05-07-2012, 23:27 | #1 |
Suriye Terörle Mücadele Etmede Israrlı
Suriye Terörle Mücadele Etme Azminde Israrlı 07 Mayıs 2012 ŞAM – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Yardımcısı Faysal Mikdat bugün; İsveç’te yaşayan ve anavatanları Suriye'yi ziyaret eden gurbetçilerin yanı sıra İsveç gazetecilerden oluşan bir heyetle görüştü. Görüşmede Suriye'de yaşanan durumlara ve ülkeyi devlet ve halk olarak hedef alan hırçın savaşın boyutları hakkında heyete bilgi veren Mikdat; batılı ve bölgesel bir kısım tarafların medyatik ve politik olarak Suriye'deki terörü desteklediklerini, terör gruplarına para ve silah dahil her türlü maddi manevi desteği sağladıklarını belirtti. Mikdat terör grupları ve arkalarındaki güçlerin farklı adlandırmalar altında onurlu Suriye halkının yaşam lokmasını tehdit ettiklerini, siyasi ve sosyal temel haklarını gasp ettiklerini ifade ederken, demokrasi ve özgürlük iddiacılarının vatandaşların seçme haklarını kullanmalarına bile izin vermemeye çalıştıklarını ekledi. Suriye'nin terörle mücadele etmeye, egemenlik, bağımsızlık ve ulusal tutumlarını korumada azimli ve ısrarlı olduğunun altını önemle çizen Mikdat; aynı zaman içinde ülkenin parlak ve demokratik geleceğini yapılandırma yolunda ilerlemeye özenin de olduğunu vurguladı. Heyetteki gazetecilerin sorunlarını cevaplayan Mikdat; yöneltilen bir soru üzerine, insan hakları iddiaları altında Suriye'ye saldıran bir kısım Avrupalı ülkeleri eleştirdi. Mikdat; bu ülkelerin insan hakları, özgürlük ve demokrasi savunucusu olduklarını avaz avaz bağırdıkları bir zamanda; hem kendi toprakları içinde hem de dışarıda bu ilkelere en ufak bir bağlılkta bulunmadıklarını söyledi. Aynı azmanda bu ülkelerin; Suriye'de bulunan silahlı terör gruplarına sağladıkları maddi-manevi her türlü destek, silah temini ve finansın yanı sıra kendi vatandaşlarının Suriye'ye girmeleri ve masum insanların kanlarını akıtan terör eylemlerinde bulunmalarına göz göre göre izin vermeleriyle Suriye halkının hak ve hukuklarını nasıl bir ihlal ettiklerine vurgu yaptı. Mikdat; aynı ülkelerin; Suriye ve halkına geçerli hiç bir nedeni olmayan katı yaptırımlar uyguladıklarını, bölgede demokrasi ve insan haklarıyla hiç bir ilgisi olmayan güç ve ülkelerle paktlar kurduklarının altını çizdi. Bakan Yardımcısı Mikdat; İsveçli bir kısım yetkililerin Suriye krizine ilişkin takındıkları tutumların esef verici olduğunu ifade ederken; bu tutumların batılı bir kısım ülkelerdeki medyanın tesiri altında gerçeklik ve tarafsızlıktan uzak olduğuna dikkat çekti. Diğer yandan heyet üyeleri; Suriye ile dayanışmalarını ifade ederek, İsveçli ve Avrupalı kamuoyuna durumların gerçeğini aktarmadaki azimlerini dile getirdiler. Heyet üyeleri Suriye'de medyanın yansıttığından gayet farklı olarak gördükleri durumlara ilaveten, devletin hayata geçirdiği ve geçirmekte olduğu reform adımlarından memnuniyetlerini dile getirdiler.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
05-07-2012, 23:38 | #2 | ||||||||||||
Alevi Müslüman'mış!!! Hz. Ali'nin ismini istismar etmeyin ! Suriye'de Hz. Ali'nin ismine layık olanlar, Suriye'deki İslam düşmanı Baas rejimine karşı savaşan mücahidlerdir , bu rejimin köpekliğini yapanlar değil ! Suriye'li direnişçilerden Ali Bin Ebi Talib Tugayları
Suriye'li gençler İran ve Hizbullah tarafından desteklenen Esed rejimine karşı Ali Bin Ebi Talib tugayları kurdu. Direnişçiler İslami bir mücadele vereceklerini açıkladılar. http://www.pressmedya.com/?aType=vid...ri&videoID=256 Dera, Büşr'el-Şam. Mücahidler Tugayı
Cebel ez-Zaviye'nin Özgürleri
Özgür Suriye Ordusu'ndan Beşşar Esed terör güçlerine operasyonlar.
|
|||||||||||||
05-08-2012, 14:15 | #3 |
Asıl terörist Esed ve köpekleridir..!
