AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 07-30-2012, 13:58   #1
Kullanıcı Adı
Asi_isyankar
Arrow “Kürdistan’ı kurduk, kimseye vermeyiz”
“Kürdistan’ı kurduk, kimseye vermeyiz”

HİKMET DURGUN/SURİYE
- 30.07.2012 - Taraf


30.07.2012 - 04:36



Suriye'de Esad'a bağlı askerler ile Özgür Suriye Ordusu arasındaki çatışmalar Halep ve çevresinde yoğunlaşırken, Kuzey bölgelerinde PKK'ya yakınlığı ile bilinen PYD güçlerinin bazı bölgelere el koyması gündeme bomba gibi düşmüştü.
Taraf Gazetesi'nden Hikmet Durgun bölgeye ilk giren Türk gazetecilerden biri olurken, şehirlere el koyan gruplarla konuşma imkanı buldu.
İşte Hikmet Durgun'un kaleminden Suriye'nin kuzeyinde yaşananlar;

İç savaşın pençesindeki Suriye'nin nispeten en sakin bölgeleri olan, ülkenin kuzeyindeki Kürtlerin kontrolüne geçen Kamışlı, Kobani, Afrin, Amude, Derika, Hemko kentlerinde denetim ve yönetim bütünüyle Kürtlerin elinde.
Kürtler Kobani'de sadece hava kuvvetleri binasına dokunmadı. Bunun gerekçesi ise çok ilginç; çünkü o binada görev yapan 40 asker ve ailesi Suriye lideri Beşşar Esad'in yakın akrabası.

5 KM ARAYLA KONTROL

Suriye ile Türkiye'yi birbirine bağlayan sınır kapılarının birçoğu muhalif Hür Suriye Ordusu'nun denetiminde. Hükümet buralardan Suriye'ye geçişe belirli kısıtlamalar getirince en uygun yer olarak Şanlıurfa'nın Akçakale Sınır Kapısı öne çıkıyor. Burada hala Hafız Esad ve Beşşar Esad'in resimleri asılı. Suriyeli gümrük görevlilerinin elleri tetikte, muhaliflerin bu kapıya da saldırma ihtimali onları alarma geçirmiş adeta. Tepeden tırnağa arandıktan sonra bir konvoyla birlikte Türkiye'den ayrılıp ateş çemberinin içindeki Suriye topraklarına adım atıyoruz. Hedefimiz Kürtlerin denetimi tamamen ele geçirdiği bölgeler.
Üç gün içinde Kamışlı, Kobani, Afrin, Amude, Derika, Hemko'ya gidebilmeyi başarıyoruz. Kimi yerde az kalıyoruz kimi yerde biraz daha fazla. Tablo hep aynı. Kontrol tamamen Kürtlerin elinde. Beş kilometre arayla kontrol noktaları oluşturup denetim yapan eli silahlı Kürtler günlük yaşamın sıradan bir parçası.

BELEDİYE BAŞKANLARI ATANDI

Yaklaşık 3 milyon Kürdün yaşadığı bu bölgelerde toplam 13 Kürt partisi var. Bunların en öne çıkanı hiç kuşkusuz yönetimi fiilen üstlenmiş görünen Demokratik Birlik Partisi (PYD). Onlar ısrarla "Biz bağımsız partiyiz" deseler de, herkes onları PKK'nın Suriye kolu olarak görüyor hala. Kontrol noktalarında, birçok resmi binada PYD bayrakları var, bazılarının yanına PKK bayrağı da çekilmiş. Bu partilerin güçbirliği olan TEVDEM ( Batı Kürdistan Demokratik Toplum Hareketi) yönetimi halk komiteleri eliyle yaşamı denetim altına almış. Mahkemeler bile kurulmuş. Suç işleyenler yargılanmaya başlanmış bile. PYD, Kobani ve Afrin şehirlerine belediye başkanı bile atadı.

"KÜRDİSTAN'I KURDUK, KİMSEYE VERMEYİZ"

Kamışlı kentinde insanlar en ufak bir tereddüt bile göstermeden yanımıza yaklaşıyor. Söyledikleri ise adeta kentin ortak sloganı: "Kürdistan'ı kurduk, kimseye vermeyeceğiz." İsminin Şükrü Ali Kurt olduğunu söyleyen bir vatandaş, Esed'e çok tepkili: "O bizlere hep asimilasyon politikası uyguluyordu, bize yapmadığı kalkmadı. Günlerce işkence görenlerimiz oldu. Kimlik dahi verilmezdi bize. Bir devlet kurumunda işlemlerimizi yaptırabilmek için mutlaka rüşvet vermek zorundaydık. Devlet kurumlarında iyi noktalara gelen bir Kürt bulamazdınız burada."

HAVA KUVVETLERİ KÜRT KORUMASINDA

Resmi kurumların içinde, önünde eli silahlı Kürt milisler var dedik ama bir tek yer hariç. Burası Kobani'deki Hava Kuvvetleri binası. Esed rejiminin en güçlü noktası olan ve rejimin sigortası denen Hava Kuvvetleri'nin Kobani'deki binasına ise Kürtler el koymamış. Hatta adı konmamış bir koruma da uygulanıyor. Çünkü binadaki 40 asker ve aileleri Esed'in akrabaları. Kobani'yi kontrol eden Kürtler buraya gittiklerinde binadakiler "Bizi buradan çıkarırsanız muhalifler mutlaka yolda yakalar ve öldürür" demişler PYD güçlerine. Bunun üzerine dokunulmamış binaya. Silahlı PYD militanlarına "Esed'in yakınlarını siz niye koruyorsunuz" diye sorduğumda yanıtları çok net: "İki aradayız aslında. Korumasak, çıkarsak, Esed'in askerleri Kobani'ye girmek için bahane bulmuş olurlar. Esed'in adamları gelince de, muhalifler de bunu bahane edip kentimize saldırır. Silahtan, ölümden kurtarmak istediğimiz halkımızı savaşın içine atamayız."

ŞAMDA YOLLAR CESETLERLE DOLU

Suriye'de iç savaşın en şiddetli yaşandığı yerlerden biri başkent Şam. Çatışmalar Halep'te yoğunlaşırken Şam'da adı konmamış bir ateşkes var. Kentten kaçanlar, Esed güçlerinin helikopter ve uçaklarla başkente bomba yağdırdığını anlatıyor. Aralarında çocukların da olduğu çok sayıda sivilin öldüğü Şam sokakları ceset dolu.. Henüz bir hafta önce kentin dış mahallelerine kadar giren muhalif güçlerle Esed askerleri çatıştı. Ölüm haberleri, bombardıman görüntüleri yansıdı basına hep ama dehşetin tanıklarının sesi duyulmadı. Suriye'de uğrak noktalarımızdan biri olan Twelve Köyü'ne gittiğimizde işte bu tanıklarla karşılaşıyoruz. Bu köyde Araplar ve Kürtler yaşıyor.
Köyün normalde nüfusu en fazla 500 olmuş ama Şam'ın ateş çemberine düşmesiyle bir anda nüfusu 4000'e kadar çıkmış. Şam'dan kaçıp bu köye sığınanlar yaşadıklarını Taraf'a anlattı:

FATMA HESEN: BURADA ÖLÜM YOK

"Beş yıldan beri Şam'da yaşıyorduk. Son iki haftadır çok şiddetli çatışmalar oldu. Helikopterler rasgele evleri bombalıyorlardı. O bombardımanlar sonucu bir sürü sivil günahsız insanın ölümüne şahit olduk. Bizim komşumuzun evi bombalandı, evin içindeki anne, baba ve sekiz kardeş öldü. Çatışmalar özellikle akşam oluyordu. Geceleri silah ve helikopter sesinden, korkudan yatamıyorduk. Kimse korkudan evinden çıkamıyordu. Bizim kaldığımız Sveyne Mahallesi de sürekli bombalanınca üç çocuğum ve torunumla birlikte dükkanımızı evimizi bırakıp Şam'dan ayrıldık. Artık o kentte kalamazdık, hayalet şehre dönmüştü. Üzerimizdeki elbiselerle buraya geldik. Burada da sıkıntı çok, yer yok. Battaniyelerin üzerinde yatıyoruz ama hiç olmazsa bomba yok, ölüm yok."

HASAN AHMET: ŞAM'A DÖNEMEM

"Şam'ın Usbevi Mahallesi'nde kalıyorduk. Sürekli çatışma ve helikopter seslerinden psikolojimiz bozuldu. Helikopterler rasgele bombalıyordu. O bombardıman sonucunda bakkala ekmek almaya giden yedi yaşındaki Rubar adlı çocuğun ölümünü gördüm. Şam'da giyim mağazam vardı. İşimi evimi her şeyimi bırakıp zar zor ailemi kurtarıp buraya geldim. Şimdi bu köyde her gece bir akrabanın evinde kalıyorum. Bu savaş bitene kadar sanırım bizler de biteceğiz. Bu savaş bitmeden artık Şam'a dönmemiz mümkün değil."

Taraf

***********

Ben Suriye'nin kuzeyinde
Kürtler tarafından oluşturulacak
Özerk bir yapıyı desteklerim.
Çünkü o topraklar zaten Kürtlerindir.

 


Konu Asi_isyankar tarafından (07-30-2012 Saat 14:01 ) değiştirilmiştir..
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 07-31-2012, 00:45   #2
Kullanıcı Adı
_SoN_
Standart
Her milletin kendi ismiyle ülkesini kurması normaldir.bence bu durumda anormal birşey yok,ben bizim sınırlarımıza müdahale edilmedikten sonra hiçbir zaman böyle bir oluşum karşısında olmadım.Eğer Kürt diye bir millet varsa,bizim topraklarımızda huzuru bozmadıkları sürece istedikleri yerde ülkelerini kursunlar.Hatta geç bile kalmışlar .
Şahsi fikrimdir .
_SoN_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-31-2012, 00:54   #3
Kullanıcı Adı
_SoN_
Standart
Alıntı:
Yalçın KARACA Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Aynen öyle lakin devlet olabilmek sözde mümkün olmuyor hocam. Kurumsallaşması , dönüşmesi halkına huzur tesis etmesi ekonomik seviyesini dengelemesi etrafında ki ülkeler ile irtibat halinde olması vs gibi bir çok aşamayı atlatması o bölgede çok zor. Korkulan devlet olmaktan öte ülkemizi tehdit eden pataklık haline dönüşmesi.
O bölgede şuanda değil devlet,dernek bile kurulması dediğiniz gibi şu aşamada çok zor,zaten kimin nereyi ne zaman yıktığı,hangi bölgenin kime geçtiği an ve an değişmektedir.Ama biz ne zaman bir Kürt devletinin kurulması ile ilgili bir tartışma çıksa peşinen karşı çıkıyoruz,bunu 30 küsür yıldır yapıyoruz.Dediğim gibi sonucu ne olursa olsun bir millet Ülke bayrak diyorsa buna duyarsız kalınmamalıdır.Bizim toprak bütünlüğümüze zarar verilmedikten sonra dışarda kurulacak bir Kürt Devletine karşı çıkılmamalıdır.Ha bu sonra dediğiniz gibi ülkemizi tehdit edecek seviyeye gelirse,zaten 30 yıldır yaptığımız mücadeleyi aynen devam ettireceğimiz aşikardır.
_SoN_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-31-2012, 02:06   #4
Kullanıcı Adı
_Ednâ_
Standart
Bu durumun Pkk nın dış destekçilerini pek memnun edeceğini zannetmiyorum,
zira kürt halkına empoze edilen kürdistan kurma arzusu oluşturma onların en büyük malzemesi...
tabi bunun hayalini kuran ve samimiyetle arzulayanların elbette böyle bir hakkı var ve kullanabilirler, kim ne diyebilirki....
_Ednâ_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-31-2012, 02:14   #5
Kullanıcı Adı
Asi_isyankar
Standart
Dünyada ortalama 40 milyon Kürt var
Ve bunların bir devleti yok.
Devlet olmalarına izin verilmedi.
Kendilerine yapılan zulumler kelimelere sığmaz.
Hakları gasp edildi, kendilerine verilen sözler tutulmadı
Üstüne katliamlardan geçirdiler Kürtleri.

Kürtler Suriye'de de Irak'taki gibi özerk bir yapı olsun istiyor.

Büyük ve bağımsız devlet kurmak şu an için uzaktır.
Ancak bence Türkiye'de de özerk bölgeler olabilir. Eyalet sistemi gibi mesela.
Zira Erdoğan'da eyalet sistemine sıcak bakanlardandır.
Suriye'de tek parçalı bir devlet oluşmaz şimdi, bunun zemini hiç hazır değil.
Şu an için özerklik için çaba sarfediliyor.

Türkiye diğer bölge ülkelerinden daha demokrattır doğru

Ancak yinede çok eksik var, ve bu eksikler çok can yakmaktadır.
Bu nedenle hükümetin politikasını artık hiç beğenmiyorum.
Asi_isyankar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-31-2012, 03:26   #6
Kullanıcı Adı
zülcenaheyn
Standart
Zamanında Katolik Kilisesi içinde yenilik/reform ihtiyacı doğmuştu, daha sonra bu yeniliklere başlandı fakat vakti zamanında yapılmadığı ve yeterli olmadığı için sonunda Katolik Kilise'nden kopan, protestocular isminde, ayrı bir cemaat doğdu ve onlar kendi kendilerine yeteri kadar yenilik yapıp kendilerine hak görülmeyen özgürlüğü yaşadılar.

Türkiye bir an önce radikal reformlara girişmelidir, Erdoğan milliyetçi söylemleri bırakmalıdır ve uzlaşmacı, bütünlükçü, tevhidî bir politika kurmalıdır.

Türkiye ulusal bir politika güderse Kürtler elbette Kürdistan Devleti kurulsun isteyeceklerdir fakat Türkiye eski Osmanlı politikasına dönerse o zaman Kürtler insanca yaşayacak ve dışlanmayacaklardır, böylece Kürdistan'a gerek kalmayacaktır fakat biraz geç kaldık gibime geliyor.
zülcenaheyn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-31-2012, 03:53   #7
Kullanıcı Adı
_Ednâ_
Standart
Alıntı:
zülcenaheyn Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Türkiye bir an önce radikal reformlara girişmelidir, Erdoğan milliyetçi söylemleri bırakmalıdır ve uzlaşmacı, bütünlükçü, tevhidî bir politika kurmalıdır.

Türkiye ulusal bir politika güderse Kürtler elbette Kürdistan Devleti kurulsun isteyeceklerdir fakat Türkiye eski Osmanlı politikasına dönerse o zaman Kürtler insanca yaşayacak ve dışlanmayacaklardır, böylece Kürdistan'a gerek kalmayacaktır fakat biraz geç kaldık gibime geliyor.
türklerde ne kadar ulusalcılık varsa, kürtlerdede bunun olabilitesi mevcut...
bu itibarla yaşadığı ülkenin etnik kökenininden doğan bir isme dahi tahammül edemeyebilir bu insanlar... ve buda doğal...
çünkü dışlanmaya dair maruz kaldıkları birkaç hamle hemen gurur mekanızmasını çalıştırabilir...
bizki avrupa ülkelerinin herhangi birinde bir türk öldüğü zaman bunu günlerce haber yapan insanlarız, nasıl olur bu dışlanma diyerek...
bu elbette kendi ülkemizdeki kürt kökenli kardeşlerimize olan tutumla bir tutma olarak algılanmasın,
gururun şiddetini vurgulamak adına bu örneği verdim.
malesefki kürt vatandaşta bu bir malzeme olarak kullanılsada, samimiyetle bunlardan rahatsızlık duyarak kendi kökeninin ismini taşıyan bir ülkede yaşamak isteyenler var... saygı duymak gerekir..
_Ednâ_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-31-2012, 04:39   #8
Kullanıcı Adı
Garibüzzaman
Standart
Alıntı:
_Ednâ_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
türklerde ne kadar ulusalcılık varsa, kürtlerdede bunun olabilitesi mevcut...
bu itibarla yaşadığı ülkenin etnik kökenininden doğan bir isme dahi tahammül edemeyebilir bu insanlar... ve buda doğal...
çünkü dışlanmaya dair maruz kaldıkları birkaç hamle hemen gurur mekanızmasını çalıştırabilir...
bizki avrupa ülkelerinin herhangi birinde bir türk öldüğü zaman bunu günlerce haber yapan insanlarız, nasıl olur bu dışlanma diyerek...
bu elbette kendi ülkemizdeki kürt kökenli kardeşlerimize olan tutumla bir tutma olarak algılanmasın,
gururun şiddetini vurgulamak adına bu örneği verdim.
malesefki kürt vatandaşta bu bir malzeme olarak kullanılsada, samimiyetle bunlardan rahatsızlık duyarak kendi kökeninin ismini taşıyan bir ülkede yaşamak isteyenler var... saygı duymak gerekir..

Bunun adına diyelebileceğim tek kelam kontrolsüz hoşgörüdür. Ben hoşgörü kelamını sevmiyorum onun yerine hayranı olduğum empatiyi kullanıyorum. Empati kurduktan sonra yine hoşgörmüyor sadece saygı duyuyorum.

Empati kurduğumda kendimi Kürtlerin yerine koyduğumda düşünüyorum. Acaba bende ulusal bir devlet kurma ihtiyacı benliğimde hissedermiydim. Yankılan ses Hayır diyor. Yine ve yine her türlü olumsuzluklara rağmen, islamiyetin bayraktarlığını yapmış bu necip millet ile aynı çatı altında beraber yaşamayı aynı atmosferi solumayı kendime şeref adlederdim. Çünkü Kürtler Osmanlı devleti dönemin bu millet ile beraber yaşamayı ahd etmiş. Çınar kurumuş yeniden filizlenmiş, bu yeni filizlenen fidanda ayrılık niye ? Bu heves neyin nesi...

Ulusal devleti değil de, Anadolu Haklar Topluluğu v.s. v.s gibi tüm etnik kökenlere tek bir kelam ipinde birliştiren bir devlet olsaydı, yine bu melun heves Kürtlerde var olur muydu ?

Ulusalcılık, kavmiyetçilik fikri sadece Türkler'e özgü kavram mı ? Kürtler bu pis kokudan payına düşen kısmı almıyorlar mı ? Bu duygu düşünceler ile ulusal devlet kurma fikri benliklerinden var olmuyor mu ? Bu soruları bu fikri taşıyan insanlara sorduğumda kem küm lerle, lam cimlerle sönüp gidiyor dakikalar..

Eyalet sistemi derseniz o konuda da tek şartım olurdu ? Benim vermiş olduğum vergiden bir lira bile onların hissesine düşmeyecek ? Bu şartla özerklik kabul edilirse amenna... Ama yine Batı'da alınan vergiler, doğuda beyhude yanan lambalar da sönüp gidecekse, gelinlerin üzerinde taşıyamadığı takıların var olduğu bir yöreye gidecekse, bunu hoşgörmek, hoşgörüsüzlüğün en tepe noktasıdır. Buna saygı duymak, bir takım hoş kelamlar üzerinde birliştirmek, batıda kıt kanaat geçinen halka büyük merhametsizlik ve saygısızlıktır. ( Bunlar tabi en cici kelamlar )

Desteklemiyorum, saygı duymuyorum, bu konuda taviz üstüne taviz veren hükümeti kınıyorum.

Hepimiz biliyoruz ki Değil açılım dibine kadar saçılım yapılsa, ana dil-baba dil serbestisi getirilse, seçim barajı düşürülse, yerel yönetimler yasası çıkartılıp mevcut yönetim şekli usulen değiştirilse, öcala denen insanlık düşmanı ev değil otel hapsine alınsa nafile gardaşım nafile...
Garibüzzaman isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-31-2012, 04:46   #9
Kullanıcı Adı
onurcan
Standart
Ülkemizde Kürt vatandaşların devlet diye bir sıkıntısı olduğunu sanmıyorum Pkk kürt halkını kullanarak bir takım oyunlarla bölücülük yaparak zihin karıştırıyorlar Ülkemizde sağlanan imkanlar çok daha iyi durumda tabi bazı sistemler getirilebilir eyalet gibi...
onurcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 07-31-2012, 04:47   #10
Kullanıcı Adı
_Ednâ_
Standart
Alıntı:
Garibüzzaman Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bunun adına diyelebileceğim tek kelam kontrolsüz hoşgörüdür. Ben hoşgörü kelamını sevmiyorum onun yerine hayranı olduğum empatiyi kullanıyorum. Empati kurduktan sonra yine hoşgörmüyor sadece saygı duyuyorum.

Empati kurduğumda kendimi Kürtlerin yerine koyduğumda düşünüyorum. Acaba bende ulusal bir devlet kurma ihtiyacı benliğimde hissedermiydim. Yankılan ses Hayır diyor. Yine ve yine her türlü olumsuzluklara rağmen, islamiyetin bayraktarlığını yapmış bu necip millet ile aynı çatı altında beraber yaşamayı aynı atmosferi solumayı kendime şeref adlederdim. Çünkü Kürtler Osmanlı devleti dönemin bu millet ile beraber yaşamayı ahd etmiş. Çınar kurumuş yeniden filizlenmiş, bu yeni filizlenen fidanda ayrılık niye ? Bu heves neyin nesi...

Ulusal devleti değil de, Anadolu Haklar Topluluğu v.s. v.s gibi tüm etnik kökenlere tek bir kelam ipinde birliştiren bir devlet olsaydı, yine bu melun heves Kürtlerde var olur muydu ?

Ulusalcılık, kavmiyetçilik fikri sadece Türkler'e özgü kavram mı ? Kürtler bu pis kokudan payına düşen kısmı almıyorlar mı ? Bu duygu düşünceler ile ulusal devlet kurma fikri benliklerinden var olmuyor mu ? Bu soruları bu fikri taşıyan insanlara sorduğumda kem küm lerle, lam cimlerle sönüp gidiyor dakikalar..

Eyalet sistemi derseniz o konuda da tek şartım olurdu ? Benim vermiş olduğum vergiden bir lira bile onların hissesine düşmeyecek ? Bu şartla özerklik kabul edilirse amenna... Ama yine Batı'da alınan vergiler, doğuda beyhude yanan lambalar da sönüp gidecekse, gelinlerin üzerinde taşıyamadığı takıların var olduğu bir yöreye gidecekse, bunu hoşgörmek, hoşgörüsüzlüğün en tepe noktasıdır. Buna saygı duymak, bir takım hoş kelamlar üzerinde birliştirmek, batıda kıt kanaat geçinen halka büyük merhametsizlik ve saygısızlıktır. ( Bunlar tabi en cici kelamlar )

Desteklemiyorum, saygı duymuyorum, bu konuda taviz üstüne taviz veren hükümeti kınıyorum.

Hepimiz biliyoruz ki Değil açılım dibine kadar saçılım yapılsa, ana dil-baba dil serbestisi getirilse, seçim barajı düşürülse, yerel yönetimler yasası çıkartılıp mevcut yönetim şekli usulen değiştirilse, öcala denen insanlık düşmanı ev değil otel hapsine alınsa nafile gardaşım nafile...
bizim empatiden ziyade özeleştiriye ihtiyacımız var...
sizinkinede ben kontrolsüz tahammül diye tanımlayabilirim...
osmanlıdan ziyade bu istek yahut ihtiyacın zuhur etme sebebi yakın tarih..
bu itibarla Osmanlıyı düşünerek ceddimizi övüp bu toprakların kudsiyetini vurgulamak yerine,
yakın tarihte kürt halkına karşı yenilen haltları konuşup ve o yakın tarih suçlularını yerin dibine sokarak olaya bakmak lazım gelir diye düşünüyorum...
_Ednâ_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.




boşanma avukatı webmaster blog çarşamba pasta

çarşamba koltuk yıkama çarşamba webtasarım