![]() |
#1 |
![]() Her sene Avrupa ve Amerika'ya üniversite okumaya gidiyor nice öğrencimiz. Oralarda eğitimin daha kaliteli, kampüs ortamının daha rahat olduğuna dair kuvvetli bir kanımız var.
Peki ama ya Türk üniversiteleri ile Batı üniversiteleri arasındaki farklılıkları gereğinden fazla büyütüyor ve genelliyorsak? Batı'daki her üniversite aynı kaliteye sahip değil. Keza bizdeki üniversiteler de zannettiğimiz gibi uzak değil Batı standartlarından. Tam tersine. Haksızlık ediyoruz kendimize, kendi öğrencilerimize, öğretim üyelerimize. Dev aynasında görüyoruz Batı üniversitelerini zaman zaman. Elbette Batı'daki imkânlar muazzam. Ancak bizim üniversite sistemimizde üzücü olan esas husus, bir yerdeki standardın ne yazık ki başka bir yerde mevcut olmaması. Türkiye'nin bir köşesinden bir köşesine, bir üniversitesinden bir başka üniversitesine niteliğin çarpıcı bir şekilde değişebilmesi. Ama bu demek değil ki öndegelen üniversitelerdeki sistem Batı'dan farklı ya da daha aşağı bir yerlerde. Bir dönem ya da bir seneliğine Türkiye'ye ders vermeye gelip de buradaki öğrencilerin kalitesi ve çalışkanlığı karşısında şaşırarak Batı'ya dönen pek çok sosyal bilimci tanıyorum. En çok duyduğum hayret nidası şöyle: "Buradaki öğrenciler ne kadar çok okuyorlar. Okumaya istekliler." Her hafta Türkiye'deki öğrencilerinin okuduğu kadar çok sayıda makaleyi Amerika'daki üniversitesinde vermeye kalksa oradaki öğrencilerin hemen isyan ettiğini söylüyor bir siyaset bilimci. Ve ekliyor ardından: "Orada öğrenciler okumadan tartışmaya meraklılar. Hepsinin kendi fikri var. Sınıflarda hep müzakereler oluyor bu yüzden. Ne yazık ki tartışmayı sevdikleri kadar sevmiyorlar okumayı. Buradaki öğrenciler ise çok farklı. Çok okuyorlar. Çeşitli filozofların, teorisyenlerin yapıtlarını hiç oflamadan okuyup analiz ediyorlar." Ancak bu övgüyü yapan Batılı akademisyenin bir de eleştirisi var: "Ne yazık ki buradaki öğrencilerim kendi fikirlerini geliştirip tartışmak konusunda Amerika'daki akranları kadar istekli değiller." Bu çok temel ayırım küçük yaştan itibaren bireyselliği ve fikir ayrılıklarını takdir ve teşvik eden Batı kültürü ile bizim daha cemaatçi-kolektivist kültürel yapımız arasındaki farklılıktan kaynaklanıyor. İhtiyacımız olan şey üniversite öğrencilerimizin okumaya olduğu kadar, kendi fikirlerini ifade etmeye, yorumlarını geliştirmeye teşvik edilmeleri. Ancak çalışkanlık ve bilgi birikimi konusunda bizdeki öğrencilerin derinliği de gözden kaçmaması gereken bir husus. Ve bir başka örnek: Fransa'da ders veren bir akademisyen İstanbul'daki özel bir üniversitenin davetlisi olarak İstanbul'a gelir ve burada bir süre kalarak ders verir. Akademisyen burada tanıştığı öğrencilerin kalitesinden ve derslerdeki şevklerinden çok etkilenir. Onların entelektüel bilgiye ve kültüre verdikleri önemden etkilenir bilhassa. Dönem bittikten sonra akademisyen Paris'e döner. Tesadüf bu ya döndükten bir hafta sonra öğrenci eylemleri başlar Fransa'da. Akademisyenin öğrencileri odasına gelip kendisinden bu ay ders yapmamasını isterler. Zira boykot halindedirler. Derslere girmemeye karar vermişlerdir. Akademisyen sinirlenir. Öfkeden küplere biner. "Nasıl olur da ders yapmayı istemezsiniz? Nasıl olur da elinizin altındaki imkânlara karşı bu kadar nankör olabilirsiniz?" diye çatar onlara. Ve ekler ardından: "Bu ne laçkalık. Oturup beraberce okumak, beraberce öğrenip aydınlanmak varken, bu ne kibir sizdeki! Dünyayı Paris'ten ibaret sanıyorsunuz. İstanbul'daki yaşıtlarınızdan utanın. Onlar okuyorlar. Siz okumuyorsunuz, ama onlar okuyorlar. Kültürü, eğitimi, bilgiyi ciddiye alıyorlar. Kıymet biliyorlar. Hepiniz gidin İstanbul'da kalın biraz!" Parisli akademisyenin öğrencileri nasihatini dinledi mi bilmiyorum. Ama sanırım bizim de kulak vermemiz lazım bu kıyaslamalara. Zira bizler de unutuyor ya da görmezden geliyoruz üniversite öğrencilerimizin kalitesini. Birikimini. Çalışkanlığını. Ve dünyaya olan merakını... ELİF ŞAFAK
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() "Bu çok temel ayırım küçük yaştan itibaren bireyselliği ve fikir ayrılıklarını takdir ve teşvik eden Batı kültürü ile bizim daha cemaatçi-kolektivist kültürel yapımız arasındaki farklılıktan kaynaklanıyor"
bence geri kalmamızın en önemli nedenlerinden birisi budur;özgür düşenemiyoruz;batıda bireyselleşme ön plandadır;kişi önce ben der ve kendi merkezli kurduğu dünyasında özgürce sorgulanmadan yaşamak ister ve kendi düşüncelerini bir başkasına dayatmaz;oysa şarkta bir cemaatçi hava vardır ve burada cemaat liderleri konuşur ve o geleneğe bağlı kesimlerde belki onu dinler ve sorgulamadan ;kendi dünyasına uygunmu değilmi düşünmeden onay verir;cemaatin ileri gelen kişisinin kitaplarını adeta ezberler gibi okur ama eleştiriye gitmez sonuçta da çok bilgilide olsa kendisine ait bir düşüncesi olmayan bireyler yetişir. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Herkes veya herşey özgür olursa, kimse özgür olamaz.
|
|
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Geri kalmamızın nedenleri, askeri darbeler, sağ - sol kavgaları, irtica tartışmalarından başka hiçbirşey değildir.
|
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|