinde Ubeydullah’ımızı şehid ettiler. Sırtlarında sözde İslami gömlek taşıyan yöneticiler küçük bir kınama ifadesini bile çok görüp yeni sessizliği, tepkisizliği ve sağır sultanları oynamayı tercih ettiler.

Yine onların iktidarında çapulcuların saldırısına uğradı Kur’an öğrencileri. Tıpkı cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi polislerle el ele verip Kur’an çocuklarını dayaktan geçirdiler. Yine Müslümanların gönlünü yaraladılar. Zulme karşı duracaklarını her fırsatta dile getiren yöneticiler yine sessizliği tercih edip kör ve sağırları oynadılar.

En son cinayet ise sürgünle geldi. Bu büyük cinayet ne serserilerin işi ne de İslam düşmanı Kemalist elitlerin çirkefliklerinin ürünüydü. Bizzat iktidar partisinin adalet dağıtmakla görevli kurumunun başındaki bakan tarafından imzalanmış, zindandakilerle beraber çocuklarına, eşlerine, anne ve babalarına, kısaca yedi sülalelerine zulmetmeyi hedefleyen çok amaçlı bir darbeydi. Bu zulüm dalgasında bu sefer iktidar dolaylı değil, doğrudan işin içindeydi. Çünkü bütün bunlar iktidarın iradesiyle gerçekleşiyordu. Zindandakilerin perişan ve zor durumdaki aileleri yüzlerce kilometre ötelere gidemeyecek, aylarca çabalayıp yol parası toplayabilenler gitmeyi başarsalar bile binbir türlü zorluklarla karşılaşıp perişan olacaklardı.

Belki de bu sürgünlerle, iktidardakilerin ne kadar da kudret sahibi oldukları zindandakilerin ailelerine hissettirilmek isteniyor ve onların çekeceği eziyetten iktidardakiler keyif çakıyordu! Yoksa “Amarikancı İslamın dışında İslam için çalışmanın cezasını senin bütün sülalene çektireceğim!” mi denmek isteniyordu?

İktidardaki efendiler! Bütün bunları kadın, erkek, çocuk ve yaşlılara çektirmenizin sebebi ne olursa olsun, bu zulmün altından kalkamazsınız! Daha önce Kemalist rejimin elitleri daha büyüğünü yaptıkları halde bir neticeye varamadılar. Zulmedenler onlarca yıldır Müslüman halkın yüreğinde lanetle anılmaktan kurtulamadılar.

Bunca zulümleri yapmaktan vazgeçmenizi, Müslüman gözüken hiç kimsenin zalimlerle birlikte anılmasını istemiyoruz. Büyük bir ateşle oynadığınızı hatırlatmak istiyoruz. Belki sizin önünüzde duracak, sizi engelleyecek maddi gücümüz yok. Ancak sizi alemlerin Rabbine havale ediyor, zulmünüze uğrayan çaresizlerin ve mahrumların Allah’a açılan ellerinin ve göklere yükselen dualarının sizi yakacak ateşe dönüşecek kadar güçlü olduğunu hatırlatmak istiyoruz…

(Hürseda Haber) Nevvab Yıldız