![]() |
#1 |
![]() ![]() 29 Aralık günü ise Zehra Eğitim Vakfı olarak bilinen bir kurumun başkanı olan İzzettin Yıldırım evinden alındı, kayıplara karıştı. Yıldırım’ın diğer kaybolanlarla tek ortak paydası onun da “Güneydoğu” kökenli olması ve İslami kimliği ile bilinmesiydi. Olay şöyle gelişti: “Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı’na yakın isimlerden olan Mehmet Sait Avcı’nın bacanağı Mehmet Kanlıbıçak, 27 Aralık Pazartesi günü memleketinden gelen yakınlarını karşılamak için Üsküdar’a geçer. O akşam evine dönmeyen Mehmet Kanlıbıçak ertesi gün saat 24.00 sularında bacanağı olan M. Şehit Avcı’yı arayarak bulunduğu yere çağırır. M. Şehit Avcı da 28 Aralık Salı günü saat 24.00 sularında bu çağrıya uyarak çağrıldığı yere gider ve bir daha kendisinden haber alınamaz. 29 Aralık Çarşamba günü de M. Şehit Avcı Zehra Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım’ı evinden arayarak birileri ile birlikte yanına geleceğini söyler. Aynı gün sivil giyimli iki kişi saat 18.30 civarında İzzettin Yıldırım’ın Üsküdar’daki evine gelerek görüşmek isterler. Yanlarında Şehit Avcı yoktur. Kısa bir görüşme sonrasında İzzettin Yıldırım’ın durumdan şüphelenmesi üzerine M.Şehit Avcı ile telefonda görüşürler. Bu telefon görüşmesinden ikna olan İzzettin Yıldırım, gelen kişiler ile birlikte gider. Ve bir daha da kendisinden haber alınamaz.” Aslında İzzettin Yıldırım’ın Hizbullahi gruplarla hiçbir ilişkisi yoktu. Nitekim, 1990’dan itibaren İstanbul’da idi ve hakkında herhangi bir polis kaydı yoktu. 1946’da Ağrı’nın Patnos ilçesinde doğdu. İlkokul eğitiminden sonra Doğudaki medreselerde eğitim gördü, daha sonraki yaşantısında hiç evlilik yapmadı, kendisini İslami hizmetlere vakfetti. İslami faaliyetlerini 1990’lara kadar Eskişehir’de sürdüren Yıldırım, çok sayıda öğrenci yetiştirilmesine katkıda bulunan, bu yüzden epeyce seveni ve gönüldaşı olan bir kanaat önderiydi. Irki taassuba ve milliyetçiliğe karşı olduğu, herhangi siyasi bir yapılanmayla ilişkisi olmamakla birlikte, Türkiye’de sistemin aksayan yönlerine yönelik yapıcı eleştiriler dile getirdiği, toplumsal birlik ve beraberliğin tesis edilebilmesi için hoşgörü ve karşılıklı anlayışı savunduğu biliniyordu. Kendisini Risale—i Nur’lara verdiği söylenen Yıldırım’ın başında bulunduğu vakfın Hizbullahi gruplarla hiçbir ilişkisi yoktu. Aynı şekilde, bilinen hayatı, onun Milli Türk Talebe Birliği içinde Hüseyin Velioğlu ile tanışmış olmasını da imkansız kılıyor. Bir süre sonunda İzzettin Yıldırım’ın Hizbullah örgütü tarafından boğularak öldürülüp bir harabe eve gömüldüğü tespit edilir. (http://www.aksiyon.com.tr)
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|