AK Gençliğin Buluşma Noktası
Hikayeler Hoşumuza giden hikayeleri burada paylaşıyoruz.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-27-2008, 10:34   #1
Kullanıcı Adı
çağlar
Standart çok güzel bi hikaye 3
Salih arabaya gidelim yavaş yavaş dedi.arabaya geçtiler arabada giderken az sonra savaş esnasında hastane olarak kullanılan ve çok fazla şehit verdiğimiz o yerlerden geçtiler Salih biliyorsunuz dimi burada hem bizim hem onların yaralıları tedavi görüyordu ama onlar buranın hastane olduğunu bilmelerine rağmen buraya havadan saldırdılar ve çok sayıda şehit verdik şimdi gelmiş insan haklarından dem vuruyorlar dedi .Arabacı haklısın evlat bende arabaya bir gurup aldım işlerinden biri tarihçiymiş oda bahsettiydi yahu! Bu nasıl iş hiç mi merhamet yok onlarda aklım izanım almıyor dedi .Elli yedinci alayın önünden geçerken duralım dedi Salih burayı da bir ziyaret edelim indiler şehitliğin içine girdiler hepsi ellerini açıp dua ettiler o esnada bir guruba tercümanın anlattıkları geldi kulaklarına burası komutanından askerine bir alayın tamamen şehit düştüğü bir yer hepsi kanlarının son damlasına kadar bu rayı korumak adına çarpışmışlar ve hepsi şehit düşmüşler maalesef savaş ahlakında bi haber düşman askeri elli yedinci alayın sancağını çalmış bir ordunun en önemli şeyini namusunu çalmış ve bu gün maalesef Avustralya’nın ünlü bir müzesin de marifetmiş gibi sergilemekteler bunu daha önceden bilmelerine rağmen hepsi ilk duygularını tekrar yaşadılar birazda orda zaman geçirip arabaya döndüler arabada giderken şoför onlara helal olsun çocuklar sizlere tarihinize sahip çıkıyorsunuz sizin yaşınızdaki gençlerin bir çoğu farklı işlerle uğraşıyor buralar belki hiç akıllarında bile değil tabiî ki bunlarla yaşanmaz ama haberdarda olmak lazım ben burada yatanlara çok şey borçlu olduğumuzu düşünüyorum ama onlara yeterli ilginin gösterilmediğini görüyorum aslında buraya onları ziyaret etmeye daha çok insanın gelmesi lazım neyse hepten alakasızda değil halk ama inşallah ilerde olması gerektiği alakayı bulurlar Salih arkadaşlarının dikkatini arabacının düzgün konuşması dikkat çekti.
Salih arkadaşlarına dönerek şimdi direk şehitlik anıtının olduğu yere çıkarız ağabey arabayı bir yere park eder bizde yarım saat gibi falan dolaşırız Anafarta ovasına bakan yere ineriz biraz gezdikten sonra buraya döner burada ziyaret ettiğimiz edemediğimiz bütün şehitlerimize dua eder sonra arabadan eşyalarımızı alıp ağabeyi gönderip Anafarta ovasını gören tepenin yamacındaki ağaçlık alanda getirdiklerimizi yer denizi seyrede seyrede dinleniriz hepsi olur dediler ve tepeye ulaşmışlardı. Arabadan indiler Salih evet arkadaşlar dedi önce şehitliğe çıkalım sonra Conkbayır’a iner sonra oradan Anafarta ovasına bakan yere giderken yol üstündeki şehitlikleri ziyaret edip buraya döneriz dedi vakit geçirmeden yola koyuldular şoför arkalarından ben arabayı şu arka tarafa park edeceğim gelince görüşürüz dedi Salih ve arkadaşları anladıklarına dair ellerini kaldırdılar .
