AK Gençliğin Buluşma Noktası
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 12-12-2007, 17:43   #1
Kullanıcı Adı
selahattin_ay
Standart Hasan Karakaya ------Şapka ve Eşarp´tan zengin olan adam!
Şapka ve Eşarp´tan zengin olan adam!
Radyolar, televizyonlar ve ajanslar, onun "ölüm" haberini verirlerken, "Şen Şapka'dan Vakko'ya" dediler... "94 yaşında" dün hayatını kaybeden iş adamı Vitali Hakko, Beyoğlu'nda küçük bir şapka dükkanıyla başladığı çalışma hayatında kurduğu Vakko'yu zirveye taşımıştı... Hayatının son günlerine kadar çalışmasını sürdüren Vitali Hakko, "Hayatım Vakko" adlı hatıra kitabında mücadelesini şöyle anlatıyordu:
''Benim kuşağımın birçok iş adamı, işe sıfırdan başladığını söyler. Ben sıfırdan bile başlamadım... Başladığım nokta sıfırın çok altındaydı!..
Genç Cumhuriyet'in ilk kuşağıydık... Bize hız veren Atatürk devrimleriydi.''
Vitali Hakko, 1930'lu yılların başında, daha sonra Vakko'nun temelini oluşturacak olan ilk küçük işini, bir "kadın şapkası" mağazası olan ''Şen Şapka''yı kurdu.
Hakko, ''Giyim kuşam bir renktir, bir şenliktir.
Bu nedenle bizim markamız Şen Şapka'dır'' diyordu.
Hakko'nun kendi sözleriyle, ''Şapka devrimi, kıyafet devrimi olmasaydı, ne Şen Şapka, ne de Vakko olabilirdi.''
Gerçekten de, "devrim"ler, özellikle de "şapka devrimi" olmasaydı; ne Şen Şapka olurdu, ne de Vakko diye bir marka!..
KASTAMONU’DA İLK DENEME
Tabii, "şapka" deyince her ne kadar Vitali Hakko hatırlansa da, son derece "muzip", bir o kadar da "acı ve dehşet" olaylar geliyor insanın aklına.
Meselâ 23 Ağustos 1925...
Atatürk, elinde bir "Panama şapkası"yla 23 Ağustos 1925 gününün sabahında Ankara'dan ayrılır ve Kastamonu'ya gider.
Gider ve orada der ki:
- “Beynelmilel kıyafet, milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Yunan serpuşu olan fesi giymek caiz olur da, şapkayı giymek neden olmasın? Kadın arkadaşlarımız da yüzlerini açmalıdırlar.”
- “... Medeni ve beynelmilel kıyafet bizim için, çok cevherli milletimiz için lâyık bir kıyafettir. Bunu iktisa edeceğiz (giyeceğiz). (...)
Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon, üstte yelek, gömlek, kravat, yakalık, ceket ve bunların mütemmimi olmak üzere siper-i şems-i serpuş... Bunu çok açık söylemek isterim. Bu serpuşun ismine şapka denir.”
Evet; 23 Ağustos 1925’te, yani bundan 82 yıl önce; Mustafa Kemal Kastamonu’ya gitmiş, hem bunları söylemiş, hem de "ilk şapka"yı giymişti...
“BANA, MECDİ’NİN ŞAPKASINI GETİRİN!”
Uzatmayalım... Mustafa Kemal; Kastamonu’ya gitmiş, “şapka”yı tanıtmış, artık Ankara’ya dönmektedir...
Gerisini; Veysel Akpınar’ın, 10 Mayıs 1989 tarihli Tercüman’daki yazısından aktaralım:
“Mustafa Kemal, Kastamonu’da başına geçirdiği şapkayı bütün Türkiye’de yaygınlaştırmak için trene binip Ankara’ya hareket ettiğinde, bu niyetinden kimsenin haberi yoktu. Ancak, o dönemin Vakit gazetesinde çalışan Mecdi Bey müstesna.
O; gazeteci olduğu için, haberi duymuş ve binbir zahmetle bulduğu bir şapkayı kafasına geçirerek, istasyonun yolunu tutmuştu...
Mecdi Bey, eski Meclis binasının önünden geçerken, Meclis binasının balkonunda oturan Kel Ali (Çetinkaya) kendisini gördü. Ve onun kim olduğunu sorduktan sonra, yakalatıp huzuruna çıkarttı.
Mecdi Bey korkudan bir şey söyleyemiyordu.
Kel Ali;
“Bu gâvur şapkasını giymekten utanmıyor musun?” diye bağırıp çağırdıktan sonra, kendisinin zindana atılmasını emretti.
Daha sonra Mustafa Kemal’in Kastamonu’daki konuşması Kel Ali’ye ulaştı.
Şapka bulabilen herkes, onu istasyonda karşılayacaktı.
Ali Çetinkaya, mosmor olmuş bir vaziyette şapka arayıp dururken, aklına birden zindana attırdığı Mecdi Bey geldi.
Gözleri parlıyordu:
“Bana Mecdi’nin şapkasını getirin” dedi, “Ama kendisi içerde kalsın!”
Ve Kel Ali, Mustafa Kemal’i ilk defa bu şapka ile karşılar.”
RIZA NUR ANLATIYOR
Şimdi de, bir başka anekdot:
Yakın Tarih Ansiklopedisi’nin 1988 baskılı 1. cildinde “şapka cinayeti” başlıklı bir bölüm var.
O bölümde; “şapka” ile ilgili olarak, ilk bakanlardan Dr. Rıza Nur’un yazdıklarına da yer verilmiş.
Buyrun, “olayın bir başka yönü”nü, Dr. Rıza Nur’un kaleminden okuyalım:
- “Bir kanunla fesi yasak edip, şapka giydirdiler.
O; “din elden gidiyor” diye, en ufak (...) şeylere saldıran hocalar, sustular!!!
Hatta tuhafı şu ki;
Kanun yapılmadan evvel de ilk şapkayı giyen bir "hoca" ve "müftü"dür.
Bu da bizim mâhut Kızıl Sakal Gürcü Hasan Fehmi’dir.
Mustafa Kemal seyahate çıkarken, Ankara istasyonunda ilk şapkayı giymeyi buna teklif etmiş ve bir şapka da vermiş.
Bu da giymiş.” (Hayat ve Hâtırâtım, c.4, s.1313)
- “Milyonlarca lira hârice aktı, gitti. Bundan da Yahudiler istifade ettiler. İtalya ve Fransa’da mevcut yeni ve eski şapkaları milyonla memlekete soktular. İki-üç frank kıymeti olan bu şapkalar, en aşağı on liraya (120 franka) satıldı. Bunların çoğu zımpara kâğıdı ile temizlenmiş şapkalardı.” (A.g.e., s.1315)
İSKİLİPLİ ATIF HOCA
- “Bu iş aksülamellerde kalmadı. Sivas’ta, Erzurum’da, ötede beride halk şapkaya karşı çıktı. Derhal Kel Ali’nin riyâsetinde bir İstiklâl Mahkemesi dolaştırıldı.
Epeyce adam astılar. Sayısını bilmiyoruz.
Halk yıldı... İş bitti.
Asılan bir Hoca’ya pek acırım. Adını hatırlamıyorum (İskilipli Atıf Hoca’dan bahsediyor).
Zavallı, kanundan evvel şapka aleyhine bir risâle neşretmiş, hem de bunu Maarif Vekâleti’nin izniyle neşretmiş... Adamcağızı Ankara İstiklâl Mahkemesi’ne çektiler. “Ben bunu kanundan bir yıl evvel neşrettim.
Maarif Vekâleti resmen izin verdi” dedi.
Ama, dinlemediler, astılar.
Yahu, madem ki bu asılıyor, ona izin veren Maarif Vekili’ni de assanız ya!”
- “Hem de mesele Şapka Kanunu’ndan evvel!..
Kanunların mâkabline şümûlü olmaz ve bu en mühim hukukî bir esastır. Burada daha feci bir şey olmuş.
Kel Ali, bu esnada baş cellât gibiydi.
Muavini de Kılıç Ali... Kel Ali fena adam değildir, cidden vatanperverdir, fakat cahil ve safderûn.
Kılıç Ali ise habis bir şey!..
Onun bir merakı vardı; mahkûm ettiği adamların asılmasında da bulunurdu...
Bu hünerini seyretmek ona zevk veriyordu. (...)
Bu Hoca’nın asılmasında, (İskilipli Atıf) Hoca’nın boynuna ip geçirilirken, Kılıç Ali de başına bir şapka geçirmiş, “Giy domuz!” demiş ve küfürler etmiş!..
Zavallı böyle ölmüş ve böyle saatlerce teşhir etmişler.” (A.g.e., s.1317)
ŞAPKA VE EŞARPTAN KÖŞEYİ DÖNEN ADAM!
Bu vesileyle, Atıf Hoca’ya, bir kere daha Allah’tan rahmet diliyor ve bir başka “anekdot”a geçmek istiyorum.
Bu defa da, Köprü dergisinin Nisan 1988 sayısından bir anekdot...
Şöyle:
“Türkiye’de bir zamanlar “şapka devrimi” yapılmıştı.
“Çağdaşlaşma” yolunda, şapka giymenin kanunla mecburi hale getirildiği bu devirler artık geride kaldı.
Şimdi şapkayı çok küçük bir azınlık “iktisa” ediyor.
Fakat o yıllarda, bu devrimden istifade ile köşeyi dönenler de olmuş.
Vakko’nun sahibi Vitali Hakko gibi!..
21 Mart 1988 tarihli Milliyet’te, bugünlere gelişi için, “Atatürk’e borçluyum” diyor Vitali Hakko!..
“1925’lerde Kemal Atatürk giyim kuşam reformu yaptığında, Türkiye’de bu alanda yeni bir dünya açıldı. Şapka reformuyla çarşafın ve fesin atılmasıyla ilk aklıma gelen şey, şapka yapmak oldu. Kapalıçarşı’da bir dükkân açmıştık. Şapkaları gece hazırlar, gündüz satardık.
Cumartesi günleri kuyruk olurdu. Öyle kuyruk olurdu ki, izdihamı önlemek için polis çağırırdık.”
Bu röportajı yayınlayan Köprü dergisi, şu ilavede bulunuyordu:
“Fakat, şapkanın unutulduğu, tesettürün hızla yayıldığı bugünlerde, Hakko yine işini bildiğini gösteriyor.
Nasıl mı?
Eşarp üreterek!”
Evet, “eşarp” üreterek!..
“Tesettürlü hanımlar”dan bazıları da, “Vakko eşarpları”nı tercih ediyor, iyi mi?..
Demek ki, “kan” renkli “İskilip desenleri” hoşlarına gidiyor!..
Haa, "eşarp"ın markası "Vakko" olunca "serbest" mi?.. Elbette hayır!.. Vakko eşarplarının "satılması" serbest, ancak takılması "yasak!"... Hem de; adı, "türban" veya "başörtüsü" değil, "eşarp" olduğu halde!..
Sonuç itibariyle;
Önce "şapka"dan, sonra da "eşarp"tan büyük "rant" sağlayan Vitali Hakko ileri görüşlü bir "Musevi"ymiş!..
İyi "rant" sağlamış!..
Dün ölen Vitali Hakko, işte bu adamdır...
Yalnız, açık söylemem gerekirse;
"Vakko" markalı eşarplara her bakışımda, bir garip oluyorum...
Sanki, üzerlerinden "kan" damlıyor gibi geliyor bana!..
Evet, "kan"!
"İskilipli Atıf Hoca'nın kanı."
-------
Kelaynaklar!
Gazetelerdeki başlıklara, radyo ve televizyonlardaki haber sunuş biçimlerine bakınca, "Türkiye'yi kimlerin gerdiği" ve "gerilim rantı"ndan kimlerin istifade ettiği çok rahat görülür!..
İşte, yeni YÖK Başkanı atandı... Sayın Yusuf Ziya Özcan dün "iki vizyon"unu açıkladı: "Özgürlük ve Bilim"... Bundan böyle üniversiteler "başörtüsü"ydü, "katsayı"ydı gibi şeylerle değil, "bilim üretmek"le meşgul olacaktı!..
Kısacası, "tüm yasaklar yasaklanacak"tı!..
"Oh, ne güzel" demeye kalmadı... "Kartel"e ait ne kadar gazete/televizyon varsa, "yasakçılıktan nemalanan" ne kadar insan varsa, hemen hepsi "topyekûn saldırı"ya geçti!..
Hem, öyle bir saldırı ki... Sayın Yusuf Ziya Özcan'ın, "özgürlükçü ve liberal bir yapı"ya sahip olması bile "suç" sayıldı... Hele; "Cumhurbaşkanı, kendisi gibi birini atadı" diyen bir rektör vardı ki; "hastalıklı kafa"ları görmeye yeterdi!..
Ama, bitiyor!.. "Kelaynak kuşları"nın nesli tükeniyor!..

 

selahattin_ay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 12-12-2007, 17:50   #2
Kullanıcı Adı
vuslat_19
Standart Hasan Karakaya ------Şapka ve Eşarp´tan zengin olan adam!
bugune kadar hiç takmadım takmamda nedense bana hiç güzel gelmemiyolar boşa değilmiş
vuslat_19 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi