![]() |
#1 |
![]() Devlet ve millet dün Fatih Camii’ndeydi
Hocaların Hocası unvanına hakkıyla layık Prof Dr. Sabahattin Zaim Hoca’nın cenazesi dün öğlende Fatih Camii’nden kaldırıldı. Cami içi ve avlu hınca hınç doluydu. Biz, İstanbul Hukuk Fakültesinde talebe iken o, İktisat Fakültesinde hocaydı. Yerli değerlere bağlıydı. O vakitler bu vasıfta ilim adamı sayısı çok azdı. Bir çok sebepleri olmakla birlikte esas olarak 27 Mayıs darbesiyle üniversite de tırpan yemişti. Merhum hocanın talebesi olmadık ama uzun yıllardır tanırız. Nerede ne zaman görsek hep mütebessim ve nurani bir çehreyle karşılaştık. İki yıl kadar önce lütfederek bizi aramış, yazılarımızı okuduğunu ifadeyle bir takım takdirkâr sözler söylemişti. Zarif ve mütevazı bir insandı, bir İstanbul Beyefendisiydi. Bu kimselerin en büyük hususiyeti dinine, diline, tarihine, milletine, devletine aşk derecesinde bağlı olmalarıydı. Bu aşkın devamı gayesiyle de gecelerini gündüzlerine katarak yepyeni bir gençliğin hamurunu yoğururlardı. Şüphesiz ki bu çalışma zordur, inanılmaz çapta meşakkatlidir. Sabır ve tahammül ister. Ancak sabır ne kadar acı olsa da işte görüldüğü gibi meyvesi tatlı oluyor. Şu fâni dünyada kaç insanın tabutunu hem Cumhurbaşkanı, hem başbakan taşımıştır. Sabahattin Hoca daha bu dünyada iken insan yetiştirmeye verdiği emeğin mükâfatını gördü. Namaza binlerce evladıyla sevenleri gelmişti. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, ilim adamları, halk herkes, omuz omzaydılar. O, ilmi, irfanı ve aklı selimiyle gençliği bir yerlere taşımış, o gençlik de ona layık olmuştu. Şimdi devlet çarkının başındaydılar. Tevazu ve terbiyeden nasiplenenler, halkla kaynaşarak bir görevi ifa ediyorlardı. Yıllardır özlenen, beklenen tablo buydu. Çünkü yıllardır devlet bir taraftaydı, millet bir tarafta. Milleti temsil edenlerle milletin kendisi hiçbir şekilde bir araya gelemiyorlardı. Dün bir ilki yaşadık Hoca cenazesiyle son dersini verdi. Bu dersinin konusu kaynaşmaydı. Bir farkla ki Hoca bu defa üniversite kürsüsünde değil, musalla taşındaydı. Fatih Camiinden, Fatih Sultan Mehmed Han huzurundan gönüllere seslendi. Osmanlı Coğrafyasının kara sevdalısı ak yüzlü adam, sanki şöyle diyordu: -Bu birlik hep devam etmeli... Devletle millet bir oldukça birlik sürüp gider. Ona ne demişiz? “Devlet-i ebed müddet”. Devletin, dünya durdukça durması için, yüksek ahlak sahibi abide şahsiyetler, mektep adamlar yetişmesi lazım. İdealizmin yerini para aldıkça bu adamlar, arkadan gelmez oluyor. Vasıta, gayenin önüne geçmemeli. Entellektüel Boyut Rahim Er
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Allah(c.c.) rahmet eylesin.Mekaninin cennet olmasi dilegiyle.
|
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|