08-24-2011, 20:59 | #1 |
Haberal'ın ölüm riski yok
Haberal'ın genel sağlık durumunun iyi olduğunu ve bugün cezaevine naklinin planlandığını bildirdi. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, ikinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı ve CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal'ın genel sağlık durumunun iyi olduğunu ve bugün cezaevine naklinin planlandığını bildirdi. İl Sağlık Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatmakta olan Haberal ile ilgili son günlerde bazı basın yayın organlarında yer alan haberler nedeniyle hastanın durumu ve klinik seyri hakkında bilgi kirliliği oluştuğu belirtildi. Çarpıntı ve hipertansiyon tanıları ile daha önce Mehmet Akif Ersoy Hastanesine yatırılarak gerekli tetkik ve tedavisi yapılan Haberal'da yatışı esnasındaki mükerrer holter tetkiklerinde ''izole vertriküler ekstra sistol'' diye tanımlanan iyi seyirli ritim bozukluğu dışında herhangi bir ritim problemine rastlanmadığı kaydedilen açıklamada, Haberal'ın bunun üzerine Adli Tıp Kurulu kararı ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla 11 Mart 2011'de Silivri Cezaevine nakledildiği ifade edildi. Haberal'ın 31 Temmuz 2011'de çarpıntı şikayetiyle tekrar Mehmet Akif Ersoy Hastanesine sevk edildiği, ''event recorder'', yani ritim kayıt edici cihazla takibine başlandığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Hastanın event recorder kayıtlarında, 'supra ventriküler taşikardi' (SVT) diye tanımlanan bir ritim bozukluğu saptandı. Genellikle iyi seyirli ve ani ölüm riski son derece düşük olan SVT ön bulgusunun diğer ritim problemlerinden ayırt edilmesi, yani ayırıcı tanı yapılması için ilgili hastanenin Kardiyoloji Konseyi toplandı ve kateter-anjiyo laboratuvarında elektro fizyolojik çalışma (EPS) yapılmasına karar verildi. Basında yer alan ve hastalık olarak bahsedilen 'SVT', bir aritmi çeşidi olup hastalık değildir, irdelenmesi gereken bir ön bulgudur.'' Haberal'ın Mehmet Akif Ersoy Hastanesine ilk yatışından itibaren tetkiklerinin eksiksiz olarak ve en kötü olasılıklar dikkate alınarak güncel kılavuzların önerileri ışığında titizlikle yapıldığı vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: ''Hastane bünyesinde bulunan elektrofizyoloji laboratuvarında hastaya yapılacak EPS girişiminden daha kompleks işlemler dünya standartlarında rutin olarak yapılabilmektedir. Ancak hastane bünyesinde mevcut elektrofizyoloji sorumlu kardiyoloji klinik şefi ile hasta arasında hala devam eden ve hasta tarafından açılmış bir dava olduğundan, Kardiyoloji Konsey toplantısında bu işlemin başka bir hastanede ve başka bir doktor ekibi tarafından yapılmasının daha uygun olacağına karar verildi.'' Bu bağlamda medyaya yansıyan Mehmet Akif Ersoy Hastanesi bünyesinde EPS laboratuvarı olmadığı yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi: ''22 Ağustos 2011'de İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kardiyoloji EPS laboratuvarında gerçekleştirilen EPS işlemi sonrasında hastada SVT ön bulgusu doğrulandı ve bu ritim probleminin kaynağı tespit edilip, odak ablasyon denilen işlemle yakılarak tedavi edildi. Mevcut ritim problemi tedavi edildiği ve hayati bir tehdit oluşturmadığı için aynı seansta ICD (Implantable Cardioverter Defibrillator) yani kalbi tekrar çalıştırmak için şok veren cihaz dahi yerleştirilmesine gerek duyulmayarak hasta yapılan işlemi takiben aynı gün Mehmet Akif Ersoy Hastanesine geri gönderildi. Hastanın işlem sonrası genel durumu iyi olup, hayati fonksiyonları normal seyretmiş ve bugün itibarıyla taburcu edilerek Silivri Cezaevine ambulansla nakli planlanmıştır.'' Açıklamada, aciliyet gerektirmeyen ve elektif şartlarda, yani uygun bir zaman dilimi içerisinde yapılabilen EPS işleminin basında belirtildiği gibi bir ameliyat veya operasyon değil, kateter anjiyo salonunda yapılan ve ritim problemlerini irdeleyen tanısal bir girişim olduğu belirtildi. Adli Tıp raporlarına göre, Haberal'ın İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsünde yatışı sürecinde ritim problemleri için en az 2 kez EPS tetkiki yaptırılmasının önerildiği, ancak hastanın kabul etmediği ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ''Tıp bilimi ve onun icrasındaki sağlık çalışanları, herkesin bildiği üzere kanıta dayalı işlem yapmak zorundadır, nitekim SVT ön bulgusunun, Mehmet Akif Ersoy Hastanesinde ritim kaydedici cihazlarda saptanması üzerine mevcut ritim probleminin hayati tehdit oluşturup oluşturmadığının ayırıcı tanısı için EPS işlemi yapılması gerekliliği hastayla paylaşılmış ve hastanın kendi rızası ile işlem yapılmıştır. Mehmet Akif Ersoy Hastanesi, basında yer aldığı gibi başka merkezlerin yaptığı testleri doğrulamamış, kendi bulguları ile hareket ederek bir sonraki basamak olan EPS girişimini yaptırmıştır.'' Mehmet Akif Ersoy Hastanesi tarafından daha önce Haberal'ın rahatsızlığına dair verilen raporun gerçekleri yansıtmadığı yönündeki haberlerin doğru olmadığı vurgulanan açıklamada, haberde konu edilen şekilde bir rapor hazırlanmadığı belirtildi. Haberal'ın Adli Tıp kararları çerçevesinde hayati risk oluşturmayan ritim problemleri olduğu için ilaç tedavisi düzenlenerek Mart 2011'de Silivri Cezaevine nakledildiği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi: ''Mart 2009'dan itibaren vatandaşımıza büyük özverilerle hizmet sunan Mehmet Akif Ersoy Hastanesi, halkımızın beğenisini, bebeklik çağından en yaşlısına kadar yapılan kritik kalp ameliyatları ile de yazılı ve görsel medyamızın takdirini kazanmış, her türlü kalp hastalığının teşhis ve tedavisinin yapıldığı Avrupa yakasındaki kamuya ait tek tam teşekküllü branş eğitim ve araştırma hastanesidir.'' AA
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|