AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-04-2012, 15:43   #1
Kullanıcı Adı
Garibüzzaman
Standart Biz Terörü Bitirmiştik ?
Genç Bakış’ın bu haftaki konuğu MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural’dı. Meclis’in en sivri dilli milletvekillerinden biri olma özelliğini, canlı yayında da gösterdi ve iktidarı eleştiri yağmuruna tuttu. Başkent Üniversitesi’nde gerçekleşen programda Vural’a da MHP’ye yönelik agresif sorular geldi. Ekran başındakilerin de yoğun ilgi gösterdiği Genç Bakış’ta öne çıkan satır başları şöyle:

Cumhuriyet’le hesaplaşma var
- 19 Mayıs Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcıdır. Kim bundan rahatsız olabilir? Elini tutan mı var, törenleri istediğin gibi düzenle. Ama aslında adeta Cumhuriyet’le hesaplaşma var.
- Gençliğe hitabeden neden rahatsız oluyorlar? Kaldıracaklarmış. Herhalde 19 Mayıs’ı darbe, Atatürk’ü darbeci gördüler? O noktaya mı götürmeye çalışıyorlar anlamıyorum.
- Millet iradesi nasıl hapsedilir. 2007 seçimlerinde Sebahat Tuncel’i milletvekili seçildi diye içeriden çıkaranlar bugün neden Engin Alan’ın ve Mehmet Haberal’ın içeriden çıkmasını istemiyor?
- Biz 4+4+4’e karşı çıktık. Okula başlama yaşı olarak 5 yaş uygun değildir dedik, liselerin 3 yıl olmasını öneriyoruz.
- Kur’an-ı Kerim’in ve peygamber efendimizin hayatının isteyen her öğrenciye seçmeli ders olarak verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. MHP olarak 1977 yılında Kur’an-ı Kerim’in seçmeli ders olması için bir imza kampanyası başlatmıştık. O yüzden bu konuyu destekledik.

Dershane sayısı iki kat arttı
- Türban da aynı şekilde. Bu konuları siyasileştirmeden çözümlemek gerekiyordu, MHP olarak biz bunu yaptık.
- İktidara gelirsek üniversite sınavını kaldıracağız. Kaldırmamız gerekiyor.
- Biz 43 yıldır fikir ve siyaset namusumuzu koruyoruz. Bizim verdiğimiz sözler suya yazılmış değildir.
- Bizim önce yapmamız gereken Genel Başkanımızı başbakan yapmaktır. Biz bir kadroyuz ve bu amaç için çalışıyoruz. Belki de kadro değişir.
- Çocuklar şaşırdı artık; okulda klasik öğreniyor, sınavlar test usulü. Dershane ve dershaneye giden sayısı AKP döneminde iki kat arttı.
- Öğretmenlere KPSS olmaz. Beden eğitimi öğretmenine gidip matematik sorusu soruyorsun böyle bir mantık yok.

Susan dilsiz şeytan olmadık
- Bu kadar öğretmeni niye üretiyorsun? Nerede üniversite açılırsa; Fen ve Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi ilk sırada. Yani bu çocukların geleceğini karartmaya hakkımız yok.
- Eğer biz emekliyi onuruyla yaşayacak duruma getiremeyecek, gençlerimize iş bulma umudu sağlayamayacaksak, 12 yıl eğitime tabi tuttuğumuz insanları üniversite sınavlarına sokacaksak bu siyaset kimin için yapılıyor? Koltuk için mi maaş almak için mi?
- Meclis’te beni hep ayakta, itiraz ederken gösteriyorlar. Evet, itiraz ediyorum çünkü gelişmeler anlık oluyor. O anda hemen tepki koymanız gerekir. Bu şekilde birçok önergeye direnebiliyoruz. Biz hiçbir zaman milletin hakkının yenildiği yerde, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmadık.
- Maşallah haber programlarından spor programlarına kadar bir siyasi dizi ve bir baş aktörü var. Günde beş on yerde konuşuyor, her sözü köşe yazarlarının, programların ana konusu.
- İşsiz iş istiyor, ben kimseye iş vermek zorunda değilim diyor. Memur zam istiyor, işsiz olanlarla tehdit ediyor. Doktorlar iğne yapmasını bilmez. Çiftçimize ananı da al git. Şehitlerimize yan gelip yatma yeri değil. Nasibini almayan var mı Başbakan’dan?

Transferlere bile karışıyor
- Seçim öncesi, MHP’nin tüm yöneticileri izleniyor, partinin önünde devletin dinleme araçları var. Kim bunun sorumlusu? Referanduma herkes evet pankartıyla çıkmak zorunda kaldı. Hangi meslek örgütü konuşabiliyor? Takımların transferlerine bile karışıyor.
- Bana hep cesaretlisin diyorlar. Ne demek ya? Demek öyle bir korku imparatorluğu var ki insanlar endişe içerisinde.
- Ben 12 Eylül’de Evren Paşa’ya karşı durdum. Bugün de aynı şekilde bu darbeci zihniyete karşı duruyorum.
- Tiyatroların yönetimi nasıl olmalı ayrıca tartışılır ama bu zihniyet kendisi gibi düşünmeyenleri kulvar dışına atmak isteyen bir zihniyet.
- Bugün Türkiye’de bir zihniyet eğitimde dönüştürme yaparak milleti dönüştürmek istiyor. Eğitimin milli olması gerek.

Açılım defterini bitireceksiniz!
- Bugün 4+4+4 getirilirken eğitim fakültelerine mi sordular, dekanlara mı? Daha bu bir taslak ortaya çıkmadı ama lisede evliliğe izin gelirse ne yapacaklar kreş mi koyacaklar liselere.
- MHP’nin varlığı birçok adımın atılmasını engelliyor. Biz Habur’da devlet töreni düzenlenmesinin önünü kestik. Orada daha kötü bir şey oldu. Habur’dan geçenlerin yargılanması sırasında kullanılan gümrük odasında bir Atatürk resmi ve ay yıldızlı bayrağımız vardı. Ve yargılama yapılırken aman sıkıntı olmasın bunları buradan çıkartalım dediler. Bu yaşanmış bir olaydır. Bugün Habur’daki rezalet Oslo’da devam ediyor.
- Bir kere açılım defterini bitireceksiniz. Terörün finansman kaynağı var. Uyuşturucu ve sigara kaçakçılığı var. Bütün bunları keseceksiniz. Barzani’yi çağıracaksın “Ya def edersin ya tepene binerim” diyeceksin. Bunları yapmadan terörle mücadele edilir mi?

AKP’nin yaptığı iyi şeyler de var
- Ortadoğu’da kala kala Barzani komşumuz kaldı. Anayasa’yı bile onunla konuşuyorlar.
- Suriye politikası bir milli politika değil. Suriye konusu İran’ı yalnızlaştırma operasyonunun ve İsrail’in güvenliğini temin etmek amacıyla geliştirilmiş politikaların bir parçasıdır.
- Bu kadar dış politikada başarılıyız da askerlerimize, polislerimize kurşun sıkan Barzani’ye neden kırmızı halı seriyoruz.
- Elbette yaptıkları iyi şeyler de var. Mesela bizim bankacılıktaki mali düzenlemelerimizi devam ettirmelerini, bölünmüş yolları, sağlığı tek hizmet olarak yapmasını doğru buluyorum ama cepten ödemelere karşıyım.

İnşallah fındık da dağıtırlar
- Bir yılda bir haftalık tatil yapmayanların sayısı 61 milyon. Yeni bir giysi ihtiyacı olup da alamayanlar toplumun yüzde 40’ı. Nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz? Hane halkının borcu 2002’de yüzde 4’tü bugün yüzde 45. İnsanlar borçlanıyor. Borçlanan insanlar, istikrar bozulursa faizler artar diye tehdit ediliyor.
- En önemli sorun işsizlik ve gelir dağılımı.
- Eğer o sütler bozuksa bunu yapanlar, getirenler sütü bozuk insanlardır. Sayın Başbakan çıkıp; “Görün bakın sütsüz bir nesil yetişti biz süt verince dokundu onlara” derse şaşırmayalım.
- Süte talep artarsa hayvancılığa da talep artar. Et fiyatları düşer. Süt politikasının devam etmesi gerek. İnşallah fındık da dağıtırlar.
- 2002’de bıraktığımız Türkiye’de terör sıfırlanmıştı. Türkiye terörle mücadelesini kazandı.
- Biz keşke o gün noktayı koysaydık idam konusunda. Keşke MHP’nin gücü tek başına yetseydi de bitirseydik.
- AKP’nin aç bıraktığı çocukların sorumlusu olarak beni görüyorsanız eğer, ben bu sorumluluğu üstüme alacak kadar cesur bir insanım.
Özetin özeti: Türkiye’nin neresine ve hangi üniversiteye giderseniz gidin öğrenciler siyaseti seviyor. Ülkenin geleceğine sahip çıkıyor. Görüşlerini özgürce ortaya koyuyorlar. Ve bunu artık birbirlerini kırmadan, dökmeden, saygı sınırlarını aşmadan yapıyorlar...

 

Garibüzzaman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 05-04-2012, 17:53   #2
Kullanıcı Adı
Ahmet Yasin
Standart
Biraz kaba olacak ama Nah...Bitirmiştiniz...

Amerika apoyu yakaladı teslim etti Türkiyeye meclise girmenizi kolaylaştırdı siz 3 sene bile dayanamadan kaçıp gittiniz....
Ahmet Yasin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2012, 18:04   #3
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Türkiye'de terör son 20-30 yıldır hep devam etti ve hiç bitirilmedi. Türkiye'de terörün bitirildiğini söyleyen yalan söyler. Anasol-M ara rejim hükümeti döneminde terörün azalması, çıkarttığı ekonomik krizle ve beceriksiz yönetimiyle ülkemizi ve milletimizi perişan etmiş olan Anasol-M ara rejim hükümetinin başarısı nedeniyle değil, liderleri yakalanmış olan PKK'nın eylemsizlik sürecine girmiş olması nedeniyle oldu. Kimse halkımızı kandırmaya çalışmasın. Milletimiz bazılarının zannettiği gibi saf ve uykuda bir millet değildir. Milletimiz uyanık bir millet olduğu için 2011 Genel Seçiminde, gelmiş geçmiş tüm siyasi partiler arasında kendisine tarih boyunca en çok hizmet etmiş olan en iyi, en doğru ve en başarılı siyasi parti AK Parti'ye % 50 oranında oy vermiştir.
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2012, 20:55   #4
Kullanıcı Adı
ern1402
Standart
Tabi bitirdiler canım . Bahceli urgan atma shovu yapıyordu , apo yakalandığında onunda sözü geciyordu neden kökünden halletmediler bu işi. Bekara karı boşamak kolay
ern1402 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-04-2012, 21:52   #5
Kullanıcı Adı
Yıldırım
Standart
Öyle öyle...evet
Yıldırım isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-05-2012, 16:32   #6
Kullanıcı Adı
EZEL
Standart
Önce terör bitmişmi bir onu belgesiyle doğrulayalım :


Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, "1999’dan 2004 yılına kadar eylem yok ancak örgüt bitmedi. Örgütün dağ kadrosu yine duruyordu. Burada bir algılama yanlışlığımız oldu" dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Önümüzdeki süreç terör eylemleri açısından hassas bir süreçtir. Görevliler, herkes dikkatli olmak zorundadır, istihbaratımızdan tutun gerekli tedbirlerin alınmasına kadar'' dedi. Star Televizyonu'nda yayınlanan ''Arena'' programında, Gazeteci Uğur Dündar'ın sorularını yanıtlayan Başbuğ, Gediktepe olayıyla ilgili, operasyonda 15 kahraman Türk askerinin şehit olduğunu, ancak çatışmada karşı tarafa verilen zayiatın çok ağır olduğunu belirtti.

Başbuğ, Siirt-Doğanköy-Sarıyaprak bölgesinde, PKK terör örgütünün geçen hafta gerçekleştirdiği eylemin, ''bugüne kadar saldırıp, en büyük darbeyi aldığı eylem'' olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bizim bizzat arazide tespit ettiğimiz 12 teröristin öldürülmüş olduğudur. O akşam o harekatı biz de buradan takip ettik. Örgüt o akşam gerçekten büyük telaş ve kaos içindeydi. Son dönemlerde en büyük darbeyi, bizim Sarıyaprak-Doğanköy'deki kahraman subay, astsubay, uzman, erbaş ve erlerimiz verdirdi. Sarıyaprak'a gittiğimizde operasyona bizzat iştirak eden Yüzbaşı Hakan'dan olayın nasıl cereyan ettiğini dinledik. Gerçekten hem çok mutlu olduk, gurur duyduk hem de önemli anlar yaşadık. Özellikle Yüzbaşı Hakan'ın şu söylediği sözleri unutamıyorum: 'Komutanım burada Mustafa üsteğmeni kaybettik.' Yüzbaşı Hakan, Mustafa üsteğmenle 3 yıl aynı kaderi paylaşmış. Mustafa üsteğmenin bilin ki, şehit olmasından en büyük acıyı Yüzbaşı Hakan duydu. Anne, baba, eş elbette onların acılarını hiçbirimiz anlayamayız, aynı noktada olamayız, bu bir gerçek. Onlardan sonra en büyük acıyı duyan Yüzbaşı Hakan... Sonra sıralı komutanlar, bana kadar geliyor. Yüzbaşı Hakan, bana şunu söyledi: 'Komutanım Mustafalar ölür Hakanlar gelir, Hakanlar da ölür. Bize güvenin komutanım' diyor. Benim subayım, astsubayım, uzmanım bu. Bizim gücümüz bu. Bunu inanın dünyanın hiçbir ordusunda göremezsiniz. Gediktepe'deki asker... 4 gün askerliğimiz kalmış, seni başka yere alalım askerliğini orada tamamla dedik, 'Hayır' dedi. 'Benim arkadaşım burada şehit oldu. Ben de askerliğimi burada tamamlayacağım, gerekirse taş olurum' dedi.

Diyarbakır-Silvan'daki olayı da unutmamamız lazım. Buradaki olayda, 6 terörist bir araçla oradaki karakola eyleme geldiler. Mardinli kahraman şehit erin, canı pahasına müdahalesiyle eylem engellendi. 6 terörist etkisiz hale getirildi. Dün akşam Beytüşşebap'ta geçici köy korucularımız, askerimiz, polisimiz ki aynı 3 noktaya saldırı var, yaralılarımız var. Orada da teröristler derslerini aldılar. Bunları niçin ifade ediyorum, saldırılar bazen siz ne kadar tedbir alsanız da olabilir. Önemli olan saldırılarda gereken dersi verirseniz, ki veriyor olması lazım güvenlik güçlerinin, bu eylemlerin tırmanış süresinin daha kısalmasına neden olabilir.''

Orgeneral Başbuğ, ''Önümüzdeki süreç, terör eylemleri açısından hassas bir süreç. Görevliler, herkes dikkatli olmak zorundadır, istihbaratımızdan tutun gerekli tedbirlerin alınmasına kadar. Ümit ediyorum, güven de duyuyorum, aynı hassasiyeti batı bölgelerinde de göstermemiz lazım. Batı bölgelerimiz de hassastır. Önemli olan terör eylemlerinin arttığı süreci, Türkiye olarak hep beraber, tek yumruk halinde, en az zararla atlatmak durumundayız'' diye konuştu.

TAŞERON MESELESİ
Dündar'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları çerçevesinde terör örgütünün taşeronluğu konusunda ne düşündüğünü sorması üzerine Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:

''Sayın Başbakanın bu sözlerine benim doğrudan yorum yapmam doğru değil, söz konusu da değil. Şunu sorarsanız eğer, PKK bazı dönemlerde taşeronluk yapmış mıdır? Evet. Mesela ben bu konuyu biraz da anlamak için 93'lere gidilmesini, araştırılmasını öneririm. 93 yılında Nisan ayında Bingöl'de 33 erimizin şehit edilmesi olayı var. Bu olayla ilgili bazı benim de araştırmalarım, incelemelerim oldu. O yıllarda coğrafya olarak, Erzurum, Erzincan, Bingöl olarak konuşuyorum. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı söz konusu. Şimdi Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının geçtiği güzergahın emniyetsiz olduğunu gösterirseniz, bir noktada boru hattını realize edilmesini... Dolayısıyla örneğin 93'te bu olayla terörü tekrar... Bu arada biliyorsunuz 92-93 arasında yine bir eylemsizlik süreci var, eylemlerin düştüğü süreç var. Burada bir taşeronluk söz konusu olabilir mi? Olabilir. İncelenmeye değer bir konu olarak görüyorum.''

Orgeneral Başbuğ, Dündar'ın ''Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan 50 subayın PKK terör örgütünde yönetim kadrosunu ele geçirdiği, açılım süreci başladıktan sonra kaos için eylemlere hız verdikleri yönündeki iddia sizde nasıl bir etki yaratıyor? Bazı eylemlerden sonra sanki o bölgede sorumlu bulunan TSK komutanlarının duyarsız kaldıkları veya özellikle eylemin gerçekleşmesi için görevlerini savsakladıkları, bir anlamda PKK ile organik bağlantı içinde oldukları imaları sıkça dile getiriliyor. Bunlar TSK'de nasıl etki yapıyor?'' şeklindeki sorusuna da şu yanıtı verdi:

''Böyle bir iddiayı ciddiye alınacak bir iddia olarak görmüyorum. Bunu çok çirkin buluyorum. Benzetmeler de çirkin. Kusura bakmayın bu tabiri kullanacağım: Öyle şeyleri düşünenlerin ben Türk kanı taşıdığını düşünmüyorum. Türk askerine böyle yakıştırmalar, böyle değerlendirmeler yapmak... Türk kanı taşıyanların böyle şeyler ortaya atması... Konuşmak bile istemiyorum. Böyle birşey söz konusu olamaz.''

MEVZİDE FOTOĞRAF TARTIŞMASI
Dündar'ın, Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Güneydoğu Anadolu'daki ziyaretleri ve mevzilerde çekilen fotoğraflarına ilişkin sorusu üzerine Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu:

''20 Haziran'da biz bölgeye gitmenin yararlı olacağını düşündük. Sayın Başbakan ile görüştük, o da uygun olacağını ifade etti. Bölgedeki komutanlarla görüştüm önceden, ama bizde bir usul vardır: Bu da terörle mücadelenin önemli noktalarından biridir. Bazen gideceğimiz yeri uçakta söyleriz, helikoptere bineceğimiz zaman söyleriz. Çünkü bir noktada güvenlik önemli. Cesaret elbette cesaret. Cesaret gösterir herkes, ama güvenlik tedbiri almanız gereken yerde tedbiri almamak cesaret değil hatadır.

Biz o günkü programda Van'da şehitlerin cenaze törenine katıldık. Sonra Gediktepe'deki birliğin bağlı olduğu karargaha gittik. Bu ana kadar Sayın Başbakanın da Gediktepe'ye gidileceği yönünde bir bilgisi yoktu. Ben Sayın Başbakana orada söyledim. 'Çok iyi olur, memnun olurum' dedi. Gediktepe'ye helikopterle gittik. Başka bakanlar var, ben vardım, sayın Başbakan var, Kara Kuvveleri Komutanı vardı...

Gediktepe neresi? Üs bölgesi sıfır sınır hattında... Coğrafya çok önemli. Aradan bir dere akıyor. Hemen akabinde sırtlar var, Irak ve bizim bulunduğumuz yerle karşı sırtlar arasındaki yüksekliğe baktığınızda karşı sırtlar hakim. Mesafe keskin nişancıların menzilinde. Bir, keskin nişancı tehdidi var. İki, Gediktepe 2 senedir birlik bulundurduğumuz bir yer.

Sayın Başbakan aslında 'keşke diğer parti başkanlarımız da bölgeye gitse' diye kendileri söyledi. Sonra bir vesileyle Sayın Kılıçdaroğlu ile karşılaştık, arzu ederlerse kendilerini de bölgeye götürebileceğimizi söyledik. Kendileri 'çok memnun olurum' dedi. Doğrudur, Sayın Kılıçdaroğlu'na nereye gideceğini havaalanında söyledik. Vatandaşlarımıza başsağlığı diledik. Sayın Kılıçdaroğlu özellikle Sarıyaprak'ta bulunduğumuz sürede Türk ordusunun bu mücadeleyi nasıl yürüttüğüne gözleriyle tanık oluyor. Oradan Gürvil noktasına gittik. Gürvil'de keskin nişancı tehdidi Gediktepe ile mukayese edilmez. Gürvil'de de askeri gereklilik öyle davranmayı icap ettirseydi elbette biz onu da teklif ederdik. Sayın Kılıçdaroğlu'nun da farklı düşüneceğini zannetmiyorum. Güvenlik önemli. Bir mesaj vermem gerekirse artık bu tartışmaya son verilsin, lütfen yeter.''

''ARTIK SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Artık sözün bittiği yerdeyiz. Türkiye son bir iki ayda ne kadar şehit verdi. Bu hepimizin yüreğini yakıyor. Artık bu konuda sorumlulukları olan kişiler, kuruluşlar, devletler ve Irak'ın kuzeyindeki yapılanmaların üzerine düşeni yapma zamanları geldi ve geçiyor'' dedi.

Başbuğ, ''Niçin Türkiye, 26 yıldır terör örgütünü yok edemedi'' sorusu üzerine, bunun çok sık karşılaştıkları bir soru olduğunu belirtti. Başbuğ, ''Eğer soru samimi bir soruysa, samimi bir amaçla soruluyorsa doğru bir soru. Gerçekten buna cevap verilmesi lazım. Ama bazen kasıtlı olarak da bazıları tarafından soruluyor. 'Türk Silahlı Kuvvetleri 26 yıllık süreçte, bölücü terör örgütüne karşı yürüttüğü mücadelede başarısız mı' anlamını vermek... Sizin sorunuzun çok samimi olduğuna canı yürekten inanıyorum. Bazen o anlamda da soranlar var. Bunu sorduğunuz için teşekkür ederim'' dedi.

Orgeneral Başbuğ, terörle mücadele ve bölücü terör örgütüyle mücadelenin, birbiriyle bağlantılı, ancak farklı şeyler olduğunu ifade ederek, ''Terörle mücadele dediğiniz zaman kapsamlı bakmak zorundayız. Terörle mücadelenin içinde güvenlik boyutu var. Bu güvenlik kuvvetlerine ait. Ekonomik boyut var, sosyo-kültürel boyutlar var, eğitimden tutun da sağlık boyutuna kadar. Psikolojik harekat var, bazıları bunu sevmiyor... Uluslararası boyutu var. Güvenlik kuvvetleri olarak biz hangi bölümde görev yapıyoruz? Güvenlik alanında. Güvenlik alanında sorumluluğumuz nedir? Çok açık. Teröristler neredeyse arayıp bulup etkisiz hale getirmek'' diye konuştu.

''PKK ŞANSLI BİR ÖRGÜT''
Diğer görevlerin devlete, kurumlarına, topluma ve sivil toplum örgütlerine düştüğüne dikkati çeken Başbuğ, şunları söyledi: ''Güvenlik alanında, 1984'ten 2010'a kadar 26 yıl geçti. Ne oldu? Olaya şöyle bakmamız lazım. Terörle mücadeleyi rakamsal, istatistiki değerlendirmelerle yapmak pek doğru değil. Buna katılıyorum. Bazen rakamlara, istatistiki bilgilere de ihtiyacımız var. '40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi' dediniz, doğrudur. Rakamları biz verdik. 30 bini etkisiz hale getirildi. Biz öldürüldü deyimini bile pek kullanmıyoruz. Etkisiz hale getirildi diyoruz. Biz, olaya insan odaklı bakıyoruz. Bu öldürülenlerin bir kısmı bizim vatandaşımız. Şimdi 26 yılda, 30 bin teröristi etkisiz hale getiriyorsunuz, 10 bin de yaralı, teslim olan var. Toplam 40 bin. Örgütün dağ kadrosu yıllara göre değişiyor, ortalama 6 bin diyoruz, en fazla 10 bine çıktı. Şu anda 4 binler civarında. Ortalama 6 bin dersek, 30 bini 6'ya bölerseniz, 5 bin çıkıyor. Matematiksel olarak baktığımızda 26 yılda, güvenlik kuvvetleri 5 defa bu PKK terör örgütünü bitirmiş. Bu bir tespittir.

İkinci önemli nokta; o zaman sorun nerede? O zaman niçin günümüze kadar devam ediyor sorusu var. 1984'ten bugüne kadar yaşanan olaylara bir bakalım. 1. ve 2. Irak savaşları, Halepçe... PKK şanslı bir örgüt. Tam çökme noktasına, çözülme noktasına geliyor, fakat maalesef konjonktürel durumlar lehine cereyan ediyor. Birinci önemli nokta bu. İkinci önemli tespit şu; Türkiye'de ne zaman terör olayları azaldı veya hiç olmadı... Biz bunu yanlış algılıyoruz. Sanki terör örgütü bitti, dağıldı... Aslında terör örgütünün dağ kadrosu duruyordu, eylem sayısı düşmüştü. Örnek mi? 1999'dan tekrar başladığı 2004 yılına kadar... Eylem yok, ama örgüt bitmedi. Dağ kadrosu duruyordu. Burada belki algılama yanlışlığımız oldu. Doğru algılasaydık o dönemde daha sağlıklı tedbirleri alabilecektik. Bu da önemli bir nokta.''

''PKK İÇİN IRAK'IN KUZEYİ GÜVENLİ SAHA''
Orgeneral Başbuğ, terör örgütünün insan kaynağına, finans kaynağına ve güvenli sahaya hayati derecede ihtiyaç duyduğuna işaret ederek, ''Bu üç şeyi çözemezseniz, bu süreç maalesef uzuyor'' dedi.

''İnsan kaynağı... Terör örgütüne katılımları kontrol altına almanız, engellemeniz lazım. Terör örgütüne bir yandan zayiat verdirir, dağdaki kadroyu küçültürken, katılımlar devam ediyorsa... İkincisi finans kaynağı, para. Örgütün ayakta durması için paraya, finans kaynağına ihtiyacı var. Terör örgütü finans kaynağını nereden sağlıyor? Üç yerden sağlıyor; birincisi narkotik trafikten ki hemen hemen en büyük finans kaynağı. Geçenlerde bir rapor okudum. Avrupa'da yakalanan narkotiklerin yüzde 80'i PKK ile ilişkili. PKK, bu işin korumasını sağlıyor, giriş noktalarında etkili. İkincisi insan kaçakçılığı. Üçüncüsü de Avrupa'daki insanlardan toplanan para, haraç. Örgütün finans kaynağı Avrupa... Bizim, NATO içinde müttefik olduklarımız var. Avrupa Birliği içinde birlikte olduğumuz ülkeler var. Bu ülkelerden örgüte yönelik finans kaynağının kontrolü ve kesilmesi üzerinde ciddi çalışmalarını, sonuç almalarını istemek bizim hakkımız değil mi? Örgütün üçüncü hayati ihtiyacı ise güvenli bölgelere ihtiyaç duyması. PKK açısından baktığımız zaman yurt içi var, bir de coğrafyanın ona sağladığı yurt dışında, daha doğrusu bize komşu olan ülkelerde güvenli sahaların olması. Bugün büyük sorunlarımızdan biri de budur. Irak'ın kuzeyinde 26 yıldır bir otorite, devlet gücü var mı, yok mu? Boşluk var. İkincisi, özellikle son dönemlerde Irak'ta bir merkezi hükümet var. Merkezi hükümetin sorumluluğu var. Kendi toprakları üzerinde herhangi bir terör örgütünü barındırmaması lazım. Merkezi hükümetin defacto olarak gücü yok diyebilirsiniz. Irak'ın kuzeyinde güçlü unsurlar var. Bunlar niçin etkili sonuçlar almıyorlar?

Irak'ın kuzeyi bu örgüt için güvenli saha. İkincisi lojistik destek. Nereden alıyor bu insanlar yiyeceğini, içeceğini, malzemesini? O bölgeden alıyor. Bunlar Dışişleri Bakanlığımızın konusu. Dışişleri Bakanlığımızın koordinatörlüğünde bu konu yürütülüyor. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Türkiye son bir iki ayda ne kadar şehit verdi. Bu hepimizin yüreğini yakıyor. Artık bu konuda sorumlulukları olan kişiler, kuruluşlar, devletler ve Irak'ın kuzeyindeki yapılanmaların üzerine düşeni yapma zamanları geldi ve geçiyor.''

''PKK'NIN VARLIĞI IRAK'IN BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN TEHDİT OLABİLİR''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker başbuğ, Irak'ın kuzeyindeki PKK varlığının Türkiye için en büyük tehdit olduğunu belirterek, ABD askerlerinin çekilmesinin ardından, Irak'ın kuzeyindeki PKK varlığının ileride Irak'ın bütünlüğü için tehdit olabileceğinin altını çizdi.

Başbuğ, ''Irak'ın kuzeyindeki PKK varlığı, önümüzdeki süreçte Türkiye-Irak ilişkilerini de olumsuz etkiler. Bir bakıma Türkiye-ABD ilişkilerini de etkiler olumsuz olarak'' dedi.

Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin, haklı olduğu konularda sonuç alıncaya kadar ısrarlı olmasının, kararlılık göstermesinin önemli olduğunu vurgulayarak, şu görüşleri dile getirdi:

''Biz, her mücadelemizi kanun çerçevesinde götürmek mecburiyetindeyiz, aksi teröre yardım eder. Ama bir noktada, karşımızdakini suçlu olabilir şeyiyle bakıyoruz, düşman olarak göremeyiz. Bu mücadelede en çok dikkat ettiğimiz hususlardan bir tanesi ki hayatidir, bunu kesinlikle affedemeyiz, masum halka zarar vermemeliyiz, dikkatli olmalıyız. Bu vesileyle geçenlerde Hatay'da Amanos dağlarında talihsiz bir olay yaşadık. Gerçekten talihsiz bir olay. Çok üzüldük. Hayatını kaybedenlere tekrar başsağlığı diliyorum. Ailelerinin acılarını paylaşıyorum. En tecrübelilerimiz, ustadır. Karşıdan bir grubu görüyor, şüpheleniyor, 'Dur' diye bağırıyor, gerekli ikazı yapıyor, ama maalesef kaçma durumu oluyor. Orada üzüntü verici talihsiz bir olay oluyor.''

DARBE İDDİALARI
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 2009 yılının ikinci döneminden itibaren planların kendisi üzerine yapıldığı ve döneminde darbe olacağı yönünde iddiaların ''iftira'' olduğunu belirterek, ''Bunu kesinlikle reddediyorum'' dedi.

Başbuğ, Star televizyonunda Arena programında Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı. Dündar'ın, ''Sizin Genelkurmay Başkanlığı döneminiz sürekli darbe iddialarının Ergenekon iddianameleriyle gündemde tutulduğu, pek çok Silahlı Kuvvetler mensubunun tutuklandığı, bazı emekli Silahlı Kuvvetler mensuplarının, generallerin tutuklandığı bir süreç olarak gelişti. Sizin döneminiz bir darbe dönemi olarak mı planlandı'' sorusuna Başbuğ, ''Bu, bir kere bana büyük bir iftira. Bu ne biçim iştir. Deniliyor ki, 'ben genelkurmay başkanı oluyorum, olacağım veya 2009 yılının ikinci döneminden itibaren planlar benim üzerimeymiş ve benim dönemimde darbe olacak.' İftira. Bunu kesinliklikle reddediyorum'' yanıtını verdi.

Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''1.5 yıl sonra ne olacak' diye yazan, tahmin eden bir yazı üzerine biraz düşünürsek bence iki şık var veya iki hareket tarzı var. Birincisi hakikaten birilerinin elinde, bilmiyorum kim, kimseyi de itham etmiyorum, 2009 yılının ikinci döneminden itibaren darbe, darbeye hazırlık yönünde bazı faaliyetler olacağına yönelik bilgiler var. Ne zaman? 2008 Ocak. Olabilir mi? Bu, faraziye durumu, varsayımı kabul edelim ki evet, o zaman herhalde bir ciddi devlette yapılması gereken nedir? Bu bilgilerin Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesi, tabii dönemin Genelkurmay Başkanı ile paylaşılması lazım. 'Efendim, bizde bakın, böyle böyle bilgiler var, buyurun hep beraber hukuku da çalıştıralım, sistemi de çalıştıralım elbette böyle yanlış, sapık düşüncelerde olanlar varsa onlara gerekli işlemi yapalım' denilmesi lazım.

Peki ikincisi ne olabilir? İkinci şıkta insanın aklına şu geliyor; birilerinin elinde, kimseyi itham etmiyorum tekrar, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bizim tabirimizle asimetrik psikolojik harekat anlamında kullanılabilecek bazı bilgiler, birşeyler var. Alınmış, birşeyler yapılmış, çizilmiş vesaire. Bu bilgileri herhalde onlar 2009'un ilk çeyreğinden sonra uygulamayı, kamuoyuna duyurmayı veya hukuki süreçlerde kullanmayı düşünüyorlardı. Yani ben başka birşey düşünemiyorum bu olayın içinde.

Gülüp geçebilirsiniz, bu söylediklerime 'komplo teorisi' de diyebilirsiniz. Hepsine saygı gösteririm. İlk görevi aldığım günden bugüne kadar ne söylediysem, ne yaptıysam arkasındayım kelimesi, virgülü...''

''BİZDEN DE YANLIŞ ADAMLAR ÇIKABİLİR''
Başbuğ, ''İrtica İle Eylem Planı''na ilişkin haberi anımsatarak, şunları kaydetti: ''12 Haziran 2009'da ne oldu? Bir gazetede, malum gazetede, bu irtica ile eylem planı çıktı. Orada da tabii ilginç bir nokta var. Bu planın gazeteye polis tarafından servis edildiği açık, soruşturma açılıyor çünkü. Soruşturmanın da ne olduğunu merakla bekliyorum. Ondan sonra bir süreç geçti işte, onlara geri dönmek istemiyorum. 2009'a geldik bir ihbar mektubu çıktı. Bir subay yazmış. Olabilir, bizden de yanlış adamlar çıkabilir. Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir kurum, 700 bin kişi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinden hiç yanlış yapan adam çıkmaz. Hayır efendim bizden de çıkabilir. Önemli olan çıkanı bulup gereğini yerine getirmek.''

''ASKERİN ÜZÜLMEYE HAKKI YOK''
Görev süresi içinde kendisini en fazla üzen olayın ne olduğunun sorulması üzerine Başbuğ, ''Biz askeriz. Askerin üzülmeye hakkı yok'' dedi. Görev başındaki askerin üzüntüsünü ne yüzüne ne de personeline aksettireceğini söyleyen Başbuğ, ''Acılı çok anlar yaşadık, doğrudur. Acınızı yüreğinize gömeceksiniz, taş basacaksınız, dik ve metin olacaksınız. Hele astlarınıza üzüldüğünüzü göstermek kesinlikle doğru bir hareket değil. Tabii şehit olayları... Elbette üzülüyoruz, ama yüreğimize basıyoruz'' diye konuştu.

İstanbul'daki saldırıda uzman çavuş Ünal Sarıyağ'ın kızı Buse Sarıyağ'ın hayatını kaybetmesinin kendisini ''yüreğinden yaktığını'' dile getiren Başbuğ, şunları söyledi:

''Bu kızımız bir uzman çavuşumuzun kızı. Ben o uzman çavuşumuzu ve eşini kutluyorum. Kendilerine de ifade ettim. Bu kadar ülke sorunlarına duyarlı, cumhuriyete, cumhuriyetin niteliklerine bu kadar bağlı, Atatürk'e bu kadar aşık bir çocuğu yetiştirdikleri için o uzmanımızı ve eşini tebrik ediyorum. Çünkü bazen, bunu da kimse yanlış anlamasın, kimleri görüyoruz ne makamlara nerelere gelmişler, ne rütbelere erişmişler, asker sivil ayrımı yapmıyorum, ama onların yetiştirdikleri çocuklara bakınca bazen aynı şeyi de göremiyoruz.

Bir de İstanbul'daki olayda bir personelimizi kaybettik. Eşi Elif... Kardelen Elif. Bu vesileyle onu da ifade etmek isterim; Elif, öğretmen. Türkçe ve sosyoloji hocası. Bana geçenlerde bir isteğini iletti. Elif ne olmak istiyor biliyor musunuz? Askeri okullarda öğretmen olmak istiyor. Benden tek talebi, diyor ki 'komutanım bana bir askeri okulda öğretmenlik görevi verin. Benim acımı bu dindirir.' Elif'in elbette bu isteğini karşılayacağız.

Beni en çok üzen olayların başında şu geliyor, terörle mücadelede görev yapmış, canını feda etmekten kaçınmamış, her türlü fedakarlıkta bulunmuş subayın, generalin, astsubayın hiç farkı olmadan bunların bazılarının veya hepsinin bilemiyorum, tabi yargı süreci elbette, haksız yere suçlanmaları beni çok rahatsız etti. Bir terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorlar. Yargı süreçlerini bir tarafa koyalım, tamam devam ediyor vesaire, ama bu beni çok rahatsız ediyor. Albay Cemal Temizöz, buna bir örnek. Kazılar yapıldı. Kazıları da televizyonlar eşliğinde yapıyoruz. Saatlerce televizyonlar veriyor, çiziliyor vesaire, o da işin ayrı boyutu. Peki bugüne kadar... Bir-iki tanesi hala duruyor da Adli Tıp'tan gelen sonuçları biliyorum hiçbir şey çıkmadı o kazılardan. Galiba bir tanesinin sonucu bekleniyor.''

''ALBAY TEMİZÖZ''
Bazı konular üzerinde hep beraber düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti: ''Albay Temizöz bir suç işlemiş midir, işlememiş midir elbette mahkeme, yargı sürecinde ortaya çıkacaktır. Buna güvenimiz tamam. Yargının kararına elbette saygılıyız, ama yaşadığımız çok olaylara baktığımız zaman bu tutuklanma süreleri üzerinde ilgili makamlar, savcılarımız, mahkemelerimiz mutlaka değerlendiriyorlardır, ama gerçekten bu konuyu biraz daha üzerinde hassas ve titizlikle durulması gereken bir konu olarak görüyorum.''

Başbuğ, 30 Ağustos 2010'da emekliye ayrıldıktan sonraki planlarının sorulması üzerine, ''Ben şu saati düşünüyorum, şu anı düşünüyorum. Ben daha evvel de söyledim, dedim ki 'ben görevimin son günü değil son dakikasına kadar, görevimi benden sonra gelecek arkadaşıma onurla, şerefle gönül huzuruyla teslim edeceğim dakikaya kadar sanki daha önümde 20-30 sene varmış gibi heves veya kararlılıkla görevime devam ederim. Benim prensibim odur'' diye konuştu. (AA)
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/15234504.asp
http://www.haberturk.com/gundem/habe...bir-surecteyiz
http://haber.gazetevatan.com/bunlar-...315058/1/Haber
http://gundem.bugun.com.tr/-pkk-sans...19-haberi.aspx
http://www.milliyet.com.tr/sozun-bit...17/default.htm
http://www.ntvmsnbc.com/id/25112196/

Devam ediyoruz 1999 yılında kim yakalandı ? Öcalan . Öcalan yakalanması vede yargılanma dönemi süresince PKK zaten Öcalan asılmasın diye eylemlerini yok denecek kadar azaltmışmıştı .

Bahçeli ne dedi terörü bitirdik dedi Bahçelinin iktidar ortağı olduğu koalisyon hükümeti 57. hükümet ne zaman başa geçti ? 28/05/1999 tarihinde. Ne zamana kadar görevde kaldı ? 19/11/2002 tarihine kadar .
http://www.basbakanlik.gov.tr/Forms/pCabinetRoot.aspx
http://tr.wikipedia.org/wiki/57._T%C...%BCk%C3%BBmeti



http://haber.gazetevatan.com/26-yili...312982/1/Haber

Şimdi Bahçelinin iktidar ortağı olduğu hükümetin zamanında yani 28/05/1999- 19/11/2002 tarihleri arası kaç terörist öldürülmüş bakalım .

1999 yılı - 1458
2000 - 319
2001 -104
2002 - 19

Toplam düz hesap 1900 terörist diyelim peki bu sürede kaç kişi PKK'ya katılmıştır ?
Devlet Bahçelinin kafası matematiğe iyi çalışıyor hesabı o yapsın .

Konu EZEL tarafından (05-05-2012 Saat 16:36 ) değiştirilmiştir..
EZEL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi