AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 11-10-2007, 07:18   #1
Kullanıcı Adı
cin16
Standart Ayetlerle hidayet
RUHUN ALLAH'A ULAŞMASI ve TESLİMi
7 TARİKTEN OLUŞAN SIRAT-I MÜSTAKÎYM

ZÜMER-54 e enibu ilâ Rabbiküm ve eslimû lehû min kabli en ye'tiyekümül azâbü sümme lâ tûnserûn
Size azap gelmeden önce Rabbinize dönün ve O'na teslim olun sonra yardım olunmazsınız.
Nasıl dönüp teslim oluruz, Mürşidin gerekliliği;

CİN - 14, 15, 16 : Ve ennâ minnelmüslimûne ve minnelkasitûne fe men esleme fe ûlâike teherrev reşeda ve emmel kasituine fekânû licehenneme hatâbâ . Ve en lev istekâmû alettarîkati leeskaynâhüm maen gadeka.
Gerçekten içimizde kendini teslim etmiş olanlar da, kasîtûn olanlarda vardır. Kim teslim olmayı isterse işte onlar mürşidini arayanlardır. Kasitûn olanlara gelince, onlar cehennem'e odun oldular. Eğer hepsi tarikat üzere olsalardı onlara kanacak kadar rahmet verirdik.

Tarik kelimesi Mü'minun Sûresi'nin 17. âyet-i kerîmesinde şöyle açıklanıyor:

MÜ'MİNUN-17 : Velekad halaknâ fevkaküm seb'a teraike ve mâ künnâ anihalkı gâfilîn.
And olsun ki, biz sizin üstünüzde yedi yol yarattık (7 tarik). Biz onu yaratmaktan gâfil değiliz.

Bu 7 tarik 7 gök katını birbirine bağlayan 7 yoldur. Adı Tarik-i Müstakiym'dir. Bu yedili yol Allah'a ulaşan yoldur. Bu yollar TARİKAT'ı oluşturur. TARİKAT kelimesi TARİK kelimesinin çoğuludur. Ana dergaha ulaştıran sebiller, 7 tarik ve 7. kattaki 7 âlemden oluşan sebil ve Sitretül Münteha'dan Allah'? ulaştıran sebil, bunların hepsine birden, Sıtretül Münteha'ya kadar, Sırat-ı Müstakiym diyor Kur'ân-ı Kerîmimiz.
Ruh nefs tezkiyesinin kademelerine bağlı olarak bu yolda sülûk eder. Yolun doğrusunun sadece Allah tarafından gösterilebileceği beyan buyrulmaktadır.


11-9-2- İSTİANE İSTEMEK
NAHL-9 : Ve alellâhi kasdüssebî1i ve minhâ cair, ve lev şâe lehedâküm ecmaîn.
Yolun doğrusunu göstermek Allah'a aittir. Eğri olanı da vardır. Allah dileseydi hepinizi hidâyete erdirirdi.

İstiâne yalnız Allah'dan istenir.

1/ FATİHA-4: Maliki yevmiddin.
Din günü'nün MALİK' idir.
1/ FATİHA-5: İyyake na'büdü ve iyyake nestain.
Allah'ım! Yalnız Sana kulluk eder, ve yalnız Sen'den İSTİANE isteriz.
1/ FATİHA-6: İhdinassıratalmüstakım.
(Bu istianen ile) bizi: SIRAT-I MÜSTAKİYM'e hidayet et (ulaştır).

Yardım Hacet namazı ile istenir.

2/ BAKARA-45: Veste'ınu bissabri vessalât. Ve inneha lekebiratün illâ alel haşi'ın.
(Allah'tan) sabırla ve namazla yardım (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki bu, (hacet namazı ile kişiyi Allah'a ulaştıran mürşidi sormak ) huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

2/ BAKARA-153: Yâ eyyühellezine âmenüsta'ınü bissabri vessalât. İnnallahe meassâbirin.
Ey îmân edenler! Sabır ve namazla istiane isteyin. Muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir.

Buradaki namaz, hacet namazıdır. Hacet namazı ile Allah'dan mürşid taleb edilir ve mürşid kendilerine gösterilir. Mürşid bulunduktan sonra, onun vereceği reçete ile nefsin tezkiyesi, ruhun tedrisi, sülûku ve Allah'a ulaşıp teslim olması söz konusudur. Çünkü mürşid Allah'ın emri ile Allah'a ulaştıran kişidir.

