11-05-2018, 06:41 | #11 |
Kaynak TDV İslâm Ansiklopedisi
Müellif: ZEKERİYA KURŞUN KATAR Basra körfezinde bir Arap emirliğidir Resmî Adı:*Katar Devletidir Başşehri:*Devhadır Yüzölçümü:*11.427 km2 Nüfusu:*769.152 (2001 tahminî) Resmî Dini:*İslâm Resmî Dili:*Arapça Para Birimi:*Katar riyali (QR) 1 QR = 100 dirhemdir Arap yarımadası kuzeydoğu sahilinde, Basranın güneybatısındaki Bahreyn ve Bahrül benât körfezleri arasında kuzeye uzanan yarımada üzerinde olup başşehri 299.300 nüfuslu (2001 tah.) Doha dır yüzölçümü 11.427 km2, nüfusu 769.152 (2001 tah.) ve resmî dili Arapça’dır. Güneyden Arabistan ve BAE ’nin çevirdiği çöl ve alçak kumlu tepelerden oluşan arazisi tarıma uygun değildir; iklimi sıcak ve kuraktır. Çok büyük petrol ve doğalgaz yataklarına sahiptir Katar sanayiye önem vermiştir; kişi başına düşen gelir 2000 yılında 20.300 dolardır. XX. yüzyılın ilk yarısına kadar halkını Necid’in içlerinden gelen ve hayvancılıkla geçinen bedevîlerle balıkçılık, inci avcılığı ve ticaret yapan yerleşik kabileler oluştururken bugün nüfus petrol sektöründe çalışan İran ve Pakistan göçmenleriyle işçilerden meydana gelmektedir.* İlkçağ’lardan beri iskân gören Katar ve Basra körfezinde Osmanlı-Portekiz çekişmelerinin başlamasına kadarki tarih hakkında bilgi bulunmamaktadır. Osmanlı belgelerindeki en eski örnek 1555 ye aittir ve bölgenin ticarî önemine işaret eder. Şeyh Muhammed b. Sultan idaresindeki Katar ahalisinin 1000 gemiye sahip olduğu ve ticaretle uğraştığı belirtilir Basrada Portekizliler’e karşı üstünlük sağlayan Osmanlı önce Lahsâ beyler beyiliğini, arkasından Katar sancağını kurarak buraya idareciler tayin etti (1559). sancak beyinin Katar’a giderken Lahsâ Beylerbeyi Bıyıklı Mustafa Paşa’nın Bahreyn seferine katılması ve seferde ölen Mustafa Paşa’nın yerine ordunun başına geçmek zorunda kalması esas görev yerine ulaşmasını engelledi. burada Osmanlı idaresi yarım kaldı ancak Benî Müsellem’e mensup mahallî idarecilerin Lahsâ ile ilişkileriyle burası Osmanlı hâkimiyetinde yer almıştır.* 1776’da Küveyt’ten gelen Utûb kabilesinde Âl-i Halîfe’nin Katar’ın batı sahillerindeki Zübâre’yi işgal etmesi ve burayı liman ticaret merkezi haline getirmesi Katar’ı yöneten Benî Müsellem’in ve İran’ın rahatsızlığına yol açtı; Benî Müsellem, Âl-i Halîfe’den vergi talebinde bulunurken İran’ın Bûşehr hâkimi Zübâre’ye saldırdı (1783). Âl-i Halîfe kendisine bağlı kabilelerle Zübâre’nin karşısında yer alan ve İran’ın Bahreyn adasını ele geçirip yurt edindi. ticarî faaliyetleri Bahreyn’de sürdürdü Âl-i Halîfe’nin Katar ve Zübâre bölgesinde söz istemesi Katar aşiretleriyle Bahreyn arasında çekişme doğurdu Bahreyn şeyhleri Katar üzerinde nüfuz kurmayı başardılar. Necid bölgesinde önemli bir güç olarak çıkan Âl-i Suûd nüfuzunu Körfez’e, Bahreyn ve Zübâre’ye kadar yaydı. 1843-1849 yıllarında Bahreyn’de meydana gelen karışıklıklar ve Âl-i Halîfe içindeki çekişmelerde Katar kabileleri Muhammed el-Halîfe’nin yanında yer aldılar. Bahreyn şeyhi ile Osmanlılar’ın Necid kaymakamı Emîr Faysal b. Türkî arasında Katar’a karşı bir ittifak doğdu. Bu gelişmeler, XVIII. yüzyılın sonlarında Orta Arabistan’dan Katar’a göçen ticarette öne çıkan Benî Temîm’in bir koluna mensup Âl-i Sânî’nin güç kazandı Benî Müsellem’in siyasetden çekilmesinden Bahreyn Şeyhliği ile Suud Emirliği’nin vergi tahsildarlığını sürdüren Âl-i Sânî 1860 tan itibaren bölgede etkili oldu Bu ailenin tarihi modern Katar’ın tarihidir 1820’ de itibaren körfez ve şeyhllerle münasebet kuran İngiltere, Bahreyn ilişkilerini yeterli gördüğünden Katar’la antlaşma yapmamıştı. 1860’lardan sonra Necid’deki Suud ailesi ve Bahreyn’deki Halîfe ailesi içindeki ihtilâflar Katar’ı İngilizler için ön plana çıkardı. Katar’ın Necidli muhaliflere lojistik sağlayacak yolun üzerinde olması Bahreyn’den kaçan muhaliflerin burada üstlenmesi de bunda etkiliydi İngilizler, bölgenin Bahreyn nüfuzunda kalmasını uygun buldulat 1868 de Katar’a gemi göndererek Muhammed b. Sânî’yi Bahreyn emîrlerine vergi vermeye mecbur bıraktılar. İngilizler’in Bahreyn üzerinde yayılmalarının durdurulmasına inanan Bağdat Valisi Midhat Paşa’yı harekete geçirdi. Midhat Paşa Küveyt şeyhlerinin itaatlerini sağladı; Lahsâdaki asayişsizliği bertaraf etmek ve merkezîn gücünü hissettirmek için 1871 de Nâfiz Paşa kumandasındaki birliklerle Lahsâ’ya sefer düzenledi. İngilizler’in tepkisine rağmen Osmanlılar Lahsâda kontrolü ele geçirdiler. Katar şeyhi Câsim b. Sânî, İngilizlerden kurtulmak için Osmanlı askerlerini ülkesine davet etti. 1871 de Katar’da Osmanlı kontrolü sağlandı ve Necid sancağına bağlı bir kaza olarak teşkilâtlandırıldı Câsim b. Sânî kaymakam tayin edildi. İngilizler çaresiz kaldılar; Osmanlı hâkimiyetini kabullenen Sânî ailesi üzerinde baskı uyguladılar . düzenli hükümete alışkın olmayan bedevîler yeni durumu benimseyemediler. Osmanlılar’ı davet eden Câsim b. Sânî nüfuzunun zedeleneceği endişesine kapıldı idarî düzenlemelere karşı çıktı Necid ve Basra’daki yöneticilerle anlaşmazlığa düşüp kaymakamlıkta istifa girişimlerinde bulundu 1888 de bazı rütbelerle Câsim’in devlete bağlılığı arttırılmaya çalışıldı İngilizler’in uyguladıkları baskılarda ve Ebûzabî şeyhiyle Udeyd bölgesinde çıkan ihtilâflarda Osmanlı Devleti’nin istekleri doğrultusunda yönlendirilemeyen Câsim başına buyruk hareket etti Çeşitli teşebbüslerden sonuç alınamaması üzerine Basra Valisi Hâfız Mehmed Paşa, padişahın iznini almadan 1893 te 200 kişilik bir tabur ile Devha’ya girdi. Câsim kendisine bağlı kabilelerle Vecebe Kalesi’ne çekildi. Hâfız Paşa büyük bir hezimete uğradı. padişah meseleyi gönderdiği bir heyete inceletti ve böyle bir olayın tekrarlanmaması şartıyla Câsim’i affederek görevinde bıraktı. Bu tarihte Osmanlı Devleti bölgede varlığını hissettirmek için bir dizi tedbire başvurdu İngilizler’le karşı karşıya geldi; Katar’a tâbi bir nahiye olarak teşkilâtlandırmaya çalıştığı Zübâre 1895 sonbaharında İngiliz saldırısına uğradı Bâbıâli, 1897’den itibaren Osmanlı-İngiliz münasebetlerinde Küveyt’in birinci plana çıkmasından istifade ile Katarda idarî düzenlemeler yapmak istedi, başarılı olamadı. II. Meşrutiyette dış politikadaki yalnızlıktan kurtulmak için 1910’da İngilizler’le başlatılan görüşmelerde Katar’ın statüsü gündeme geldi. 29 Temmuz 1913’te Londra’da imzalanan, yürürlüğe girmeyen antlaşma maddesinde Osmanlı Katardaki taleplerinden feragat etti, buranın Şeyh Câsim b. Sânî ve haleflerince yönetilmesinde mutabakata varıldı. Ancak Şeyh Câsim’in ölmesiyle yerine oğlu Abdullah’ın tayin edilmesi Osmanlı muvafakatiyle oldu. I. Dünya Savaşı ile bölgedeki Osmanlı varlığı sona erdi.* I. Dünya Savaşında Basra körfezinde etkinlik gösteren İngilizler, 3 Kasım 1916’da Katar Emîri Abdullah ve Körfez şeyhleriyle himaye antlaşması imzaladılar. 1940 a kadar milletlerarası politikada gündeme gelmeyen Katar, komşuları Bahreyn ve Suudi Arabistan arasında çıkan küçük anlaşmazlıkların dışında önemli bir olayla karşılaşmadı. İngilizler’in 1971’de bölgeyi terketmesiyle bağımsızlığa kavuşan Katar (3 Eylül 1971) Arap Birliği’ne ve Birleşmiş Milletler’e üye oldu. 22 Şubat 1972’de Şeyh Halîfe b. Hamed bir darbe ile emirliği ele geçirdi. Devlet başkanlığının ve başbakanlık yetkilerini de toplayan Şeyh Halîfe, öncelikle üyelerini kendi seçtiği bir danışma meclisi kurarak parlamenter rejime adım attı. 1974’te ülkedeki petrol şirketlerini denetimine aldı. Bahreyn’le ilişkileri Havar adaları anlaşmazlığından iyi gitmeyen Katar, 1991 Körfez Savaşı’nda Amerika Birleşik Devletleri’ni tuttu. Suudla olan sınır anlaşmazlıkları ise 20 Aralık 1992’de dostane bir çözüme kavuşturuldu. Katar mutlak monarşi ile yönetilmekle birlikte Körfez ülkelerinde anayasal düzenlemelere giden ilk emirliktir 1995 te Hamed b. Halîfe babasını iktidardan uzaklaştırıp yerine geçti.* Kaynak listelist.com Petrol Savaşının Kirli Tarihi ilk petrol kuyusunun açılışıyla Batı devletleri Ortadoğu ve diğer coğrafyalara, avuçlarını ovuşturarak, pis pis sırıtarak, gözbebeklerinde dolar işaretiyle bakmaya başlamışlardır batı Petrol için satılır bu!” dolsun cepler, demid ölümler, cansız bedenler. Birbirini izlemiş bu yanıcı maddeyle kişiler servetlerine servet katmmışlar. Dünya, doğa, kuşlar, çocuklar kimsenin umurunda olmamıştır petrol beraberinde petrol savaşını kapkara kirli bir tarihi bırakmıştır petrolle yüzleşelim. Hadi buyurun… petrol sözcüğü Latincedir. Petra “taş”, oleum yağ” anlamına gelir. yoğun olarak metan, etan ve propan gazları bulunur. Yeraltından çıkarılan kapkara sıvı hamdır işlenmemiştir Petrolün işlenmesiyle benzin, uçak benzini, jet yakıtı, motorin, likit petrol gazı (LPG), asfalt, gazyağı ve fuel oil elde edilmektedir. 19. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır M.Ö. 3000’li yıllardan bu yana biliniyordu petrol ve sızıntıların fark edildiği yer de -savaş coğrafyası olan- Bağdat’tı. M.