AK Gençliğin Buluşma Noktası
Makale & Deneme Makale ve deneme içerikleri.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-08-2007, 23:32   #1
Kullanıcı Adı
LüGaT
Standart Adamın Dönüşü

Günlerden pazar, mevsimlerden sonbahardı. Adamın gönlü daraldı. Telaşla attı kendini sokağa. Yolu nereye gidecek, nerede bitecek bilmiyordu. Bilmeden yürüdü, yürüdü. Bir saat kulesinin önünde bitti bilinçsiz yürüyüşü..
Saate bakakaldı adam. Dalıp gitti. Saat yuvarlaktı. Tıpkı üzerinde seyelan ettiği dünya gibi. Akrep ve yelkovan da sanki dünyanın güneş etrafındaki dönüşü gibi saatin içinde dönüp durmaktaydı. Dünya güneşin, güneş samanyolunun etrafında..sordu adam: Ben neyin etrafında dönmekteyim?

Yelkovana takıldı gözü. Acelesi olan, sanki dönmezse dünyanın dönüşüne ayak uyduramamaktan korkan, zamanı kaybedeceğini bir derviş misal. Cazibeyle dönmekteydi dairenin içinde. Her dönüşünde 1 saat geçmekteydi ömründen, sermayesinden ve vazgeçmiyordu dönmekten, sermayesinin eridiğini bile bile
Akrep ise daha temkinli görünüyordu. Saat kadranındaki dönüşünü günde iki kez yapabiliyordu. Onun iki dönüşüyle bir gün tamam oluyordu. Ömründen bir gün gidiyordu. Yine de dönüyordu. Durmuyordu.Tıpkı hayat gibi dedi adam. Kendine çevirdi gözlerini. Kendisi de hayat dairesinde dönüp durmakta değil miydi? Zaman zaman aceleci adımlarla, yelkovan gibi, kimi zaman da akrep gibi temkinli. Ne yapsın ki insan aceleciydi, adımları neredeyse hep aceleci hızlı ve acemiceydi. Her günü, her saati, her anı gidiyordu. Sanki öyle bir an vardı yetişecegi, hayatı oraya dogru akıyordu. Geriye dönüş ise mümkün değildi, hızla tükeniyordu zaman, kendisi de, hayatı da...

Daha dün çocuk değil miydi, mahallede umarsız koşuşturan? Dün değil miydi, güzel bir okulu bitirip mükemmel bir iş bulan? Dün değil miydi çok paralar kazanıp güzel evlerde oturan? Ne olmuştu da birden zamanın farkına varmıştı?

Her şey güzel ve yolunda giderken, hiç sebep gösterilmeden işine son verilmişti. Ne olmuştu da, iş yerinin vazgeçilmeziyken vazgeçilir hale gelmişti. Ağır geldi vazgeçilir olmak. Günlerce evden dışarı çıkmamıştı. İş başvurusu da yapmamıştı hiçbir yere. Belki yanlışlık olmuştu da, yeniden çağıracaklarmış gibi bekliyordu. Beklediği haber gelmiyordu. Çok bunalmıştı. Üstelik evinin önündeki ağaçlar sararmıştı. Kendine baktı. Yüzünde daha önce fark etmediği ince çizgiler gördü. Saçlarına ak teller düşmüştü, o fark etmeden. Gençliğinin bitmeye başladığının işaretiydi bunlar. Nasıl da bunalmıştı. Gitmeyecek sandığı gençlik bohçasını toplamaya başlamıştı işte. Bohça toplanıp bağlandığında ise, adam fart etmeyecekti bile gençlik denen misafirinin evinden çoktan gittiğini...

Hüzünlendi adam. Ne olacaktı sonu? Sonsuzluk mu? Sonsuz mutluluk mu?

Sonsuz bir bedbahtlık mı? Hiçlik mi? Karanlık mı? Ne olacaktı şimdi?

Zaman ve ömür nazlı bir çiçek gibi solmaktaydı. Sermayesi tükenen adama bir yardım yok mu dedi içinden. Daha önce bu nidayı bir hikayenin içinde. Ama üzerine alınmamıştı. Hatırlamıyordu hang büyük zattı, sokakta dolaşırken buz satan bir adamın erimekte olan bu adama yardım edin!dediğini duyunca bayılmıştı. Ayıldığında talebelerinin bu halin hikmetini sorması üzerine, Buz satıcı sermayesi erirken yardım isterken, sermayeyi bir an önce satıp kâr etmek isterken, ben ömür sermayesi eriyip duruyorken ve Rabbim beni kârlı bir ticarete davet ederken, icabet etmekte gecikmekteyim. Bu ağır yükle bayıldım demekteydi.

Sermayem erirken nasıl kârlı bir ticarete dönüştüreceğim onu dedi adam. Bu davet, elbet, kendisine de yapılmıştı. Davete icabet etmek şöyle dursun, çok genç olduğunu düşünüp ertelemişti, yanaşmamıştı. Şimdi icabet vakti miydi? İcabet etse, hâlâ davetli miydi? Alnı çatlıyordu düşünmekten.Medet Allah'ım, medet! dedi can havliyle. Gözlerinden yaşlar yağmur gibi iniyordu. Birden aklına yağmurla ilgili bir ayet meali geliverdi.Gökten bereketli bir su indirdik ve kullar için rızık olsun diye onunla bağları, taneli ekinleri, salkımları üst üste binmiş yüksek hurma ağaçlarını bitirdik. O suyla ölü bir beldeye can verdik. İşte kabrinizden çıkışınız da böyle olacaktır. (Kâf, 9-11) Acep kuruyan toprağın yağmurla hayat bulması, bereketlenmesi gibi kendi kurumuş dünyası, çorak hayatı da rahmete kavuşup yeşerir miydi? Yeniden hayatı hayat bulur muydu? Bütün bu sorularla göz yaşları da arttı, şükrü de. Şükürler olsun Rabbim, beni Sana geri döndürdün dedi. Yüzünü Rabbine döndü, israf ettiği ömrü için af dileyip bereketlenmesine dua etti. Medet elbette gelecekti Rabbinden.


Senai Demirci

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi