02-14-2014, 19:36 | #1 |
Salih Tuna - Anladık Kimse Sizin Kadar Zeki Değil!
Salih Tuna
Anladık kimse sizin kadar zeki değil Matah bir argümanmış gibi, 'Varsa paralel devlete ilişkin bir belgeniz, deliliniz gidin yargıya teslim edin.' diyenler var hâlâ. İyi de zaten 'mesele' orda! 'Paralel devlet' derken her şeyden evvel, malûm kolluk kuvvetlerinden evvel, 'paralel yargı' kastediliyor. Siz de kalkmış diyorsunuz ki, şikâyetiniz varsa belgeleriyle birlikte 'yargıya' başvurun. İnsanların zekâsıyla alenen alay ediyorsunuz, lütfen yapmayın. Ne olacaktı peki, 'paralel yargının' kapısı çalınıp şöyle mi söylenecekti: 'Efendim siz paralelsiniz, artık biz bundan çok çok eminiz. Adaleti teslim almışsınız. Hayatı karartılacak insanlar hakkında delil bulunuyor, yoksa üretiliyor, siz de önceden verilen kararlara resmiyet kazandırıyorsunuz. Buyurun, bunlar da delilleri...' Bu şikâyet üzerine 'paralel yargı' mensupları da kendi aralarında toplanıp karar verecekti, he mi? Şöyle mesela: '- Eyvahlar olsun! Paralel olduğumuz kanıtlandı. Yakayı ele verdik sonunda. Ne yapacağız ha, ne yapacağız?!..' '- Valla yapacak bir şey yok. Tek tek inceledim ben delilleri, her şey kabak gibi ortada...' '- Ben de inceledim. Söylemeye dilim varmıyor ama çok kötü, inanın çok kötü!..' '- Gerçeklerden kaçamayız. Artık istifa etmekten başka çare kalmadı...' '- Ne diyorsunuz siz yahu! Kafamıza göre nasıl istifa ederiz arkadaşlar; hem de yargı imamından izin almadan?! Saçmalamayın... ' '- Mecburuz...' '- Ne?! Mecbur muyuz? Hakkımızda şikâyet var diye, isterseniz kendi aleyhimizde de suç duyurusunda bulunalım. Hayret bir şey yani...' '- Olacağı o sonunda...' '- Delirdiniz mi siz?..' '- Aleyhimizde onca delil var ama kardeşim...' '- Ne olmuş varsa. Kararı verecek olan biz değil miyiz? Kendi kendimizi mahkûm edecek değiliz ya!..' '- Hah, hah, ha...' '- Ekiki kiki ekiki eki...' '- Aha ha hah ha..' '- Ne var, ne oluyor, ne gülüyorsunuz?' '- Sazan gibi yedin işte. Paralel olamayacak kadar safsın; sen kimin tuzluğusun oğlum. Hah, hah, ha...' Haklısınız, hiç komik değil, hatta bu tarz komiklikler Samanyolu dizilerinde bile yok. Ama inanın, 'Varsa paralel devlete ilişkin bir belgeniz, deliliniz gidin yargıya teslim edin.' argümanı bundan daha komik değil. Anlamadığım şu: Mahut argümanı öne süren arkadaşlar çok mu zeki, yoksa hepimizi salak mı sanıyorlar?! Gerçi zeki oldukları kesin, çevik oldukları da muhakkak, ama ahlâklılar mı, işte orası biraz netameli. Çünkü... Dün, yani 12 Eylül 2010'dan evvel, 'Bu ülkede yargıçlar partisi var, yargı tarafsızlığını yitirdi. HSYK yargı bağımsızlığına sığınarak yasama ve yürütmeye tahakküm ediyor. Yargıçlar diktatörlüğü milli iradeyi teslim almak istiyor...' şeklideki iddialarını dillendirdiklerinde hiç kimse çıkıp da, varsa bir deliliniz yargıya teslim edin dememişti. Hayır yani, 'paralel yargıya' delil teslim edilecek de ne olacak, 'adalet' mi tecelli edecek? Gördük işte 'adaletinizi, yargınızı!' Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'u silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek 'suçundan' müebbede mahkum ederken... Polis ve yargıdaki paralel yapılanmayı deşifre eden bir kitap yazdığı için sağ görüşlü Hanefi Avcı'yı yasa dışı bir komünist örgüte yardım ve yataklık yapmak iddiasıyla mahpus damında çürütürken... 'Dinler arası diyalog' projesini sıklıkla eleştiren Cüppeli Ahmet'i fuhuş ticaretinden içeri tıkarken... Henüz yayımlanmamış bir kitabın kalemini kırarken... Velhasıl-ı kelam, İzmir'deki o garabet casus davasından Hrant Dink'in yıllar yılı açılmayan dosyasına, HSYK'nın Danıştay'da görülen dava hakkında ihsas-ı reyde bulunmasından Adana'daki MİT'in yardım TIR'ına yapılan o ihanet baskınına kadar yargınızı gördük. Anladık çok zekisiniz ama 'görülmez' de değilsiniz. Görüldünüz! Kaynak Yeni Şafak 12.02.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|