03-16-2008, 12:47 | #1 |
amilüssalihat
Amilussalihat İslâm’dan kopan kavramlardan “amilüssalihat” yani nefsi ıslah edici ameller. Salâh kelimesi, ıslah kelimesi, salihat kelimesi hep aynı kökten gelir. Amilüssalihat da nefsi ıslah edici faktörler, nefsi ıslah edici ameller anlamında kullanılmaktadır. Her ne kadar birtakım insanlar; namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i şahadet getirmek gibi amelleri amilüssalihat olarak değerlendiriyorlarsa da, realite o değildir. Amilüssalihat, nefsi ıslah edici amel demektir. Bu sayılan beş tane faktör arasında olan namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek ve kelime-i şahadetten hiçbirisi nefs tezkiyesini gerçekleştirmez. Öyleyse amilüssalihat nedir? Amilüssalihat öyle bir ibadet türüdür ki; nefsiniz tezkiye olur. Yani nefsinizin kalbine Allah’ın fazılları girer ve iman kelimesinin etrafına yerleşmeye başlar. Onun yerleşmesiyle nefsinizin kalbi, nefsinizin kalbine yerleşen fazıllar kadar afetlerden korunur, kurtulur. İşte bu işlev amilüssalihattır, nefsi ıslah edici ameldir. Bunun jeneratörü zikirdir. Eğer zikir yoksa amilüssalihat yoktur. Devrimizdeki din adamları diyorlar ki: “Biz amilüssalihat yapıyoruz. Namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, zekât veriyoruz, hacca gidiyoruz, kelime-i şahadet de getiriyoruz. Bunların hepsi amilüssalihattır.” Oysaki saydıkları beş tane faktörün yani İslâm’ın beş şartının içinde amilüssalihat yoktur. Bu yüzden İslâm âlemi bu kadar kötü bir durumdadır. İslâm âlemi zikirden ve İslâm’ın 7 safhasından yoksun bırakılmıştır. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra asırlar geçince, insanlar Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve sahabenin ne yaptığını unutmuşlardır. Sahabenin Allah’a ulaşmayı dilediğini unutmuşlardır. Allah’a ulaşmayı dilemenin Kur’ân-ı Kerim ile üzerimize farz olduğunu unutmuşlardır. Sahâbenin Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tabii olduğunu unutmamışlar ama kendilerinin de tâbii olması lâzım geldiği konusunu unutmuşlardır. Sahâbenin, ruhlarını Allah’a ulaştırdıklarını unutmuşlardır. Fizik vücutlarını (veçhlerini) Allah’a teslim ettiklerini unutmuşlardır. Nefslerini Allah’a teslim ettiklerini, daimî zikre ulaştıklarını unutmuşlardır. Muhlis olduklarını, irşad olduklarını unutmuşlardır. İradelerini de Allah’a teslim ederek irşad makamına tayin edildiklerini de unutmuşlardır. Ve şimdi din adamları, kendilerinin irşad ettiklerini zannediyorlar. İrşad müessesesi sadece tek bir muhtevada gerçekleşir. Bir kişi rüşd yoluna girdiği takdirde irşad olur. Sadece iki türlü yol vardır. Ve bunlardan rüşd yolu, amilüssalihatı ifade eder. Zikir yoluyla nefsin kalbine önce %2 rahmetin, sonra da devamlı %7, %7 fazılların birikmesiyle insan ruhunun vücudundan ayrılarak Allah’a ulaşmasını ihtiva eder. Allah ile olan ilişkilerimize dikkatle baktığımız zaman, İslâm’ın ne kadar çok kan kaybettiği çok açık bir hüviyette görülmektedir. İşte unutulan konulardan biri de bu amilüssalihattır, nefsi ıslâh edici amellerdir. Nefsi ıslâh edici amel zikirdir. Allah’ın ismini “Allah, Allah, Allah, Allah, Allah...” diye ya sesli olarak veya sessiz olarak veya dilinizi de kımıldatmadan içinizdeki sesle Allah kelimesini tekrar etmektir. Üçü de zikirdir. Üçü de amilüssalihattır.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
03-20-2008, 12:40 | #2 |
amilüssalihat
dolunay kardeşim paylasımın için tşk ederim çok guzel olmuş |
|
03-22-2008, 21:32 | #3 |
amilüssalihat
sağol
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|