32/ SECDE-24 : Ve ce'alnâ minhüm eimmeten yehdûne biemrinâ lemmâ saberû ve kânû biâyâtinâ yûkınûn.
Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle insanları hidâyete erdirsinler (Allah'a insanların ruhlarını ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah'ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.

Allah'a ulaşan kişinin cennete de ulaşacağı tabiidir.
89/ FECR-28: İrci'ıy ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh.
Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan. (Ey ruh) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaş,
89/ FECR-30 : Vedhuliy cennetiy.
Ve cennetime gir.



11-9- ALLAH'A EZELDE VERDİĞİMİZ
3 YEMİN
Rabbimiz kıyametteki durumumuzu bildiriyor.
VAKIA-7, 8, 9, 10, 11? Ve küntüm ezvâcen selâse, feeshabüçlmeymeneti ma eshabulmeymeneh. Ve eshabülmeşemeti mâ eshabülmeşemeh. Vessâbikûlnessâbikûn. Ülâikel mükarrabûn.
O gün üç sınıfa ayrılırsınız. Birinci grub: Ashab-ı Meymene (yemin sahipleri, kitapları sağdan verilenler, Cennetlikler. İkinci grub: Ashab-ı Meş'eme (meş'um olanlar, kitapları soldan verilenler, cehennemlikler). Üçüncü grub: sâbikûn ileri geçenler, mukarreblerdir.

İnsanlar üç grupta haşrolunacak:
1 - Ashab-ı Meymene,
2 - Ashab-ı Meş'eme,
3- Sabikûn.
Asgâri seviyede kurtuluş Ashab-ı Meymene (yemin sahipleri) için mümkündür. Hangi yemin sahipleri,

7/ ARAF-172: Ve iz ehaze rabbüke min beniy âdeme min zuhûrihim zürriyyetehüm ve eşhedehüm alâ enfüsihim, elestü birabbiküm, kaâlû belâ, şehidnâ, en tekuûlû yevmelkıyâmeti innâ künnâ an hâzâ gaâfiliyn
Ve o zamanki (ezelde) Allah Âdemoğullarının sırtlarından onların zürriyetlerini çıkardı (aldı) ve onları nefsleri üzerine şahit tutarak dedi ki: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?"
Dediler ki: "Evet (Sen bizim Rabbimizsin) biz şahitleriz."
Kıyamet günü: "Muhakkak ki biz bundan gafilleriz." (Bizim bundan haberimiz yoktu) demesinler diye.

Böylece Allah'ın ahdine yeminler ile cevap verilmiştir. Onun Rabliği kabul edilip "ABD" liğe, kulluğa ulaşmak için verilen bu yeminler şöyle hatırlatılıyor.

36/ YASİN-60: Elem a'had ileyküm yâ beniy âdeme en lâ ta'büdüşşeytân, innehü leküm adüvvün mübiynün.
Ey Âdemoğulları! Ben sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı, muhakkak ki o (şeytan) size apaçık bir düşmandır.
36/ YASİN-61: Ve eni'büdûniy, hâzâ sırâtun müstekıym.
Ve ben sizden bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı) bu da Sırat-ı Müstakiym (üzerinde bulunmak) tır.

İşte bu Allah'a fizik vücudumuzun verdiği ilk yemindir, Kur'ân-ı Kerîmimizde "ahd" adıyla anılmaktadır. Bu kulluğa şu şekilde ulaşılır.

89/ FECR-27: Yâ eyyetühennefsülmutmainne.
Ey mutmain olan nefs!
89/ FECR-28: İrci'ıy ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh.
Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan. (Ey ruh) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaş,
89/ FECR-29 : Fedhuliy fiy ibâdiy
(Ey fizik vücut!) o zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah'a ulaştırdığın zaman), (bana kul olursun) kullarımın arasına gir.

İkinci yemin nefslerimiz tarafından verilmiştir. Kur'ân-ı Kerîmimizde "Yemin" adıyla geçmektedir.

74/ MÜDESSİR-38: Küllü nefsin bimâ kesebet rehiynetün .
Bütün nefsler iktisap ettikleri dereceler itibariyle rehinedirler.
74/ MÜDESSİR-39: İllâ ashâbel yemiyn .
Yemin sahipleri (yeminlerini yerine getiren nefsler) hariç.
74/ MÜDESSİR-40: Fiy cennât.
Onlar cennette olacaklar.

Meryem Sûresi'nin 71. âyet-i kerîmesinde Rabbimiz herkesin cehennem'e gideceğini cehennem ehli olanların orada (rehin olarak ) kalacaklarını Cennet ehlinin ise Cennet'e gideceğini buyuruyor.

19/ MERYEM-71: Ve in minküm illâ vâridühâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ .
İçinizden hiçbiri hariç olmamak üzere hepiniz cehenneme varacaktır. Bu Rabbinizden kesinleşmiş bir hükümdür.
19/ MERYEM-72: Sümme nünecciyelleziynettekav ve nezerüzzâlimiyne fiyhâ cisiyyâ.
Sonra takva sahibi olanları kurtaracağız zalimleri cehennem de (rehin) alıkoyacağız.

Üçüncü yemin ruhun verdiği yemindir ve Kur'ân-ı Kerîmde misak adıyla geçmektedir.
Rad Sûresi'nin 20. ve 21. âyet-i kerîmelerinde Rabbimiz şöyle buyuruyor:

13/ RAD-20 : Elleziyne yûfûne bi'ahdillâhi ve lâ yenkudûnelmisâak.
Onlar Allah ile ahdlerini (nefislerinin yeminini, ruhlarının misâkini ve vechlerinin ahdini) ifa ederler (yerine getirirler). Ve misâklerini (ruhlarının Allah'a ezelde verdiği ölümden evvel Allah'a ulaşma yeminini) bozmazlar.
13/ RAD-21 : Velleziyne yasılûne mâ emerallahü bihî en yûsale ve yahşevne rabbehüm ve yehâfûne sûelhisâb.
Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel) Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını) O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşu duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

İşte bu üç yemin Allah'a verilen yeminlerdir ki, ancak onların yerine getirilmesiyle kişi VAKIA Sûresinde cennetlik olarak nitelenen Ashab-ı Yemin sınıfına girebilir.


11-11-ALLAH'IN DAVETİNE İCABET
Şura Sûresi'nin 47. âyet-i kerimesi;
42/ ŞURA- 47 : Isteciybû lirabbiküm min kabli en ye'tiye yevmün lâ meredde lehü minallâh, mâ leküm min melcein yevme izin ve mâ leküm min nekiyr.
Allah tarafından geri çevrilmesine çare olmayan (ölüm) günü gelmeden evvel Rabbinizin davetine icabet edin. Ecel günü (geldiği zaman) sizin için başka (kaçıp sığınacağınız) bir sığınak yoktur ve onu inkâr da edemezsiniz.
10/ YUNUS-25: Vallahü yed'û ilâ dârisselâm, ve yehdiy men yeşâü ilâ sırâtın müstekıym.
Ve Allah teslim yurduna (ruhu teslim alacak olan kendi Zat'ına) davet eder. Ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kişiyi Sırat-ı Müstakiym'e (Allah'a ulaştıran yola) ulaştırır, vasıl eder.
2/ BAKARA-186: Ve izâ se'eleke ıbâdi anni feinni karibü. Ücibü da'veteddâ'ı izâ de'âni, felyestecibüli velyü'minü bi le'allehüm yerşüdün.
Ve kullarım, sana benden sorduğu zaman, Ben muhakkak ki (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlarda benim (davetime) icabet etsinler ve bana iman etsinler. Böylece irşada ulaşsınlar (irşad olsunlar).

Demek ki: Allah'ın bir daveti var ve irşada davet ediyor. Bu davet üst seviyede bir davettir. Bu hedefe ulaşmak için kulun, Allah'a inanması, Allah'a dünya hayatında mülâki olmaya inanması ve Allah'a dünya hayatında varmayı irade etmesi, istemesi gerekir. İşte kulun Rabbine varmayı dilemesi, davete icabetin başlangıcıdır.
En'am Sûresi 125. âyet-i kerimesi;

6/ EN'AM-125: Femen yüridillâhü en yehdiyehü yeşrah sadrehü lil'islâm, ve men yürid en yudıllehü yec'al sadrehü dayyikan haracâ, ke'ennemâ yassa''adü fiyssemâ', kezâlike yec'alûllâhürricse alelleziyne lâ yü'minûn.
Allah kimi hidayete erdirmeyi (ruhunu Allah'a ulaştırmayı) dilerse onun göğsünü teslime (İslâm'a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse onun göğsünü göğe çıkıyormuş gibi sıkıntılı kılar. Allah mü'min olmayanların üstüne işte böyle azap bırakır.

Rad Sûresi 18. âyet-i kerimesi;
13/ RAD-18: Lilleziynestecâbû lirabbihimülhusnâ, velleziyne lem yestecibû lehü lev enne lehüm mâ fiyl'ardı cemiy'an ve mislehü ma'ahü leftedev bih, ülâike lehüm sûülhısâbi ve me'vâhüm cehennem, ve bi'selmihâd.
Rab'lerinin emrine icabet edenler için en güzel karşılık vardır. İcabet etmeyenler, eğer yeryüzünde ki herşeye sahip olsalar ve bir misli daha olsa, hepsini feda ederlerdi. Onlar için kötü hesap vardır. Sığınakları cehennemdir, o ne fena yataktır!

Demek ki, kim davete icabet ederse, en güzele ulaşacaktır yani cennete girecektir. Davete icabet etmeyen ise cehenneme gidecektir.



11-12- NEFS TEZKİYESİ
VE ZULÛM YÜKLENMEK
Taha-111,112. âyetlerinde Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.
TAHA-111, 112 e anetil vücûhü lilhayyilkayyûm ve kad hâbe men hamele zulmen, Ve men ya'mel minessâlihâti ve hüve mü'minûn felâ yehâfü zulmen ve lahadmen.
O gün bütün yüzler devamlı Hayy olan Allah'a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen gerçekten hüsrana ugramıştır, kurtuluşa ulaşamamıştır. Kim de mü'min olarak salih amel işlerse zulümden ve ezilmekten korkmaz.

Hüsrana uğramak nefsin hatasından oluşur ve kişi heba olur, mahvolur.

91/ ŞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Yemin ederim ki o nefs sevva edildi (7 kademede).
91/ ŞEMS-8: Fe'elhemehâ fücûrehâ ve takvâhâ.
O'na (o nefse) (Allah'ın) takvası ve (şeytanın) fücuru ilham edilir.
91/ ŞEMS-9: Kad efleha men zekkâhâ.
Andolsun ki nefsini tezkiye eden felâha erer (cennete girer).

Bu âyet-i kerîmeye göre tezkiye olmayan zulüm yüklenmekten kaçamaz.
Mü'min Sûresi'nin 40. âyet-i kerîmesinde de;

40/ MÜ'MİN-40: Men amile seyyieten felâ yüczâ illâ mislehâ, ve men amile sâlihan min zekerin ev ünsâ ve hüve mü'minün feülâike yedhulûnelcennete yürzekuûne fiyhâ bigayri hisâb.
Kim seyyiat (şer, derecat düşürücü ameller) işlerse mislinden daha fazla cezalandırılmaz. Kadınlardan veya erkeklerden kim amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi) yaparsa işte onlar mü'minlerdir. Onlar cennete konulacak ve orada hesapsız rızıklandırılacaklardır.

Salih amel işlemek, amilussâlihat işlemek nefsin ıslâhı (tezkiyesi) için gerekli reçetedir ki bu ancak Allahû Teala'nın emri doğrultusunda hareket eden birisi tarafından verilebilir. Bu itibarla Araf Sûresi'nin 35. âyet-i kerîmesinde Rabbimiz bütün insanlığa sesleniyor.

7/ ARAF -35 : Yâ beniy âdeme immâ ye'tiyenneküm rüsülün minküm yekussûne aleyküm âyâtiy femenittekaâ ve esleha felâ havfün aleyhim ve lâ hüm yehzenûn.
Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden size âyetlerimi kıssa (açıklayan, beyan) eden Resûller gelince her kim ki takva sahibi olup nefsini ıslah ederse onlar için korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.

Takva sahibi olmak ve nefsini ıslâh etmek, tezkiye etmek aynı kademenin işaretleridir. Cennete girmek de bu kademeye ulaşmakla mümkündür.


11-13- HİDAYET
11-13-1- ALLAH'A VE ŞEYTANA ULAŞTIRAN YOLLAR
Rabbimiz, hidayeti; ulaşma, varma, vasıl olma anlamında iki istikamette beyan buyurmuştur. Kur'ân-ı Kerîm boyunca;
1- Allah'ın yoluna ve Allah'a hidayet olma,
2- Cehennem yoluna ve şeytana hidayet olma, söz konusudur.

76/ İNSAN (DEHR)-3: İnnâ hedeynâhüssebiyle immâ sâkiren ve immâ kefûrâ.
Muhakkak ki biz onu (insanı) sebiyle (Allah'a kavuşturan yola) ulaştırırız. Kimi (hidayet yolundan Allah'a ulaşarak) şükredenlerden olur. Kimi (asla Allah'ın hidayet yoluna girmeyerek, ruhunu ölümden evvel Allah'a ulaştırmaz ve bu sebeple) küfredenlerden olur.

Görülüyor ki, hidayet veya dalâlet yolunu seçmek kulun dilemesine bağlıdır. Birincisi, sıfirdan pozitif istikamette Allah'a kadar ulaşan yol olan Sırat-ı Müstakiym yoludur. İşte bu yol Allah'a hidayet eder, ulaştırır. Ve bu yol (Sırat-ı Müstakiym) Allah'a ulaşır ve Allah'ta son bulur.

53/ NECM-42: Ve enne ilâ rabbikelmüntehâ.
Ve muhakkak ki senin Rabbin olan Allah yolun (Sırat-ı Müstakiym'in) sonudur.

Hac Sûresi'nin 67. âyet-i kerîmesinde:

22/HAC-67: Likülli ümmetin ce'alnâ menseken hüm nâsikûhü felâ yünâzi'unneke fiyl'emri ved'u ilâ rabbik, inneke le'alâ hüden müstekıym.
Her ümmet için bir yol kıldık onlar onunla amel ederler. Seninle emirlerin hususunda nizaya düşmesinler. Çünkü sen Rabbine davet ediyorsun. Şüphesiz ki sen istikameti (Allah'a doğru) bir hidayet üzeresin.

İkincisi, sıfırdan negatif istikamette şeytana kadar ulaşan yol olan sıratılcehiym yoludur.

SAFFAT-22, 23 : Ühşürûllezîne zalemû ve ezvacehüm vemâ kânû ya'büdûne mîndünillâhi fehdûhüm ilâ sıratılcehiym.
Zalimler, onlara eş olanlar ve Allah'tan başkasına (şeytana) kul olanlar, cehennem yoluna hidayet olunurlar.

Buradan Rabbimizin emrettiği hidayetin "Hüden Müstakiym" olduğunu anlıyoruz. En'am Sûresinin 71. âyet-i kerimesinde de;

6/ EN'AM-71: Kul ened'u min dûnillâhi mâ lâ yenfe'unâ ve lâ yadurrunâ, ve nüreddü alâ a'kaâbinâ ba'de izhedânallâh, kelleziystehvethüşşeyâtıynü fiyl'ardı hayrâne lehû ashâbün yed'ûnehû ilelhüde'tinâ, kul inne hüdallâhi hüvelhüdâ ve ümirnâ linüslime lirabil'âlemiyn.
De ki; "Allah'ı bırakıp da bize ne fayda ne de zarar vermeyen şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şeytanların şaşırtıp sersem bir halde çöle düşürmek istedikleri adam gibi geriye mi dönelim? Halbuki arkadaşları onu "bize gel" diye hidayete çağırıyorlar. De ki, "Allah'a ulaşmak işte o hidayettir. Biz kendimizi âlemlerin Rabbine teslim etmekle emrolunduk."

Demek ki, hidayet, Allah'a ulaşmaktır. Allah'a insan ruhu ulaşacaktır ve O'na teslim olacaktır. Ayrıca fizik vücudun da nefsin de Allah'a tesliminin hidayet olduğu açıklanmaktadır.


11-13-2- MÜRŞİDİN GÖREVi
32/ SECDE-24 : Ve ce'alnâ minhüm eimmeten yehdûne biemrinâ lemmâ saberû ve kânû biâyâtinâ yûkınûn.
Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle insanları hidayete erdirsinler (Allah'a insanların ruhlarını ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah'ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.

Allah'ın emri ile Allah'a ulaştıran ve Allah'a teslim eden imamlar...

18/ KEHF-17 : Men yehdillâhü fehüvelmühted, ve men yudlil felen tecide lehü veliyyen mürşidâ.
Allah kimi kendisine hidayet etmişse (kimin ruhunu kendisine ulaştırmışsa) o muhakkak ki hidayete ermiştir. Kim de dalâlete düşmüşse onun için bir velî mürşid bulunmaz.

Buradan da mürşid olmadıkça dalâlete düşüleceği ortaya çıkıyor.
Ayrıca, Rabbimize ulaşıp (hidayet olup), teslim olmak için mutlaka mürşid aranacağına dair Allah (C.C.) Kur'ân-ı Kerîmimizde açıklamada bulunuyor.

72/ CİN-14: Ve ennâ minnelmüslimûne ve minnelkaâsitûn, femen esleme feülâike teharrev reşedâ.
Muhakkak ki bizlerden Allah'a teslim olanlar da var (kalpleri) kasiyet (bağlamış) olanlar da var. Kim (Allah'a) teslim olmayı dilerse mürşidini arar.

Görülüyor ki, Allah'a teslim olmak ve vasıl olmak mürşide teslim olmakla başlar. Bu teslimler yapılırsa o kişi için cennet söz konusu olur.

 

cin16 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-10-2007, 07:19   #2
Kullanıcı Adı
cin16
Standart Ayetlerle hidayet

11-14- ASR SÛRESİ
11-14-1- ÂMENÛ OLMAK
103/ VEL ASR SURESİ -1: Vel'asri.
Asra (zamana) yemin ederim.
103/ VEL ASR SURESİ -2 : İnnel'insâne lefiy husrin.
Muhakkak ki insanlar hüsrandadırlar.
103/ VEL ASR SURESİ -3 : İllelleziyne âmenû ve amilûssâlihâti ve tevâsav bilhakkı ve tevâsav bissabr.
Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamağı aşanlar) hariç ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar (ikinci 7 basamağı aşanlar) hariç ve (Allah'a ruhen ulaşıp) Hakkı tavsiye edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) hariç ve sabrı tavsiye edenler (dördüncü 7 basamağı aşanlar) hariç.

İnsanların büyük bir kısmı gerçekleri bilmedikleri için heveslerine tâbî oldukları için hüsrandadırlar. Ancak, âmenû olanlar müstesnâ.
ÂMENÛ OLMAK; Allah'ı ulaşılması gereken bir sığınak kabul etmekle başlar. Mü'min olmakla, 1 inci, 2 inci, 3 üncü teslimlerle devam eder ve salâh kademesini de kapsar. Bakara Sûresi 46. ayet-i kerîme;

2/ BAKARA-46: Ellezine yezunnune ennehüm mülâku rabbihim ve ennehüm ileyhi raci'un.
O (huşû sahipleri) ki; onlar, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarını ve (sonunda ölümle) mutlaka O'na döneceklerini bilirler (yakîn derecesinde inanırlar).

Sahihi Buhari'de (47. hadis) Peygamber Efendimiz (SAV)'e beyaz elbiseli biri geliyor ve "İmân nedir?" diye soruyor. Peygamber Efendimiz (SAV); "Allah'a, Resûllerine, Allah'a mülâki olmaya, kitaplarına, meleklerine, kıyametten sonra BA'S olunmaya inanmaktır." diye cevap veriyor. Böylece âmenû olmak, Rabbine bu dünya hayatında ulaşmaya inanmakla başlar. Ve kişi Allah'a ulaşmak için "vesile" arar.

5/ MAİDE-35: Yâ eyyühelleziyne âmenûttekullahe vebteguû ileyhilvesiylete ve câhidû fiy sebiylihi le'alleküm tüflihûn
Ey (Allah'a ulaşmayı dileyen îmân sahipleri) âmenû olanlar Allah'a karşı takva sahibi olun, O'na, Allah'a ulaştırmaya vesile olanı (vesile olan kişiyi Allah'tan) isteyin. Ve Allah'ın yolunda cihad edin ve böylece felâha erin.

Bu vesile sayesinde onu hidayete ulaştıracak olan devrin imamına tabi olun.

32/ SECDE-24 : Ve ce'alnâ minhüm eimmeten yehdûne biemrinâ lemmâ saberû ve kânû biâyâtinâ yûkınûn.
Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle insanları hidayete erdirsinler (Allah'a insanların ruhlarını ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah'ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.


11-14-2- SALİH AMEL İŞLEMEK
Nefsin ıslâhı, tezkiyesi için yapılan ameldir. Tezkiye ile görevli kılınanlar tarafından, Allah'tan alınan emirler doğrultusunda verilen reçeteye göre nefs tezkiye edilir. Secde 24'deki "emrimizle hidayete ulaştıran imamlar" dan murad işte budur.

KEHF-110 : ...Fe men kâne yercû likâe Rabbihî fel ya'mel amelen sâlihan,
...Kim Rabbine ulaşmayı arzu ederse o zaman salih amel işlesin.

Rabbe ulaşmak ise, Fatır Sûresinin 18.ayet-i kerîmesine göre, tezkiyeyle, salih amel, ıslâh edici amel, nefsi tezkiye edici amel işlemekle mümkündür. Bu görevle vazifelendirilmiş her devirde resuller vardır.

3/ ÂL-İ İMRAN-164: Lekad mennallahü alel mü'minîne iz be'ase fîhim resûlen min enfüsihim yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkihim ve yü'allimühümülkitâbe velhikmeh, ve in kânû min kablü lefî dalâlin mübîn.
Andolsun ki mü'minlerin (başlarının) üzerine (Resûllerin ruhları) bir nimet olmak üzere kendi zamanlarında kendi içlerinden bir Resûl be'as ederiz, onların aralarında (her kavmin içinde) onlara Allah'ın âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (bu Mürşid Resûllere tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler.
62/CUMA-2: Hüvelleziy be'ase fiyl'ümmiyyiyne resûlen minhüm yetlû aleyhim âyâtihî ve yüzekkiyhim ve yü'allimühümülkitâbe velhikmete ve in kânû min kablü lefiy dalâlin mübiyn
Onlara onların içinde Allah'ın âyetlerini okusun, onları tezkiye etsin ve onlara kitap ve hikmeti öğretsin diye, ümmîler için onların aralarından Resûl be'as eden (vazifeli kılan, hayata getiren) O Allah'tır. Ondan evvel (bu Resûle tâbî olmadan evvel) onlar açık bir dalâlet içinde idiler.


11-14-3- HAKKI TAVSİYE ETMEK
Hakk'ı tavsiye etmek, Hakk'a ulaşanların tavsiyesidir. Allah'a ulaşamayanlar başkalarına tavsiye edemeyeceklerine göre, bu kişiler Hakk'a ulaşmış olanlardır.
Nebe Sûresi'nin 39. âyet-i kerîmesinde;

78/ NEBE-39: Zâlikelyevmülhakk , femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ .
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbi olunduğu gün) Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi kendisini Rabbine ulaştıran (yolu, Sırat-ı Müstakiym'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.

Araf Sûresi'nin 181. âyet-i kerîmesinde;
ARAF-181: Ve mimmen halâkna ümmetün yehdûne bil hakkı ve bihî ya'dilün.
Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet vardır ki, Hakk'a hidayet ederler, ve adaletlidirler.

Hakk'a hidayet ise Allah'ın tayin ettiği yetkililer tarafından gerçekleştirilmektedir. Hakk'a ulaşmış olanlar da, Hakk'a ulaştıranlar da Hakk'ı tavsiye edenlerdir.


11-14-4- SABRI TAVSİYE ETMEK
Kim sabredenlerden olmuşsa ancak onlar sabrı tavsiye edebilirler. Sabra nasıl ulaşılır? Nahl Sûresinin 127. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruluyor :

NAHL-127 : Vesbir vemâ sabrûke illâ billâhi velâ tahzen aleyhim velâ teküfî daykın mimmâ yemkurûn.
Sabret senin sabrın Allah'ın yardımıyladır. Onların yüz çevirmesi ve tuzak kurmasından mahzun olma.

Sabır Allah'ın yardımıyla oluştuğuna göre Allah'ı çok çağırmakla, Allah'ı çok zikretmekle sabır sahibi oluruz. Gerçek sabır sahipleri ise daimî zikrin sahipleridir.

41/ FUSSİLLET-35: Ve mâ yülakkaâhâ illelleziyne saberû, ve mâ yülakkaâhâ illâ zü hazzın azıym.
Bu haslete (kötülüğü iyilikle önleme hasletine) sadece sabır sahipleri ve en büyük hazza sahip olanlar ulaştırılır.
cin16 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-14-2007, 15:03   #3
Kullanıcı Adı
mihr_mardin
Standart Ayetlerle hidayet
sevgili kardeşim paylaşımınız için tşk ederim inş.
mihr_mardin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-16-2007, 22:23   #4
Kullanıcı Adı
ŞAHİN 06
Standart Ayetlerle hidayet
S.A.V.B.V.R. CANIM KARDEŞİM ELLERİNE SAĞLIK ALLAH SONSUZ RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL HAZIRLAMIŞSIN ...SÇS
ŞAHİN 06 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-17-2007, 14:42   #5
Kullanıcı Adı
Ravza_Ruveyda
Standart Ayetlerle hidayet

Değerli Kardeşim Allah razı olsun . çok emek vererek hazırlmışsın . Ellerine sağlık.
Ravza_Ruveyda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-19-2007, 11:52   #6
Kullanıcı Adı
ruzgar
Standart Ayetlerle hidayet
bu meal kimin?
ruzgar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-19-2007, 12:06   #7
Kullanıcı Adı
Feride
Standart Ayetlerle hidayet
Alıntı:
ruzgar Nickli Üyeden Alıntı
bu meal kimin? sanki birileri bu ayetleri kendi anlayışına malzeme etmiş. kendi felsefesine göre parentezler eklenmiş.


Ehl-i kitaptan bir grup, okuduklarını Kitaptan sanasınız diye Kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde; ‘bu Allah katındandır’ derler. Onlar bile bile Allah’a iftira ediyorlar.” (3/Âl-i İmrân, 78)
problem nedir anlayamadım. ayet mealimi yanlış diyorsunuz. (bu arada sevgili cin16 kaynak da belirtirsen daha iyi olur)
Feride isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-19-2007, 12:29   #8
Kullanıcı Adı
ruzgar
Standart Ayetlerle hidayet
Alıntı:
Feride Nickli Üyeden Alıntı
Alıntı:
ruzgar Nickli Üyeden Alıntı
bu meal kimin? sanki birileri bu ayetleri kendi anlayışına malzeme etmiş. kendi felsefesine göre parentezler eklenmiş.


Ehl-i kitaptan bir grup, okuduklarını Kitaptan sanasınız diye Kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitaptan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde; ‘bu Allah katındandır’ derler. Onlar bile bile Allah’a iftira ediyorlar.” (3/Âl-i İmrân, 78)
problem nedir anlayamadım. ayet mealimi yanlış diyorsunuz. (bu arada sevgili cin16 kaynak da belirtirsen daha iyi olur)

örnek olarak sevgili cin 16 dan bir kaç ayet alıntı yaptım.kusura bakmayın problem çıkarmak istemezdim.



2/ BAKARA-45: Veste'ınu bissabri vessalât. Ve inneha lekebiratün illâ alel haşi'ın.
(Allah'tan) sabırla ve namazla yardım (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki bu, (hacet namazı ile kişiyi Allah'a ulaştıran mürşidi sormak ) huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.


72/ CİN-14: Ve ennâ minnelmüslimûne ve minnelkaâsitûn, femen esleme feülâike teharrev reşedâ.
Muhakkak ki bizlerden Allah'a teslim olanlar da var (kalpleri) kasiyet (bağlamış) olanlar da var. Kim (Allah'a) teslim olmayı dilerse mürşidini arar.


103/ VEL ASR SURESİ -3 : İllelleziyne âmenû ve amilûssâlihâti ve tevâsav bilhakkı ve tevâsav bissabr.
Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamağı aşanlar) hariç ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar (ikinci 7 basamağı aşanlar) hariç ve (Allah'a ruhen ulaşıp) Hakkı tavsiye edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) hariç ve sabrı tavsiye edenler (dördüncü 7 basamağı aşanlar) hariç.


78/ NEBE-39: Zâlikelyevmülhakk , femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ .
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbi olunduğu gün) Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi kendisini Rabbine ulaştıran (yolu, Sırat-ı Müstakiym'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.




ruzgar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-19-2007, 12:37   #9
Kullanıcı Adı
Feride
Standart Ayetlerle hidayet
ayet mealiminde mi bir sorun var demiştim. şimdi benim bildiğim kadarıyla ayet meallerinde sanıyorum ki açıklama olsun diye kendinden önceki kelimeyi açıklamak için parantez içinde bunlar yazılıyor. daha donanımlı bir arkadaşımız buna cevap verirse iyi olur. ama dediğim gibi bir ekleme niyetiyle maksatlı yazılmış değil burdaki mealler..
Feride isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-19-2007, 12:56   #10
Kullanıcı Adı
ruzgar
Standart Ayetlerle hidayet
Alıntı:
Feride Nickli Üyeden Alıntı
ayet mealiminde mi bir sorun var demiştim. şimdi benim bildiğim kadarıyla ayet meallerinde sanıyorum ki açıklama olsun diye kendinden önceki kelimeyi açıklamak için parantez içinde bunlar yazılıyor. daha donanımlı bir arkadaşımız buna cevap verirse iyi olur. ama dediğim gibi bir ekleme niyetiyle maksatlı yazılmış değil burdaki mealler..
Kadreş açıklama olsa mealın altına açıklama yazılır yada tefsir diye yazılır hak günü nezamandan beri murşidin eli hak olarak öpüldüğü gün oldu.
ruzgar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi