![]() |
#1 |
![]() Yasir Kadıoğlu - Kripto Cemaatçilerin Büyük Sırrı: Selam Örgütü
Yazıya "Soner Yalçın"vari bir başlık bulmak için çok düşündüm. Nihayetinde ortaya yukarıda gördüğünüz başlık çıktı. Önce şu soruya cevap verelim: Kripto cemaatçi nedir veya kripto cemaatçi kimdir? Cevap kısaca şu: Kripto cemaatçi, aslında cemaatçi olduğu hâlde üniversite yıllarından sonra cemaatle bütün bağlarını koparmış gibi görünen ve kamuda çeşitli vazifeler yürüten cemaatçidir. Örneklendirelim. Üniversitede okuduğum dönemde, bu yapının sohbetlerine katılan hukuk öğrencisi bir kız arkadaşım başını örtmeye karar vermişti. Kendisine, "Başı açık" daha faydalı olacağı söylenmiş ve başını örtmesi engellenmişti. Şu anda cemaatle görünür hiçbir bağı olmayan arkadaşım, ortak arkadaşlarımızdan öğrendiğim kadarıyla Anadolu'nun küçük bir iline savcı olarak atanmış. Cemaat, gelişimi döneminde pek çok ismi bu şekilde kamu kurumlarına soktu. Solcu gibi görünen, Ülkücü gibi görünen ve hatta yerine göre Milli Görüş mensubu gibi görünen pek çok cemaatçi olduğunu bizzat biliyorum. Neyse, bahsi geçen kripto cemaatçiler ilginç bir vazife görüyorlar. Mesela Ergenekon sürecini ele alalım. Anlatılanlara göre Ergenekon davasıyla ilgili dosyanın oluşturulduğu günlerde bu kripto cemaatçiler önemli bir iş yaptılar. Aslında birbiriyle yakın ilişkisi olmayan kişilerin birbiriyle ilişkiye geçmesini sağlayarak "Örgüt" havasının oluşmasını sağladılar. İlgisiz kişiler arasında ciddi ünsiyetler oluşturdular. Şimdi gelelim işin bugünle ilgili kısmına. Ergenekon dosyasıyla "Çıraklık" eserini, "Balyoz" , "Askerî Casusluk" ve benzeri dava dosyalarıyla "Kalfalık" eserini veren kripto cemaatçilerin "Ustalık" eseri gerçekten ses getirecek bir dosyaydı: Selam Örgütü. Başbakan'ın, 17 Aralık Operasyonu ile ilgili konuşurken üstü kapalı değindiği örgüt de buydu. Kripto cemaatçiler, iktidarın dik duruşu hariç her şeyi hesap etmiş, bütün detayları hazırlamışlardı. Hazırlanan dosyaya göre bu örgütün El Kaide ile ilişkileri vardı. İslam ülkelerinde yapılanıyor ve bütün ülkelerde kendi amaçları doğrultusunda ekipler oluşturuyordu. Örgütün; finansal, istihbari, siyasi ve askerî ayağının dışında bir de medya ayağı vardı. İslam ülkelerini, küresel hegamonik güçlere karşı harekete geçirmeyi amaçlayan bu örgüt aynı zamanda Türkiye'de iktidarı ele geçirmişti. Dosyaya göre bu örgütün en tepesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bulunuyordu. Örgüt şeması içerisinde Hakan Fidan, istihbarat ağının başında gösteriliyor, MİT'in içerisindeki operasyonel bir güç ise askerî kanat olarak tanımlanıyordu. Örgütün politbürosunda ise tamamen Milli Görüş geleneğinden gelen yedi isim yer alıyordu. Dosyadaki iddialara göre Türkiye'deki bütün kurumların üstü olarak tasarlanan bu politbüro, dış politika çizgisinin belirleyicisiydi. Yine dosyaya göre, İHH da örgütün amaçları için kullandığı bir lojistik güçtü. Özellikle 2004 yılından sonra TİKA ve İHH, bu örgütün amaçları için büyütülmüştü. Hatta dosyaya göre Mavi Marmara gemisinin yola çıkışı dahi bu örgütün amaçlarıyla ilgiliydi. Örgütün finansal ayağını ise dosyaya göre politbüroya yakın bir ekip kontrol ediyordu. İçeriden dışarıya doğru halkalardan oluşan bu yapı en temelde politbüronun bir parçasıydı. Örgütün medya ayağı da AK Parti içerisindeki etkili bir ismin kontrolündeydi. Bir kaçı hariç bütün gazetelerin yayın politikalarına bu örgüt karar veriyor ve RTÜK, Basın İlan Kurumu, Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü gibi pek çok kamu kurumunu yönetiyordu. Neyse, Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçiren bu yapıyla ilgili bütün tapeler ve detaylar belirlenmiş ve hatta hangi dalganın hangi gün yapılacağı dahi ilgili yerlere iletilmişti. Plana göre sırasıyla; - Örgütün finansal ayağı deşifre edilecek ve Türkiye'nin bölgesel politikalarını finanse etmek için çeşitli çalışmalar yürüten örgüt üyeleri tutuklanacak, - Şemada bulunan isimler ve pozisyonlarıyla ilgili bu isimlerin dosyaya uygun beyan vermeleri sağlanacak, - Örgütün bürokrasi ayağına girilecek ve örgüte menfaat sağlamak için çalışmalar yapan bürokratlar gözaltına alınacak, - İHH'ya ait bir tır durdurulacak ve içerisinde Suriye'de bulunan bazı örgütlere gönderilen askerî lojistik malzemeleri bulunacak, - MİT'e ait tırlarda örgüte hizmet eden teşkilat mensupları tarafından Suriye'deki bazı radikal örgütlere yollanan mühimmatlar yakalanacak, - Bütün bu dalgalar neticesinde gözaltına isimlerin tamamı Başbakan'ı ve bahsi geçen örgütün merkez komitesini deşifre edecek, - Türkiye'nin dört bir yanında yapılan aramalarda bu örgüte bağlı yüklü miktarda para, belge ve plânları içeren dosyalar ele geçirilecek, - İHH, Türgev ve benzeri pek çok İslami sivil toplum kuruluşu bu örgütün lobi yapılanması olmakla suçlanarak sürece dâhil edilecek, - Hazırlanan dört bin kişilik isim listesinde ismi geçen herkes gözaltına alınacak, - Medya tarafından Türkiye'de yüzyılın en büyük örgüt operasyonunun yapıldığına dair propaganda yayılacak, - Uluslararası toplum ve birbirinden bağımsız görünen pek çok sivil örgüt tarafından Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin istifa etmesi gerektiğine dair büyük bir baskı oluşturulacak, - Bütün bunların neticesinde Başbakan Erdoğan'ın istifa etmesi sağlanacak ve hakkında hazırlananan dosyanın detayları medyada yer alacaktı. Kripto cemaatçiler her şeyi oldukça ince hesaplamışlardı. Hatta, "Selam Örgütü" ismi bile hazırdı. Sadece MİT'in kripto cemaatçileri oldukça yakından takip ettiğini, 17 Aralık operasyonunun önceden haber alındığını ve sonraki sürecin bu operasyonu yürütecek bütün ayakların ortaya çıkarılması için hususen durdurulmadığını hesap edemediler. Yıllar sonra bugünlerin öyküsünü yazanlar, büyük devlet refleksinin ne demek olduğunu ve güçlü bir liderliğin ne anlama geldiğini de uzun uzun anlatacaklardır. Aldığım duyumlara göre hikayenin en yalın hâli yukarıda anlattığım gibi. Gerisini araştırmak ise gazeteci dostlarımızın işi. Kaynak Hür Haber 14.02.2014
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|