03-27-2018, 11:16 | #1 |
İstediği ‘O an’ Bir Türlü Gelmeyince, Aydın Doğan PES Etti.
Aydın Doğan ve adamlarının, bir şey söyledikleri zaman, bir şeyi haber yaptıkları zaman ‘şak diye’ sonuç almaya alışık oldukları günlerdi.
O güne kadar kervan öyle yürümüştü zira. Manşetle hükümetler devirmeler, yalılarda toplanıp memlekete başbakan atamalar, ordu içine çöreklenmiş cuntacı yapılarla kısa alanda dar paslaşmalar… Yine öyle bir şey yapmak istiyorlardı. Operasyonu genişleterek Ak Parti hükümeti ve dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ı devirmek istiyorlardı. Erdoğan tezgahı gördü.Ve hamlesini yaptı. Erdoğan’ın o günlerde partisinin Güngören teşkilatını ziyareti sırasında “Eyy Aydın Doğan!” diye başladığı bir konuşması vardı ki, o gün Aydın Doğan için söyledikleri hala kulakları çınlatmaya devam ediyor. Erdoğan, Aydın Doğan’ın Hilton arazisini istediği halde kendisine verilmediği için saldırdığını söylüyordu. Aynı dönemde büyüme planlarını ballı enerji ihalelerine bağlayan grubun rafineri işi de yatmıştı. Yani “Deniz Feneri” diye bağırıyorlardı ama, işin aslı “Siz nasıl olur da bizim istediklerimizi yerine getirmezsiniz” demiş oluyorlardı. Üstüne Aydın Doğan ve kızlarıyla ilgili offshore hesaplar açarak borsada küçük yatırımcıyı zarara sokmak suçlamaları gündeme geldi.Bu iddialar yargıya taşındı. Aynı dönemde, grup şirketleri ile ilgili milyarlarca dolarlık vergi kaçakçılığı suçlamaları yöneltildi. Suçlamalar sabit olunca, Aydın Doğan bu cezaları indirimli olarak da olsa ödemek zorunda kaldı. Hiç alışık olmadıkları o zor günlerde Doğan’ın medya grup yöneticilerini toplayıp “Ben bu cezaların hepsini ödersem dolmuşa binecek param kalmaz” dediği rivayet edilir. Ama hepsinden önemlisi, o dönemden itibaren o grubun yürüttüğü operasyonlar sonuç vermemeye, ulaşmak istedikleri hedefler ulaşılamaz hale gelmeye başladı. Yani artık dedikleri olmuyordu. Olmasını istedikleri şeyler, bumerang etkisi yapıp yüzlerine çarpıyordu. Ertuğrul Özkök’ün attığı manşetler, çöp kutusuna gidiyordu. O dönemki hırçınlıklarının bir sebebi de bu olmalıydı. Sonrasında sindiler. Tabi bu sinme hali, uygun zamanı bekleyip o an geldiğinde yeniden atağa geçme planı üzerine kurgulanmıştı.Yıllar böyle geçti. İstedikleri ‘O an’ bir türlü gelmeyince, Aydın Doğan 80 yaşıma geldim deyip pes etti. Pes etti ama yaptığı kötülüklerin bundan sonra da hem kendisinin hem de hala hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam eden ‘has dairedeki adamlarının’ peşini bırakacağını hiç sanmıyorum. MEHMET ACET
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-28-2018, 11:11 | #2 |
Aydın Doğan, kendisine ait olan Türkiye’nin en büyük medya kuruluşunu Demirören Grubu’na sattı. Doğan Medya’nın sembol ismi Hürriyet gazetesi, Kanal D, CNN Türk, Posta gazetesi, satılan yayın organları içerisinde.
Bu satış, Cumhuriyet dönemi medya tarihinin bir dönüm noktasıdır. Nasıl AK Parti iktidarı ve Erdoğan dönemi, siyasi hayatımızın bir dönüm noktası ise Doğan medyanın, bilhassa Hürriyet gazetesinin el değiştirmesi de aynı ölçüde bir dönüm noktasıdır. Erdoğan Türkiye’si; iki asırlık arayış, bocalama döneminden sonra öze dönüş, yerli ve milli değerlerle diriliş Türkiye’sidir. Aydın Doğan, bu dirilişi okuyamadı. Yanlış tercih yaptığı, yanlış yerde durduğu için medyasını satmak zorunda kaldı. Artık 15 Temmuz 2016 hain FETÖ darbe girişiminin bastırılması ve 16 Nisan 2017 referandumundaki ‘Evet’ ile yeni bir Türkiye gerçeği var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kapıda... Bir yandan da yedi düvelle cephelerde savaş verdiğimiz bu süreçte, tarihî yükü taşıyacak omuz da devreye girdi; Cumhur ittifakı… Vesayetçiler bütün güçlerini Atlantik cephesinden alıyordu. Ama FETÖ desteğine rağmen başarılı olamadılar. Bu defa CIA destekli 15 Temmuz darbe girişimi devreye girdi. Aziz milletimiz kararını verdi, tercihini yaptı. Türkiye, tarihî iki kavşağı da, 15 Temmuz’u ve 16 Nisan’ı –Allah’ın izni ile- savrulmadan/devrilmeden geçti. Aydın Doğan, 15 Temmuz akşamı bir temsilcisinin jesti ile karar anını yakalamışken yine aklını çeldiler, gönlünü yeni Türkiye’ye açamadı. Yine tereddüt etti, vesayetten Yeni Türkiye’ye geçişi bir defa daha okuyamadı. Eğer okuyabilseydi Aydın Doğan, medyasını satmak zorunda kalmayacaktı. En fazla 5 yazarı gönderseydi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak devleti temsil ettiği gerçeğini iliklerine kadar kabul etseydi, yayın çizgisine sivil iradenin gösterdiği istikamet yön verseydi, Aydın Doğan hala medya patronuydu... Yeni Türkiye’ye geçişi, Aydın Doğan neden okuyamadı? Daha en başta Aydın Doğan Batılı sermayenin ve vesayetin izni, icazeti ile Hürriyet’in sahibi oldu. TSK içindeki cuntacılar olur vermeseydi, Aydın Doğan Hürriyet’in sahibi asla olamazdı. Bu gerçeği Aydın Doğan “Hürriyet, devlet gazetesidir” diyerek ifşa da etti. Doğan medyası vesayetin bütün hamlelerinde, 28 Şubat sürecinde kendisine verilen görevin gereğini yaptı. Bir Kelkitli olarak, mütedeyyin kitleyi aşağılayan, inciten, hedef yapan yayınlara karşı çıkması gerekirken onay verdi. Şimdi “gazeteciliğin evrensel kurallarına bağlı kaldım” diye mesaj yayınlıyor. Bugün Cumhurbaşkanı olan Erdoğan için Hürriyet’te atılan “Muhtar bile olamaz” manşeti, acaba hangi evrensel kuralın gereği? Su yatağını buluyorken, Erdoğan liderliğinde Türkiye kendine gelirken, Aydın Doğan’ın etrafını Erdoğan düşmanları ile doldurdular. Erdoğan kin ve nefreti ile yatıp kalkan yazarlar, yayın yönetmenleri ile Aydın Doğan’a hayatının yanlışını yaptırdılar. Aydın Doğan’ı, “Erdoğan’sız Türkiye” yalanına mahkûm ettiler… Aydın Doğan medyası yerel seçimlerde AK Parti’nin, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ın karşısında yer aldı. 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye barajı aştırmak için CNN Türk’te Demirtaş’a saz çaldırıldı, mavi boncuk takıldı. 16 Nisan referandumunda ‘Hayır’ için Doğan medyası en öndeydi… Bu arada Erdoğan’a savaş açan Pensilvanya’daki elebaşı F. Gülen, FETÖ hainleri de devreye girmiş ve dinlemeler, şantajlar ile Aydın Doğan’ı teslim almışlardı. Aydın Doğan T24’teki röportajda (23 Mart 2018) aynen şunu söyledi: “Benden 1 milyar dolar vergi aldılar. Sonra da 260 milyon dolar aldılar. Bunu yapanların 16'sı da FETÖ'cü çıktı. Kimi tutuklandı, kimi kaçtı, ama 16'sı birden FETÖ'cü çıktı.” Bunu şimdi söylüyor. Adım gibi eminim, o cezalar kesilirken de Aydın Doğan, F. Gülen mühründen haberdardı... Aydın Doğan, medyasını satmayabilirdi. Eğer milletin karşısında değil de milletin safında olsaydı, eğer medyasını Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a düşmanlık yapan adamlara teslim etmeseydi bunların hiçbiri başına gelmezdi. Aydın Doğan’ı, Erdoğan’ın gidici olduğuna, vesayet rejiminin ve FETÖ’nün geri geleceğine ikna ettiler. Aydın Doğan, vesayetten Büyük Türkiye’ye geçişte yanlış yerde durdu, medyasından oldu. HÜSEYİN GÜLERCE |
|
04-04-2018, 11:11 | #3 |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|