08-15-2011, 02:47 | #1 |
İzzeddin Kassam kimdir ?
Filistin’deki direnişe dair haberlerde ismini çokça duyduğumuz bir ‘tugay’ vardır: İzzeddin el Kassam Tugayları. O maskeli, esrarengiz yüzleriyle Filistin dışındaki ‘biz’lerin direnişçisidirler. Zaman zaman öyle hamleler yaparlar ki ‘Allahuekber!’ deyiveririz o güzel haberi duyduğumuzda. Sonra, onların eğitim videoları, eğitim alış tarzları falan da çok fenadır. Adeta bir ‘komando’ eğitimiyle işlerinin ehlidir yani İzzeddin El Kassam Tugaylı kardeşlerimiz. Madem o kadar sıkı duyuyoruz, acaba hiç merak ettik mi kimdir bu tugaya ismini veren kişi? Gençlik teşkilatı kuruyor İzzeddin Kassam 1882’de Suriye’nin Lazkiye kazasında dünyaya gelmiş. Suriye’de İngizler’e; Filistin’de siyonistlere karşı çok büyük mücadeleler vermiş. 1925’teki Suriye İnkılâbı’ndan sonra Lazkiye’den Hayfa’ya geçen Şeyh Kassam burada bir gençlik teşkilatına başkanlık da yapmış verdiği vaazlar yanında. Derken Arap İstiklal Partisi’ne giren Kassam, İngiliz emperyalistlerine karşı mücadele adına gizli mücahit grupları oluşturarak silahlı kıyam hareketlerine yön vermeye başlar. Kasım 1935’te Cenif dağında başlattığı kıyamda şehit olan Kassam’ın halk üzerine tesiri büyüktür. Öyle ki, Filistin inkılâpçılarının öncülerinden sayılmaktadır. Kassamiler! Çok gayretli birisiymiş Kassam. Azimli çalışmalar yaparmış. İş olarak ‘Hayfa’da şeri mahkemede çalışıyorken İstiklal Camii’nde vaazlar da verirmiş. Daha sonra bağlı bulunduğu teşkilatın emriyle görevleri bırakarak gizli askerî örgüt kurma çalışmalarına başlamış. Kurduğu birliği kendisine nispeten ‘Kassamiler’ olarak adlandıran İzzeddin Kassam, örgüte alacağı gençleri en sadıklarından ve cihada en azimli olanlarından seçiyormuş. İşte bu mücahitler Hayfa’da ve Filistin’in kuzeyinde çok başarılı mücadeleler vermişler. Bundan dolayı da Müslümanların nazarında büyük bir şerefleri ve değerleri vardı. Kassam ve ekibi gerçekten çok gizli çalışmalarla yaparlarmış işlerini zira İngilizler ne kadar da uğraştıysalar bulamıyorlarmış bu gençleri. 1935’in sonbaharına gelindiğinde Kassam’ın örgütü de gelişim açısından bir hayli olgunlaşmış. Bu bir silah! Tarihler 16 Ekim 1935’i gösterirken enteresan bir olay meydana gelmiş. Belçika’dan Siyonistlere getirilen bir gemi yükü silah, ‘çimento’ adı altında Hayfa Limanı’na indiriliyorken bir sandıktan çimento yerine silah çıkınca olay anlaşılmış: Yahudiler, Müslümanlara karşı silahlandırılıyordu meğer. Tavşan olmayın, kalkın! Derken 2 Kasım 1935’te İzzeddin Kassam bir grup silahlı mücahitle Cenif Dağına çıkarak kıyamı ilan etmiş. Zira O, Müslümanları kurtaracak tek yolun silahlı mücadelede olduğunu ve silaha sarılıp bir halk inkılâbı yapılması gerektiğini düşünüyordu. Doğru ya da yanlış, katılırız ya da katılmayız ama o dönemin, Müslümanlar için ne kadar kötü olaylarla dolu olduğunu biliyoruz. Sömürge halkları durumunda bir ümmet var ve adeta pasifize olmuş durumda. Burada İzzeddin Kassam’a kulak vermekte fayda var. Bakın ne diyor tembel tembel oturanlara: “Siz tavşanlardan oluşmuş bir topluluksunuz. Ölümden, idamdan korkuyorsunuz. Boş laflarla meşgulsünüz. Şunu iyi bilin ki kurtuluşumuz sadece kendi elimizdedir.” İngilizler mücahitleri ortadan kaldırmak için tüm kuvvetlerini Şeyh Kassam üzerine göndermişler. Savaş çok şiddetle ve günlerce devam etmiş, İngilizler büyük kayıp vermiş. Fakat Kassam’ı bir türlü bulamıyorlardı zira halk vardı arkasında Kassam’ın ve halkın sevgilisi konumundaydı. Ve şehadet Sonunda olan oldu. Emniyet görevlisi olarak çalışan ve İngilizlere casusluk yaptığı bilinen bir kişi (operasyonlar bitince yakalanıp öldürülmüş) Şeyh Kassam ve arkadaşlarının bulunduğu yeri ihbar etti. İngilizler bunu öğrenince çok büyük bir kuvvet gönderdi. Uzun süren çatışmalardan sonra İzzeddin Kassam şehit olurken geri kalan bir kısım arkadaşı da yaralı ve esir oldu. Kassam, bu çatışmalar esnasında Filistinli polislerin üzerine ateş edilmemesini emretmiş. Ateş menziline İngilizler girince vermiştir ateş emrini. Onun için de önde durdukları halde polislerden ne yaralanan ne de ölen olmuştur. Şeyh, adamlarına burada bakın ne diyor: “Bu beldenin evlatlarından hiçbirine kurşun sıkmamamız gerekir. Velev ki o bize ateş etse bile…” Daha sonra esirler mahkemede yargılanarak iki ile on beş sene arasında hapis cezasına çarptırılırlar. Ne büyük kalabalık İkinci gün şehitlerin cenazesi büyük bir cemaat tarafından defnedildi ve Hayfa umumi bir sessizliğe büründü. Cemaatin sayısının otuz bini aştığı söylenir. İngilizler bu kalabalıktan korkunca dağıtmak isteyip olay çıkartınca hem İngilizlerden hem de cemaatten yaralanmalar olmuş. Esad Eseoğlu haber verdi
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|