AK Gençliğin Buluşma Noktası
Haberler Dünyadan ve Ülkemizden son dakika haberler burada.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 01-01-2008, 10:28   #1
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart Hayallerimiz de ortak geleceğimiz de
Hayallerimiz de ortak geleceğimiz de




Türkiye, Köşk krizi, terörün getirdiği acılar, çeteler ve suikastlarla dolu bir yılı geride bıraktı. Bugün yeni bir sayfa açıldı. 2008 defteri umutlarla dolmaya başlıyor. Yeni yıla dair beklentilerin sıralandığı bugünde, kadın parlamenterler hayallerini Zaman'a yazdı:



Rozetleri farklı olsa da hepsinin 2008'e dair umutları ortak: Daha çok özgürlük, daha çok refah, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek, barış ve sevgi... Kadın vekillerin geçmişten çıkarılan derslerle geleceğe çizdiği yol haritası da kesişiyor. Farklılıkların bir kenara konulduğu, ortak paydalarda buluşan bir Türkiye özlemi dile getiriliyor. Sağcısıyla solcusuyla, Türk'üyle Kürt'üyle, Sünnî'siyle Alevî'siyle birlikte yaşamaktan başka bir yol olmadığının altı çiziliyor.

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, demokrasi, kalkınma ve barışın sağlanması için, inançların çabaların yoğunlaştırılmasını istiyor, bu sayede hayallerin gerçeğe dönüşeceğini vurguluyor. CHP'li Nesrin Baytok da, kimsenin inançlarını başkalarına dayatmadığı bir Türkiye özlemini dile getirirken, "İnsan insanın kurdu olmasın. Çocuklarımıza cennet hazırlayalım." diyor. Meclis Başkan Vekili, MHP'li Meral Akşener, Amerikalı insan hakları savunucusu Martin Luther King'in ünlü sözüne atıf yapıyor: "Bir hayalim var. 2008, farklılıklarımızın enerjiye çevrildiği, müştereklerimizin çoğaldığı bir yıl olsun." DTP'den Aysel Tuğluk ise yazısına, Mehmet Akif Ersoy'un, "Haykır! 'Kime, lâkin? Hani sâhibleri yurdun?" sözleriyle başlıyor ve şu çağrıda bulunuyor: "Bizi sağcı-solcu, Alevî-Sünnî, Müslüman-laik, Kürt-Türk diye karşıtlaştıranlar kurdukları koca karanlıklarını alıp çekip gitsin."


 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-01-2008, 10:29   #2
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart Hayallerimiz de ortak geleceğimiz de
Yeni başlayan gündedir umut
Geride bıraktığımız yüzyılda bugün olduğu gibi insanlık ailesi barışa, sevgiye, kardeşliğe, hoşgörüye ilişkin umutlarını dillendirmiş; ama yirminci yüzyıl buluşlarıyla hayranlık uyandırıcı olduğu kadar yaşanan savaşlarla da bir umutsuzluk ve şiddet çağı olarak yaşanmıştı. Bütün bu sınırsız ilerleme ve gelişme insanlığa ne yazık ki ortak refah, evrensel barış ve insanca yaşama imkânı getirmedi. Dünyada en yüksek değer insan hakkı ve onuru olmasına karşılık en çok ihlal edilen ve en çok çiğnenen değerin de insan hakları olduğuna tanık olmaktayız. Ama her yeni günün bizlerin daha iyi bir geleceğe ilişkin umutlarımızı diri tutmamıza, insan olmanın anlamı ve erdemi üzerinde düşünmemize, insan olmaktan doğan sorumluluklarımızı üstlenmemize ilişkin bir fırsat sunduğunu düşünüyorum. Umut yoksa yaşam da yok. Bize umut veren şeylerse genellikle gelecekte, doğmak üzere olanda, yeni başlayan günde saklı. En çok da çocuklarımızda. Çocuklarımıza geleceğe ilişkin umutlarını çoğaltacak daha iyi bir dünya bırakmak için, onların sağlıklı büyüyüp gelişmeleri için gerekli olan koruyucu ortamı güçlendirmek sadece devletlerin, siyasetçilerin değil, insan olmanın sorumluluğunu hisseden her bireyin görevi olmalıdır. Ben Türkiye'nin yeni yüzyıla tazelenen bir umut ve heyecanla girdiğini, ülkemizin on yıllardır ertelenerek büyüyen devasa sorunlarının çözümü yolunda tüm kesimlerin elini taşın altına koyduğu bir süreçten geçtiğimizi düşünüyorum. Bu sürecin kazanımlarının giderek hayatımıza yansımaya başladığını görmektense hem büyük bir mutluluk, hem de geleceğe ilişkin daha büyük umutlar duymaktayım. Geleceğe doğru bu zorlu ama bir o kadar da azimli yolculuğumuz bizleri; sokakta yaşamak zorunda kalan örselenmiş çocuklarımızın olmadığı, çocuk istismarının ve kadına yönelik şiddetin en aza indiği, kadınların hayatın her alanında potansiyellerini ortaya koydukları eşitlikçi, katılımcı, çoğulcu bir demokratik kültüre taşıyacaktır. İnsanlığın ortak ideali olan demokrasi, kalkınma ve barışın sağlanmasında sadece umut ve hayal etmekle kalmayıp bu uğurda inancımızı ve çabamızı da yoğunlaştırdığımızda hiç şüphe yok ki bugün hayal olanlar yarın gerçek olacaktır. 2008 yılının hepimize daha insanca bir yaşamın taşlarını koymak ve geleceğe ilişkin umutlarımızı çoğaltmak için yeni bir başlangıç, yeni bir fırsat olacağı inancıyla; insanlığın barışa, kardeşliğe, hoşgörüye, refaha, mutluluğa ve daha insanca bir yaşama ilişkin dillendirdiği tüm umutların gerçekleşmesini diliyorum.

NİMET ÇUBUKÇU - DEVLET BAKANI / AK PARTİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-01-2008, 10:29   #3
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart Hayallerimiz de ortak geleceğimiz de
Önce hayallerimiz serbest kalsın


İnsanlar yeni bir yıla girerken geride bıraktığı yılın değerlendirmesini yapar ve yaşadıklarının ışığında yeni yıl için iyi dilekler ve yeni umutlar ifade eder. Biz burada, vatandaşlarımız için dileklerimizi, ülkemiz ve dünyamız için görmek istediklerimizi, arzularımızı biraz bu kalıbın ötesine geçirelim; hayallerimizi serbest bırakalım, bakalım nerelere gidiyor. Yani 2008 için sadece terörün ortadan kaldırıldığı, Anayasa'nın iptalini konuşmak yerine halkın gerçek sorunlarına önem verildiği, zenginliğin eşit paylaşıldığı, fakirliğin olmadığı, işsizliğin her geçen gün daha azaldığı dileklerimizi ifade etmekten öte bir şeyleri söyleyelim. Öncelikle Türkiye'de vatandaşlarımızı güler yüzlü ve mutlu görmek istiyoruz. Sokaklarda, caddelerde insanlar birbirlerini gülerek selamlasınlar, gülümseyerek dolaşsınlar, yılbaşı için yakınlarına küçük alışverişler yapabilsinler, bayramda çocuklarını sevindirecek hediyeler alabilsinler. Gelir dağılımı adaletli olsun. Sağlık olanaklarına kolay erişilebilsin. İnsanlar emekli olduklarında emekli maaşlarıyla seyahatlere çıkabilsin, yurtdışına vizesiz gidebilsin, işadamları çok yüksek ilgi görsün. Dürüst bir yönetim altında, yolsuzlukların olmadığı, devletin sistemli soyulmadığı, eş dost kayırmanın görülmediği bir anlayışla adaletli bir yönetim olsun. Her gün başka şehit haberinin gelmediği, kan akmadığı, ölüm haberleriyle çalkalanmadığı, kapkaçların, hırsızlıkların, araba kundaklamalarının olmadığı güvenli bir ülke olsun. Komşuları ve Avrupa ile, dünya ile ilişkileri saygıdeğer olsun. Onların, "Türkiye bu konuda ne der?" diye dikkatle izledikleri, bir anlamda "Seninle istediğimiz gibi oynarız" diye düşünemedikleri bir ülke olsun. . Türk ekonomisi bölgenin öylesine önemli bir ekonomisi olsun ki, çevre ülkelerden çalışmaya buraya gelsinler. İnsanlar çocuklarını okula rahatça gönderebilsin, öğretmenine büyük bir güvenle emanet edebilsin, "Acaba şu okula mı, bu koleje mi göndereyim, milyonlarca para nasıl ayırırım?" endişesi içinde değil, huzur içinde öğrenim görmesini sağlayabilsin. Bu arada çocuklarını gerçek özgürlükle tanıştırarak yetiştirsin. Ortadoğu coğrafyasında, Irak'ında, Afganistan'ında yaşanan tablolar dikkate alındığında görüldüğü gibi cehennemi dünyada bizlerin birbirine yaşattığı gerçeği ışığında, inançlar bizi tutsak etmesin, inançlarımızı birbirimize dayatmayalım. Totaliterlik özgürce seçim yapabilme hakkını tanımaz. Bunu unutmayalım. Türkiye'de çocuklarımıza cehennem değil, cennet hazırlayalım. Özgür bireyler olarak ülkenin geleceğini güvenle emanet edebileceğimiz nesiller yetiştirilsin. Herkes şunu söyleyebilsin: "Atam sen rahat uyu, kurduğun Türkiye Cumhuriyeti, o dönemde dünyada yarattığın saygınlıkta ve başarıda bir cumhuriyet olarak, kadınıyla erkeğiyle el ele bugün de başarıdan başarıya koşuyor."

