![]() |
#1 |
![]() Zalimden merhamet beklemek ahmaklıktır. Varlık sebebi kahpe pusularda şehit kanı dökerek toplumu teslim almak olan cinayet şebekesi ve onun köle-leş-tirilmiş siyasi uzantılarının tek bir kutsalı var o da öldürmek.
![]() Hasan ÖZCAN'ın yazısı Zalimden merhamet beklemek ahmaklıktır. Varlık sebebi kahpe pusularda şehit kanı dökerek toplumu teslim almak olan cinayet şebekesi ve onun köle-leş-tirilmiş siyasi uzantılarının tek bir kutsalı var o da öldürmek. Dini afyon sayan sapkın zihnin ürünü metinleri “kutsal öğreti” kabul eden, kahpe pusuları, savunmasız ve silahsız insanları katletmeyi sonuç alma yöntemi olarak benimsemiş, parayı, malzemeyi, lojistiği verenin düdüğü çaldırdığı taşeronlaşmış şebekenin varlığı sona erdirilmedikçe ne “Kürt sorunu” çözülür, ne “Büyük Türkiye” olunur. Terör silahının gölgesinde çözülebilecek hiçbir sorun yok. Toplum o kadar gerildi, terör belasından o kadar çekti, iş o noktaya getirildi ki; faraza bu gün Kandil’e atom bombası atılsa “iyi oldu” diyecek o kadar çok insan var ki. Demokratik açılım mı? Eyvallah. Barış ve kardeşlik projesi mi? Pekiyi. Kültürel kimliklerin tanınması mı? Kabul. Anadilde eğitim mi? Ona da tamam. Yerel yönetimlere “nispi” özerklik mi? Konuşulur. Ancak bu “hakların” hiç biri ardında “derin” ve “stratejik bir akıl” olan silahlı terör örgütünün gölgesinde konuşulamaz. Nihai hedefi “büyük dünya devletine” basamak teşkil edecek bir devlet kurmak olan cinayet şebekesi çökertilmedikçe; bir tür kendi vatandaşları ile “toplumsal sözleşme” ve “akitleşme” olan devlet ile birey, devlet ile kültürel kimliklerin yerli yerine oturtulması mümkün değildir. Deniyor ki; otuz küsur yıl terör sorunu silahla çözülemedi. Öyle de, elinde silah olan, kalleş pusuları şiar edinmiş şebekeyle neyi çözeceksiniz? Önce elinde silah olan hainin, caninin elindeki silahı alacak, o eli kıracaksınız, sonra kendi vatandaşınıza dönüp hakkın, hukukun kabul ettiği, ülke bütünlüğüne ve tekliğine zarar vermeyecek her şeyi konuşacaksınız. Otuz küsur yıl terör mücadelesinin anlattığı ve öğrettiği bir şey varsa o da; terörle mücadelede sadece düzenli askeri birliklerle bu savaşın kazanılması mümkün değildir. Eğitimi, donanımı, teçhizatı, yöntemleri bir cephe ve meydan muharebesine göre kurgulanmış birliklerin, kırsalda; vur-kaç, pusu at-saldır, mayın koy-patlat, adam kaçır-üzerine çek yöntemlerini kullanan, şehirlerde ise; çocukların elin taş, havai fişek, molotof kokteyli vererek toplumsal olaylara neden olan, suikastlar, bombalamalar tertipleyerek toplumda dehşet psikolojisi oluşturan bir şebekeyle, astsubayından genelkurmayına kadar politize olmuş düzenli ordu birlikleri ile baş etmek mümkün değildir. Tamamen sivil otoriteye bağlı; bölge coğrafyasını ve gerilla taktiklerini teröristten daha iyi bilen, donanımı ve teçhizatı buna uygun, teknolojinin en üst imkânlarına sahip olan kır birlileri kurulması zorunludur. Şehirde ise yine burada kullanılan taktikleri iyi bilen, terörist ile vatandaşı ayırt edebilen eğitim, bilgi ve donanıma sahip, bölge insanı ile iyi iletişim kurabilen kent birlikleri terörle mücadelede kullanılmalıdır. Olmazsa olmaz şart bu birlikler sivil unsurlardan oluşmalı, en azından mutlak surette sivil otoriteye bağlı olmalıdır. Askeri birlikler bu mücadelede ancak yardımcı unsur olarak görülmeli ve kullanılmalıdır. Vatan savunmasında şahadet varsa kabulümüzdür. Ancak dört haftalık yanaşık düzen eğitimli, henüz kurşun bile sıkmamış ana kuzularının pisipisine şehit olmaları toplumda haklı bir infiale neden olmaktadır. Terör örgütünün istediği de tam da bu infial halidir. Yoksa ne bu milletin askeri biter nede şahadete susamış gönüller ölümden korkar. Moralhaber.net
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Bugün ben de bazı köşe yazarlarının, Kandil'i bombalamanın geriye dönüş olduğu, vurarak da sorunun çözülemeyeceğini yazmış.
Geçmişte Çiller'in, Demirel'in, Mesut Yılmaz'ın, Bülent Ecevit'in "vur - kurtul" politikasıyla bizim yaptıklarımız kesinlikle aynı kefeye konamaz. Geçmişte sadece Kandil'i bombalamakla sorun çözülür sanılıyordu. Bugün Kandil; devletle Kürt kökenli vatandaşlarımızın daha sağlıklı iletişim kurması için, açılımın güvenle uygulanabilmesi için bombalanıyor. Çünkü pkk göstermiştir ki; devlet ne kadar açılım yaparsa yapsın, pkk, Kürt kardeşlerimizin devletle olan sorunlarının bitmesini istemiyor. Atılan her olumlu adımı bu nedenle sabote ediyor. Zaten devlet ile Kürt kardeşlerimiz arasında sorun var oldukça pkk varlığını koruyabilir. Eğer gerçekten bir açılım olsun istiyorsak, gerçekten Kürt kökenli vatandaşlarımıza ulaşmak istiyorsak, ara bozucu iblisi, pkk'yı yok etmemiz gerekiyor. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|