|
|
06-07-2012, 18:07 | #4 |
El-Esad Halk Meclisinden Halka Seslendi
05 Haziran 2012 ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad Pazar günü Halk Meclisinin 1. Yasama Döneminin başlaması münasebetiyle Meclis salonunda konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı el-Esad konuşmasının başında; büyük ulusal atölyede bulunarak sorumluluk üstlenmede meclis kubbesinin altında yer almayı temenni eden, fakat gaddar terör kurşunlarıyla şehit düşenleri andı. Şehit Kanları Kesinlikle Heder Olmayacak Ulusal sorumluluk üstlenme ısrarlarından dolayı yaşamlarını yitirenlere ilaveten olayların başından günümüze dek asker ve sivillerden tüm şehitlerin anısına saygı ve takdir duruşuyla konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı el-Esad; istisnasız tüm şehitlerin ailelerine taziye ve sevgilerini ifade etti. El-Esad; şehit ailelerine seslenerek; şehit kanlarının kesinlikle heder gitmeyeceğine vurgu yaparak, bu bağlamda kin temelinden değil de, ancak ve ancak sahibinin vazgeçmesi durumunda düşebilecek hak temelinden hareket edileceğinin altını çizdi. Şehit ailelerinden değil de büyük Suriye ailesinden söz ettiğini ifade eden el-Esad; “hepimizin tek tesellisi; vatanımızın güç ve sağlığını yeniden kazanmasıdır.. tesellimiz; vatan evlatlarının yeniden güven, istikrar, refah ve gönül rahatlığı içinde yaşamalarıdır..” şeklinde konuştu. Misyonunu En İyi Şekilde Üstlenmesi İçin Vizyonu Net Olmalı Konuşmasına devam eden el-Esad; Meclisin yeni başkanı ve üyelerini halkın güvenini almalarıyla kutlayarak, ulusal bir kurumu temsil eden meclisteki yeni üyelerin yeni bir düşünce, yeni bir performans ve hırsı temsil etmeleri temennisinde bulundu. Yeni meclisin vatandaşların umutlarını yeşertmesi ve vatanın yenilemesinde üstün bir performans ve sorumluluk üstlenmesi gereğine işaret eden el-Esad; meclis üyelerinin vatan ve halkın hizmetine çaba harcamalarını temenni etti. El-Esad; Halk Meclisinin tüm halkın meclisi olduğunu belirtirken çiftçinin, işçinin, memurun, askerin, aydının, doktorun, kadının, erkeğin, küçüğün, yaşlının, tüm bileşenleri ve kesimleriyle tamamen halkın meclisi olduğuna vurgu yaptı. Halk Meclisinin denetleme ve yasamada üstüne düşen misyonu en uygun şekilde yerine getirmesi için gelişmelere ilişkin net bir vizyona sahip olmasını gerektirdiğine dikkat çeken el-Esad; bu vizyonun yapıcı diyalog ve vatandaşlarla sıkı bir iletişim içinde olma faktörlerinden oluştuğunu söyledi. El-Esad; Meclisin denetleme misyonuna odaklanmasının, yürütme otoritesiyle ortaklığı gerektirdiğini eklerken, meclis üyelerinin vatandaşlarla iç içe olması önemini belirtti. Gerek yürütme gerekse yargı otoritesinde bulunan yetkili ile vatandaş arasındaki iletişimin mutlak gereğine dikkat çeken el-Esad; yetkilinin başarılı olması, vatandaşların sorun ve ideallerini idrak edip bu yönde düşünce yada çözüm üretmesi için bu iletişimin kaçınılmazlığına vurgu yaptı. Yürütme ile Yasama Arasında Tam Bir İşbirliği Kaçınılmaz El-Esad; hedefin vatandaşa hizmet olması halinde hareket noktasının vatandaş olması önemini belirterek, vatandaş için çaba harcanması halinde temel pusulanın vatandaş ve ihtiyaçlarının olması öneminin altını çizdi. Meclisin denetleme misyonuna odaklanmasının yürütme otoriteleriyle ortaklık rolünü olumsuz etkilememesi gereğine işaret eden el-Esad; denetleme ve sorgu yapacak olanların aynı zamanda çözüm önerme gücünde olması önemine işaret etti. El-Esad; dolayısıyla Suriye'nin kalkınmasında meclisin motor ve enerji kaynağı haline gelmesi için arı kovanına dönüşmesi gereğine dikkat çekti. El-Esad; gerek hükümet gerekse diğer kurumlar olsun çoğu zaman yasama ile yürütme otoriteleri arasındaki ilişkinin iyi yada kötü olarak vasıflandırıldığını ifade etti. Bu vasfın doğru olmadığına inandığını ifade eden el-Esad; yürütme ile yasama otoriteleri arasındaki ilişkinin rekabet yada iltifat ilişkisi değil de bütünleşme ilişkisi olduğunu söyledi. El-Esad bütünleşme ilişkisinin ise iyi yada kötü değil de; sistematik yada sistematik değil olarak vasıflandırılması gerektiğini açıkladı. Sistematik olması gerektiğinde ise el-Esad; mekanizmaya ihtiyaç duyulduğunu, bunun da belirli süreçlerde bir kurumun çalışmalarına başlaması için en önemli şey olduğuna dikkat çekti. Sözlerine devam eden el-Esad; meclisin yürütme otoritesine bulunduğu denetleme rolünün önemine dikkat çekerek; denetlemenin yürütme yetkilisinin hatalarıyla başlamadığını, planlama sürecinde başladığını söyledi. Planlama sürecinde iki otorite arasında direk diyalog ve koordinasyonun bulunmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken el-Esad; meclisin her daim denetleme ve izleme çalışmalarını sürdürmesinin gereğini vurguladı. El-Esad; meclisin aynı zamanda hesap sorma misyonunda bulunması, seçmen ve tüm vatandaşların karşısında sorumluluklarının tamamını en iyi şekilde üstlenmesi önemini ifade etti. El-Esad yürütme otoritesi sayılan hükümet ile yasama otoritesi sayılan meclis arasında bütünleşmiş bir işbirliği ve koordinasyonun olması halinde kalkınma sürecinin daha hızlı ve etkili olacağını ifade etti. Birbirlerine Zıt İki Güç Bulunuyor Meclisin yeni yasama dönemine Suriye'nin Fransız işgalinden beri en kritik ve tehlikeli bir süreç içinde başladığına işaret eden el-Esad; dolayısıyla meclisin birbirine zıt iki güçle çabalarında istisnai bir misyon gerektirdiğini belirtti. El-Esad söz konusu iki gücün ilkinin; öldürme, yıkım, sabotaj, gericilik, cehalet ve dış taraflara dayanmanın yanında Suriye'nin tutumlarını, ilkelerini, egemenliğini ve istikrarını baltalama aracılığı ile Suriye'yi geriye iten güç olduğunu, ikincisinin ise; Suriye'yi reformlara, kalkınmaya ve parlak bir geleceğe doğru iten güçten ibaret olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı el-Esad; Suriye'yi hedef alan bölgesel ve evrensel hamlenin karışında durmak kolay olmadığı kadar reformlara uyum sağlamak ve bu reformları pekiştirmenin de bir o kadar kolay olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı el- Esad; reformlar aracılığı ile Suriye'ye yönelik yürütülen saldırının büyük bir bölümüne karşı koymakla birlikte uluslararası ve bölgesel açgözlülük önünde sağlam bir duvar örmenin mümkün olduğuna vurgu yaptı. Bu bağlamda başarılı olmanın resmi ve halk düzeyindeki reform gereksinimlerini idrak etme seviyesine bağlı olduğunu ifade eden el-Esad; Suriye ve bölgeyi hedef alan dış planları idrak eden ve bu planlara karşı büyük bir bilinç ve kararlılıkla mücadele eden bu halkın reform gereksinimlerini idrak edecek kapasitede olduğunu belirtti. Suriye halkının oldukça zor ulusal sınavların üstesinden gelmede gayet üstün bir performans sergilediğine dikkat çeken el-Esad; devletin bu halkın ideallerini gerçekleştirme düzeyine gelmesinin gerektiğini ifade ederek bunun halkın hakkı olduğunu ifade etti. El-Esad; bu şekilde yüksek irade, bilinç ve kararlığa sahip bir halkı temsil etmeyi hakketme ve bu halk için çalışma onuruna sahip olmak için çalışma ve hizmet performansının yükseltilmesi önemini belirtti. Rağmen Reform ve Kalkınma Süreci Devam Edecek Krizin ilk günlerinden beri kalkınmayı pekiştirecek net ve açık siyasi adımlar ilan edildiğine, halk ortaklığının genişletildiğine dikkat çeken el-Esad; bir kısım tarafların reform ve demokrasi gibi söylemlerin arkasında saklanmalarına sınır koyulmak istendiğini ekledi. El-Esad; bu adımların düşmanların kuşku ve temennilerine ters olarak ilan edilen zaman cetvelleri kapsamında hayata geçirildiğini ifade ederken, dışarıda ve içerde yine bir kısım tarafların tüm adımları inkar etmelerine, kuşkularını sürdürmelerine rağmen reform ve kalkınma sürecinin devam ettiğine, edeceğine vurgu yaptı. El-Esad; Halk Meclisi seçimlerinin planlandığı zamanda olmasının; Suriye'nin evlatlarının kanları içinde batmasını, asırlarca gerilmesini ve kendi kendine kapanmasını temenni eden düşmanlarına büyük bir tokat indirdiğini söyledi. Halkın seçimlere sağladığı katılımla vatan düşmanlarına kararlı ve güçlü iradesini dayattığını söyledi. Yaşanan olayların vatanı kanadığını, maddi, manevi ve ahlaki olarak hasara uğrattığını ifade eden el-Esad; krizin başında yaptığı ilk konuşmada ev güvenliğinin her şeyden önce ev sahibinin sorumluluğunda düşmesi ilkesinden hareketle dış faktörlerden pek fala söz etmediğini hatırlattı. El-Esad; o zamanlarda bir kısım tarafların dış faktörlerden söz etmeyi içerdeki sorumluluklardan kaçınma olarak yorumladıklarını, dış faktörleri tamamen inkar ettiğini, Suriye'de yaşananları sadece ve sadece barışçıl halk hareketlenmeleri olarak vurguladığını, yaşanan şiddetin tek kaynağının devlet olduğunu iddia ettiklerini ifade etti. Maskeler Düştü ve Gerçekler Ortaya Çıktı Suriye'de krizin başlamasına bir yıldan fazla bir zamanın geçmesiyle durumların daha çok netlik kazandığını ve bir çok maskenin düştüğünü belirten el-Esad; krizdeki uluslararası rolün zaten on yıllardan beri bilindiğini söyledi. El-Esad; sömürü ve işgalin ise zaten her zaman bulunduğunu fakat bu bağlamdaki yöntem ve yüzlerin değişik olduğuna işaret ederek; bölgesel misyonun ise kendi kendini deşifre ettiğini belirtti. Kendilerini Suriye halkının vekilleri ve temsilcileri olarak atayanların ise, kendileri olmadan halkın gerçek iradeyle kendi istek ve taleplerini dile getirdiklerini, kanlarıyla kimsenin ticaret yapmasına izin vermeyeceklerini gördüklerini söyledi. El-Esad; halkın cesedini vatan içinde, akıl ve yüreğini de vatan dışında koyanları dışladığını belirtirken; bunun mukabilinde baştan beri çözüm yolunda öneri ve düşünce sunanların bulunduğunu ekledi. Bir kısım tarafların duygusal davrandıklarını, bir kısım tarafların da doğruluğundan emin olmadan ortalıkta dolaşan söylemlere dayanarak davrandığını ifade eden el-Esad; her şeye rağmen iyi niyetlerin takdir edildiğini söyledi. El-Esad; fakat her şeye rağmen olanların tahmin edildiğinden daha karmaşık ve tehlikeli olduğunu belirterek; yorum, analiz ve çalışmalarda duygu, infial yada aceleciliğin uzak tutulmaya çalışıldığını belirtti. El-Esad tüm zamandan sonra ortaya çıkan netlik, maskelerin düşmesi, niyet ve hedeflerin belli olmasının yanında akıtılan bu denli pak kanın akıtılması ardından daha fazla akıl ve hikmete ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Akıtılan tüm pak kanların ardından daha fazla bilgelik ve mantığa mantık ve hikmete ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken el-Esad; ayrıca krizin başından beri komplonun şifrelerini çözmeyi başaran halktan ders almanın gereğini vurguladı. Şu Ana Kadar Hiç Kimse Siyasi Çözüm ile Terör Arasındaki İlişkiden Söz Etmedi Halktan öğrenilen ilkenin aslında basit ama bir o kadar da derin ve anlamlı olduğuna işaret eden el-Esad; bu temelde sorundan kaçmak yerine onu çözmenin daha doğru olacağını ifade etti. El-Esad krizin başından beri bir çok kimsenin siyasi çözüm konusunda çok şey söylediğini fakat bu kimselerden hiç birinin şu ana kadar siyasi çözüm ile krizin başından şu ana dek tırmanan terör arasındaki bağlantıdan söz etmediğine dikkat çekti. Sözü edilen diyalog ve siyasi çözümün masum kanları akıtan teröristi terör eylemleri uygulamaktan men edip etmeyeceğini sorgulayan el-Esad; bu teröristin Suriyeli iki taraf arasındaki siyasi anlaşmazlıktan dolayı kafa kesme, karın deşme, havaya uçurma yada suikast eylemlerinde bulunmadığını ifade etti. El-Esad; siyasi çözümün olması durumunda sözü edilen bu teröristin gelip de; “terör eylemlerinde bulunma sebeplerim ortadan kalktı, artık bu eylemelere son veriyorum..” demesini beklemenin mantıksız olduğunu belirtti. Siyasi Süreç İlerliyor Fakat Terör de Tırmanıyor Terörün istisnasız tüm tarafları vurduğunu ve hiç bir grubu istisna tutmadığını belirten el-Esad; terörün siyasi anlaşmazlın bir parçası olmadığını söyledi. El-Esad; siyasi sürecin ilerlediğini fakat aynı zamanda terörün de tırmandığını belirterek, krizin başından beri çıkarılan kanunların terörü duraklatmadığını ekledi. Krizin başında sorunun tek partili sistem olduğunu söylemleriyle çok partili sistem yasaları hazırlandığını ve bir çok siyasi partinin teşkil edildiğini ifade eden el-Esad; ardından sorunun anayasadaki sekizinci madde olduğunu iddia ettiklerini, bu maddenin yanı sıra anayasanın tümünün değiştirmesiyle de yine tutumlarında hiç bir şeyin değişmediğini söyledi. Buna benzer bir çok konuyu örnek veren el-Esad; karşı taraftaki tutumların aynı kaldığını, terörün tırmandığını belirtti. Terör ile Siyasi Süreci Birbirinden Ayırmak Gerekiyor El-Esad; inanları öldüren, insanlık dışı vahşet işleyen bir teröristin reform, demokrasi yada insan haklarından anlamasının mümkün olmadığını, onun için önemli olanın kendisine verilen emirleri yerine getirmek olduğunu belirtti. Böyle bir katilin siyasi süreçle ilgilenmediğini ifade den el-Esad; dolayısıyla inanları öldüren, kaçırıp işkence eden teröristlerin ancak devletin onları durdurmasıyla eylemlerine son vereceklerini söyledi. Siyasi süreç ve terörü birbirlerinden ayırmanın teröre meşruluk verebilecek büyük bir hata olduğunu ifade eden el-Esad; krizin çözümüne ulaşmak için siyasi süreci terörden ayırmanın gereğini belirtti. El-Esad; Suriye'nin bu süreç içinde gerçek bir savaşla karşı karşıya olduğunu ifade ederek, savaşla uğraşmanın iç sorunlarla uğraşmaktan farklı olduğunu söyledi. Sorunu çözmenin doğru teşhisi gerektirdiğine dikkat çeken el-Esad; zaman, kan ve hatta vatanı kaybetmemek için doğru teşhiste bulunmak ve doğru çözüm üretmenin gerektiğini vurguladı. El-Esad; her şeyden önce siyasi bir sorunla karşı karşıya olmadığımızı, böyle bir durumda karşı tarafın siyasi bir program öne koymuş olması gerektiğini ifade ederek şu ana kadar bu tarafın hiç bir siyasi programda çıkmadığına dikkat çekti. El-Esad; karşı tarafın ne siyasi ne de ekonomik programı olmamasına rağmen krizin başından beri devletin siyasi ve ekonomik programlarla çözüm üretmeye çalıştığını ekledi. Plan Fitne ve Vatanı Yıkma Planıdır Sözlerine devam eden el-Esad; terör aracılığı ile halkın bileşenleri arasında fitneyi körükleme ve vatanı yıkıp parçalamaya çalışıldığını belirtti. Suriye'nin siyasi çözüm konusunda bir çok yolu denediğini ifade eden el-Esad; devletin elinde sihirli değnek olmadığı gibi bir çok yolla siyasi çabalarını sürdürdüğüne vurgu yaptı. El-Esad; Suriye'nin önerilen siyasi önerileri kabul ettiğine işaret ederek, fakat sonucunun başarısız olduğunu bile bile siyasi süreci kabul edip terörün tırmanmasına izin vermek ile terörden uzak bir şekilde ihtiyaç duyulan siyasi süreci kabul etmek arasında büyük bir farkın bulunduğunu açıkladı. Savaşla Uğraşmak İç Sorunlarla Uğraşmaktan Farklı Davanın terör davası olduğunu söylerken Suriye'nin dış güçler tarafından yürütülen gerçek bir savaşla karşı karşıya olduğunun kastedildiğini belirten el-Esad; savaşla uğraşmanın iç sorunlarla uğraşmaktan farklı olduğunu açıkladı. El-Esad aynı zamanda Suriyeli taraflarla uğraşmanın da çok daha farklı olduğuna işaret ederek bu noktanın netleştirilmesi ve iyi bir şekilde idrak edilmesi gereğinin altını çizdi. El-Esad diyalogdan çok söz edildiğini ve diyalogun boş sloganlardan ibaret olduğu gibi bir dizi lafların edildiğine işaret ederek; diyalog konusunun yanında tarafların ve bu tarafların niteliklerine ilaveten sıfatları ve misyonlarının da belirlenmesi gereğine dikkat çekti. Aynı zamanda diyalogun birinci dereceden halkı ilgilendirmesi önemini ifade ederek, aksi halde hiç bir faydası olmayacağını ekledi. Seçimleri Boykot Etmek Halkı Boykot Etmektir Başlangıç olarak emel kriterin seçimler olduğuna vurgu yapan el-Esad; halkı temsil ettiğini ve halkın çıkarlarını savunduğunu iddia edenlerin seçimleri boykot etme değil de bu seçimlere katılması gerektiğine dikkat çekti. El-Esad; seçimleri boykot eden tarafların sahip oldukları halk tabanının belli olmasından korktukları için bu seçimlerden kaçtıklarına söyledi. Cumhurbaşkanı el-Esad; seçimleri boykot etmekle devleti, hükümeti yada partiyi değil de halkın kendisini boykot etmiş olacağımıza işaret ederek; çünkü seçimlerin halkın meşru hakkı olduğunu ve seçmenin de halkın bir ferdi olan vatandaşın bizzat kendisi olduğunu belirtti. Halkın durumlarına dayanmayan ve buna odaklanmayan herhangi bir siyasi sürecin halk açısından hiç bir değeri olmadığına dikkat çeken el-Esad; ilk günden beri siyasi çizginin çözüm olmayacağının bilindiğini belirtti. El-Esad, buna rağmen Suriye halkının siyasi sürece ihtiyacı olduğunun bilinmesiyle bu bağlamda adımlar atıldığını ve reformların yapıldığını ekledi. Kadını erkeği, yaşlısı çocuğuyla milyonların meydanlara indiğini ve net bir şekilde yabancı müdahaleye karşı tutumlarını ifade ettiklerini belirten el-Esad; bu milyonların vatanın birlik-beraberliği, bağımsız ulusal kararı ve toplumun sosyal yapısının korunması taleplerini haykırdıklarını ekledi. El-Esad, halkın kalabalık kitlelerinin aynı şekilde seçimlere katılarak zor koşullara rağmen reformları desteklediğini ve terörü kınadıklarına dikkat çekti. Diyalog Kesinlikle Halka Dayanmalıdır Cumhurbaşkanı el-Esad; yapılacak diyalogun başarılı olması için mutlak bir şekilde halka ve halkın taleplerine dayanması gereğine vurgu yaptı. Dolayısıyla siyasi çözüm yerine siyasi süreç demeyi tercih ettiğini ifade eden el-Esad; siyasi çözüm ile siyasi süreç arasındaki farka ışık tuttu. Siyasi sürecin 2005 yılından beri başlatıldığına ve bunun krizle ilgisi olmadığına işaret eden el-Esad; bu sürecin mevcut krizle değil de halkın ihtiyaçlarıyla ilgisi olduğunu belirtti. El-Esad; yapılacak diyalogun şekil ve sonuçları nasıl olursa olsun mutlaka halkın onayını alması gerektiğini belirtti. Bunun iki yolu olduğuna işaret eden el-Esad ilkinin halkın temsilcileri olan Halk Meclisi, ikincisinin ise direk referandum olduğunu açıkladı. Diyalogdan söz edince halkı temsil eden Halk Meclisine de bir misyon düştüğünü ifade eden el-Esad; krizin başından beri diyalogdan söz edilmesine rağmen ortada bir şeyin gözükmediğini iddia eden yada diyalogun nereye vardığını sormak isteyenlerin olabileceğine işaret etti. El-Esad; Suriye'nin her zaman diyaloga açık olduğunu belirttiğine dikkat çekerken; bir kısım tarafların diyalogu kabul ettiklerine ve şu anda meclisin içinde bulunduklarını, bir kısım tarafların kararsız kaldıklarını, bir kısmının da hala reddettiklerini söyledi. Tam bir dürüstlük ve netlikle konuşmak gerekirse bir kısım muhaliflerin dışarıdaki dengeleri yada yabancı taraflardan gelecek işaretleri beklediklerine işaret eden el-Esad; Suriye'yi gerçekten yapılandırmak ve kalkındırmak, dürüst ve ciddi bir diyaloga isteyenler için vatan kapılarının her zaman ardına kadar açık olduğuna vurgu yapan el-Esad; yüreklerin de ülkeyi kalkındırma ve idealdeki geleceğini yapılandırmada dürüst olan herkese açık olduğunu söyledi. Yeni Siyasi Güçler Işığında Yeni Bir Hükümet Kurulacak Siyasi sürecin hükümet konusuyla tamamlanabileceğini ifade eden el-Esad; yakın bir süreç içinde yeni siyasi güçleri dikkate alan yeni bir hükümetin kurulacağını açıkladı. Siyasi süreç ile terör arasında büyük bir fark olduğunu bir kez daha vurgulayan el-Esad; terör çözümünün de farklı olduğunu belirtti. El-Esad, vatanın sağlık ve gücünü yeniden kazanması için terörle mücadelenin kaçınılmaz olduğunu söyledi. El-Esad; yaralarına ve acılarına rağmen ileriye doğru yol alan Suriye'nin düşünce ve görüşler ne kadar farklı olsa da tüm evlatlarını kucaklayan aynı Suriye olduğunu belirterek; fakat düşünce ve görüş farklılığının mutlak bir şekilde barışçıl, demokratik ve her şeyden önemlisi vatan çıkarlarının sınırlarında kalmasının zorunluluğunu vurguladı. El-Esad; terör, teröristler ve onları destekleyenlerle kesinlikle yumuşak yada toleranslı davranılmayacağını ve ateşkesin olmayacağını belirtti. Terör yolundan dönmek isteyenler konusunda ise el-Esad; elini kana bulamamış olmaları koşuluyla devletin onları kucaklayacağını ve hoşgörülü davranacağını belirterek şu ana kadar binlerce vatandaşın buna canlı örnek teşkil ettiğini belirtti. El-Esad; bunun devletin izlediği yöntemin doğruluğunu, ciddiyetini ve dürüstlüğünü yansıttığını ifade etti. Vatan Güvenliği Kırmızı Çizgidir Konuşmasında Cumhurbaşkanı el-Esad; vatan güvenliğinin kesinlikle kırmızı çizgi olduğunu ve bedelin çok pahalıya patlayacağına vurgu yaparak; Suriye'nin şu ana kadar ağır bir bedel ödediğini söyledi. Her şeye rağmen Suriye toplumunun bileşenlerini, zenginliğini ve birliğinin yanında vatan güvenliği ve istikrarını, Suriye'nin misyon ve gücünü koruma mücadelesinin ne pahasına olursa olsun devam edeceğinin altını çizdi. Bir kısım yabancı tarafların yanında kendilerini Arap diye tanıtanların Suriye'nin içişlerine müdahale ettiklerine işaret eden el-Esad; yaşanan krizin uzun bir süreliğine etkisi kalacağını söyledi. Dolayısıyla atılan reform adımları ve çıkarılan kararnamelere ilaveten hala siyasi çözüme ihtiyaç duyulduğunu belirten el-Esad; gerekli siyasi çözümün kanun yada anayasayla değil de bu krizde ortaya çıkan kavram ve boşlukları dikkate almakla başlaması gerektiğine işaret etti. Görüş Farklılığı İle Öldürme Yıkma Yada Sabote Etme Arasında Fark Var Cumhurbaşkanı el-Esad; görüş anlaşmazlığının zenginlik, vatan konusunda anlaşmazlığın ise yıkım olduğunun altını çizdi. Yurt içinde bir ajan yada işbirlikçiden veya yurtdışında bir komplocudan söz etmeye gerek duymadığını çünkü bunun onların konumları olduğuna işaret eden el-Esad; vatanını gerçekten seven fakat bu vatanı nasıl koruyacağını bilmediği için farkında olmadan bu vatanı baltalamaya katkı sağlayana sitem edilmesi gerektiğini söyledi. Asıl davanın demokrasi yada reform olmadığına işaret eden el-Esad; Suriye'nin mücadeleci ve direnişi destekleyen, haklarına ve ilkelerine sımsıkı tutunan tutumunu sabote etmek istenildiğini belirtti. Görüş ayrılığı ile vatan çıkarlarını üstün tutmakla birlikte öldürme, yıkım, sabotaj yada kaos eylemleri arasında farkın güzel bir şekilde idrak edilmesi gereğine dikkat çeken el-Esad; bu farka ilaveten vatan çıkarlarının yüksek tutulması durumundan asıl siyasi çözümün başlayacağına vurgu yaptı. El-Esad; siyasi konularda tarafsızlık ile vatan konularındaki tarafsızlık arasında fark gözetilmesi gerektiğinin altını çizen el-Esad; söz konusu vatan olduğu zaman istisnasız herkesin tarafsızlıktan çıkıp vatanın yanında olması gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı el-Esad; bir kısım tarafların devlet politikasına yada yetkilisinin performansına karşı olması ile vatana karşı olmayı bir birine karıştırdığını belirtti. Bir kısım inanların kişisel hataları devlete yüklemeye çalıştıklarını ifade ede eden el-Esad; bunun mukabilinde asker yada güvenlikten olmayan şehit ailelerinin evlatlarını kaybetme acılarına rağmen vatan çıkarlarını her şeyden üstün tuttuklarına dikkat çekti. Krizlerde kriterlerin ve önceliklerin değişebileceğine vurgu yapan el-Esad; vatanı güçü kılmak için onu sevmenin yetersiz olduğunu, asıl önemli olanın vatanı nasıl seveceğimiz ve onun için neler yapmamız gerektiğini söyledi. Kendini Savunması Hak ve Vaciptir Direnişin silahı sevdiği için taşımadığını, hak ve hukukları savunmak için taşıdığına işaret eden el-Esad, Hz Muhammed’in de (sav) kanı sevdiği için savaşmadığını hatırlattı. Suriye'nin de kendisine dayatılan bir savaşta güvenliğini, onurunu ve haysiyetini savunduğunun altını çizen el-Esad; bunun insan hakları, uluslararası kanunlar ve din ilkelerinde hak ve vacip olduğunu belirtti. El-Esad; bir kısım insanların akıtılan kanların sınır ötesinde yabancı düşmanlarla çatışmada akıtılmasını temenni ettiklerinin bir gerçek olduğuna işaret ederek, fakat düşmanların artık sınır ötesinde değil de Suriye'nin içinde olduğunu ifade etti. Hiç Bir Kurum Ordunun Fedakarlıklarında Bulunamaz Hiç bir kurum yada tarafın ordu ve silahlı kuvvetlerimizin bulunduğu fedakarlıklarda bulunmasının mümkün olmadığına dikkat çeken el-Esad; ordunun sahip olduğu ideoloji ile doğru yolda hareket ettiğini belirtti. Ara sıra yaşanan bir kısım ferdi hataların fırsat kullanıldığını ve abartıldığını ifade eden el-Esad; bu hataların devlet ve kurumlarının izlediği bir sistem olarak lanse edilmeye çalışıldığını, bunun da doğru olmadığını söyledi. El-Esad, ordu ve silahlı kuvvetlerimizin; vatanı yapılandıran, onu savunan, egemenlik-bağımsızlığını koruyan başı dik asil, onurlu ve güçlü bir kurum olduğunun altını çizdi. Böyle kalacağına da vurgu yapan el-Esad; vatan sevgisini, birliğini ve onurunu ifade eden bir sembole dokunmanın kabul edilemez olduğunu belirtti. El-Esad; kendilerini vatana adayan kahraman tüm askeri saygı ve takdirle selamladı. Kriz El Ele Vermekle Sona Erebilir Cumhurbaşkanı el-Esad Suriye'de yaşanan krizin, iç krizden ibaret olmadığını belirterek; içerdeki aletlerle uygulanan bir dış savaştan olduğunu açıkladı. Her vatandaşın vatanını savunma duyarlılığında olması gerektiğini ifade eden el-Esad; dış komplodan uzak olarak el ele tutunma halinde durumların yakın bir süre içinde sona erebileceğini söyledi. Tarihin dışından gelenlere daha önce tarihin yazmadığı şeyi kaydetmelerine izin verilmeyeceğini belirten el-Esad; “tarihin ‘Suriyeliler kendi vatanlarını kendi elleriyle yıktılar’ yazılmasına izin vermeyeceğiz..” dedi. El-Esad; sosyal adaleti sağlama ve vatandaşların ihtiyaçlarını karşılamada el ele çalışmanın gereğine işaret etti. Konuşmasına devam eden Cumhurbaşkanı el-Esad; Suriye'nin onurlu evlatları, ulusalcı kurumları ve kahraman ordusunun ortak çabalarıyla kaçınılmaz zaferini yapılandırdığını söyledi. Daimi Pusula Vatanın Üstün Çıkarlarıdır El-Esad; “şayet bir kısım taraflar halkımıza yıkım ve ölüm gönderse de bizler halkımıza örnek alınacak bir uygarlık modeli takdim edeceğiz.. bu modelde vatandaş özgürlüğüne nail olacak ve vatanın yapılandırmasında ortak olacaktır.. günahkar terör halkımızın iradesini kıramayacağı gibi Suriye her zaman olduğu gibi güçlü bir kale olarak kalacaktır... Düşmanlarını büyük bir hezimete uğratacak ve saldırılarını geri püskürtecektir..” şeklinde konuştu. Daimi pusulanın vatan ve vatan çıkarları, ulusalcı bağımsız karar, toprak bütünlüğü ve selameti, vatandaşlarının onur ve haysiyeti olduğunun altını çizen el-Esad; fertlerin gidici halkların ise kalıcı olduğu, makamların sandalyelerin her zaman değiştiğini vatanın ise sabit olduğunun kesinlikle unutulmaması gereğine dikkat çekti. |
|
06-07-2012, 18:13 | #5 |
|
|
06-07-2012, 18:17 | #6 |
Maskeler düştü ! Abd-Rusya Andlaştı ! Esed gidecek ! Lakin Baasta Abd-Rusya kalması için hemfikir ! Mısırda olduğu gibi ! Maskeler düştü !!! Dertleri İslam ! Ama bunlar kaybedeceklerinin ayak sesleri ! Kaale almayanlar yakında bilecekler !!!
|
|
06-07-2012, 18:28 | #7 | |
Alıntı:
06 Haziran 2012 PEKİN – MOSKOVA – Rusya ve Çin; Suriye'ye herhangi bir yabancı müdahalenin yanında Suriyelilere yönetimi değiştirme seçeneğinin dayatılmasına mutlak bir şekilde karşı olduklarını ilan ettiler. Rusya Başkanı Vladimir Putin ile Çin Cumhurbaşkanı Hu Jintao başkent Pekin’de bulundukları görüşmeler ardından imzaladıkları ortak bildiride; Suriye krizinin bölge ülkelerinin tamamına yansımalarının tehlikesinden uyardılar. Başkanlar Putin ve Hu; Suriye'de gelişen durumların Ortadoğu ve tüm dünyada güvenlik-istikrarı korumada oldukça büyük öneme sahip olduğunun altını çizdiler. Anlaşmazlıktaki istisnasız tüm tarafların şiddete son vermeleri aracılığı ile dış müdahalelerden tamamen uzak olarak Suriye krizine barışçıl adil bir çözüm sağlama gereğiyle vurgularını yineleyen iki lider; kampsalı siyasi diyalogun başlatılması çağrısına bulundular. Çin-Rusya zirvesinin sonuç bildirisinde iki tarafın Suriye krizinin güç ve dış müdahale aracılığı ile çözülmesine kesinlikle karşı oldukları, uluslararası güvenlik konseyi dahil dış güç yada tarafların Suriye halkına yönetimi güçle değiştirme seçeneğinin dayatılmasını mutlak bir şekilde kabul etmediklerinin altı çizildi. Rusya ve Çin’in Annan planının hayata geçirilmesi yönünde uluslararası dayanışmanın önemine inandıklarına işaret edilen bildiride; tüm tarafların silahlı çatışmalara derhal son vermeleri, Annan planını altı maddesinin tüm ayrıntılarıyla uygulamaları ve güvenlik konseyinin Suriye'ye ilişkin tüm kararlarını da hayata geçirme gereğine vurgu yaptıkları belirtildi. İki taraf; güvenlik konseyinin 2043 sayılı kararı çerçevesinde BM gözlemci heyetinin Suriye'nin tüm bölgelerine yayılmasından memnuniyetlerini ifade ettiler. Rusya ve Çin’in Suriye Arap Cumhuriyetinin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün garantilenmesine tam ve mutlak desteklerinin belirtildiği bildiride; iki ülkenin BM misakı ve hedeflerine bağlılıkları vurgulandı. Bildiride Rusya Başkanı Putin ve Çin Cumhurbaşkanı Hu; Suriye hükümetinin yanında tüm muhalif tarafları derhal siyasi diyaloga girmelerinin yanında Suriye toprakları üzerinde güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla çabalarını pekiştirmelerine çağırdılar. Muhalefeti Annan Planına Bağlı Kalmaya Çağırdılar Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov; Rusya ve Çin’in, özellikle BM Temsilcisi Kofi Annan planının uygulanması başta olmak üzere Suriye krizi konusunda çabalarını koordine ettiklerini belirtti. Pekin’de düzenlenen Rusya – Çin zirvesinin bitiminden sonra bugün basına açıklama yapan Lavrov; Çin ile çabaların koordine edildiğini belirttiklerini ifade ederek bu süreç içinde Suriye açısından en önemli durumun Annan planı ve onayladığı güvenlik konseyi kararlarını jayata geçirmek olduğunu ifade etti. Suriye muhalefetinin Annan planının uygulanmasının imkansız olduğu görünümü yaratma yönünde harcadığı çabaların Moskova tarafından kesinlikle kabul edilemez olduğuna işaret eden Lavrov; İstanbul meclisindeki sözde özgür Suriye ordusunun bu bağlamda yaptığı açıklamaları eleştirdi. Lavrov; Suriye'deki radikal terör gruplarını koruyan tarafların Annan planını uygulamama çabalarından vazgeçmesinde Rusya'nın temennilerini ifade ederek Annan planını aksatmaya çalışan muhalefetin farklı şekil ve renklere sahip olduğunu belirtti. Radikal muhalefet grupları arasında Suriye'de bulunan ve yabancı müdahaleyi mutlak bir şekilde reddeden grupların bulunduğuna dikkat çeken Lavrov; fakat Suriye'nin dışında bulunan muhalif grupların yabancı müdahalenin yapılmasına ve yönetimin değiştirilmesine çağrılarını tırmandırdıklarını söyledi. Lavrov; Suriye dışında bulunan muhalif grupların bu yönde yürüdükleri yolun ülkeyi büyük bir faciaya götürebileceğine vurgu yaptı. Moskova'nın Annan planını uygulamaları gereğinde ikna olmaları amacıyla Suriyeli muhalif gruplara etkileri olan tüm ülkeleri toplantıya çağırdığını ifade eden Lavrov; bu ülkelerin güvenlik konseyinde daimi ülkeler ve bölgede temel olan ülkelerden ibaret olduklarına işaret etti. Lavrov; Türkiye, İran, İslam işbirliği Teşkilatı, Arap Ligi ve Avrupa Birliğinin bu balamda rol oynayabileceklerini söyledi. |
||
06-07-2012, 18:34 | #8 |
Rusya ve Çin dış müdaleye karşı değiller ! Bilakis Silah satmak için yarışıyorlar ! Onların Koruduğu iki şey var ! Baas rejimi ! Arap sosyalistleri ve Stratejik Konumları ! Esedi çoktan gözden çıkardılar ! Clinton Topu Türkiyeye attı Rusya ile andlaştıktan sonra ! Rusya'da Türkiyeyi diyaloğa davet etti ! Siz nerdesiniz
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|