NESRİN BAYTOK - CHP ANKARA MİLLETVEKİLİ
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-01-2008, 10:30   #4
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart Hayallerimiz de ortak geleceğimiz de
Farklılıkları enerjiye çevirmek


Yeni bir yıla daha girdik. Geçen yıllardan devraldığımız sorunları çözmek bir yana, mevcut sorunlarımıza yeni sorunlar da ekleyerek bitirdik 2007 yılını. Yurtiçinde kahpe PKK terörüne şehit verdiğimiz gencecik fidanlarımız için gözyaşı dökerken, yurtdışında da savaş ve terör sebebiyle acı ve gözyaşı ile inleyen İslam âlemi içimizi acıttı. Irak ve Afganistan'da her gün patlayan bombalarda yitirilen binlerce Müslüman, Filistin'de İsrail askerlerince öldürülen gençler, Pakistan'da ateşlenen gerilimin eski başbakanları Benazir Butto'nun katledilmesine kadar varması, 2007 yılında tarihin sayfalarına kaydedilen elim olaylardı. 2001 yılında meydana gelen ikiz kuleler saldırısı sonrası terörü ve savaşı İslam ülkelerine kaydıran küresel güçler, çeşitli medya araçlarının da desteğiyle İslam=terörizm algılatmasıyla İslam âlemini damgalamayı bir ölçüde başardılar. İnsanın insana olan yükümlülükleri, kul hakkı ve insan hakları yüce dinimizin en önemli emirleridir. Yüce dinimizin mensubu Müslüman âleminin içine düştüğü bu tuzaktan bir an önce kurtulması başta Türk milleti olmak üzere hepimizin en öncelikli görevi olmalıdır. ABD'li insan hakları savunucusu siyahî lider Martin Luther King ünlü konuşmasında "Bir hayalim var benim..." demişti. Ben de kan, gözyaşı, haksızlık ve ikiyüzlülüğün olmadığı, kadınların ve çocukların acı çekmediği, petrol ve silah tacirlerinin kirli elleriyle kirletmediği bir dünya hayal ediyorum. 2008 yılının, farklılıklarımızın enerjiye çevrildiği, müştereklerimizin çoğaldığı, 2023 yılının yöneticisi olacak gençlerimizin Batılı yaşıtlarıyla eşit fırsatlar yakaladığı, gençlerimizin yeni yuvalar kurmaları için severek çalıştığı işlerine kavuştuğu, çocuklarımızın gülerek neşe içinde okullara koşuştuğu, oğullarını askere gönderen anaların evlatlarının yolunu yüreği ağzında beklemediği, üretimini artırmış, yoksulluğu yenmiş, müttefiklerince sayılan, düşmanlarınca korkulan, geleceğe umutla bakan insanların yaşadığı, Türk dünyasını kucaklamış başı dik, onurlu bir Türkiye getirmesini diliyorum.

MERAL AKŞENER - MHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ / TBMM BAŞKAN VEKİLİ
  Alıntı ile Cevapla
Alt 01-01-2008, 10:31   #5
Kullanıcı Adı
ak_mavish
Standart Hayallerimiz de ortak geleceğimiz de
Birlikte yaşamaktan başka geleceğimiz yok
"Haykır! 'Kime, lâkin? Hani sâhibleri yurdun?" M. Akif Ersoy

Bizi bizden eden politikanın o çok tanıdık sözcüklerini bir kenara bırakabilsek bir anlığına, bugün için. Tamamlasak kendimizi en sade halimizle. Kendi içimize yerleşsek... Ama olmuyor, olamıyor! Mesele temenni ve beklentiler olunca, hayallerimizi çağırmadan, onlara dokunmadan ne anlatabiliriz ki?.. Kaderin bu henüz açılmamış zamandan sayfasına yazgımızı yazacağız; istiyorum ki bu yazılacaklar acının, kanın ve yasın tasviri olmasın artık. İstiyorum ki umudumuzun sözleri ışısın gelecek zamana ve umarsızlıktan taşlaşmış bilincimiz toza, suya dönüşsün!.. Bizi sağcı-solcu, Alevi-Sünni, Müslüman-laik, Kürt-Türk diye karşıtlaştıranlar kurdukları koca karanlıklarını ve çığlıktan örülmüş yüzlerini alıp çekip gitsinler. Çünkü artık ne ruhumuz ne de bu dünya onların hırslarıyla, fesatlarıyla, hesaplarıyla kopardıkları bu kıyameti taşıyamıyor!. Başkasının ölüsünden, kanından, kanayan yarasından kâr umanların; kamplaşmaları körükleyerek itibar, mevki ve servet sahibi olmayı yurtseverlik-vatanseverlik addedenlerin sahteciliğine karşı tüm sahiciliğimizle; isyanımız, itirazımız ve itaatsizliğimizle var edelim kendimizi. Birlikte yaşamak dışında bir geleceğimiz yok, hiç olmadı aslında. Ve olmasına da izin vermeyeceğiz! Hayallerimizin hiçbirini gerçekleştirememişken, bir gerçeğin daha hayale dönüşmesine dayanamayız... Kolaylıkla önleyebileceğimiz fakat duyarsızlığımız, yüreksizliğimiz, kolay kanmamız nedeniyle önleyemediğimiz bu çok uzun sürmüş, bu kirli ve kanlı cenk yüzünden kim bilir kaç asil ruhla hiç tanışamadık, kaç sağlam yürekle hiç karşılaşamadık, kaç dost göğsüne sarılamadık... O yitik ruhlardan biri kapımızı çalsa bir gün veya umulmadık bir anda apansız karşımıza çıksa, Anderson'un 'Kibritçi Kız' hikâyesine benzer hikâyesini anlatsa bize bir yılbaşı akşamı: Soğuk bir kış gecesi bölüğünü kaybetmiş, üniforması seçilemeyen bir asker karlar içinde. Soğuk ayaklarından ve ellerinden beynine yürüyor, ısınmak veya karanlıkta kalmış yüreğini ışıtmak için cebinden çıkardığı kibriti çakıyor ve parıldayan her alevle gönlüne bir düş konuyor... Biz onların düşleriyle değil sabah karlar üzerinde bulduğumuz çıplak cesetleriyle ilgilendiğimiz için, iğrenç bir ölü sevicilikle dirimlerine beş para değer vermezken, tabutlu hallerine tapındığımız için geride bıraktığımız bir yıldan ve ondan önceki yirmi yıldan hiç tanışmadığımız, hikâyelerini bilmediğimiz on binlerce ruh alacaklıyız. Yazık ki zaman düzenbazdır ve asla borcunu ödemez, ödemeyecek de! Maya takvimine göre zamanın ilerlemesi gibi bilinç sarmalı da çevrilip ileriye doğru büyüyerek ve gelişerek yayılır. Bu yüzden her geçen yıl bilincin ileriye doğru evrimini ve gelişimini de anlatır aynı zamanda. Ortak bilincimizin, yani evrensel tinin önümüzdeki yılda farklılıklarımızı tanıma ve birlikte yaşama kabulüne, ortak uzlaşma zeminine, karşılıklı hoşgörüye ve empatiye doğru evrilmesini diliyorum.

AYSEL TUĞLUK - DTP DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ


KAYNAK:ZAMAN
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi