![]() |
#1 |
![]() Siz kaç kişisiniz yahu?
Ey Ak Parti’ye oy verenler, ey demokratlar, ey özgürlükçüler, ey mutsuz çoğunluk siz kaç kişisiniz gerçekten? Ey bu ülkenin evlatları; Siz kaç kişisiniz yahu? Kime oy verdiğinizin ne önemi var! Siz kaç kişisiniz. Son bir aydır yaşananlar, bir gerilim filminin senaryosu olsa tahammül edilmezdi doğrusu. “Siz kimsiniz ya?” Kimsiniz? Birilerinin söylediği gibi “dağdaki çoban mı?” Siz koyunlarınızı güdersiniz, sizin oyunuza saygı göstermeyenler de koyun gibi sizi mi güder? Hiç mi saygınız kalmadı kendinize? Çetelerin yönetmek istediği bir ülkede yaşamak, size ızdırap vermiyor mu? Oylarınızın yok sayılması size ızdırap vermiyor mu? İnancınıza, kutsallarınıza küfür edilmesi sizi hiç mi rahatsız etmiyor? Hiç mi? Çocuklarınızın nasibinin gasp edilmesi, geleceklerinin karartılması hiç mi yaralamıyor sizi? Ne oldu size? Bu ne vurdum duymazlık? Bu ne adam sendecilik? Akşam saatlerinde, güzel bir mekanda kahve içiyoruz. Üç kişiyiz. İsimleri lazım değil. Expo şokundan, Anayasa mahkemesinin AK Parti ile ilgili kararına, Ergenekon’a varıncaya kadar ülkenin sıcak gündemine dair “geyik” yaptık. Meşhur tabirle “ülkeyi” kurtardık. Kimbilir kaç kahve içip, kaç sigara tüttürdük. Sonra, karşımdaki iki kişiden biri şöyle dedi; “Bir dönem darbeler tankla tüfekle olurdu, yeni dönemin silahı hakim ve savcılar” Doğru söyledi. Kaldı ki, ülkenin gerçek aydınları da bu gerçeği kabul ediyor, onaylıyor. Diğeri de ekledi; “Gül’ü de Erdoğan’ı da incittiler, yaraladılar, canlarını yaktılar. Acıdım valla. Nedir bu adamların –bunlardan- çektiği?” O da haklıydı. Bir şiir yüzünden hapse tıktılar. Ellerinden gelseydi hiç çıkarmayacaklardı. Öbürü tekrar söze girdi biraz tebessümle; “Valla gidip bir geçmiş olsun diyelim, ziyaret edelim” Sonra gülüştük. Aldırmadı, konuşmaya devam etti; “Niye gülüyorsunuz, hastayı, zorda olanı, cenazesi olanı ziyaret ederiz. Bunun neyi komik” Öbürü devreye girdi; “İyi de bu adamlar senin komşun mu akraban mı” Uzatmayayım. Böyle bir eksende bir süre tartıştık. Sonra ziyarete gidelim diyen arkadaş ilginç bir çıkış yaptı ve dedi ki; “Tamam gidip ziyaret tuhaf bir düşünce ama, ben yarın Başbakan Erdoğan’a da Cumhurbaşkanı Gül’e de çiçek yollayacağım” Harbi hoşuma gitti bu fikir. Ben de destek verdim. Sonra bu çiçek işi büyüdü. Dediler ki, ya yarın bir yazı yaz, herkesi “çiçek göndermeye” davet et. Başbakanlığın da Cumhurbaşkanlığın da önünde çiçek dağları oluşsun. Bunun adı da “demokratik tepki olsun” Ben de şimdi bu çağrıyı yapıyorum. Gelin üşenmeyin, internetten maddi gücünüze göre bir çiçek siparişi verin. 10 liraya, 20 liraya. Başbakanlığa gönderin. Orada çiçekten dağlar oluşsun. Zor mu? Çok kolay. Nasıl olsa biri gönderir demeyin. Gelin bir çiçek siparişi verin, ve başbakanlığa gönderin. Sonra da bu köşenin yorum kısmına “ben gönderdim” yazın. Ne mi olacak? Siz hele bir yapın, bakın neler olacak. Kaynak: haber7 .com
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Ben bu kampanyaya varım umarım benim gibi düşünen birileri vardır Ama ben ne yapmam gerktiğini bilmiyorum Sizcede çok sessiz kalmadık mı her yapılana yeterince seyirci olduk artık sesimizi bir şekilde çıkarmamaız lazım bu düşünce hoşuna gitti bizim nasıl insanlar olduğumuzu görmeliler bizleri sınıflandıran insanlara hepimiz biriz demenin vakti geldi hadi arkadaşlar sizde katılın bu konuda yardımınıza ihtiyacım var! |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() bence güzel bir fikir söylediğin gibi çok sessiz kaldık bize yakışan tepki budur :-* BAŞBAKANLIĞI GÜLLERLE DONATALIM :-* |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|