07-10-2014, 03:20 | #1 |
Salih Tuna - Kılıçdaroğlu Neyle Tehdit Edildi?
Salih Tuna
Kılıçdaroğlu neyle tehdit edildi? Bu Kılıçdaroğlu AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayı olsa, değil oy vermek, dönüp bakarsam şurdan şuraya gitmek nasip olmasın. Aynı şekilde, Erdoğan bu CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olsa benden asla oy alamazdı. Hâlimiz ahvalimiz bu ama (daha evvel de söylediğim gibi) biz 'biat' etmiş oluyoruz onlar 'özgür birey.' Nasıl özgür bireylerse artık, koro hâlinde terennüm ediyorlar: 'Elimiz mahkûm!..' Çölaşan Emin'inden Muharrem İnce'sine kadar bir yığın zevat, 'Madem Kılıçdaroğlu çatı adayı olarak onu gösterdi, elimiz mahkûm oy vereceğiz…' demeye getiriyor. İyi de, Kılıçdaroğlu'nun hepinizden daha çok eli mahkûm, onu ne yapacaksınız? Sayın Kılıçdaroğlu, 'Tanıdıkça ben sevmeye başladım, siz de tanıdıkça Ekmeloğlu'nu seveceksiniz…' demişti. Önce adını ezberleyip sonra sevseydiniz bari. Garabetlerini yüzlerine vurunca kimi şapşallar 'çatı aday'ının adıyla dalga geçtiğimi yazıp çizdiler. Kim olursa olsun bir insan evladının adıyla dalga geçme alçaklığı bizden uzaktır. Daha adını bile doğru düzgün telaffuz edemedikleri bir insan evladını 'çatı adayı' olarak belirleme gayretlerini sevdim sadece. Şuncacık şeyi anlayamayacak ne var! Gerçekten de 'eli mahkûm' olanların önde gideni Sayın Kılıçdaroğlu'dur. CHP'nin cumhurbaşkanı adayını belirleyebilmek için… Onca zaman onca insanla toplantı yaptı, deyim yerindeyse nabız yokladı; parti teşkilatlarından sivil tolum örgütlerine, solcu ve ulusolsolcu aydınlara kadar herkesin fikrini sordu. Bütün bu görüşmeler doğrultusunda belirleyecekleri cumhurbaşkanı adayının özelliklerini zaman zaman medyayla paylaştı. Çağdaş, Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi, ne bileyim, bir parça da kadın olacak falan denildi. Engin Ardıç da hâliyle Muazzez İlmiye Çığ'ı önerdi. Hadi Muazzez İlmiye Çığ olmadı Emine Ülker Tarhan olsaydı bari. Madem işin içine MHP de dâhil olacaktı, hiç değilse Meral Akşener olsaydı yahu! Hiçbiri olmadı. Kılıçdaroğlu'nun ifadesiyle 'Ekmeloğlu' oldu. CHP'de başka erkek cumhurbaşkanı adayı mı yoktu; bir Gürsel Tekin veya bir Süheyl Batum ne güne duruyordu? Tamam, Mustafa Sarıgül olmazdı. Gündemden öyle düştü ki artık bir daha toparlanamaz. Hatırlar mısınız; 30 Mart öncesi o solcu maklubeci profesör, 'Mustafa ile Kemal yan yana geldi' diye nasıl da coşmuştu! Mustafa (ve) Kemal olmadı, Ekmeloğlu Kemal verecekler herhâlde. Neyse. Demem o ki, Kılıçdaroğlu herkesle konuştu, gitti kendisinin bile haberdar olmadığı birini 'çatı adayı' olarak ilan etti. Kılıçdaroğlu'nun yaptığının ne olduğunu (neyle dalga geçtiğimi anlamakta zorluk çeken kimi CHP'li okurlarımı da hesaba katarak) bir misal üzerinden anlatayım: Diyelim ki, CHP bir tanıtım filmi için maço bir erkek arıyor. Herkesin fikri soruluyor; Kadir İnanır'dan Kenan İmirzalıoğlu'na kadar bir yığın isim etrafında beyin fırtınası yapılıyor. (Bu arada ulusalcılar da Tarık Akan diyor da başka bir şey demiyor.) Kılıçdaoğlu da medyaya yaptığı açıklamalarda aradıkları oyuncunun özelliklerini öyle bir anlatıyor ki üç aşağı beş yukarı herkesin aklına mezkur isimler geliyor. Gün geliyor, tanıtım filmi için belirlediği adayı açıklıyor: 'Fatih Ürek!' CHP'nin 'çatı adayı' hikâyesi işte böyle bir şeydir. Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin şimdi, Kılıçdaroğlu böyle bir hikâyeye eli mahkûm olmasaydı hiç evet der miydi? Böylesi bir mahkûmiyete duçar olmak da ancak bir tehditle olur; acaba neyle tehdit edildi? Kaynak Yeni Şafak 09.07.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|