AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-09-2014, 02:55   #1
Kullanıcı Adı
Akbursa
Standart Y.Akit'in Vicdan Sahibi Yazarından "Beddua"Çarpıtmasına cevap


Fethullah Hoca’nın bedduasına “amin” diyeceğim, ama önce birkaç hususa değinmek istiyorum.


Ya ben geri zekâlıyım, okuduğumu ve dinlediğimi anlamaktan acizim, aptalca hüsnüzan sahibiyim... Ya da birileri basiret ve kardeşlik duygularını körelten bir efsuna kapılmış, okuduğunu ve dinlediğini mutlaka tersine/tersinden yorumlama gibi acaip bir hastalığa tutulmuş, ahmakça sûizan sahibi...


Fethullah Hoca’nın bedduasına tepkileri takip ediyorum da, bir üçüncü ihtimale ihtimal veremiyorum. Zira beddua haberini okuduktan sonra, ilk işim videosunu izlemek oldu. İzlediğim videonun bende uyandırdığı intiba şuydu:


“Fethullah Hoca, operasyonun Cemaatin Hükümet’e tavrı olarak algılanacak biçimde yapılmasını onaylamıyor, bunu Cemaat olarak üstlenmiyor ve hem cemaatten birileri buna bulaştıysa onlara, hem de böyle bir bulaşma yoksa, cemaati buna bulaştıranlara, bulaştı diyenlere beddua ediyor!”

Yani, hani birisi hakkında bir iddiada bulunursunuz, “şöyle dedi”, veya “şunu yaptı” dersiniz de, o kişi bunu red sâdedinde; “yapanın da, yaptı diyenin de...” veya “diyenin de, dedi diyenin de...” diye ortaya bir laf eder ya... İşte öyle bir şey. Ben böyle anladım; o bedduadan, Başbakan’a ya da başka birine karşı doğrudan beddua etme gibi bir anlam çıkarmadım.


Bakınız, Fethullah Hoca söze şöyle giriyor:


“Eğer bu mevzuda bir kısım arkadaşlar kendilerine verilen imkânlarla, onlar nisbet yapıyorlar, falan filan diyorlar... Bulaştı bulaşmadı mülahazasıyla, belki cinayet sayılabilecek bir kısım icraatta bulunuyorlar.”

Yani? Bir kısım cemaat mensubunun, bürokraside, poliste veya yargıda sahip olduğu imkânlarla, “karşı taraf bize şunu-bunu diyor” gibi bir mülahazayla yetkilerini kullanıp icraatta bulunmasını “cinayet sayılabilecek” bir icraat olarak tanımlamakla söze giriyor. Sonra şöyle devam ediyor:


“Eğer hakikaten bu olumsuz şeylerin üzerine giden arkadaşlar... bu işin üzerine ‘hukukun ve aynı zamanda sistemin, dinin ve aynı zamanda demokrasinin gerektirdiği şeyler bunlardır’ deyip arınma adına, yıkanma adına, temizlenme adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına meydan vermemek adına bir şey yaparken dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa...”

Yani? Hangi gerekçeyle olursa olsun, eğer Cemaat mensubu bürokratlar “dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa”, yaptıkları “gayrimeşru/gayridini” ise, bunları da katıyor. Hatta bunu dolaylı da değil, doğrudan yapıyor ve diyor ki:


“Bize de nisbet ediyorlar, dolayısıyla ben bizi de onların içinde görerek diyorum, dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur’an’ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa...”

Görüldüğü gibi, her ne kadar devamında “modern hukuk” ve “günümüz demokratik telakkileri”ni katsa da, “Kur’an”, “Sünnet”, “İslam” gibi temel değerlere aykırı bir icraat yapılmışsa, bu durumda, hiçbir ayrım yapmadan, “Allah bizi de onları da...” diye hep birlikte işin içine katarak beddua ediyor:


“Yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın!”
Sonra, işte başta dediğim gibi, hani “diyenin de, dedi diyenin de...” veya “yapanın da, yaptı diyenin de...” tarzında, “ama öyle değilse...” diyor, yani “biz bu işe Kur’an, Sünnet ve İslam’a aykırı bir şekilde bulaşmamışsak...” demeye getiriyor ve vicdanları muhasebeye çağırıp detaylandırıyor:


“Hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar...”
Evet... Eğer böyle bir durum varsa, Allah aşkına söyleyiniz, bir müslüman olarak buna itirazımız olabilir mi?


Yani ben aptal, ahmak, geri zekâlı değilsem; Fethullah Hoca’nın bedduasından, öyle basında yer aldığı üzere Başbakan’a ya da diğer Hükümet yetkililerine veya başka kişilere karşı doğrudan beddua anlamı çıkar(a)madım.


İşte bu yüzden, “Fethullah Hoca ile Cemaat’in samimi tabanı”nı ayrı, “Cemaat içinde kilit mevkileri ele geçirmiş çıkarcılar ve hainler gürûhu”nu ayrı tutuyorum.
Gelelim bedduaya “amin” demeye...
Fethullah Hoca bu bedduasına, “yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın!” ve devamındaki Arapça beddua niyazından önce şunları da katarsa, “amin” diyeceğim:


“Kur’an’ın temel disiplinlerine, Sünnet-i Sahiha’ya, İslam’ın hukukuna aykırıysa...

