![]() |
#5 |
![]() Kaynak dünyabülteni.net
Milli Mücadelede Libyalı bir mücahid şeyh sunusi Şeyh Ahmed Sünusi Kemal Paşanın padişaha isyan ettiği zararlı propagandaları etkisiz hale getirmeye çalıştı. Her gittiği yerde Milli Hareketin cihad olduğunu İslamiyet’in kurtarıcısı ordumuzu” desteklemenin herkese farz olduğunu ifade etti. Libya’daki Sünusiye tarikatı ve şeyhi Ahmed Sünusi Osmanlı Devletine bağlı idi. 1911 de İtalya Trablusgarp’ı işgal edince bölgeyi savunamayan Osmanlı çare olarak Sunusileri harekete geçirecekti. *Onlara yardım olarak Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa gibi subaylar gönderildi. Trablusgarp’a giden Osmanlı subayları Sünusileri örgütleyerek bir direniş oluşturdular. İtalyan işgalini durduran direniş hareketi Trablusgarp’ın Uşi antlaşması ile *İtalya’ya bırakılmasından sonra faaliyetlerine devam etti. * direnişten Trablusgarptan tüm bölgeye yayıldı. Enver Paşa Sünusileri Teşkilat-ı Mahsusa’da görevlendirildi. Trablusgarp başta* olmak üzere Afrika’da İtalyanlara, İngilizlere ve Fransızlara karşı direnişi örgütledi. *Sünusiler I.Dünya savaşında Osmanlının ilan ettiği cihada katıldılar. Şeyh Ahmed Sünusi tüm İslam alemine cihad beyannamesi yayınladı. itilaf devletlerine karşı mücadele etti. Sunusi tarikatı ve şeyhi İslam dünyasında büyük bir itibar kazandı. 1918 de İstanbul’a davet edilen Şeyh Sünusi Haydarpaşa’da Enver ve Cemal Paşaların da bulunduğu kalabalık bir* heyet tarafından karşılandı. İslam dünyası üzerindeki nüfuzundan dolayı İslam ülkelerini dolaşması Osmanlılara ve halifeliğe karşı bağlılığı güçlendirmesi istendi. Sultan Mehmed Reşat’ın vefatıyla seyahate çıkamadı. Şeyh Ahmed Sünusi öylesine itibarlıydı ki Sultan Vahdettin’in tahta çıkışında bulundu. Padişaha kılıç kuşatıp duada bulundu. Şeyh Ahmed ülkesine dönmeden Osmanlı mağlub olmuş Mondros ateşkesi imzalanmıştı. Ülkesine dönemeyen Şeyh Sünusi *Sultan Vahdettin’in isteğiyle Bursa’da ikamet etti. Batı Anadolu’da Yunan işgalleri başlamıştı. işgale karşı kurulan direniş toplantılarına katıldı direnişe destek verdi. Bursa’daki ikametinin beşinci ayında Mart 1920’de Albay Bekir Sami Bey’e Milli Mücadele hizmet etmek istedi Bekir Sami Bey isteği Kemal Paşaya şöyle iletiyordu:* Bursa’da oturmakta olan Şeyh Sunusi hazretlerinin yaveri binbaşı Salih Bey bana gelerek İslam ordusundan fayda umuluyorsa, şeyh hazretlerinin her türlü hizmeti kabule hazır olduklarını bildirmiştir.”Ankara’da Kemal Paşa talepten memnundu şöyle diyecekti: *Şeyh Sunusi hazretlerinin milli mücadele hususunda gösterdikleri hissiyata şükran arz eyleriz. Hilafet makamının işgali faciası karşısında şeyh hazretlerinin duydukları infial hissinin İslam alemine tebliği lazım ve faydalı olacaktır.” Kemal Paşa ardından Şeyhin Bursa’dan Ankara’ya nakli için hazırlıklara başlandı Şeyh Ahmed Sünusi Ankara’ya gelişinde büyük bir teveccühle karşılandı. Şeyhin onuruna Meclisde yemek verildi. Şeyh yaptığı konuşmada şunları söylüyordu :*“İslamiyetin yok olması gibi bir halin meydana çıkması üzerine Müslümanların ümitleri kesildiği sırada Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, arkadaşlarıyla beraber din uğruna savaşmaya başladı Ve siz de beraber savaştınız, cihat ettiniz. Bu hizmet bütün İslam aleminin devamına, İslam aleminin kurtuluşuna ait mukaddes bir vazifedir.”** Kemal Paşa da, konuşmasında Sünusilerden ve Şeyh Ahmet Sünusi’den övgü dolu sözlerle bahsedecekti : “Sünusi teşkilatı diğer teşkilatlar gibi sadece bir tarikat değildir; bu tarikat insanlığı İslamiyetin saadet yolunda yürütmeye yönelik esaslı bir teşkilattır. Bu gece huzurlarıyla müşerref olduğumuz zat, İslam aleminde büyük bir esasa dayanan mukaddes bir teşkilatın başında bulunan yüce bir zattır. (…) Benim ve arkadaşlarımın gördüğü gibi Sunusiler Afrikada insaniyet ve medeniyet hususunda öncü olmuşlardır. Dolayısıyla kendilerinin İslama yapacağı hizmetler, şimdiye kadar olan hizmetlerini taçlandıracaktır. Ve Türkiye devletinin, İslam cihanının dayanak merkezi Türkiye devletinin sağlamlaştırılmasına hizmet etmiş olacaklardır. Seyid Ahmet Şerif Sünusi Hazretlerinin hizmetlerine şahsım ve TBMM namına teşekkür arz eylerim.”* Şeyh Ahmed Sünusi’nin görevi Anadolu’daki Milli Mücadeleyi güçlendirmek ve İslam dünyasındaki direniş hareketlerini Türkiye’nin etkisine almaktı Böylece Ankara hükümeti desteğe sahip olacak siyasette etkili hale gelecekti. Şeyh Ahmed Sünusi Anadolu’da vaiz olarak görevlendirildi. Konya,Diyarbakır,Mardin gibi camilerde vaazlar vererek hutbeler okuyarak halkı Milli Mücadeleye desteğe davet etti. Kemal* Paşanın padişahın sözünden çıkarak isyan ettiği ona karşı mücadele ettiği yönündeki propagandaları etkisiz hale getirdi Milli Hareketin cihad olduğu “ İslamiyet’in kurtarıcısı ordumuzu” desteklemenin farz olduğunu ifade etti. Şeyh Sünusi Anadolu’daki faaliyetlerinin dışında İslam ülkelerinde faaliyetlerde bulundu. *1 Kasım 1921’de *Sivas’ta toplanan İttihad-ı İslam Kongresinde bulundu. İslam kongresine başkanlık etti. Şeyh Ahmed Sünusi Ulu Camiinde hutbe okuyacaktı. Hutbede* Milli Mücadelenin cihad olduğunu ifade ettikten sonra cemaate şöyle sesleniyordu :**Ey Anadolu’nun kahraman İslam mücahidleri ! Siz olmasaydınız bina-ı İslam yıkılırdı. Siz bugün Kur’anı yaşatıyorsunuz.Her tarafınızı düşman sarmışken yılmayarak gaza meydanlarında can veriyor,İslam’ı müdafaa ediyorsunuz.ne büyük şereftir. Siz yalnız değilsiniz. Yüzlerce milyon Müslüman gözlerini size dikmiştir. Sizin düşmana göğüs gererek metanet göstermeniz bütün İslam aleminde bir uyanış yaratmıştır. Her tarafta Müslüman milletler*kımıldıyor, istiklallerini müdafaa ediyor, zulüm ve küfür kabusunu atmaya çalışıyor. Siz İslam’ın gözbebeğisiniz,siz Allahın tevfikine mazhar Milletsiniz. galibiyet İslam’ındır,fetih ve zafer yakındır… Aman kardeşlerim! Sabır ve sebatta devam ediniz,aranıza ihtilaf düşmesin…* Şeyh Ahmed Sünusi faaliyetleri *ile halkın Milli Mücadelenin etrafında toplanmasında katkı sağladı. milli birlik ve beraberliği arttırdı Şeyh Ahmed Sünusi *Milli Mücadelenin ardından* 1922 de Şama gitti., Fransız işgalindeki Şam’da uzun süre kalamadı. Şam'ı terk etmek zorunda kalan Şeyh Sünusi Hicaz'a giderek ömrünün son yıllarını burada ibadet ile geçirdi. 