01-20-2014, 20:13 | #1 |
Vedat Bilgin - Türkiye'ye Saldırmanın Cazibesi Nereden Geliyor?
Vedat Bilgin
Türkiye'ye saldırmanın cazibesi nereden geliyor? Türkiye'nin bir saldırı karşısında olduğu tartışılmayacak kadar açıktır. Konuşulması veya açıklanması gereken, bu saldırıların sebepleriyle ilgili olabilir. Bu konuda muhtelif fikirler ileri sürülebilir ve saldırıların neden bu kadar yoğunlaştığı tartışılabilir. Benim üzerinde durmak istediğim mesele doksan yıl önce 'dünya sistemi' içinde Türkiye'nin kabul ettiği, etmek zorunda kaldığı şartların bugün tamamen değişmesiyle ilgilidir. Eğer değişimin ortaya çıkardığı duruma, Türkiye bir cevap vermemiş olsaydı, bu saldırıların bu kadar arttığını konuşuyor olmazdık. 20.yy'ın başında, dünya tarihinin en büyük imparatorluklarından birini kaybetmiş, ondan geriye milli mücadelede sadece bugünkü Anadolu topraklarını kurtarabilmiş, zorluklar ve yokluklar içerisinde bir ülke söz konusudur. Batı uygarlığının, son büyük imparatorluğu yıkarak paylaşmasıyla, siyasal üstünlüğünü sömürgeciliğin şartları içinde kabul ettirdiği yeni bir düzen kurulmuştur. Bütün Osmanlı coğrafyası, âdeta cetvelle çizilip yeni ülkelere ve nüfuz alanlarına bölünmüştür. Sykes Picot denilen bu düzenleme, Batı'nın çıkarlarının teminat altına alınmasından öteye bir amaç taşımamaktadır. Eski dünyada kalmak Türkiye, Lozan sürecinde, bu yeni düzeni kabul etmiş ve bir yönüyle bu coğrafyayla artık ilgilenmeyeceğini, hilafeti kaldırarak ortaya koymaya çalışırken, İzmir İktisat Kongresi'nde de Sovyet tipi bir modeli tercih etmeyeceğini, Batı usulü kalkınmayı benimsediğini, yani kapitalist ekonomik düzeni tercih ettiğini deklare etmiş oluyordu. Bunun anlamı açıktır: Türkiye, Batı çizgisinde olacaktır ve Batı'nın endişe duymayacağı bir siyaseti benimseyecektir. Meselenin "dünya sistemi" ile ilgisi göz önünde bulundurulduğunda, içeride takip edilen Batılılaşma politikalarının şiddetinin artacağını anlamak zor olmayacaktır. Kapitalist dünya sistemi, aslında Batı medeniyetinin, bütün yeryüzünde Batılı olmayan halklar, kültürler ve medeniyetler üzerinde vesayet kurma arayışının adıdır. Türkiye, Batı sistemi içinde yer alarak, dolaylı da olsa bu vesayeti benimseyen bir yönetim anlayışına ve yönetici elitlerin iktidarına tâbi olmuştur. Bu vesayetin 2. Dünya Savaşı sonrası ABD ve NATO ittifakı üzerinde pekiştirilip, çok daha fazla müdahaleye açık bir yapıya dönüştürüldüğü, bağımlılık ilişkisine sokulduğu, üzerinde durulması gereken bir sorundur. Küresel dinamiklerin yükselişi, Sovyetler'in çöküşü, Neo-liberalizmin yaşadığı sorunlar, tek kutuplu dünyanın imkânsızlığı ve çok kutuplu yapıya geçiş sancıları gibi birçok olay aslında 20.yy'ın başında kurulan dünya sisteminin çökmekte olduğunun göstergesidir. Türkiye, eski dünya sisteminin sarsılıp yıkıldığı bir tarihsel dönemeçte, bu geçiş sürecini iyi kavrayan ve yöneten bir ülkedir. Türkiye'nin cevabı Ortadoğu'nun, Müslüman toplumların değişimi, Türk dünyasında yaşanan gelişmeler, Türkiye'yi Batı vesayetinden çıkarıp, Batı'yla yatay ve karşılıklı ilişkiler esasına dayanan yeni bir yönetim anlayışıyla buluşturunca kıyamet kopmuştur. Tam da bu sırada Neo Osmanlı tartışmalarının yapılmasını tesadüf olarak nitelendiremeyiz. Kısaca Batı ve vesayetin içerideki taraftarlarının 20.yy'da dünya sisteminin yarattığı uluslararası statükonun 21.yy.'da da devam etmesini istemeleri ciddi bir sorundur. Başbakan Erdoğan'ın karşılaştığı sorun, bu eski anlayışın, geri zihniyetin, değişen Türkiye'nin önüne çıkmasıyla ilgilidir. Büyük değişim süreçlerinin bu tür engelleri süpürüp atacağını tahmin etmek, kehanet sayılmamalıdır. Türkiye'nin tarihsel gelişmesinin karşısında duranların, ne uluslararası sistemde ne de bölgesel ve ülkesel çapta yaşanan gelişmeleri anladıklarını söyleyebiliriz. Bunların, bütün itirazlarını eski dünyanın içinden yapmış olmalarını, Türkiye'yi geride bıraktığı bir çağa, onun uluslararası politikasına ve içerideki ekonomik ve sosyal politikalara geri götürmeye gücü yetmeyecektir. Türkiye, dünyanın değişimine ayak uydurduğu, bu değişim dinamiklerini bir büyüme stratejisine ve halkın taleplerine yansıttığı için gelişmektedir. Kaynak Akşam 20.01.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|