Ö. 4. yüzyılda Çin’de ısıtma ve aydınlatma amacıyla kullanılmıştır İlk damıtma hastaneler için yapılmıştır 1853 yılında Ignacy Łukasiewicz tarafından ham petrolden gazyağı damıtıldı. benzer bir işlem 1846’da Abraham Gesner tarafından yapıldı gazyağını kömürden damıtmayı başarmıştı. Łukasiewicz, ilk gaz lambasını yapan kişidir. O dönem gaz lambası hastanelerde tıbbi operasyonlarda kullanılıyordu. İlk petrol arama şirketi: Pennsylvania Rock Oildir Petrol 1850’lerde farklı yöntemlerle de olsa sızıntılardan kumaşa emdirilerek elde ediliyor ve farklı amaçlarla kullanılıyordu. Ticari amaçlı ilk petrol arama George Bissel ve James Townsend’in sahibi olduğu Pennsylvania Rock Oil adlı şirkete aittir 1853 yılında Pittsburgh’ta Samuel Kier 1840’bdan beri aileden gelme tuz kuyusu işindeydi petrol sızıntıları tuz kaynaklarını kirletiyordu. Kier petrolü atıyordu Bir gün tesadüfen kanaldaki atık sıvının yandığını gördü ve iyi bir gelir kaynağı olabileceğini fark etti. bir kimyager ile anlaşıp petrolü damıtmaya başladı. Adına önce ‘Kaya Yağı’, sonra da ‘Seneca Yağı’ dediği bir madde geliştirdi ve satdı. 1848’de petrolden ürettiği bir merhemi patentini alarak tanesi 50 Cent’ten satdı. Kier kendi ürettiği yağ ile çalışan bir lamba icat etti. İlerleyen süreçte Kier, Edwin Drake’in açtığı kuyudan çıkan petrolü rafinerisinde kullanmaya başladı. şirket sahiplerinden Townsend, Edwin Drake ile tanışır. şirketin hisselerinden alan Edwin Drake’e Pennsylvania’ya gidip uygun bir arazi arama görevi verilir. Drake’in, 1 Mayıs 1858’de Pennsylvania-Titusville’de başlayan petrol serüveni, buhar makinesinin devreye girmesiyle 27 Ağustos 1859’da başarıyla sonuçlanır. petrol kuyusundan ilk sevkiyatlar Kier’in rafinerisine yapılır. Edwin Drake’in geliştirdiği petrol çıkarma yöntemi şirketlerce kullanılmaktadır. Ticari olarak üretilmeye başlandığı yıl 1859’da petrol ilk olarak lamba yağı olarak kullanılır. O dönemde lambalarda balina yağı kullanılırdı ve eskisi kadar bulunamıyordu. Petrolün devreye girmesiyle insanlar balina yağına muhtaçlıktan kurtuldu. Drake’in açtığı ilk kuyu o dönem ancak 25-30 varil petrol çıkarıyordu. 1872 de açılan kuyuların sayısına paralel olarak varil sayısı 15 16 bin arasındaydı.bundan ABD’nin sayılı zenginlerinden Rockefeller eksik kalamazdı, kalmadı . 1870 te Standard Oil Company ile petrole girdi. 1873’te Nobel ailesi Rusya’nın Bakü bölgesinde petrol aradı Edwin Drake ilk petrol kuyusunu açmış petrol çıkarma yöntemini bulmuştu zengin olamadı, patent almamıştı. 1863’te yaşanan petrol spekülasyonunda bütün birikimini kaybetti. 9 Kasım 1880’de beş parasız bir şekilde hayatını kaybetti.Royal Dutch adlı Hollanda kökenli şirket, 1890 da Endonezya’da petrol aradı Shell kurucusu Marcus Samuel’in oğlu Marcus Samuel Jr. zamanında 1890 da petrol ihracatına başladı. O sıralarda petrol Rockefeller yönetimindeki Standard Oil’in elindeydi. Royal Dutch ve Shell tek başlarına bu şirketle rekabet edemiyorlardı. Birbirleriyle rekabet yerine, Standard Oil’e karşı birleşmenin iyi olacağına karar verdiler ve 1903 te yılında Asiatic Petroleum u kurdular. ortaklık başarılı oldu ki 1907’de Royal Dutch/Shell Grubu oluşturuldu. Bu ortaklık yüzde 60 Royal Dutch, yüzde 40 Shell olmak üzere bugün sürmektedir. Piyasanın liderliğini Standard Oil Company’den almak kolay olmadı. Endonezya’da petrol arayan Royal Dutch için işler iyi gitmiyordu şirketin kaderi patron Kessler’in, şirketin başına Conda Adası Şube Müdürü Henry Wilhelm Deterting’in geçmesini vasiyetiyle değişti. Deterding 450 milyonluk Çin pazarında egemenliği Standard Oilden almayı kafaya koydu ve Shell ile yapılan ortaklıktan sonra, kuyuların lokasyonunu Çin kuyularını kullanarak pazarı ele geçirdi. piyasadaki Amerikan egemenliği sona erip İngiliz egemenliği başladı Edison’un ampulü icadıyla panik yaşayan petrol Edison ampulü bulmuştur ama elektrik Teslanın’dır petrole ihtiyaç duyan 4 zamanlı içten yanmalı motorun icadıyla nefes aldı. Otomobildeki * İçinde bir piston bulunan metalik-silindir, fizikçi Christiaan Huygens ve asistanı Denis Papin tarafından geliştirildi. (1673) François Isaac de Rivaz, Volta tabancasından ilhamla bir düzenek geliştirdi. (1807) Mühendis Lenoir, “Gazlı ve genleşmiş havalı motor” adını verdiği iki zamanlı içten yanmalı bir motor geliştirdi. (1859) Étienne Lenoir, ateşlemesi elektrik ile yapılan, soğutulmada su kullanılan ilk içten yanmalı motoru geliştirdi. Bu motor ilk olarak gazyağı ile çalışıyordu. Lenoir, gazyağı yerine petrolle çalışan karbüratör yaptı. (1860) Lenoir’nın buluşu Alphonse Beau de Rochas tarafından iyileştirildi. Emme, sıkıştırma, yanma ve egzozdan oluşan dört zamanlı motor ortaya çıktı Maddi zorluklardan ötürü Rochas bunu pratiğe geçiremedi. Patent aldı ama koruyamadı. Nikolaus Otto, Beau de Rochas prensibini uygulayan ilk mühendisti ve bu çevrim “Otto Çevrimi” olarak anılmaya başlandı. (1872) Beau de Rochas Prensibi’ne uygun olarak çalışan ilk motor, Deutz’te çalışan Gottlieb Daimler tarafından geliştirildi. (1876) |
|
11-09-2018, 09:26 | #12 |
Kaynak ListeList
Daimler, Maybach ve Benz aynı projelerde çalışmalarına rağmen, ürettiği motorlara patent almayı başaran ilk kişi Karl Benzdir. Benz, benzinle çalışan ve satılmak amacıyla üretilen ilk otomobil olan Motorwagen’ı 1885’te üretti. 1896’da da Boxer tipi motoru olan ilk otomobili üreten ve patentini alan Karl Benz’dir. 1901 de ABD Teksas ta kurulan Standard Oil petrol piyasasındaki egemenliği sarstı. aynı bölgede Sun ve Gulf şirketleri faaliyete geçti. Şirketlerin Ortadoğu’yu keşfinde 1901 de İran’da petrol bulundu. Bu keşif İranda İngiltere-Rusya rekabetini derinleştirdi. Rekabette BP’nin üstün gelmesiyle 1908’den sonra İran’da üretim patlaması yaşandı. 1909 da Anglo-Persian Oil Company kuruldu. Unocal 1890 da Kaliforniya’da kuruldu ve bölgede petrol aradı. 1901 de Santa Paula’daki merkezlerini Los Angeles’a taşıdı.1911 de Standard Oil Amerikan mahkemelerince parçalandı Exxon, Chevron, Mobil, Amoco, Conoco. şirketleri kuruldu Petrol kaynakları keşfedilen Venezuela’ya ilgi 1900’lerde başladı. Mene Grande kasabası zengin petrol kaynaklarıyla şirketlerin gözbebeği oldu. Gulf Oil Corporation petrol çıkarmaya başladı Royal Dutch/Shell şirketi onun yerini aldı. İngiltere’nin gözbebeğiydi Irak petrolleri 1918’de İngiltere Irakın petrol yataklarına göz dikti. Fransa’yla çatıştı aslan payını İngiltere aldı sondaj çalışmalarında 14 Ekim 1927’de Kerkük’te petrol bulundu. 1928’de Kızıl Hat Antlaşması Red Line gereği petrol arama faaliyetleri İngiliz ve Amerika arasında bölüşüldü. antlaşmaya dahil olan şirketler dışında hiçbir şirkete bu coğrafyada petrol arama izni verilmemiştir. şirket çıkarlarını savunmayan, işbirliğine yanaşmayan hükümetler devrilmiştir İran’da Muhammed Musaddık, Irak’ta Abdülkerim Kasım hükümetleri gibi 1932’de Kırmızı Hat Antlaşması’nın taraflarından Standard Oil Bahreyn’de petrol buldu. 1933’te de Suudda petrol arama imtiyazı elde etti ve aramaya başladı. kendisine bağlı California Arabian Standard Oil Company’yi kurdu. 1936’da da şirketin haklarını Texaco şirketine devretti. 1938 den itibaren Kuveyt-Bahreyn-Suud üçgeninde petrol üretim patlaması yaşandı İngilizce “Organization of Petroleum Exporting Countries”in baş harflerinden gelen “OPEC” Eylül 1960’ta kuruldu. Öncelikli amacı ham petroldeki fiyat düşüşünü durdurmaktı OPEC Venezuela’nın teklifiyle kuruldu. Venezuela, İran, Irak, Suud ve Kuveyt tarafından kurulan örgüte sırasıyla Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Ekvador ve Gabon katıldı. Cenevre’deki merkez 1965’te Viyana’ya taşındı. Örgütün yılda en az iki defa toplanması ve kararları oy birliği ile alması kararlaştırıldı. Yom Kippur Savaşıyla petrol ambargosu Başladi 1973 te Arap Birliği’yle İsrail arasında çıkan*Yom Kippur Savaşını İsrail kazandı ve Suudla birlikte OPEC ülkeleri ABD ve İsrail’e destek veren ülkelere petrol ambargosu uyguladı petrol fiyatları arttı, piyasalar çöktü. Bu 1929 Ekonomik Buhranı’ndan beri yaşanan en büyük krizdir Ambargo Mart 1974’e kadar devam etti. ambargo uzun vadede OPEC ülkelerine zarar verdi, ambargodan sonra enerji arayışı arttı, Avrupa’da küçük motorlu araçlar üretildi ABD otomobil üreticileri (GM, Ford, Chrysler) küçük motorlu araç üretmekte geç kaldı ve Japon devleri Amerika küçük otomobil piyasasını ele geçirdi. OPEC ülkeleri hazırlıksız durumdan dolayı petrol girdileri azaldı krize girdi. İran’da 1979’da iktidar el değiştirince dünya petrol kriziyle karşılaştı İran devrimi Basra Körfezi’ndeki petrol sevkiyatını aksattı 1980 de yaşanan İran-Irak Savaşı petrol krizine sebep oldu. İki ülke de birbirlerinin petrol tesislerini vurdu üretim düştü, petrol fiyatları yükseldi. Irak, savaşta aldığı borçları ödeyemeyip krize girdi Kuveyt petrollerine göz dikti ve Kuveyt’e saldırdı. 1990 da Irak Kuveyt’i işgal etti bu petrol üretiminde ve sevkiyatta aksaklıklara yol açtı ve krize neden oldu. Seven Sisters (Yedi Kız Kardeş) Dünyanın ileri gelen petrol şirketlerine takılan lakaptır. 1970’li yıllarda şirketler şunlardı: 1. Standard Oil of New Jersey (Exxonmobil), ABD 2. Royal Dutch Shell, Hollanda / İngiltere 3. British Petroleum, İngiltere 4. Standard Oil of New York, ABD 5. Standard Oil of California (Chevron), ABD 6. Gulf Oil (Chevron ve BP arasında 1985’te paylaşıldı), ABD 7. Texaco (Şu anda Chevron bünyesinde), ABD New Seven Sisters (Yeni Yedi Kız Kardeş) Yıllar içinde iflaslar, ve şirket birleşmeleri sonucu yeni ‘yedi kız kardeş’ler oluştu tabii: 1. Saudi Aramco, Suudi Arabistan 2. JSC Gazprom, Rusya 3. CNPC, Çin 4. NIOC, İran 5. PDVSA, Venezuela 6. Petrobras, Brezilya 7. Petronas, Malezya İnsanoğlunun gördüğü en büyük petrol felaketlerinden biri 20 Nisan 2010 da Meksika Körfezi’nde petrol platformunda meydana geldi patlamada 11 işçi öldü, 17 işçi de yaralandı.sızan petrolün günde 840.000 ile 4.400.000 litre arasında olduğu biliniyordu. BP şirketi bu kazadan 7,8 milyar dolar tazminat ödemeye mahkûm edildi. kazandığının yanında devede kulak kalır! Petrol gibi yakıtlarla canlılar fosilleştirildi petrol bulununca felaketler ve, petrol şirketlerinin aç gözlülükleri doğayı kirletti 1967 – 120 bin ton ham petrol taşıyan Torrey tankeri, İngiltere’de karaya oturdu. 120 bin tona yakın ham petrol denize döküldü, ve 15 bin deniz kuşu öldü. 1979 da Haydarpaşada Romen isimli tanker Yunan Evriali isimli tankerle çarpıştı.: 95 bin ton petrol denize döküldü, 43 denizci hayatını kaybetti. 1989 – Exxon Valdez petrol tankeri Prens William Koyu’nda kayalıklara çarptı. Milyonlarca canlı öldü, 40,9 milyon litre petrol denize döküldü. 1978 – Amoco tankeri Fransa’nın Bretonya bölgesinde battı.: 261,2 milyon litre petrol denize döküldü. 1991 – Körfez Savaşı’nda Irak, Kuveyt petrolünü vurdu. Tarihin en büyük petrol sızıntısı gerçekleşti, 1 milyar 968 milyon litre petrol denizle “buluştu”. 1978 – Meksika’da Ixtoc keşif kuyusu patladı. 530 milyon litre petrol canlıların ölümüne sebep oldu. 1979 – Yunan petrol tankeri Ege Denizi’ndeki fırtınada başka bir gemiyle çarpıştı. Sonuç: 340,7 milyon litre petrol…denize döküldü 1983 – Castillo tankeri battı (Güney Afrika). Sonuç: 299 milyon litre ham petrol…denize döküldü 1983 – İran’da bir tanker petrol sondaj kulesine çarparak kuleyi batırdı. Sonuç: 302,8 milyon litre ham petrol…denize döküldü * 1994 – 100 bin ton petrol taşıyan Kıbrıs Rum Kesimi’ne ait Nassia tanker, kuru yük gemisiyle İstanbul boğazında çarpıştı. yangında 30 kişi öldü, denize 20 bin ton petrol döküldü, Nassia infilak etti. Tankerin günlerce yanması İstanbul’u ciddi anlamda tehdit etti. * 1999 – Erika tankeri Fransa’nın Bretonya kıyılarında battı. On binlerce ton fuel oil Fransa’nın en büyük çevre kirliliğine sebep oldu. 2002 – Prestige tankeri Finisterre Burnunda yakıt sızdırdı. 77 bin ton ham petrol sulara karıştı. |
|
11-09-2018, 13:16 | #13 |
Allah doğruyu savunanın yardımcısı olsun. AMİN
|
|
11-10-2018, 13:58 | #14 |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|