10 Mart 1933 de kutsal topraklarda vefat etti. *kaynak saklıtarih.worldpreess.com Ortadoğu ve Petrol Savaşları Osmanlı haritalarında Arap yarımadasının ortasını boş görürsünüz. Nedeni basittir; petrol en önemli unsuru haline gelmemiştir.Petrol Ortadoğu’da binlerce yıl öncesinden varlığı biliniyordu. Toprağın yüzeyinde zift göletler halinde bulunuyordu. Hz. Nuh’un gemisini zift ile sıvadığı kutsal kitaplara geçmiştir. 17. yüzyılda Bakû’yu ziyaret eden Evliya Çelebi Bakû kalesinin çevresinde 500 kuyudan asidi arıtılmış siyah ve beyaz yağlar çıkarılıyor” diye yazmıştı. petrol öncelikle yakacak olarak; tıbbi tedavilerde, askeri amaçlarla kullanılıyordu İngiliz sanayisi buharlı makineden, 1892’de Alman mühendis Diesel tarafından bulunmuş dizel motora geçtiği yılda petrol önemli hale geldi.1847’de Nobel Kardeşler tarafından Bakü’de ilk kuyu ile petrol hayatımıza girdi. sokak lambalarının yakılması için kullanılan kerosen ve parafin çıkarılıyordu. Dizel motorun icadı ile sanayiye ve ulaşım alanına girdi. 1861 yılında varil başına fiyatı 118 dolara çıkmıştı. İnanılmaz servetler kazanıldı. Nobel Kardeşlerin malikânesi bugün Bakû’nün en güzel evidir. 1879 da “Nobel Kardeşler Petrol Kumpanyası” ismiyle kendi şirketlerini kurdu. başarılı şirket, Bakû’de çıkan petrolün yarısını üretiyordu .1901 de dünyada petrol tüketimi yılda 15 milyon varildi. Çoğunluğu Bakû’den çıkıyordu. Azerbaycan paylaşılınca, yeni petrol alanları arandı. En yakın yer Ortadoğu idi. Yüzlerce İngiliz, Alman ve Amerikalı ajan petrol alanları araştırdı. en başarılısı İngiliz ajan ve arkeolog Gertrude Bell di Oxford tarih bölümü mezunu seyyah ve İngiliz ajanı bir kadındı 1899 da Kudüs’e yaptığı ziyarette Araplara büyük bir sevgi ve ilgi duydu. Arap çöllerinde seyahatler yaptı ve batılılara çöl hayatını yazdı. Araplar ona “Çölün Kızı” ve “Irak’ın Taçsız Kraliçesi” isimlerini verdinOrtadoğu’yu gezdi. kuzey Irakta petrol yatakları ile ilgilendi. Hiç evlenmedi ve nişanlısını Çanakkale Savaşlarında kaybetti. Osmanlılardan nefret etti. sağlığının bozulmasıyla bunalıma giren Bell, 12 Temmuz 1926 da uyku hapıyla intihar etti ve Bağdat’ın Sharji ilçesinde, İngiliz mezarlığında toprağa verildi.1919 yılında Gertrude Bell, Paris Konferansı’na delege katıldı Irak devletinin sınırlarının belirlenmesi için çalıştı. Irak sınırlarını çizdi .Ortadoğu’da devletlerin sınırları ve batılı şirketlere petrol kuyularını paylaştıran Üsküdar doğumlu ermeni Osmanlı vatandaşı Kalust Sarkisdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun petrol kaynaklarını ve Mezopotamya’daki petrol rezervlerini ele alan raporu padişah Abdülhamit ‘e hazırlamıştır. 1912’de Irak petrol yataklarını işletmek üzere, Shell’in % 25, Alman yatırımcıların % 25, Türkiye Milli Bankası’nın % 35 ve Kalust Gülbenkyan’ın da % 15 hissesine sahip olacağı Turkish Petroleum kurulmuştur. I.Dünya savaşını kaybeden Osmanlı, dağıldıktan ve sonra, Ortadoğu’nun İngilizler ve Amerikalılar arasında paylaşımında sorun çıkınca Gülbenkyan çağrıldı Ortadoğu’da petrol alanlarını, kontrol eden kabileleri ve Osmanlıyı çok iyi tanıyordu A.B.D. şirketlerinin devreye girmesiyle Gülbenkyan taraflar arasında arabuluculuk yaparak, Oil Company, Shell Group, arasında Red Line Kırmızı Çizgi Anlaşması olarak bilinen anlaşmanın 1928’de akdedilmesini sağlamış, Osmanlının eski topraklarında petrol yataklarındaki kırmızı çizgileri çizmiştir. Yüzde beşlik payını muhafaza etmiştir. II. Dünya savaşında Gülbenkyan ortaklıktan çıkarılmış ve dava açmış davayı kaybettikten sonra hayata küstü ve II. Dünya Savaşına girmeyen Portekiz’e yerleşti, sanata ve ermeni vakıflarına yardımlarda bulundu. 1955 te vefat etti.Ortadoğuda sınırları belirleyen savaşlar ve milletler değil, petrol alanları ve kabile reisleridir. Osmanlı haritalarında çöl alanı olarak gösterilen Necd bölgesinde çok sayıda küçük kabile reisi vardır 1765’de ölen İbn Suud isminde küçük kabile reisi, dar bir vahada ticaret yolunu kontrol ediyordu. Muhammed Abdülvahhap (1703-1766) isminde Vahhabi inancının kurucusu vaiz bölgeye geldiğinde, İbn Suud Sünni Vahhabi görüşünü benimsedi. Kendisine parasal destek verdi. Abdülvahhap, Muhammed İbn Suud’tan -Vahhabi olmayan Müslümanlar- inanmayanlara karşı cihat etmesini, kendisinin din lideri, İbn Suud’un Arabistan lideri olacağını söyledi. İbn Suud bağlılık yemini etti.Suudi Kralı ve ABD Başkanı Roosevelt Vahhabilik görüşünün en önemli unsuru; “kolay anlaşılır ve yoruma kapalı olması” idi. Bu nedenle yerel Müslüman kabilelerce benimsendi. basitleştirilmiş “tevhit” anlayışını ve ayetleri olduğu gibi kabul ediyordu. Sufi zikri, Şii matemi ve fakihleri, Osmanlı anlayışını ret ediyor, şeriatı yorumsuz ve tartışmasız kabulü ile ayetlerin dışında hiçbir fikri veya ulemayı kabul etmiyordu. Türbeler yıkıldı, kutsal sayılan nesneler “batıl” diye yasaklandı. Sufiler ve Şiiler ile Vahhabi olmayan binlerce Müslüman kılıçtan geçirildi. Sünni-Vahhabilik İbn Suud tarafından desteklendi ve yayıldı.1818 de Mısır Hidivi Kavalalı Mehmed Paşa, padişah ve halifeden gelen emir ile Mekke’yi eline geçiren Vahhabileri yenerek, Mekke’den çıkardı çöle Necid bölgesine gönderdi İngilizler vahhabileri, Basra petrol alanları karşılığında silah ve ordu ile desteklemek istediklerini belittiler Suudi varisi Şeyh Abdülaziz (1880-1953) Osmanlıya karşı I. Dünya Savaşı sonrası İngiliz silah ve subayları yardımı ile ilk ordusunu kurdu. İdari merkez Ahsa’yı ele geçirdi 1921-1926 arasında Mekke, Cidde ve Asir’i ele geçirerek topraklarını genişletti ve 1926’da Hicaz kralı, 1932’de Suudi Arabistan kralı ilan edildi. Vahhabiliği kabul etmeyen herkes sürgün edildi ya da öldürüldü.1936’da ilk petrol yatağı bulundu ama II. Dünya Savaşı petrol çıkarma işini engelledi, savaş sonrasında kuyu açma çalışması hızlandı. Suudi Arabistan’ın topraklarında petrol arama haklarını – İngiliz değil – ARAMCO adlı firma kazandı. ARAMCO, petrol sahalarında arama yapmak için ABD hükümetinden yardım aldı. 14 Şubat 1945 de Roosevelt ile Suudi Arabistan’ın yöneticisi İbn Suud buluştu. buluşmanın adresi, Kızıldeniz’deki Amerikan savaş gemisiydi. iki lider saygı çerçevesinde samimi temas kurdu Büyük Britanya Başbakanı Winston Churchill’in, Roosevelt Suud buluşmasından sonraki Suudi Arabistan-ABD yakınlaşmasını bozma girişimi ters tepti. İbn Suud, Churchill’i “küstah” bulmuştu.Roosevelt ile İbn Suud arasındaki beş saatlik görüşme Siyonizm ve Filistin meselesine ayrıldı Suudi Arabistan, dünya petrol üretimini ABD lehine kontrol etmeyi kabul ederken, Birleşik Devletler,Arabistan’a askeri güvenlik konusunda güvenceler sunuyordu. En önemlisi Suudi kral, dünyaya petrol satarken sadece Amerikan Doları kullanacaktı. Böylece ABD doları dünyanın ticaret parası oldu. Mısır’dan Suudi Arabistan’a, Nasır’ın baskısından kaçan yoksul işçiler, Afgani Muhammed Abduh, Hasan el Benna, Seyyid Kutub’un oluşturduğu “Müslüman Kardeşler” görüşlerini; Pan-İslamizm, dünyevi laik yaşam tarzı, Milliyetçilik, Pan-Arabizm, İslami Sosyalizm, Batılı demokrasi anlayışların sert bastırıldığı Mısır yerine, bu Vahhabiliğe yakın buldu. Suudi Arabistan “Arap Birliğinin” başkanı olmak istiyordu.Vahhabi görüşü; tüm dünyaya Suudilerin maddi desteği ile; “Dünya İslam Ligi” kurulduktan sonra süratle yayılmaya başladı.Vahhabi doktrini; Müslüman Kardeşler, Cemaat-i İslami, Hamas ve İslami Cihat gibi grupları etkiledi.Suudiler, İslam’ın geleceği konusunda Vahhabilik ile sert taviz vermez ve hoşgörüsüz uç noktalardaki “İslami köktencilik” anlayışını körükledi ve böylece “Yeni Pan-İslamizm” doğmuş oldu. Suudi Kral Abdülaziz, İngiliz Kraliçesi tarafından şövalye ilan edildi. Suudi Devletinde tepki çekti.Suudi Arabistan içinde gelişen ve ilk kuruluşta Suudi kavmi için özgürlük savaşı veren, kendilerine “kutsal savaşçılar” diyen “İhvan Örgütü” 1929 da al-Salba şehrinde ayaklandı Ayaklanma kanlı bastırıldı. Ama İhvan yok edilemedi. İhvan örgütünü alt edemeyen Suudiler, para desteği ile ihvanı diğer ülkerelere göndermeye ve parasal teşvik ile kontrole çalıştı 1979 da Sovyetler Afganistan’ı işgal ettiğinde, yüz yıldır beslenen “Suudi İhvan” örgütünden kurtulmak istediler. Suudi Ladin liderliğinde, on binden fazlasını Afganistan’a gönderdiler. Pakistan bu örgüte isthbarat, ABD ise para ile destek verdi. 1991 de SSCB Başkanı Gorbaçov’un istifa etmesinin ardından, Sovyetler dağıldı. Bağımsız kalan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki petrol ve doğalgaz Amerika’nın dikkatini çekti ve Afganistan üzerinden petrol ve doğalgaz hattı çizildi. Bunun için Sovyetlerle mücadele eden Suudi İhvan örgütünün uzantısı El-Kaidenin Afganistan’dan çıkarılması gerekiyordu.2001 de ABD’nin beklediği fırsat geldi. Dört yolcu uçağı Amerikan’ın sembollerine Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagona saldırdı. ABD, Afganistan’ı ve Irak’ı işgal etti. başarısız olan ABD Afganistan’dan, ve Irak’tan çekilmek zorunda kaldı. El-Kaide lideri Ladin öldürülmüştü.Afganistan’da savaşan ve yoksul hayatından nefret eden Vahhabi görüşleri benimsemiş kişiler ülkelerine dönmeye başladı. Başından attığı İhvan örgütünün geri gelme ihtimali Arabistan’ı çok korkuttu. Savaşmaya alışmış kişileri ülkesinde istemiyordu ve onlara savaş alanları gerekliydi.Eve dönüş, 2010 da devrim” şeklinde, Arap Baharı” ismi ile patlak verdi. Arabistan’dan* tarafından ülkeden çıkarılan İhvan üyeleri ve cihatçı anlayışı, Arap ülkelerinde destanlar yazıyordu. Bu kişilere özel Afganistan’dan ve Irak’tan sonra, savaş alanları bulunmuştu. Soğuk savaş sonrası tek kutuplu dünyada yeni düşman Cihatçı İslami görüşler olacaktı. 29 Kasım 2011’de hükümet kurma görevi Fas Kralı VI. Muhammed tarafından parti lideri Benkirane’ye verildi.Tunus’ta halkın pahalılık yaşaması ile meydana gelen isyan sonucu 17 Aralık 2010 günü, 23 yıllık devlet lideri devirildi. Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali, Tunus’u terk etti. Politik polis ve RCD iktidar partisi dağıtıldı, siyasi suçlular serbest bırakıldı.28 Aralık 2010 da Cezayir halkı ayaklandı. 19 yıllık olağanüstü hal kaldırıldı Mısır’da Hüsnü Mübarek 25 Ocak 2011 de devrildi bütün meşru seçimleri, yıllarca yasaklı Müslüman Kardeşler’in Hürriyet ve Adalet Partisi kazandı.21 Ocak 2011 de Arabistan’da “ihvan” ayaklanmaları çıktı. Suudi Kralı Abdullah ayaklananlara ekonomik ve siyasi imtiyazlar verdi, 2011 yerel seçimlerine sadece erkekler kabul edildi.14 Şubat 2011 de Bahreyn’de ayaklanmalar çıktı. Suudi ordusu ülkede krallığı kurtardı. Kral Hamad halka ekonomik imtiyazlar verdi politik suçlular serbest bırakıldı, başkanlar kovuldu.Suudi İhvan örgütü ile Mısırlı Müslüman Kardeşler, Mısır’da rejimi değiştirme konusunda fikri birliktelik halinde idi. Terör korkusu ile % 50 katılımlı bir seçimde % 25 oy alarak başa geçen Mursi yönetimi, General Sisi yönetimindeki askeri darbe ile 2013 te devrildi. Musri idama mahkum olacaktı. Darbe yöneticilerine Suudilerin parasal desteği devam edecekti. Suudiler, Nasır sonrası ülkelerine kaçan Müslüman Kardeşlere yardım etmişti Şimdi tam tersini yapıyor, darbecilere para yağdırıyordu. Bu ihvan ve müslüman kardeşlerde şok yarattı.Arap Baharından korkan Arabistan, Arap ülkelerindeki ayaklanmalardan kaçan Selefi-İhvan savaşçılarının yurduna dönmesini istemiyordu. Savaşçı cihatçılara bir devlet gerekiyordu. Afganistan’da savaş sona ermiş, Arap baharında ülkeler zarar görmüştü. İhvanın Suudi askerleri 1999 da IŞİD olarak iç karışıklık içindeki Suriye’de Rakkada meydana çıktı.pek çok kez ismini değiştirdi. Cemaat el-Tevhid vel-Cihad” Irak El-Kaidesi” adını aldı. 2006’da da “Irak İslam Devleti” Nisan 2013’te “Irak ve Şam İslam Devleti” olarak değiştirildi. .Örgütün lideri El Bağdadi’nin Irak hapishanesinden Amerikalılarca salındı Irak’taki El Kaide’nin liderlerini öldürüldüler Suriye’de 2011’de isyan başlattılar ABD ordusunun 2011 sonunda Irak’tan çekilmesi örgüte yaradı. 2011’de ki 800 olan terörist sayısı, 2012’de 2 bin 500’e, 2013’te 10 bine ulaştı.. El Kaideye baş kaldırdılar., Suriye’de rejime,Özgür Suriye Ordusu’na ve El Nusra’ya karşı savaşıp 1000 lerce insanı katlettiler Lübnan’da Şiilere karşı intihar saldırıları düzenlediler Irak’ta Maliki hükümetine karşı silahlı isyanın başını çektiler. Vahhabiydiler Suriye ve Irakta acımasızca insanları katledip toprakları işgal ettiler abd israil gibi dış güçlerce desteklendiler İki milyar dolar maddi desteğe ve sınırsız silaha sahip oldular Amerika onlar satesinde Kürt Kolidoru” projesini uyguladılar Doğuda Barzani, batıda PYD’nin işgal ettiği topraklar insansızlaştırılıyor, İŞİD’ in çekildiği boş alanlara Kürt kökenli aileler yerleştiriliyordu. Türkiye IŞİD’e karşı sınırlarını kapadı. Sınıda teröristler Türk askerini öldürdüler. Türkiye IŞİD sığınaklarını havadan ve karadan bombaladı.2014 te Türkmenistan- Afganistan- Pakistan- Hindistan petrol-doğalgaz hattı inşaatına başlandı. |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|