Salih ile arkadaşları teker teker şehitlikleri ziyaret ettiler ve her gittikleri yerde orada geçen olayı yaşıyormuşçasına konsantre olarak anı yaşadılar ve gerçekten bu ziyaret onlar için ruhi açıdan iyi bir motivasyon oldu kendilerinin yenilendiklerini hissettiler tekrar şoför Kazım Amcaya söyledikleri saatte orda olmak adına hızlı adımlarla arabaya dönerlerken tam Anafarta ovasına bakan yere geldiklerinde şoför Kazımı gördüler ve yanına gittiler Şoför Kazım aranızda konuşurken tekrar buraya geleceğiniz duyunca ben oraya gidip onları karşılayayım boşuna yürümüş olmasınlar dedim Salih ve arkadaşları sağ olasın amca iyi düşünmüşsün dediler ve torbalarını arabadan aldılar Salih ücreti Şoför Kazım’a verdi ve Şoför Kazım onlara güle güle dedi ve yoluna döndü .
Nevalelerini aldılar ve ağaçlık gölge olan denizi gören bir yere kilimlerini serip oturdular saat üç e geliyordu rüzgar ağaçlara raks ettirircesine bir ahenkle esiyor ağaçlarda bir rakkase edasıyla nazlı nazlı salınarak rüzgara karşı vermekteydi sanki burada tabiat olayları bir başka cereyan etmekteydi güneş bile daha parlak gök yüzü burada daha berraktı Salih ve arkadaşları getirdikleri yiyecekleri sofraya yerleştiriyorlardı Ahmet selim’e takıldı oğlum ne iş kilimden başka bir şey getirmedin mi diye Selim de ee dedi Zehra teyzenin oğlunun olduğu bir ortama bir şey getirmek gereksiz nasıl olsa Zehra teyze o hamarat elleriyle dünyaları hazırlamıştır Salih onu haksız çıkarmazsızcasına teker teker annesinin koyduğu yiyecekleri masaya yerleştirmekteydi Mustafa ne iyi yaptın da bizi buraya getirdin dedi diğerleri de katılır mahiyette şeyler söyleyip Mustafa’yı tasdik ettiler tam yemeği hazırlayıp yiyecekleri sırada birinin yanlarına sokulduğunu hissedip hepsi o yöne baktı karşılarında nur yüzlü,sevimli tam bir Anadolu ihtiyarıyla karşılaştılar amca onlara selam verdi Salih ve arkadaşları selamını alıp amcayı sofralarına buyur ettiler amcada davetlerinden memnun şekilde sofralarına oturdu amcayı hoşladıktan sonra amcayı yemeğe kendisinin büyük olarak başlamasını ilk lokmayı almasını istediler amcada sevinerek sofradan ağzına bir zeytin attı ve hep beraber imece usulü kurulmuş sofradan yemeye başladılar Ahmet sordu Amca ne yapıyorsun buralarda
-Ben aşağı köylerden birinde oturuyorum buralarda her gün yürüyüş yaparım iyi geliyor ayaklarıma yine dolaşıyordum sizi gördüm yanınıza gelip tanışmak sohbet etmek istedim ben gençleri çok severim ne varsa gençlik de ve gençlerde var insan açısından gençlik ekin dönemidir ektiğini ilerde biçersin toplum açısından da öyle bir toplum gençliğine güzel ahlak ve bilmek ,öğrenmek,üretme sevgisi aşılarsa ilerde de bunun karşılığını olumlu bir şekilde görecektir.Kısacası ne ekersen onu biçersin bu ekme işinin mevsimi insanlar açısından gençliktir Salih ve arkadaşları şaşırmışlardı köylü bir amcanın bunları söylemesi onları çok şaşırtmıştı amca onlara sorarak siz şehitliği ziyarete geldiniz herhalde onlarda evet diye cevap verdiler güzel dedi amca demek ki tarihine sağdık gençlerimizde varmış düşünceli bir şekilde bu lafı söyledi.Sadıklık dedim de aklıma sadıklık ile ilgili bir hikaye geldi siz albay hasanla Canberk’in hikayesini duydunuz mu Selim duydum ama hikayeyi bilmiyor dedi Salih hikayeyi biliyordu ama herhangi bir cevap vermedi.
Amca başladı anlatmaya Albay Hasan askerleri tarafından çok sevilen merhametli iyi bir askermiş Çanakkale savaşının devam ettiği top atışlarının kesildiği bir günde atıyla dolaşmaya çıkmış dolaşırken çeşmenin yanın da yüzü gözü yara bere içinde bir köpeğin çeşmeden su içmeye çalıştığını ama çamaşır yıkayan kadınlar tarafından çamaşırları kirletir diye köpeğin çeşmeye yaklaştırılmadığını görmüş Albay hasan duruma üzülmüş atından inip matarasına kadınlardan izin alıp su doldurmuş mataranın bardağına suyu koyup köpeğe içirmiş sonra atına binip yoluna devam ediyormuş bir de bakmış köpeği yanın da görmüş malum sağdık hayvan kendine yapılanı unutur mu Albay nereye o da oraya gel zaman git zaman böyle devam etmiş Hasan Albayda köpeğe çok alışmış ona bir isim bile takmış Canberk diye ,Canberk alayın maskotu olmuş bizim askerlerle nöbet tutuyor tehlike anında havlıyor muş düşman karargahlarına gidip uyuyan askerlerini havlayarak uyandırıyormuş herkes ona çok alışmış ve sevmiş derken bir çarpışma esnasında Hasan Albay ağır bir yara almış tedavi etmeye çalışmışlar ama yarası hem kötü yerdeymiş hem de kanaması çok fazlaymış Albayın öleceğini anlamışlar başında bölüğün imamı devamlı kuran ı kerim okumaktaymış Canberk de onları seyrediyor gidip Hasan Albayın belki iyi gelir düşüncesiyle yüzünü gözünü yalıyormuş hayvan anlamışçasına…kısa bir zaman sonra Albay son nefesini vermiş Albayın üstünü bayrakla örtmüşler Canberk de Albayın bacakları arasına girmiş ve yatmış oraya askerler bırakın hayvan vedalaşsın malum Albayımız onu çok severdi demişler fakat aradan uzun bir süre geçmesine rağmen hayvandan bir ses alına mayınca merak etmişler ve hayvanı çekip çıkarmışlar ki Canberk ölmüş etrafındakiler hayrete düşmüşler içlerinden tabur komutanı Emir Bey kendisine bir tas su veren sahibiyle ölecek kadar sağdık bir hayvan demiş herkesin gözleri dolmuş hikayeden Salih ve arkadaşları çok etkilenmişler hikayeyi anlatan amca suratlarına bakarak şunu söylemiş kendisine su verdi diye onunla ölecek kadar sadık bir köpek var ortada ya bizler bu cennet vatanı bırakan aziz şehitlerimize ne kadar sağdığız dedi bu laf onları beyinlerinden vurmuştu amca son olarak belki şuan savaş ortamı yok ama vatanımız için sadece savaş olduğunda mı bir şey yaparız ki zaten şuan maalesef içimizde bir çatışma var bunu önlemek adına neler yapıyorsunuz yapacaklarına inanmış bir gurup insan çok güçlü bir enerjiye sahiptir dedi selam verip kalkıp gitti .Tam manasıyla hepsi çok etkilenmiş ne diyeceklerini ve ne yapacaklarını bilmeden ihtiyar amcanın arkasından baka kalmışlardı Salih arkadaşlarının etkilendiğini görünce sevinmişti.Amcanın anlattığı hikaye arkadaşların da zihnen bir inkılap’a yol açtığını görmüş içinden tam zamanı deyip lafa girdi .
Arkadaşlar Çanakkale bu milletin var olma yeridir vatanın bağımsızlığına helal gelmesin diye bu topraklarda bir neslimiz feda ettik o sene çoğu okul mezun vermedi bu ülkenin var olabilmesi için kendilerini feda ettiler ama bugün yine neslimiz yok olmakta fakat bir hiç uğruna bu kıyıma dur demek lazım değil mi gerçekten arkadaşlar bu duruma seyirci kalmayı hiç içime sindiremiyorum bir şeyler yapmak gerek insanların düşüncesine etki edecek ağırlıkta ürünler çıkarıp insanları fikren bu ülkenin geleceğini beraber inşa etmeyi sağlayacak bir zemin oluşturmalıyız bunu yapabiliriz .
Daha fazla dayanamayan Recep Salih kardeşim ben bu yolda her şeyi yapmaya hazırım dedi diğerleri de aynen Recep’e iştirak ettiklerini beyan edercesine başlarını salladılar ve ayrıca bizlerde diyerek sözle de ifade ettiler Salih o zaman arkadaşlar ilk etapta herkes kendi sokağında mahallesinde bu işi bitirmeye çalışsın gençlerle yakınlık kurup bu işin yanlış olduğunu bunu birilerinin organize edip bundan rant sağladıklarını ve Türkiye’nin geleceğini mahvetmek için planlanmış bir oyun olduğunu anlatalım yaz sonuna kadar bu işi bireyselliğin dışında kalmayacak şekle getirelim aynı zaman da genel olarak Ülkenin tümün de fayda sağlayacak bir düşüncem var ona da ayriyeten başlamalıyız oda insanları bu ülkenin geleceğini ortak kurmaya çalışacak tek amacımızın hep birlikte ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin ötesine sanatta,ilimde ,teknikte taşımak olduğunu bunun için çalışmayı ve üretkenlik sağlaması gerektiğini anlatacak bir dergi çıkarmak kar amacı güdülmeden emeğini biz koyacağız hiçbir karşılık beklemeden masraflarını da hayırsever bu durumdan mutsuz vatanperver insanlar bulup onlara anlatarak desteklerini sağlamak koşuluyla ya çok cüzi bir fiyata yada bedava bütün insanlara ulaşacak şekilde oluşturabiliriz.Zaten şu an çatışma ortamının birincil elemanları maalesef okuyan kesim ,onlara ulaşabiliriz bu şekilde evet arkadaşlar siz ne dersiniz diye sordu Ahmet bence mantıklı çok emek sarf eder ortaya kalifiye bir şeyler çıkarırsak bence olumlu şeylere vesile olabiliriz.
Selim bence de biz elimizden geleni yapalım da bir kişiyi kurtarsak büyük bir şey Mustafa bir kişiyi kurtarmak dünyayı kurtarmak gibidir dedi hepsi çok inanıyorlardı bu enerjinin ve bu inanmışlığın bir şeyler başarabileceğine Salih o zaman hareketimizin adı Çanakkale ruhu hareketi olsun nasıl burada her görüşten insan bir arada bir amaç için çarpışmışlar yine aynı atmosferi oluşturabiliriz dedi.Hepsinin bu benzetme ve isim çok hoşlarına gitmişti hepsi birden tasdik ettiler Salih yavaş yavaş hazırlanıp kalkalım saat beş buçuğa geliyor hep beraber el birliğiyle sofrayı kaldırdılar her kes getirdiği kabı çantasına koydu hazır olur olmaz arabaların olduğu yere gitmek için yola çıktılar Gelibolulun merkezine inen minibüslerine binerek önce Gelibolu ya sonra vapurla Lapseki ye geçtiler yol boyu fazla bir şey konuşmadılar her kes yaşadıklarından etkilenmişti ve yapacaklarını düşünmekteydi.
Vapur Lapseki ye varınca vapurdan indiler herkes evlerine doğru yola çıkmadan önce Salih arkadaşlar hepimiz konuştuğumuz gibi sokağımızda mahallemizde elimizden geldiği kadar her iki taraftan arkadaşları da bu işin yanlış olduğunu bu yolun Ülkelerinin geleceğini bitirmeden başka bir şey olmadığını olayların birileri tarafından yönlendirildiğini izah edelim dedi ve ayrıldılar onlar bu şekilde karar almışlardı Fakat işleri hiç de kolay değildi çünkü merkezde gençler arasında büyük bir kavga çıkmış gençlerden biri ağır yaralanmıştı hastaneye kaldırılan genç uzun süre yoğun bakım da kalmış bir süre sonra yaşam tehlikesini atlatmıştı fakat hayatının geri kalan kısmına sakat olarak devam edecekti.Aynı olayda kendisiyle birlikte kavgada yer alan sakatlanan gencin yiyeni Deniz ise nasıl olurda amca oğluna sahip çıkamadım diye kendi kendini yiyordu ama ben onlara bunların hesabını sorarım diyordu içinden onlara tarifi olmayan bizim sıkıntımızın yanın da hiç kalacak şeyler yaşatacağım diyordu kendi kendine .
Salih akşam yemeğini yemiş odasına çekilmiş eline okumakta olduğu kitabı almış ama kitaba kendini veremiyor, yapacaklarını düşünüyordu bir yerden başlamak gerek diye düşündü ilk önce Rıfkı’yla başlaya bilirim dedi kendi kendine önce dostluk kurup anlamaya çalışarak yaptıklarının yanlış olduğunu söylemek gerekir diye düşündü aynı zaman da dergi işine çok önem veriyor bu yazı çok fazla okuyarak şimdiden çıkması muhtemel derginin çalışmalarına başlayarak geçmesi gerektiğini düşünmekteydi bunun içinde dergi konusun da kendilerine maddi yardımda bulunacak insanlarla irtibata geçmeliydi bunun için de ilk olarak çay bahçesinin sahibi Enver Bey geldi aklına Enver Bey asker emeklisi ,Lapseki’nin en zengin ailesinin çocuğuydu ayrıca çok idealist bir insandı gençlere çok önem vermekteydi kendisini de çok sevmekte okul sürecinde her ay kendisine burs yollamaktaydı kendisine bu konuyu açarsa hem kendisinin bu iş de birebir yardımcı olacağına hem de İstanbul’daki tanıdıklarına bizi yönlendirerek işlerimizi kolay halletmemizi sağlayacağını düşünüyordu bu arada günün yoğun geçmesi Salih i yorgun düşürmüş yavaş yavaş göz kapaklarını düşürmeye başlamıştı Salih elindeki kitabı bir kenara bırakıp yatağın içine girerek uyumaya başladı sabah kalkmış içinden artık boşa zaman geçirmek yok diyerek bir an önce kahvaltıyı yapıp çıkmayı düşünmüş annesine kahvaltı hazırlamasını rica etmişti banyoya geçip elini yüzünü yıkamış üstünü giyinip saçlarını taradıktan sonra kahvaltıya inmişti anası hayırdır oğul gene nereye demiş Salih önemli bir şey yok anam sadece Enver Amcayla filan görüşeceğim biliyorsun beni sever ondan bazı konularda yardım isteyeceğim Salih seri şekilde kahvaltısını yapıp dışarı çıktı sokağın kendisiyle ağacıyla insanıyla selamlaşarak sahildeki çay bahçesine gitti bahçe sabahın tenhalığını yaşamaktaydı Enver Bey denize yakın bir masada gazetelerini okumaktaydı.
Salih yavaşça yanına sokulup selam verdi gazeteden şöyle bir kaldıran Enver Bey Salih’i görmenin sevinciyle ooo Salih hoş geldin hayırdır bu saat de Salih dedi Salih Enver amca sen den bir konuda yardımını isteyeceğim Enver Bey buyur Salih’im elimden gelen bir şeyse memnuniyetle dedi Salih malum gençlerimiz her gün bir birini kırmaktalar ve hepimiz bu konuda çok üzüntülüyüz.
-Sorma Salih’im içim kan ağlıyor resmen geleceğimiz hem de okuyup geleceğe yön veren gençlerimiz boşu boşuna bir birlerini kırıyorlar bu ülkenin geleceği mahvoluyor kısacası
Salih lafına devam etti .Bir şeyler yapmak gerektiğini söyledi sadece üzülmek yetmez Enver bey ama nasıl diye sordu Salih anlattı düşündüklerini arkadaşları aldıkları kararları Enver Bey sevinerek çok doğru düşünmüşsünüz dedi ve ekledi ben sizin yanınız dayım size elimden geldiğince yardım etmeye çalışacağım maddi boyutu da sorun etmeyin bir şeyler yaparız dergiyi İstanbul merkezli mi çıkarmayı düşünüyorsunuz dimi Salih evet diye cevap verdi.
Enver Bey benim bir dostun var Cağaloğlu’nda matbaacılık yapıyor nazım geçer bize yardımcı olacaktır .Şimdi ilk etap da dergileri bedavaya dağıtıp in sanların okumasını istiyorsunuz dimi bunun için yüklü sermayeye ihtiyaç olacak ama bensize yardımcı olacağım siz orasını hiç kafaya takmayın siz çalışmalarınıza bakın ağustos on beş gibi filen beraber İstanbul a geçeriz dediğim gibi siz sadece çalışmanıza bakın gerisini düşünmeyin dedi .
Salih çok rahatlamış artık daha da ciddi bakmaya başlamıştı yapacaklarına ve o akşam arkadaşlarıyla bir görüşme yaparak bu gelişmeden onları da haberdar etmiş onlarında heyecanı ve umudu artmıştı yapacaklarına karşı .
Günler haftalar geçiyor Salih ve arkadaşları zamanlarını çalışmalarına harcıyorlar ve sokaklarda ve mahallelerinde güzel sonuçlar alıyorlardı.Salih ilk semeresini komşularının oğlu İrfanla almıştı daha sonra bir çok gence ulaşarak düşüncelerini anlatmıştı bir yandan da çıkacak dergi için araştırmalar yapıyor yazılar hazırlıyor .Derken Ağustos un on beşi gelmiş Salih ve Enver Bey Matbaa işini halletmek için İstanbul a geçmişlerdi Enver Beyin arkadaşı onları çok sıcak karşıladı oturdular çayları içerken meseleyi anlattılar Enver Beyin arkadaşı elinden geleni yapacağını söyledi.İlk ne kadar basmayı düşünüyorsunuz diye sordu Salih on beş bin tane diye cevap verdi adam biraz şaşırdı o zaman benim nüshaları eylülün başında almam lazım eylülün on beşine çıkması için dedi Salih de tamam usta dedi eylülün başında yollarız birer çay daha içip kalktılar sonra kendilerine yardımda bulunacak yerlere gittiler hiçbir yerden boş çıkmadılar Enver Bey ne sevilen adammış diye düşündü Salih akşam son otobüsle döndüler Lapseki ye .
Deniz amcaoğlunu sakat halini gördükçe içi parçalanıyordu içindeki kin daha da büyüyordu onlardan intikam almalıydı ama nasıl yapacağım iş ses getirmeli diye düşündüğü sırada bir gazetede bir yazı gözüne takıldı İstanbul da bir kahveye bombalı saldırı üç ölü dört yaralı işte dedi ses getirecek amca oğluna yapılanın karşılığını bulabilecek bir eylem .Deniz o günden sonra bu işi planlamaya ve nasıl Bombaya ulaşabileceğini düşünmeye başlamıştı.Örgütün toplantılarına gidip gelirken hep bunları düşünmekteydi kime söyleyip kimden yardım alırım diye düşünürken aklına örgütün toplantılarına sık gelmeyen Cevdet isimli bir adam geldi adam tuhaf biriydi bir gün toplandıkları yerde otururken yanına sokulup garip bir şekilde eğer bir şeye falan ihtiyacın olursa ben buradayım dedi Karabatak Cevdet her halinden farklı ve arkası güçlü biri olduğu belliydi zaten buralı da değildi son senelerde burada tünemişti .Artık Deniz Karabatak Cevdet’i gözlemler olmuş ilk fırsatta bahsedecekti kendisine bomba lazım olduğundan .Bir gün bir ,toplantı esnasında sonradan gelip katıldı toplantıya Karabatak Cevdet Deniz toplantının bitmesini sabırsızlıkla bekledi herkes evine gitmeye başlamıştı Deniz planı Cevdet de kalktığında arkasından giderek ondan bu konuda yardım isteyecekti gecenin ilerleyen saatlerinde Cevdet herkese iyi geceler dileyip çıkmış hemen arkasından Deniz de oradakilere iyi akşamlar diyip çıktı Deniz Cevdet’in arkasında hızlı adımlarla gidip yaklaşınca beş dakikanı alabilir miyim Cevdet ağabey dedi Cevdet tabi ki buyur biraderim dedi.
-

 

çağlar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi