![]() |
#1 |
![]() Son zamanlarda, dershaneleri saymazsak gündemi hangi konular meşgul ediyor?
Kuzey Irak petrolü.. Suriye.. Mısır.. Kürdistan tanımı.. Açılım süreci.. Şanghay protokolü.. İsrail’le ilişkiler.. Gezi olayları.. değil mi? Bunlardan önemli bir kısmının bağlantılı olduğu tek bir olay var. O da 27 Nisan 1909’da Abdülhamit’in tahttan indirilmesi olayıdır. 27 Nisan deyince, çoğu kişinin aklına 27 Nisan 2007’deki e-muhtıra gelir. Oysa 1909’un 27 Nisan’ı Cumhuriyet dönemindeki tüm darbelerden çok daha önemlidir. (Hatta pek çok fikrine katılmasam da Soner Yalçın’ın güzel bir tespiti vardır. “Efendi-Beyaz Türklerin Büyük Sırrı” isimli kitabında bir tenakuza işaret eder ve der ki: “Türkiye’de Kara Harp Okulu’nun kuruluşu 1834’tür. Ama askeri darbe deyince 1960 baz alınır. Oysa 1876’da Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi de 13 Ocak 1913’te Enver Paşa’nın başrol oynadığı Babıâli Baskını da askeri darbedir.”) Evet Abdülhamit Han’ın tahttan indirildiği 27 Nisan1909 itibariyle Osmanlı’nın coğrafyasındaki yerleşim yerlerini bir hatırlayalım mı? Mekke, Medine, Kudüs, Halep, Şam, Musul, Kerkük, Erbil, Süleymaniye, Beyrut, Ürdün, (Bugünkü İsrail’i de kapsayan) Filistin, Selanik, Kıbrıs, Trablusgarp, Bingazi, Batı Trakya gibi stratejik bölgeler.. Peki Abdülhamit’in yaptırdığı eserlerden de biraz bahsedelim mi? Bahsedelim: Hicaz Demiryolu, Darülaceze, Şişli Etfal Hast., GATA, Arkeoloji Müzesi, İzmir Saat Kulesi, Elmalı Barajı, Hamidiye Suları, Sirkeci Garı, Trabzon Limanı, İst. Erkek Lisesi’nin bulunduğu bina, Haydarpaşa Tıp Fakültesi, Askeri Müze, Beyazıt Devlet Kütüphanesi, İst. Hukuk Fakültesi, Güzel Sanatlar Aka., Haydarpaşa Garı vs. Yazımın başlarında ne diyordum? “Bugünkü tüm meseleler geliyor geliyor, iş bir şekilde Abdülhamit’in tahttan indirilmesine dayanıyor.” (Tabii, bazı niyet okuyucularına şu eklemeyi yapmak istiyorum: Ben saltanatçı değilim. 21. yüzyılda fütühatçı yaklaşımların taraftarı da değilim. Ben sadece Abdülhamit Han gibi muazzam bir devlet adamının hakkının teslim edilmesi yanlısıyım.) Abdülhamit Han’ı ya da Abdülhamit Han’ın devrilmesini anlamak için şu kısa şerh yeter sanıyorum. 1901’de, Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl, Abdülhamit Han’ın yanına giderek “Filistin’de İsrail devletinin kurulmasına izin verin, tüm borçlarınızı ödeyelim.” Sultan Abdülhamit “Vücuduma hançer saplansa da vermem” diyor. E, ortada bir padişah var, üstelik Sultan’da Halife sıfatı da var. “Bu adam” devrilmeden İsrail kurulur mu? Kurulmaz. Strateji devreye sokuluyor ve İttihat-Terakki Cemiyeti, Manastır ve Selanik’te ayaklanma tertip ediyor. Sonuç: 24 Temmuz 1908’de meşrutiyet ilan ediliyor, Meclis-i Mebusan yeniden açılıyor. Aradan 8 ay geçiyor. Ve eski takvime göre 31 Mart’ta, yeni takvime göre 13 Nisan’da 31 Mart vakası adıyla bilinen kirli tertip devreye sokuluyor. Bu kez aradan 2 hafta geçiyor ve 27 Nisan 1909’da Yıldız Sarayı’na dört kişilik bir heyet giderek Abdülhamit Han’a “İn aşağı” diyor. Diyenlerden biri, Yeni Meclis’te Selanik milletvekili olan Emmanuel Karasu’dur. Karasu, Yahudi devleti talebi için daha önce Abdülhamit Han’ın karşısına çıkmış ve kovulmuştu. Kovulan kişi, şimdi indirme kararını tebliğ eden dört kişiden biridir. Abdülhamit Han, Osmanlı toprağı olan Selanik’e sürgüne gönderilir. 3 yıl sonra yani 1912’deki Balkan Harbi ile Selanik kaybedilir. Beylerbeyi Sarayı’na getirilir. (Hatta Zübeyde Hanım da Selanik kaybedildiği için İstanbul’a gelmek zorunda kalır.) Abdülhamit Han, vefat ettiği Şubat 1918’e kadar burada hapis tutulur. 9 yıl içinde yukarıda saydığım vatan topraklarının hepsi elden gider. Neyse.. Özet geçtiğim bu hususların daha fazlasını bu cumartesi 23.10’da 4 saat boyunca Skytürk360 TV’deki programımda işleyeceğiz. Fatih Bayhan’la birlikte hazırladığımız tarihin “Karakutu”sunda Abdülhamit Han’ın torunu Harun Osmanoğlu ve onun oğlu Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu’nu ağırlayacağız. Üstelik ilk kez yayınlanacak belgelerle..
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|