Hakkı batıla karıştırarak İslam ile Yahudilik ve Hıristiyanlık arasında ‘İbrahimi Dinler’ adı altında sentez yapanları... Kelime-i Tevhid’in ikinci yarısını, Muhammedunrasulullah’ı söylemeden/kabullenmeden de olabileceği itikadını yayanları... Siyonist güçlerin çıkarlarına uygun olarak, onları hoşnut etmeye yönelik tutum belirleyen, yol takip edenleri... Küresel habis odakların çıkarlarına uygun davrananları... ‘İslam algısı’nı, ‘Kur’an telâkkisi’ni, ‘Sünnet anlayışı’nı İslam’da refor/deform yapacak niteliklere dönüştürenleri... Kâfiri hoşnut etme adına müslümanları hor görenleri...”

Birine olan kinimiz, bizi adaletten ayırmamalı. Hayatı vahye göre düzenleme iddiasındaki bizler adil olmazsak, kimseden adalet bekleyemeyiz.


http://www.yeniakit.com.tr/fethullah...kale,4147.html

 

Akbursa isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-09-2014, 14:32   #2
Kullanıcı Adı
Ekinoks
Standart
Geçen treni izlemekten sıkılmadınızmı?

O iş kapandı bitti yani, bundan böyle faaliyetlerinize asıl yuvanız, sevk ve idare merkeziniz olan kafirlerin kucağından devam edeceksiniz.

Misyonerliğe ilkel kavimlere giderek devam edeceksiniz. Müslümanları kafirlere peşkeş çekerek değil.
Ekinoks isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-11-2014, 00:43   #3
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Akbursa arkadaşım, bakın size tarihimizdeki meşhur bir hikâyeyi anlatarak yapmaya çalıştığınızın boşa kürek sallamak olduğunu göstereyim:

"Eğri Minare

Süleymaniye Camiinin inşası tamamlanmış, ibadete açılacağı gün ilan edilmişti. O gün gelince İstanbul'un her yanından insanlar bu eşsiz eserin açılışında bulunmak için şehrin bu noktasına akın etmişti. İnsanların arasında bir çocuk, "Aaa şu minareye bakın nasıl eğri!" diye bağırıyordu. Herkes de bakıyordu ama bir eğrilik görmüyordu. Çocuğun minarelerden biri için eğri dediği Mimar Sinan'a kadar ulaştı. Koca mimar hemen çocuğun yanına geldi ve ona, "Yavrum hangi minare eğri göster bana." dedi. Çocuk da "İşte şu." diye minarelerden birini gösterdi. Mimar Sinan hemen adamlarını topladı. Uzun halatları biribirine ekletip minareye bağlattı. "Çekin yukarı doğru!" diye çektirmeye başladı. Çocuğa da, "Oğlum, bak bu minareyi doğrultturuyorum, sen dikkat et, dosdoğru olunca haber ver." dedi. Adamlar gerçekten düzeltiyormuş gibi çekiyorlardı. Çocuk bir süre sonra, "Tamam, minare doğruldu." diye bağırdı. İşçiler çekme işini bırakıp halatları çözdüler. Başından beri olaya tanık olan Sinan'ın ustalarından biri herkesin kafasını kurcalayan soruyu Mimar Sinan'a yöneltti:

- Ulu mimarbaşımız, sen herkesten iyi biliyorsun ki, minarede eğrilik falan yok. O halde niçin düzeltmeye kalkıştın?

Mimar Sinan'ın cevabı; inceliğin, anlayışın, hoşgörünün simgesi idi:

- Ben bilmez miyim minarede eğrilik olmadığını! Ama çocuğun kafasındaki "minare eğri" intibaını da öyle bırakamazdım. Bu yönteme başvurdum ki çocuğun kafasındaki "eğri" kanaati silinsin Yoksa her yerde çocuk aklıyla minarenin eğri olduğunu söyler, sonra gerçekten eğri olduğu şeklinde bir inanç yayılırdı."


Bu olayın yaşandığı caminin Süleymaniye Camii değil de Selimiye Camii olduğunu söyleyenler de var; ama hikâye yaşanmış.

Gülen Cemaati'nden bazıları çıkıp, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin o bedduasını yok mülâane, yok mübahale terimleriyle düzeltmeye gayret ettiler; ama o gayretleri boşa gitti. İnsanlarda, Fethullah Gülen beddua etti, hem de o bedduayı AK Parti Hükümeti'ne ve dindar Müslümanlara etti algısı yerleşti. Yani yukarıdaki hikâyeye dönersek, istenilse de istenilmese de eğri minare dikildi.

AK Parti Forum'da daha önce yazmış olduğum bir mesajımdan alıntıyı burada paylaşayım:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Eğer Fethullah Gülen; bu yolsuzluk operasyonun soruşturmasının 1 yıldan fazla bir süredir devam ettirildiğini ve iddiaya göre 1 yıldan fazla süredir tespit edilen suçlara göz yumula yumula bugünlere gelindiğini bilseydi, 3 farklı soruşturmanın hepsi sadece tek 1 soruşturmaymış gibi algılattırılarak hepsinin tek bir operasyonda birleştirilerek sözde yolsuzluk operasyonu özde AK Parti'yi bitirme operasyonu yapıldığını bilseydi, AK Parti'nin ve AK Partililerin, bu çok kirli alçakça operasyona karşı çıktıkları gibi, operasyonun yolsuzluk boyutuna itiraz etmediklerini ve bazı bakan oğulları da bazı bakanlar da dâhil olmak üzere her kim yolsuzluklara karışmışsa, AK Parti'de görevli olanların partiden ihraç edilmeleri ve yolsuzluğa karışan herkesin cezalarını bulmalarını istediklerini bilseydi, yani AK Parti'nin ve AK Partililerin, Hocaefendi'nin o bedduasında dediği, "Hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum adamlara, insanlara cürm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar" gibi bir tavır içinde olmadıklarını bilseydi, nihayetinde yine Muhterem Hocaefendi'nin o konuşmada son sözler olarak söylediği, "Kendimizi de istisna etmedim. Haksız kimse o mutlaka cezasını bulacaktır." sözlerinin muhatabının % 100'lük suç oranı ve % 100 kesinlikle bu alçakça operasyonu yapanlar olduklarını bilseydi, eminim ki o bedduayı yapmak hatasına düşmezdi.
Muhterem Hocaefendi o bedduasıyla büyük bir hata yaptı ve düşmanlarına istemeden de olsa şöyle deme kozu verdi: "İşte sizin Fethullah Gülen Hocanız bu. Onun hoşgörüsü Yahudilere ve Hıristiyanlara, bedduası ise Müslümanlara." Hadi bakalım bunu düzeltin. Nasıl düzelteceksiniz?

İşin iç yüzüne bakılırsa yapılmış olan o beddua, aslında havaya yapılmıştır, boşa yapılmıştır. Bunun niye böyle olduğunu kısaca izah edeyim:
Fethullah Gülen'in bedduasının hedefi: "Hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum adamlara, insanlara cürm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar." dır. Bedduasında bunu açıkça belirtiyor. Peki, böyle durumda olan kimse var mı? Yani haklarında iddia olan eski bakanlar ve onların çocukları masumdur, rüşvete ya da yolsuzluğa karışmamışlardır diyen kimseler var mı? Benim bildiğim kadarıyla böyle kimseler yok. Hiçbir AK Partili'den, 17 Aralık 2013 operasyonundan haklarında iddia olan kimselerin suçsuz olduklarını söyleyenini duymadım. 17 Aralık 2013 AK Parti'yi Bitirme Operasyonu olan 17 Aralık Dostmodern Darbe Girişimi'ne karşı olduğumuz kadar yolsuzluklara da karşıyız. Haklarında yolsuzluk iddiası bulunan kişilerden mahkûm edilenler olursa, AK Partili olanlar AK Parti'den ihraç edilsinler inşaallah.

Arkadaşım, siz hâlâ dikilmiş olan eğri minarenin derdindesiniz. Asıl felaket o değil, asıl felaket dikilmiş olan eğri gökdelen. Eğri gökdeleni nasıl düzelteceksiniz?

Gülen Cemaati'nin mensupları 150 civarında ülkede Türk Okulları'yla öğrencilere dersler veriyorlar. O okulardan birinden zeki bir öğrenci, Türkiye'de yaşanan bu olayları takip edip de kendilerinin öğretmeni olan Türk Hocası'na şöyle bir soru sorarsa, Gülen Cemaati'nin mensubu olan o hoca, o yabancı öğrencinin sorusuna nasıl cevap verir:

"Hocam, sizler hâl diliyle, tavırlarınızın ve davranışlarınızın güzelliğiyle bizlere örnek oluyorsunuz. Eğer biz, sizlerin bu nezih hâllerinizin etkisiyle dinimizi değiştirip Müslüman olursak, daha sonra da İslamiyet'e bağlılığımızın artması neticesinde dindar Müslümanlar olursak, sonra da sizin ülkeniz olan Türkiye'ye gelip dindarların partisi olan dindar ağırlıklı merkez sağ parti AK Parti'de görev alıp; İslam'a, Müslümanlara, İslam ülkesi Türkiye'ye, Müslüman Türk Milleti'ne ve insanlığa hizmet için gece gündüz demeden çalışmaya başlarsak, hiç beklemediğimiz bir anda sırtımıza hançeri sağlayıp bize ihanet ederek hayırlı hizmetlerimizin önünü kesmeye çalışır mısınız?"

Ah ah, işte eğri gökdelen bu, sevgili kardeşim: Dostmodern darbe. Dershane meselesi yüzünden Gülen Cemaati'nin mensuplarının onlarca yıllık emekleri dosta ihanet algısıyla lekelendi. Hadi bakalım düzeltin düzeltebiliyorsanız dikilmiş olan bu eğri gökdeleni.

Konu Cihannur tarafından (01-11-2014 Saat 15:03 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi