03-03-2014, 14:30 | #1 |
Ahmet Kekeç - Adaletin Keskin Kılıcı İndi, Mümtaz'er'in Başı Düştü
Ahmet Kekeç
Adaletin keskin kılıcı indi, Mümtaz’er’in başı düştü Mümtaz’er Türköne, Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldı. Hayır, içeride yatmayacak... Mahkeme, “sanığın ileride suç işlemeyeceğine” kanaat getirdiği için hükmün infazını erteledi. İyi oldu... Hep söylüyorum: Atatürk’ü Koruma Kanunu ayıplarımızdan biridir... Atatürk’ün yasal bir korumaya ihtiyacı yoktur ayrıca... Yasayla koruduğunuz bir varlığa değer vermiş olmazsınız... Onu tabulaştırırsınız... Oluşturduğunuz “masuniyet alanı”, koruduğunuzu sandığınız varlığı tartışılabilir, kavranabilir, hakkında yorum yapılabilir olmaktan uzaklaştırır ve değersizleştirir... Atatürk’e yapılabilecek en büyük kötülük budur. Mümtaz’er Türköne’nin Atatürk hakkında ne yazdığını bilmiyorum. Hakaret etmemiştir... Bundan eminim. Keskin laflar eder, sarsıcı açıklamalar yapar, haksız ithamlarda bulunur ama hakaret etmez... Kefilim. Türk yargısı, yakın zamana kadar Atatürk’le ilgili eleştirel değerlendirmeleri 5816 kapsamına alıyordu ve cezalandırıyordu. Demek ki bu alışkanlık devam ediyor ve piyango bu defa Mümtaz’er Türköne’ye çıktı. O zaman, sıradan bir Atatürk eleştirisinde bile suç vehmeden yargı anlayışını sorgulamamız gerekiyor... Ki, bunun problemli bir “anlayış” olduğunda herkes müttefik. Mümtaz’er Türköne, geçenlerde, “Kendinizi yargının buz gibi aklına teslim edin.” diyordu ve devam ediyordu: “Adaletin keskin kılıcı inecek, bazı başlar düşecek. Yargılamadan kaçmayın...” Elbette kimse yargılamadan kaçmıyor, kaçmak istemez; ama adaletin keskin kılıcı o kadar da adil inmiyor. Mesele bu... Kendimizi teslim etmemiz gerektiği söylenen yargının buz gibi aklı Başbakan astı bu ülkede... Darbeleri meşrulaştırdı... İşkence suçlarını örtbas etti. Mümtaz’er Türköne, çıkıp, “Evet, Atatürk’e hakaret ettim. Adil Türk yargısı beni cezalandırdı. Doğrusunu yaptı. Yaşasın adalet!” diyebiliyor mu ki, başkalarının kellesi üzerinden “adalet retoriği” yapıyor? ‘Caniler aramızda’ Hürriyet gazetesi, tutukluluğu sona erdirilen Reza Zarrab ve iki bakan oğlu için şu manşeti atmış: “Aramızdalar...” Demek istiyorlar ki, “nezih ve temiz insanların dünyasına avdet ettiler...” Bilinçaltından, içeride tutulmaları, hiç çıkmamaları, dünyamızı kirletmemeleri, mümkünse içeride ölmeleri gerektiği söyleniyor... Bir tür “cani” muamelesi yapılıyor... Birincisi, vicdanız herifler, tutukluluğun sona erdirilmesi, aklanmak anlamına gelmiyor... Bunu siz de biliyorsunuz. Bunu en iyi siz biliyorsunuz... İkincisi, suçu ispatlanıncaya kadar herkes masumdur... Kimse kimseyi peşinen “cani, hırsız, katil” ilan edemez. Üçüncüsü... Evet, “aramızdalar...” Aramızda olmaya devam edecekler. Ona bakarsanız, siz de aramızdasınız... İşlediğiniz cinayetlere rağmen aramızdasınız... Hrant Dink’e, Ahmet Kaya’ya, Orhan Pamuk’a ettikleriniz ortada... Darbelerde üstlendiğiniz rol ortada... Yalan haberleriniz, asparagaslarınız, andıçlarınız ortada ve hâlâ aramızdasınız. Pakistan Yüksek Mahkemesi’nden darbeye cevaz aradınız. Aramızdasınız... Her şeyin “hukuk”tan ibaret olmadığını söylediniz. Aramızdasınız... Paralel yapıların savunuculuğuna ve gönüllü sözcülüğüne soyundunuz. Aramızdasınız... Hangi hırsızlık, irade-i milliye gaspından daha ağır olabilir? Neredeyse kurulduğunuzdan beri gasp çeteleriyle ortak çalışıyorsunuz... (Hatırlayalım: “Bu defa işi silahsız kuvvetler halletsin”,“Paşa, Başkan’ı hizaya soktu”, “411 el kaosa kalktı...”) Normal ülkelerde, bırakın gazeteciliği, sokağa çıkmanıza bile izin vermezler... Ama siz aramızdasınız! Kaynak Star 03.03.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-31-2014, 23:30 | #2 |
30 Mart 2014 Yerel Seçiminde AK Parti'nin elde ettiği büyük seçim zaferiyle Müslüman Türk Milleti'nin keskin kılıcı indi ve böylelikle Mümtaz'er Türköne'nin başı birkez daha düştü.
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|