AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[Ak_Kelebek]

Yani, o temel felsefesi "Bana dindarlar yolsuzluk yapıyor dedirtemezsiniz" olan babasözü yeniden tedavüle mi sokuldu? - Ertuğrul Özkök'ün yazısı...

Bana o sözü söyletemezsiniz

EDİRNE Belediye Başkanı ile ilgili haber önümüze düştüğü an, "Manşetimiz geldi" dedim.

Masada bir arkadaşımız, "Belediye başkanı hangi partiden" diye sordu.

O an fark ettim ki, haberi değerlendirirken, belediye başkanının hangi partiden seçildiğini sormak aklıma gelmemiş.

Yani karar verirken, haberin önemli bir unsurunu sormamıştım.

Buna "mesleki bir eksiklik" diyebilirsiniz.

Ama bir başka açıdan, "mesleki tutarlılık" da diyebilirsiniz.

Çünkü bu haberi yaparken, adı yolsuzluğa karışan kişinin siyasi flaması bizim için hiç önemli olmamış.

Bizim için olmamış ama başkaları için çok önemliymiş.

Bunu ertesi gün öğrendik.

* * *

Ertesi gün haberi en çok büyüten gazete Hürriyet’ti.

Sabah erkenden bazı CHP’li arkadaşlarım aradı.

"Bunun altında hükümetin bir oyunu olmasın" diyerek şüphelerini dile getirdiler.

Yani olayı "siyasi komploya" çekmeye çalışıyorlardı.

Ben de kendilerine bunu araştırdığımızı, o bölgeyi çok iyi bilen yazarımız Yalçın Bayer’in de incelediğini ve bu incelemeden tatmin olduğumuz için haberi verdiğimi söyledim.

Yine çok yakınımdaki bazı insanlar bile, bu olaya şüpheci bir şekilde bakmaya devam ettiler.

Bir ülkede yolsuzlukla mücadelenin başına gelebilecek en büyük felaket budur.

Yani, herkesin, kendi namussuzuna göz yumduğu, başkasının namussuzu üzerine saldırdığı bir çifte standart ikliminin yayılması.

Ama şu soruyu da kendi kendime sormadım değil:

"Acaba bu insanların böyle şüpheli olmakta hiç mi hakları yok?"

Verdiğim cevap da şu oldu:

"Evet hakları var..."

Çünkü...

Çünkü, aynı Hürriyet bundan bir süre önce Ankara Belediyesi’nde ortaya çıkan bir tuhaf ilişkiler zincirini ortaya çıkardı.

Belediyenin şirketlerinden birinde çalışan bir müdürün karıştığı menfaat ilişkileri zinciri bütün ayrıntıları ile ortaya kondu.

Olay bana göre, parasal boyut açısından İstanbul İSKİ olayından çok daha büyüktü.

* * *

O günden beri hayretle izliyorum.

Hiçbir yerde tepki yok.

Bir başka örnek.

Yine Hürriyet, Sivil Havacılık Genel Müdürlü’nde dönen işleri belgeleriyle ortaya koydu.

Arkasından Vatan Gazetesi bazı başka belgeleri yayınladı.

Hayret...

O konuda da tıs yok.

Yine Hürriyet, Siirt’te TOKİ etrafında dönen bazı iddiaları ortaya attı.

Başbakanlık "Olayı biz de inceliyoruz" demek yerine, yalanlama gönderdi.

Neyse ki, önceki gün Siirt olayına yargının bakmasının yolu açıldı.

İnsanlar, hükümet kanadındaki bu tür olaylara karşı sürdürülen vurdumduymazlığı, hatta savunmayı görünce ister istemez soruyor.

* * *

Bunun anlamı, mesajı nedir?

Yani, o temel felsefesi "Bana dindarlar yolsuzluk yapıyor dedirtemezsiniz" olan babasözü yeniden tedavüle mi sokuldu?

Elbette CHP’linin, MHP’linin, öteki partilinin kafasına bu soruyu sokarsanız, onlar da haklı olarak, Edirne olayının arkasında siyasi komplolar aramaya başlarlar.

Bir kere daha tekrarlıyorum.

Bir ülkede yolsuzlukla mücadelenin başına gelebilecek en büyük felaket budur.

"Bana dindarlar yolsuzluk yapıyor dedirtemezsiniz" cümlesinin karşısına hemen "Bana CHP’liler yolsuzluk yapıyor dedirtemezsiniz" felsefesi dikilir.

Oysa YİMPAŞ’tan, cami avlularında "Bosna’ya göndereceğiz" diye toplanıp buharlaştırılan paralardan, parti kasalarının boşaltılmasından şunu çok iyi öğrendik:

Bazı dindarların sicili, başkalarınınkinden çok daha bozuk...

Ertuğrul Özkök - Hürriyet

[tayyipleyiz]

Yine birşeylerden nemalanma tekniği...
Bu nemalanma olgusu da herndense din oluyor maaalesef. Hazımsız ruhların sorgulama teknikleri, karşı ve aykırı gördüğü görüşü karalama ve başkalaştırma şeklinde oluyor.
Yanlışın yanında kimse değil ama bu başlık nahoş olmakla birlikte içdünyasındaki itminana kavuşmamış mutsuz bir ruhun ifadesi sanki. Bu sorgulama bana gene aynı zihniyeti hatırlattı ne dersiniz...