07-28-2014, 22:00 | #1 |
Abdülkadir Selvi - İsrail Siparişi Darbe
Abdülkadir Selvi
İsrail siparişi darbe 28 Şubat bir İsrail projesiydi. İsrail'in hedefi Refahyol'u devirmek, Erbakan'ı tasfiye etmekti. Başarılı da oldular. 28 Şubatçı generallerin de bir hedefi vardı. Cumhurbaşkanı olmak istiyordu Çevik Bir. Bunun için İsrail'in desteğini yanına almaya özen gösteriyordu. 24 Aralık 1995 seçimlerinde Refah Partisi 1. parti olarak çıkınca Çevik Bir, '25 yılda 150 milyar dolarlık silah alımı yapacağız' diye göz kırpmıştı silah şirketlerine. Refahyol hükümeti sırasında, 'Türkiye-İsrail Askeri Eğitim Anlaşması' imzalandı. İsrail'den Savunma Bakanlığı adına İvry David, Genel Direktör olarak imzalamış, Türkiye adına da Çevik Bir imzayı koymuştu. Çevik Bir, Başbakan Erbakan'ın İsrail aleyhine konuştuğu gün, İsrail ile ortak askerî tatbikat yapılacağını ilan edecek kadar pervasızdı. Konya'daki Alçak Uçuş Üssü'nün İsrail'e kullandırılması da yine o dönemin ürünüydü. Çevik Bir, İsrail desteğiyle Çankaya'ya yürümek istiyordu. Öyle ki, batmak üzere olan İsrail savunma sanayii Türkiye'nin desteğiyle hayat bulup, birbiri ardına milyar dolarlık ihalelere imza atmıştı. Kuvvet komutanlıklarının doğrudan silah alımları İsrail'den yapılıyor, İsrailli silah şirketlerinin Türkiye temsilcisi Gila Hanım, istemediği bürokratı görevden aldırıyordu. O günlerin kudretli ismi Çevik Bir ile randevusuz görüşen İsrailli olarak ün salmıştı Gila Hanım. Hüseyin Kıvrıkoğlu da Çankaya'ya giden yolun Tel-Aviv'den geçtiğine inananlardandı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı uzmanlarının direnmesine rağmen M-60 tanklarının ihalesini İsrail'e vermişti. Hem de anlaşmaya karşı çıkan Savunma Sanayii bürokratını uçaktan indirterek imzalatmıştı anlaşmayı. 1 milyar 35 milyon dolara ihaleye çıkılmış, ancak basında çıkan haberler üzerine 668 milyon dolara ihale İsrail'e verilmişti. Modernizasyon bizim mühendislerimiz tarafından gerçekleştirildi ama parayı prototipi kurma zahmeti karşılığında İsrail kaptı. F-4'lerin modernizasyon ihalesinin İsrail'e verilmesi gibi. Cengiz Çandar, 28 Şubat'ı, 'Amerika'nın en İsrail yanlısı çekirdeği de dahil bu darbeye' diye tarif etmişti. 28 Şubat'ın önünde de vardı arkasında da hep bulundu İsrail... İsrail ile ilişkiler demek, ABD, İngiltere ve İsrail'den oluşan bir gücün desteğini arkasına almak demekti. Çankaya'ya çıkmak isteyenler de bu desteğe önem verdi. Darbe yapmak isteyenler de... 28 Şubat, 'Made-in İsrail' patentli bir darbeydi. 28 Şubat'ta tanklar Sincan'da yürürken, Çevik Bir ABD'den, 'Balans ayarı yaptık' demişti. Kudüs-Selam örgütüyle de 28 Şubat günlerinde tanıştık. Kudüs-Selam, İsrail patentli 28 Şubat'ın proje örgütüydü. Laik kesimlerin harekete geçmesi için Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı suikastleri düzenlenmiş, bir gece yarısı operasyonu ile kurulan Kudüs-Selam örgütüyle fatura dindarlara kesilmişti. Kudüs-Selam ya da Tevhid-Selam bir kez daha karşımıza çıktı. Bu kez İsrail siparişi 17 Aralık darbe girişimi sırasında. Şundan emin olun. Eğer derin Yahudi cemaatinin yeni bir darbe siparişi olursa, bir kez daha karşımıza çıkar Kudüs-Selam. 28 Şubat'ta Kudüs-Selam'dı. 17 Aralık'ta Tevhid-Selam oldu. Nöbetçi eczane gibi. Nöbetçi terör örgütü. İsrail siparişi darbe dönemlerinde ısıtılıp, sürülüyor piyasaya. 17 Aralık darbe girişiminden sonra dinlemeler, şantaj-montaj kasetleri, Başbakan'ın makamına böcek konulması gündeme geldiğinde, operasyon kararı ne zaman alınmış, dinlemelerin, kasetlerin, darbenin düğmesine ne zaman basılmış diye geriye dönük bir araştırma yapıldı. Enteresan bir tarih çıktı ortaya. Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e, 'One Minute' çektiği 29 Ocak 2009 tarihi. Süleyman Demirel, 'Nereden çıktığı da belli olmaz, gelir bir gün karşınıza..' diye boşa dememişti. Şimdi düşünüyorum da CIA Başkanı David Petraeus, Başbakan Erdoğan'a, laf olsun diye 'Siz İsrail'in özrünü kabul edin, biz de sizin Cemaatle ilişkilerinizi düzenleyelim' teklifini yapmamıştı. Önce 7 Şubat'ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a yönelik operasyon olarak çıktı karşımıza. Sonra 17-25 Aralık darbe girişimleri geldi. 28 Şubat'ta Umut Operasyonu yapıp, Kudüs-Selam örgütü diye toplamışlardı bir grup insanı. Tevhid-Selam soruşturmasını 17 Aralık sabahı teslim eden savcının hedefinde de bu kez toplamak vardı Başbakan'ın yakın çevresini. Kaynak Yeni Şafak 28.07.2014
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|