AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yakın Tarih Cumhuriyet tarihimiz ile ilgili paylaşımlar.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-13-2011, 16:47   #1
Kullanıcı Adı
Chronicle
Question M. Kemal Atatürk´ün 1931 yilinda Lise icin Yazdigi Kitap
Islam´i yok etme Projesi´nin, egitim alaninda da uygulamaya konulduguna 1931 yilinda Maarif Vekaleti
tarafindan Istanbul Devlet Matbaasi´na bastirilan "Tarih 2. Orta Zamanlar/ Medeni Bilgiler Kitabi" isimli bir
"Lise kitabinda" rastlamaktayiz. Bu Kitab´a müracaat ederek, Dinimiz, Peygamberimiz (S.A.V.) ve Kuranimiz
hakkinda gerceklerle bagdasmayan ve tarafimizdan kabulü mümkün olmayan "sözde" bilgilerin gencecik
Müslüman evlatlarina nasil zehir gibi enjekte edildigini eminim bizler gibi sizlerde dehsetle okuyacaksiniz.

"Muhammed'in koydugu esaslarin toplu oldugu kitaba Kur'an denir. Islam ananesinde bu ayetlerin
Muhammed'e Cebrail adinda bir melek vasitasiyla Allah tarafindan vahiy, yani ilham edildigi kabul
olunur. Muhammed birdenbire Allah'in Resulüyüm diyerek ortaya çikmamistir. O, Araplarin ahlak ve
adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtaç oldugunu anlamis, bunlari islah için tenha yerlere
çekilerek senelerce düsünmüs ve yillarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri
dogmustur."

- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Tarih kitabi
Cevap; Islâm'a inanan bir insan Islâm peygamberine saygi geregi
"Hz.Muhammed" olarak hitap eder. Yalnizca "Muhammed" hitabinda bulunabilecek bir kimse ancak Islâm'a
inanmayan biri olabilir.
Ayetlerin Allah tarafindan Cebrail araciligiyla vahyedildigi kesin bir dille Kuran'da belirtilirken, "Islam
ananesinde böyle kabul olunur" diyerek, bunun bir done degil bir varsayim oldugunu vurgulamistir.
Hz. Muhammed'in sav, çevresindeki olaylardan etkilenerek vahiy ve ilham fikri ile harekete geçip
peygamberlik iddiasinda bulundugunu söylemistir. Burada vahiyin Allah kelami degil, Muhammed'in kendi
tasarladigi bir fikir oldugunu belirtmektedir. Böyle bir yorumu ancak dinsiz birisi yapabilir.

"Türk'ler Arap'larin dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra,
bu din, ne Araplarin, ne ayni dinde bulunan Acemlerin ve ne de Misirlilarin vesairenin Türk'lerle
birlesip bir millet teskil etmelerine hiçbir sekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabitalarini
gevsetti, milli hislerini, milli heyecanini uyusturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurdugu
dinin gayesi milliyetlerin fevkinde samil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri
ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaga hayatlarini
Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmege mecburdular. Bununla beraber, Allah'a
kendi lisaninda degil Allah'in Arap kavmine gönderdigi Arapça kitapla ibadet ve münacatta
bulunacakti. Arapça ögrenmedikçe Allah'a ne dedigini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karsisinda Türk
Milleti bir çok asirlar ne yaptigini ne yapacagini bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasini bilmedigi
halde Kuran'i ezberlemekten beyni sulanmis hafizlara döndüler."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Medeni Bilgiler kitabi
Cevap; Kuran'a göre islâm "bütün insanlara" gönderilmis bir dindir. Atatürk'ün
islâm'i "Araplar'in dini" olarak tanimlamasi, Islâm hakkindaki fikrini özetlemektedir.
Ayni sekilde, Kuran'a göre "ümmet" ifadesi de Islâm dinine inanan bütün insanlari karsilayan bir kavramdir.
Fakat Atatürk, "ümmet" ifadesinin Muhammed'in kabileleri birlestirerek yaratmak istedigi "Arap milliyeti"
fikrinin sonucu olarak degerlendirmistir.
Islâm dinine göre Kuran bütün insanliga gönderilmistir. Atatürk'e göre ise Kuran: "Allah'in Arap kavmine
gönderdigi Arapça kitap"
Kuran'i ezberlemek anlamina gelen hafizlik statüsüne Atatürk'ün bakisi: Beynin sulanmasi.
Bir is sahibi olmak, bir dünya menfaati saglamak icin Ingilizce, Almanca ve Fransizca ögrenilmesini dogal
karsiliyordur ancak Sonsuz saadet icin Arapca ögrenmeyi yadirgiyor. Hayret verici bir durum.

"Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur. Türkiye'de bir kimsenin fikirlerini zorla baskalarina kabul
ettirmeye kalkisacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Hiçkimseye dini fikirlerinden dolayi
birsey yapilmaz."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Medeni Bilgiler kitabi
Cevap; Kuran'a göre devlet Kuran hükümleriyle, yani seriat hukukuyla yönetilir,
devlet islâm devletidir. Atatürk'e göre ise devletin resmi dini yoktur. Zaten Osmanli´da insanlar müslüman
olmalari icin zorlaniyorlardi, ancak Laik sistemde bacilarimiz basörtüsüz egitime zorlaniyorlar.

"Hirkasidir diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazi olarak altin sandiklara koydular halife
oldular. Gah sarka, cenuba, gah garba veya her tarafa saldira saldira Türk Milletini Allah için,
peygamber için, topraklarini, menfaatlerini benligini unutturacak, Allah'a mütevekkil kilacak derin bir
gaflet ve yorgunluk besiginde uyuttular."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Medeni Bilgiler kitabi
Cevap; Islâm dinince kutsal kabul edilen ve halen Topkapi müzesindeki kutsal
emanetler bölümünde sergilenen Muhammed'in hirkasina Atatürk yorumu: Palaspare. (tdk tanimi: pasakli,
yirtik giysi)
Islâm dininde kutsal kabul edilen ve Allah'in emri olan "cihad" hakkinda: Millete benligini unutturan gaflet
uykusu.

"Hürriyet insanin düsündügünü ve diledigini mutlak olarak yapabilmesidir. Bu tarif Hürriyet
kelimesinin en genis manasidir. Insanlar bu manada hürriyete hiçbir zaman sahip olamamislardir ve
olamazlar. Çünkü malumdur ki insan, tabiatin mahlukudur. Iptidai insanlarin, tabiatin herseyinden,
gök gürültüsünden, geceden, tasan bir nehirden ve vahsi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden
korktuklarini biliyoruz. Ilk his ve düsüncesi korku olan insanin her düsünce ve dileginin mutlak
surette yapmaya kalkismis olmasi düsünülemez. Iptidai insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet
büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanlarin kafalarinda ve
hareketlerinde hesapsiz memnular yaratmistir. Memnular ve hurafeler üzerine kurulan bir çok
adetler ve ananeler, insanlari düsünce ve harekette çok baglamistir, o kadar ki düsünce ve hareket
serbestisi gibi bir hak mefhum malum olmamistir. Cemaatlerin basina geçebilen adamlar, cemaati
Allah namina idare ederdi."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Medeni Bilgiler kitabi
Cevap; Dine göre insan Allah'in mahluku(yarattigi)dir, Atatürk'e göre ise
tabiatin(doganin) mahlukudur. Atatürk dinlerin "yaratilis teorisi"ne inanmaz. M. Kemal Atatürk hürriyetten
bahsediyor ancak kendisinden farkli düsünenlerin kellesi gitmistir.
Atatürk'e göre dinlerin dogus sebebi: Iptidai(ilkel) insanlarin tabiat olaylarindan korkarak, bu korkunun
zamanla ata korkusu, en sonunda da Allah korkusuna dönüsmesi. Bundan hareketle hesapsiz
memnular(yasaklar) ve hurafeler üzerine kurulu ananeler(gelenekler) yaratilmasi.

"Arabistan'in muhtelif yerlerinde insan heykellerinden ve nebat resim ve suretlerinden ibaret agaçtan
ve tastan putlarin muhafazasina mahsup yerler vardi. Muhammed'in nes'et etmis oldugu Mekke'de
ki Kabe denilen mabet bu yerlerin en büyüklerinden idi. Ibrahim oglu Ismail ile birlikte Kabe'yi bina
etmislerdi. Cebrail kendilerine o zaman beyaz ve mücella olan Haceriesvedi getirmisti, bu tas
sonradan günahkarlarin ellerini sürmelerinden dolayi kararmisti. Bunlarin hepsi, bittabi sonradan
uydurulmus masallardir."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Tarih kitabi

"Medineniler ile Mekkeliler arasinda derin bir düsmanlik ta vardi. Muhammet te Mekke'den kalkip
Medine'ye kaçti. Buna Hicret denildi."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Tarih kitabi
Cevap; Islâm'a inanan hiçbir müslüman, Hicret hakkinda "Mekke'den kalkip
Medine'ye kaçti" demez.

"Din dedigi sey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karisik emellere kör bagliliktan baska birsey
degildir. Tarih bize ögretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardimiyla, utanmaksizin Tanri
tarafindan gönderildigini söyleyen adamlar tarafindan tesis olunmustur. Tüm dönemlerde toplumun
kutsallastirdigi bos düsüncelerden tehlikesizce siyrilmak imkansizdir."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Medeni Bilgiler kitabi
Cevap; Atatürk'e göre din ve Iman: Bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karisik
emellere kör baglilik.
Atatürk'e göre peygamberler: Milletlerin cehaletlerinin yardimiyla, utanmaksizin Tanri tarafindan
gönderildigini söyleyen adamlar.

Artik Türk, cenneti degil, eski, hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarinin son Türk ellerinin
müdafaa ve muhafazasini düsünüyordu.
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lisesi´חin yazdigi Medeni Bilgiler kitabi Medeni Bilgiler s 450:
Cevap:Yorum yapma geregi duymuyoruz.

"Muhammet uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri luzum ve ihtiyaçlara göre takrir
ediyordu."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Tarih kitabi
Cevap; Islâm'a göre Kuran ayetleri Allah tarafindan insanliga gönderilir, Atatürk'e
göre ise Muhammed tarafindan tefekkür edilerek(üzerinde düsünülerek) toplumun ihtiyaçlarina göre takrir
edilir(yerlestirilir).
"Tabiatin herseyden büyük ve hersey oldugu anlasildikça tabiatin çocugu olan insan kendinin de
büyüklügünü ve haysiyetini anlamaya basladi."
- Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdigi Medeni Bilgiler kitabi
Cevap; Kuran'a göre Allah herseyden büyüktür ve herseye gücü yetendir;
Atatürk'e göre ise tabiat(doga) herseyden büyüktür ve hersey dogadir. Atatürk doganin disinda dogaüstü bir
varlik ve güç düsünmez.
*************************************
Evet degerli okuyucularimiz, iste gencecik müslüman evlatlarina maalesef okullarda yalan yanlis ve dehset
verici, insanin kanini donduran bu bilgler ögretiliyordu. M. Kemal Atatürk´ün internette bu konu hakkinda
bulunan orijinal el yazmalari ise aktardigimiz dehset verici sözleri teyid etmektedir. Bu orijinal el yazmalarini
yazimizin sonunda bulabilirsiniz.
**
M. Kemal Atatürk müslümandir diyen Kardeslerime Nutuk´tan bir bölüm sunmak yeterli olacaktir, ancak yanlis
anlasilmamasini rica ediyoruz; herkes inancinda serbesttir fakat müslüman olmadigini söyleyen birini
müslüman göstermek o kisiye atilan bir iftiradir.

• Efendiler, bütün insanligin deneyim, bilgi ve düsünüsüyle yükselip olgunlasmasi; Hiristiyanliktan,
Müslümanliktan, Budizmden vazgeçerek yalinlastirilmis ve herkes için anlasilacak duruma getirilmis
katiksiz ve lekesiz bir dünya dininin olusmasi ve insanlarin simdiye kadar kavgalar, pislikler, kaba
istek ve egilimler arasinda bir yoksullar evinde yasamakta olduklarini kabul ederek bütün varlik ve
kafalari zehirleyen kötülük tohumlarini ortadan kaldirmaya karar vermesi gibi kosullarin olusmasini
gerçeklestirecek olan bir “Birlesik Dünya Devleti” düsünün tatli bir sey oldugunu yadsiyacak degiliz.
KAYNAK: Nutuk (sf.664,665)
Gördügünüz gibi M. Kemal Atatürk Müslümanliktan, Hristiyanliktan, Budizmden vazgecilmesi gerektigini ifade
etmis, ancak "Yahudilikten" vazgecilmesinden hic bahsedilmiyor. Ayrica "Birlesik Dünya Devleti" kurulmasi,
masonlarin yegane amaci oldugunu, bugün gündemi takip eden herkesin bildigi bir gercektir.

Muhammedin aile ve atalarina ait bütün malumat tarihi olmaktan ziyade efsanevidir. Peygamber
zamaninda bir malumat yoktu; bunlar sonradan icat olunmustur.
Araplarin aile secerelerinin tutulmasi usulü halife Ömer zamaninda baslamistir. Bu usul bir takim
düzme secerelerin uydurulmasina yol açti. Hakikatte, Muhammedin mensei hakkinda pek az sey
bilinmistir, o kadar ki onun asil ismi dahi malum olmamistir; Muhammed peygamberin ismi degil
lakabiydi.
Peygamberin cetleri hakkindaki malumat dahi tarihi vesikalara uymaz. Araplar, peygamberin Ibrahim
neslinden geldigini ispata çalistilar; Araplar bu suretle bütün Arap irkinin yüksek necabet sahibi
oldugunu ispat etmek hevesinde idiler.
Atatürk’ten Düsünceler s. 119
- Cevap vermeye deger bulmuyoruz.
Kazim Karabekir Pasa anilarinda söyle diyor;
"10 Temmuz 1923 Ankara istasyonundaki kalem-i mahsus binasinda Firka nizamnamesini müzakereden
sonra, Gazi ile yalniz kalarak hasbihallere baslamistik.
“Dini ve namusu olanlar aç kalmaya mahkumdurlar” dediler. Kendisini hilafet ve saltanat makamina layik
gören ve bu hususlarda tesebbüslerde de bulunan, din ve namus lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta
hutbe okuyan, benim kapali yerlerde bas açikligimla latife eden, fes ve kalpak yerine kumas baslik teklifimi
hos görmeyen Mustafa Kemal Pasa, benim hayretle baktigimi görünce, su izahati verdi:
“Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar! Böyle kimselerle memleketi
zenginlestirmek mümkün degildir. Bunun için önce din ve namus anlayisini degistirmeliyiz. Partiyi bunu kabul
edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunlari çabuk zengin etmeliyiz!”
Kazim Karabekir, Pasalarin kavgasi s 159:
- Takdir sizlerin.


- Laiklerin iddialarina Cevaplar
Iddia; M. Kemal Atatürk Kuran´i türkceye tercüme ederek, Islam´a hizmet etmistir.
Cevap; M. Kemal Atatürk, Kuran-i Kerim´i neden türkceye tercüme ettirdigini Kazim Karabekir Pasa´ya
aciklamistir. Iste kayitlara gecen sözkonusu bölümü istifadenize sunuyoruz;
"Evet Karabekir, Arapoglu’nun yavelerini (uydurmalarini) Türk ogullarina ögretmek için Kuran’i
Türkçe’ye tercüme ettirecegim ve böylece de okutturacagim, ta ki budalalik edip de aldanmakta
devam etmesinler."
Kaynak: ATATÜRK, Kazim Karabekir, Pasalarin Kavgasi
Ayrica, Kuran´i Türkce´ye tercüme ettirmek müslümanliginin delili ise, Ateist Jean Meslier´in "Tanrisizligin
ilmihali" isimli Kitab´ini tercüme ettirmesi de Ateist oldugunun delili olmaz mi? Söz konusu Kitap´in basimi M.
Kemal Atatürk´ün emriyle Istanbul´da Devlet matbaasinda gerceklestirilmistir. 1928 yilinda, Milli Egitim
Bakanligi Yayinlari arasinda "Akli Selim" adiyla yayimlanmistir. Dikkatinizi cekeriz "Akli Selim" adiyla
yayimlanmistir. "Akli Selim".
Iddia;
M. Kemal Atatürk Diyanet´i kurmustur.
Cevap; Diyanet, Imam´larin bogazini sikmak icin kurulmustur. Imam´larin, Diyanet´in direktifleri ve emirleri
dogrultusunda vaaz etmeye mecbur olduklari ve cemaatin arasina karisan murakiplar tarafindan denetlendigi
biliniyor.
Iddia; M. Kemal Atatürk mason degildir, mason localarini kapatmistir.
Cevap; M. Kemal Atatürk, Mason localarini kapatmamistir, masonlara kendi kendilerini "fesh ettirmistir"
zira, yasalara göre Türkiye Cumhuriyet´i tarafindan kapatilan Vakiflar, cemiyetler, dernekler vs. bir daha
"acilamaz".
Yani M. Kemal, Devlet olarak kendisi kapatmis olsaydi, Mason localari bir daha acilamazdi.
"Hür ve Kabul edilmis Masonlar Büyük Locasi" Resmi sitesi de yazdiklarimizi teyid etmektedir. Bizde
konunun acikliga kavusmasina yardimci olacak bölümü alintiliyoruz;
"1935 yilinda Türk Yükseltme Cemiyeti adi altinda dernek statüsünde çalisan Türkiye Büyük Locasi kendi
çalismalarini bizzat kendisi tatil etmistir.
Ülkede olusan siyasal ve sosyal ortam göz önüne alinarak, Türk Ocaklari, Kadinlari Himaye Cemiyeti,
Muallimler Dernegi, Izcilik Teskilati gibi kuruluslar yasayla kapatilmis ve parti denetimi altina alinmistir.
Atatürk, ayni zamanda Mason olan dönemin Içisleri Bakani Sükrü Kaya ile görüsür ve ondan Masonlarin üst
düzey yöneticilerine genel durumu açiklamasini ve yasaya gerek olmadan kendi kendilerini tatil etmeleri
mesajini iletmesini ister. Sonunda 10 Ekim 1935 günü Mason yöneticileri tarafindan imzalanmis bildirge
Anadolu Ajansi tarafindan yayinlanir:
“Mes’ul ve maruf imzalar altinda Ajansimiza verilmistir. Türk Mason Cemiyeti memleketimizin sosyal
tekamülünü ve günden güne artan muazzam terakkilerini dikkate alarak ve Türkiye Cumhuriyetinde hakim
olan demokratik ve cidden laik prensiplerin tatbikatindan dogan iyilikleri müsahede ederek faaliyetine, bu
hususta hiç bir kanun olmaksizin nihayet vermeyi ve bütün mallarini memleketimizin sosyal ve kültürel
kalkinmasina çalisan Halk Evlerine teberruu muvafik görmüstür.”
Ayrica Sükrü Kaya hükümet adina kamu oyuna yaptigi resmi açiklamada; “Türk Masonlari kendi ideallerinin
hükümetin esas programina dahil oldugunu görerek, kendi teskilatlarini kendileri fesh etmislerdir. Hükümetin
bu is üzerinde hiç bir tesebbüsü ve alakasi yoktur” diyerek durumu belirtmistir.
1946 yilinda yeni Cemiyetler Kanununun yürürlüge girmesiyle, masonlar da yeniden faaliyete geçerler ve
1948 yilinda Istanbul Vilayetine verilen dilekçeyle Türk Mason Dernegini kurarlar. Ayni yil Izmir ve Ankara
subeleri açilir."
Ayrica M. Kemal Atatürk´ün dahi Mason oldugu, gerek görüntülendigi videolarda, gerekse cektirdigi
resimlerde vermis oldugu "Mason Nizam durusu" pozlari ile anlasilmaktadir. Bununla birlikte bircok Mason
Localarinda ismi kayitlidir.
Iddia; M. Kemal Atatürk olmasaydi, biz isgal edilirdik.
Cevap; Bu soruya cevap vermek icin sözü degerli Tarihci Kadir Misiroglu´na birakiyoruz;
1 - Islâm idare sistemi olan Hilâfet ilga edildi. Tamamen tasviye edildi. Hilâfet mefhumuna topyekün savas
açildi. Onu tahrif etmeye ve hatta tamamen unutturmaya çalisildi.
2 - Ülke insanlarinin dini olan Islâm’a topyekün savas açildi. Islâm inancina, mefhumlarina, sistemleri ve
hükümleri olan Islâm seriatina topyekün savas açildi. Islâmî bir çok kurum, mefhum, hüküm yasaklandi.
Seriat ilga edildi. Farzlari yasaklandi, Haramlari emredildi. Hatta bazi camiler kapatildi, ahir yapildi.
- Ezan yasaklandi. “Türkce ezan” diye uydurduklari bir sey mecbur edildi, emre uymayanlara eziyet çektirildi,
zindana atildilar.
- Kur’an-i Kerim okutulmasi, tahsil edilmesi yasaklandi. “Türkçe ibadet” diye saçma bir dayatma ile namazda
dahi Kur’an okunmasi yasaklandi. Kur’an’a karsi bu tahammülsüzlükleri halen devam etmektedir. 8 yillik
kesintisiz zorunlu egitimin tek gerekcesi, 14 yasindan önce çocuklarin Kur’an okumalarini ve Islam egitimi
almalarini engellemekdir. Yani bu halkin gelecek neslinin Kur’an’dan tamamen kopmasi istenmektedir.
Arapça da yasak edildigi için Kur’an okumasini bilenler de zaten ondan bir sey anlamiyorlar, piyasada var
olan ve yanlislarla dolu olan meallere mahkum kaliyorlar. Bu halkin hayat mense’i olan Kur’an ve
Sünnet’den, Islâm kültüründen kopuk kalmasi için her sey yapiliyor olmasi ve bunun en öncelikli is olarak
hatta güvenlik stratejisi olarak telakki edilmesi, sömürgeci kafir Ingiltere hükümetinin basi Lord Curzon’un I.
Cihan Harbi öncesinde Lordlar Kamerasinda söyledigi su kelamlari hatira getiriyor:
“Bu Türkleri etkisiz hale getirmek için onlari kendisinden güç aldiklari su kitapdan koparmaktan baska çare
yoktur” deyip Kur’an’i göstermesi.
Bütün bu yapilanlar, isgalci, sömürgeci kafir Ingiltere’nin bu hedeflerini gerçeklestirdigini sergiledigine göre,
ülke ve Anadolu halki hangi isgalden ve kimden kurtarilmisdir acaba
3 - Bu ülkede bu halk arasinda sömürgeci kafirlerin isgalleri esnasinda yapamadiklari namussuzluklar,
zulümler despot laik T.C. devleti kurulduktan sonra daha hizli, yaygin ve çokça yapildi.
- Kilik kiyafet devrimi adi altinda küfrün, gavurun sembolü olarak görülen fötür sapka giyilmesi halka zorunlu
kilindi.
- Kadinlarin Islâmî kavâid’e (kurallara) uygun örtüsü men’ edildi. Fransiz askerlerinin yapamadigini gaddar
laik T.C. devleti idarecileri fazlasiyla yapdilar.
- cumhuriyet balolari, bayramlari v.b. etkinlikler ile daima haya, namus duygulari törpülendi.
- Içki, kumar, fuhus devlet garantisi ve himayesi ile yayginlasti. Gaddar, laik T.C. devleti’nin ilk açtigi
fabrikalar içki fabrikalari oldu. Fuhushaneler devlet himayesinde yayginlastirildi.
- Mekteblerde her yasta egitim “karma egitim” adi altinda delikanli çaginda kiz ve erkek çocuklar iç içe, bir
sirada oturmaya ve karma etkinlikler, partiler, piknikler, spor faaliyetleri yapmaya zorunlu kilindi. Maksat
tedrisatdan çok gençler arasinda namus, haya duygularini köreltip namussuzluk ve ahlaksizligi
yayginlastirmakdi.
- Matbuat (basin-yayin) vasitasi ile ülkedeki tüm Islâmî degerlere saldiri kampanyalari yapildi. Bu kötü
gidisata, ihanete dur demek isteyerek tepki gösterenler 1. derecede düsman ilan edilip “irticaci”, “gerici”,
“yobaz” gibi yaftalarla linç edilmek istendi, bu insanlar psikolojik baski altina alinarak direnis sindirilmeye
çalisildi.
4 - Istanbul’un fetih sembolü olan Ayasofya ve Aya Irini gibi fetihle birlikte cami yapilan tüm kiliseler tekrar
kiliseye ya da müzeye çevrildiler. Istanbul, Islambol olmakdan ziyade Isyanbol bir sehre tebdîl edildi
(dönüstürüldü). Mafyanin, fuhusun merkezi haline getirildi. Su halde Istanbul’da isgalcilerin hedefi
gerçeklesmis olmadi mi?
5 - Islâm’in Nizam ve hükümleri men’ edildikden sonra hayatin her alaninda, sömürgeci kafirlerin kanun ve
nizamlari alindi. Laiklik (kâfirlik), cumhuriyet (despotizm), milli egemenlik, özgürlükler, Roma hukuku menseili
yargi düzenleri hepsi onlardan alindi.
6 - Egitim müfredati tamamen onlardan alindi, bütün bilgi masdari onlardan alindi. Harf inkilabi ile Yunan
harfleri ya da latin harfleri alindi. Arapça harfleri tamamen men’ edildi. Böylece bu halkin bütün bilgi ve kültür
mense’i ile alakasi kesildi. Sömürgeci kafir devletlerinin verdigi bilgi tek bilgi mense’i oldu.
7 - Firengli (avrupali), garbli (batili) olmak ilerlemenin, gelismenin tek ölçüsü kilinip yüksek ideal olarak
gösterildi. Tüm tedrisat kurumlarinda fireng (avrupa) kutup yildizi, kible olarak gösterildi. Firengliler yani
sömürgeci kafirler Mr., Mösye, Efendi, centilmen, asil, kibar, aydin, olgun ideal insan tipi olarak gösterildi. En
iyi tefekkür eden, en iyi bilen, en iyi is yapan olarak ibraz edildi. Onun için Garb mali dendi mi tereddütsüz
sorgulanmadan alinir satilir oldu. Garbli dendi mi gibta edilen, hatta önünde saygi ile egilmesi gerekilen tip
olarak ibraz edildi.
8 - Bu kompleksle Garb ile bütünlesmek, onlarin arasina girmek, onlarin cografyasinin bir parçasi olmak,
kurumlarinin hakimiyetine teslim olmak ask mertebesinde bir tutku olunca, sömürgeci kafirlerin ordularinin bu
ülkede askeri üsler bina etmeleri yadirganmaz oldu. Sömürgeci kafirlerin kurumlarinin bu ülkedeki mal,
hizmet fiyatlarini ve memur isçilerin ücretlerini takdir etmeleri yadirganmaz oldu. Nasil olsa Firengler,
Garbliler ne yaparlarsa en iyisini yaparlar, en iyisini bilirler!..
Bu ülkede NATO adi altinda Ingiliz, Fransiz, Italyan, ABD, Yunan cünûdunun (askerlerinin) fiilen mevcud
olmasi, ayrica ABD müfrezesinin (askeri üs) bulunmasi, bu müfrezelerden bu halkin maslahatlarina aykiri da
olsa askeri operasyonlar yapiliyor olmasi (Kuzey Irak’a yapilan operasyonlar gibi) fiili isgal degil midir?
Bu ülkede stand-by adi altinda mali politikayi, bütçeyi IMF gibi kuruluslarin belirliyor olmasi isgal degil de
nedir?
9 - Istanbul ve Çanakkale Bogazlari, Ege Adalari, Kibris gibi hayati sevkülceysî (stratejik) noktalar fiilen elden
çikmissa, bu bölgelerde bu halkin maslahatlari korunamiyorsa bu ülkenin neresi isgalden kurtulmus
oluyor?!?!..
10 - Türkiye dünyanin en zengin yer alti ve yer üstü servetlerine, imkanlarina sahip oldugu halde Türk halki
fakr-u zaruret içinde geri kalmis bir toplum ise, devlet de 350 milyar dolarlik bir borç yükü altinda ise ve
toplum bir tüketim toplumu haline gelmisse sömürünün devam etmedigini kim söyleyebilir?
Akli basinda bir Müslüman Türk, bu vakiaya razi olup teslim olabilir mi? Bu durum ve ahval ülkenin fiilen bir
örtülü isgal altinda oldugunu, sömürgeci kafirlerin isgal etmekle yapmak istediklerinin, hedeflerinin hepsini
gerçeklestirdigini açikça ortaya koymuyor mu? Bu ihanet isbirlikcisi idareciler ve reislerin Müslüman Türk
olmasi mümkün mü?
************************************
Dipnotlar:

[1] Akseki, Askere Din Kitab, s. 272
[2] M. Kemal Atatürk DEVRE : V Ictima : 3 TBMM ZABIT CERIDESI CILD : 20 Birinci inikad 1 - XI - 1937
Pazartesi Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi
i : 1 1-11-1937 C : 1

[3] Herhangi bir kitapcidan bile satin alabileceginiz "Türk Tarih Kurumu" yayini olan Medeni Bilgiler kitabindan
alinmistir.
Medeni Bilgiler ( M. Kemal Atatürk´ün kendi el yazmasi )
[4] Telgraf

















 

Chronicle isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 08-13-2011, 16:56   #2
Kullanıcı Adı
manifesto
Standart
Bunlar herkesçe bilinir oldu artık.M.Kemal ile alakalı yazacak konuşacak okadar çok şey var ki.
Ancak şimdilik bir virgül koyalım
Evrimci olduğu yaratılışa inanmadığı aslında ayan beyan
Halkının Dini duygularını da paylaşmadığı ortada
manifesto isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-13-2011, 17:02   #3
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
allah razı olsun kardeşim...
arşivimde olan bir konudur daha önce paylaşmış olabiliriz ama bu konu kapsamlıca açılmış soru cevap kısmıda var...
Ihtiyaç duyarsan 1931 in tarih kitabının resimleride mevcuttur...
Dönemi anlatan 2 iyi kitap vardır falih rıfkı çankaya ve dr.rıza nur'un hatıratı...
Özellikle çankaya önemli malumunuz falih rıfkı mustafa kemalın yakın dostu ve politika arkadaşıdır çok yakındır mustafa kemale kitabında dönemin inkılaplarını ve politikalarını anlatır bu anlattıkları kendince normaldir dönemin politikalarını onaylar halbuki bunlar bugünki kemalistleri çok zor durumda bırakmaktadır...
Halktan sakladıkları söylemeye korktukları bir çok şey yazmakta orada...
  Alıntı ile Cevapla
Alt 08-13-2011, 17:35   #4
Kullanıcı Adı
LâHuTî
Standart
Bunu biliyordum ama bu kadar ayrıntılı görmemiştim.
Teşekkürler Allah razı olsun bu güzel paylaşım için.
LâHuTî isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-13-2011, 17:36   #5
Kullanıcı Adı
manifesto
Standart
M.Kemal bildiğiniz EVRİMCİ
manifesto isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 08-13-2011, 17:40   #6
Kullanıcı Adı
Blur
Standart
Kardeşim sağolasın çok faydalı bir konu olmuş bunları bizler biliyorduk fakat Misafirlerimiz faydalanırlar : +)
Blur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-18-2012, 03:04   #7
Kullanıcı Adı
püskəvit
Standart
Bu yazılanların gerçek olduğuna inanmayanlar varsa bir doktora tezinde "Tarih II Orta Zamanlar"dan bahsediliyor: http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6298/tez.pdf (61 numaralı sayfaya bakabilirsiniz.)
püskəvit isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
atatürk, gerçekler, islam


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım